بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

Hata Bir Ülke: “Türkiye”!

Dünya da sayısız hata ülke oldu. Kimi düzeltildi. Kimi düzeltmenin çabasında. Bunların başında “Türkiye” denilen “ülke”de var.

Türkiye” bir hata ülke.

Zaten bu coğrafyada olan biten tüm olumsuzlukların nedeni de bu.

Tek tek olumsuzlukları önlenenin sorunu çözmediği geçmişteki deneylerden bilinir. O halde olumsuzluklara neden olan kaynağı kökten korutmak gerekir.

Bunun yolu “tek”ler üzerine inşa edilmiş sistemi kökten değiştirmekten geçer. Bu Türk Anayasasında yapılacak rötüşlerle olacak bir mesele değildir.

Türkiye denilen hata ülke de yetmişiki buçuk millet yaşar. Bunların hiçbirinin en basit hakları yok.

Var olmayan bir ulus ve sistem bunların inkar ve imhası üzerine inşa edilmiştir.

Türk egemenlik sisteminin bir suç makinası olduğu ispatı icraatlarıyla somuttur.

Türk egemenlik sistemi ırkçıdır.

Anayasasına koyduğu “Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” maddesiyle bunu resmileştirmiştir.

TC din devletidir. İslamiyetin Hanefi mezhebini devletin resmi dini yapmak bunun ifadesidir. Sistem diğer mezhep ve dinlere karşı yasak koyucudur.

Sisteme Türklük ve islamiyet damgasını vurmuştur.

Sistemin heriki veya birisinden vaz geçmesi sonu olarak beyinlere kazınmıştır.

Bunu sivil-resmisi, iktidar-muhalefeti, sağcı-solcusu ve toplum olarak sisteme sahiplenilmesi nasıl bir suç örgütüyle karşı karşıya olduğumuzun resmidir.

Bu sistem Kürd-Kürdistan sorunu karşısında değişmez. Değişeceğime kendini inandıranlar hayal aleminde yaşamıyorlarsa düşmanına aşık yalakalıklarındandır.

Kendi halkına düşman oluşlarındandır.

Düşmanın olmuş düşürülmüşlüklerindendir.

Bu nedenledir ki, kendilerine Türk denilenlerin ağızlarında çıkan her söz farklı algılanıyor. Bu şuna işaret ediyor. Aslında konu üzerinde kafa yorulursa açıkca görülen şu. Kürdistani ve Türkiyeci Kürdlerin ayrışmasına vesile oluyor.

Bugüne kadar Türk kesimin dediklerinde Kürd milletinin millet olmadan doğan haklarının kırıntısı yok. Seslendirdikleri sıkışan Türk egemenlik sisteme nefes alıcı receteler. Bunlar “aklı başında” Türkler rolünü oynuyor. Ve en tehlikeli kesimlerde bunlar oluyor. İşin aslı bu olmasına karşın en çokta kendine aşık Kürd bulan çevrelerde bunlar oluyor.

Bu Türk çevrelere göre Kürdler çok şey istiyor. Şurasında kardeş kardeş yaşamak varsa niye silaha baş vuruyorlar? Niye etnik temel de milliyetçilik yapıyorlar? Niye Türk ile başlayan kurum ve kuruluşlara sahiplenmiyorlar? Niye ülke ve devleti bölmeye çalışıyorlar? Ulus devlet modası geçtiğini niye göremiyorlar? vs. vs. ajandalarında Kürdleri kandırmak için ne ıvır zıvır varsa piyasaya sürüyorlar.

Oltaya taktıkları bu ıvır zıvıra uzanan Kürd bulmakta da zorlanmıyorlar. Bunlar da, “akılı” Kürd oluyorlar. Aslında bunlar tarihlerinde ders almamış, düşmanlarına aşık yalakalar olur.

Bugüne kadar siyasi areneda söz sahibi olan veya olmayan bir Türkten, Kürd kimliği ile Türklerin sahip olduğu tüm haklara sahip olmalıdır düşüncesi duyulmadı. Onlara bakarsanız zaten Kürdlerin Türklerle eşit olduğudur. İşin en kolayı Cumhurbaşkanı bile oluyorlar örneğidir.

Fakat şunu gözden kaçırıyorlar. Bir Kürd'ün Türk egemenlik sisteminde her hangi bir mevkide görev almasının bedeli ne diye bir cevap vermek istemiyorlar.

Olsun! Onlar cevap vermiyorsa biz verelim.

Bir Kürd'ün Türk egemenlik sisteminde her hangi bir kademesinde görev alması için Kürd kimliğini inkar etmesi ve Türk'üm demesi gerekiyor.

Bunun da onursuzluk olduğu açıktır. Onurundan vaz geçen Kürd Türk egemenlik sisteminin her kademesinde görev alır.

Fakat Kürd milli kimliğinde direten Kürd'ün bırakın sistemin şu veya bu halkasında görev alması akla halaye gelmeyen her türlü uygulamayla karşı karşıya olduğunu herkes bilir.

Kürd kimliği derken “ben Kürdüm” demekle sınırlı değildir.

