Ana içeriğe atla

”Sorumluluğu üzerime alıyorum. Dersimi Vuracağız.” ! V


Türk cumhuriyeti, hükümetten, hükümete doksan yıllık bir suç aktarımıdır. Bozuk sicili ile henüz yüzleşmemiştir. 1937-38' dönemine kadar Kürdistan'daki bütün katliam, soykırım Kararnamelerde Atatürk’ün,İnönü’ nün imzaları var. Atatürk Dersim soykrımın planlandığı biçimde sürdürülmesi için bizzat Sabiha Gökçen’le Dersim’e gider. 9 haziran 1938'de, 8993 sayılı-operasyonlara onay veren kararnamede Cumhurbaşkanı olarak Atatürk’ ün, Başbakan olarak Celal Bayar’ ın imzası mevcuttur.
“Cüneyt Arcayürek’in “Çankaya Muhalefeti” adlı kitabında yazdığına göre, Başbakan Bayar 26 Haziran 1938’de Meclis’teki konuşmasında Dersim’de “bu sene daha fazla kuvvetlerimizin toplandığını” belirterek şunları söylüyor: “Dersim için tatbik etmekte olduğumuz programın icabı olarak bu meseleyi kati surette halletmek ve Dersim denilen işi kati surette tasfiye etmek için alacağımız bir tedbir daha vardır. Yakında ordumuz Dersim havalisinde manevralar yapacaktır. Bu münasebetle ordu Dersim için vazife alacak ve umumî bir tarama hareketiyle Bu meseleyi kökünden söküp atacaktır...”

Tekçi Kemalist cumhuriyetle birlikte bütün farklı uluslar, azınlık halklar susturuldu. Kültürler, diller, gelenekler yasaklandı. Herşey Türk ırkına' göre hazırlandı, uyduruldu.Türk İskân kanunu çarpıcı bir örnektir. Bu yasa tek parti döneminde, 14 Haziran 1934’te kabul edilmiştir. Öldürme, türkleştirme planı, Kürtleri geniş yığınlar halinde evlerinden, toprağından koparılıp batıya, linçlerin merkezine, bir nevi faili meçhule sürülür. 1938-39 soykırımından kalan ve kızların ağırlıkta olduğu çocuklar,yetimler; kışlalarda,Elazığ yatılı okulunda, esirlerin toplama kampı misali doldurulur.

“Sorumluluğu üzerime alıyorum. Dersimi Vuracağız’diyen TC'nin devlet baskanı Mustafa Kemal'in görevlendirdiği, manevi kızı Sabiha Gökçen, Dersime yağdırdığı bombalardan dolayı başarılı bulunarak kahramanlar gibi karşılanıp, madalya ile ödülendiren zihniyetin süreklileşmesi, ülkeyi faili “meçhul” cehenemine çevirir. Elbette 20. yüzyılın başlangıcı olan 1915, Ermeni jenosidi, 1919-21 Koç giri, 25 İsyanı, 30 Ağrı, katliamı ve 1937-38 Dersim soykırım'ından bağımsız düşünülemez.
Türk zorbalığına,karşı direnmekten başka şansı kalmayan az sayıda aşiretlerin ağır darbe alması sonucu sivil halk derelere, vadilere, ormanlık alanlara sığınarak kurtulmak ister. Ancak toplu olarak bulundukları yerlerde, mağaralarda imha edilirler. Laç deresinde toplatılanların tümü öldürülür. 1926 yılında, mülkiye müfettişi Hamdi “Bey”'in hazırladığı ve hükümetin bilgisine sunduğu Malum rapora göre;
Dersim için düşünülen, “tedip