Kürd millet haklarından ısrardır.

Bilindiği gibi “ben Kürdüm” deyipte Türk egemenlik sistemin kapısına kendini bağladıkları gibi Kürdleride bağlama gibi soysuz bir görevi üslenenlerin olduğu açıktır.

Bu işi sayısız odak üslenmiştir. Öncülüğünü Apocu kontra çetesi yapmaktadır. Onları Kürd reformist güçleri izlemektedir.

Kürd milli davasını bitirmek için baş vurmadıkları yol kalmadı.

Apocu ihanet odağı BDP, Türk Anayasa değişikliği için hazırladığı taslakta: “Türkiye Cumhuriyeti, farklı kimlik ve kültürlerden oluşan ayrılmaz bir bütündür. Bayrağı, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli Marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır” görüşüyle ortaya koydu.

Kürtler bu devleti kendi devleti olarak görmezse bunu BDP’nin talebinden ayrı ifade ediyorum, “Kürtler bizim de devletimiz olsun” talebini daha çok dile getirecek. Belki de o zaman Türkler de Türkiye Cumhuriyeti de sizin ayrı devletiniz olsun diyecek. Bu bizim istediğimiz, arzuladığımız bir şey değil. 20 yıl sonra belki böyle olacak ama ben 20 yıl sonra bile böyle olsun istemiyorum.

Eğer Kürtler ayrı bir devlet projesinden vazgeçtilerse bunun en büyük nedeni demokrasiye olan inançlarındandır. Çünkü devlet eşittir demokrasi değildir. Bunun adı Kürt devleti de olsa beraberinde demokrasiyi getirmeyecektir. Önemli olan yönetim modelleri ne kadar halka açıktır, ne kadar halka duyarlıdır, ne kadar katılımcılığa açıktır? Bu yüzden demokratik özerklik öz yönetim modeli olarak partimin demokrasiye olan inancının gereğidir.”

İhanetin belgesi!

Bu mankutun söyledikleri Türk egemenlik sistemin sorumlularının dediklerinden ne farkı var? Bir fark yok!

Bu mankurtlar tüm Kürdler adına konuşma hakkına sahip değildir. Hele hele Kürd millet kökünü kazımakla kendilerini kurgulayan bu mankurtların Kürdler adına konuşma hakkı hiç yoktur.

Her şeyden önce “demokrasi”yi dillerinde düşürmeyen bu demokrasi düşmanlarının buna hiç hakkı yoktur.

İradesizlerin, mankurtların başkaları adına konuşma hakkı olamaz.

Bu hakkı kimden mi aldılar? Türk egemenlik sistemin gücünü arkalamaktan.

Buna dayanarak Kürd milletini zor, baskı, hile, yalan ve alavere ile rehin almışlardır.

Bu da Apocu kontra çetesinin varoluş ve varediliş nedeniyle ilgilidir.

Apoculuk bir anlamiyla düşürülmüşlüğün adıdır. Kişilerin iradesine el konulmasıdır. Ruh ve beyin olarak rehin alınmasıdır.

En doğru tanımlama ile Apoculuk mankurtlaştırmadır.

Tek”ler üzerine inşa edilmiş Türk egemenlik sistemin felsefesinin sonucu oluşturulan ve Kürd millet yakasına bırakılan bir çetedir.

Kürd halkının desteğini alması bu çetenin niteliğini değiştirmiyor.

Tarihte halkın destek verdiği her oluşum halktan yana olmadığının sayısız örneği var. Apocu harekete onlardan biridir.

Kürd milleti bu ileti başından atmadığı sürece kurtuluşa uzanamıyacağı gibi hergün kan kaybedecektir.

Bunun sorumlusu sadece Türk egemenlik sistemi ve onun Kürdistan'daki uzantısı Apocu kontra hareketi değildir. Onlar düşmandır. Çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar.

Sorun Kürd milli kurtuluşçuların yapması gerekenleri yapamamasından, iradesizliğinden kaynaklanıyor. Bu handikap aşılmadığı sürece Kürd milleti hiçbir hakkına kavuşamayacağı gibi her geçen gün kızıl ve beyaz soykırıma uğrayacaktır.

Bunu önlemenin yolu Türk egemenlik sistemin şu veya bu kanadiyla veya Apocu kontra hareketiyle uzlaşmaktan geçmiyor.

Dahası onların belirlediği gündeme göre politika etmektende geçmiyor.

Kürd politik güçleri, Kürdlerin millet olmasından kaynaklı haklarının politikasını yapmadıkça, bunu uygulayacak araç ve gereçlerini oluşturmadıkça, düşmanın anladığı dilden konuşmadıkça Kürdlerin sistem içinde erimesinin önü alınamaz.

Kim ne derse desin, Kürd'ün kurtuluşu hata ülke “Türkiye”nin paramparça olmasından, Kürdlerin bağımsız devlet olarak tarih sahnesine çıkmaktan geçer.

Bunun politikası yapılmadıkça kurtuluş olmayacaktır!

20 Şubat 2011

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.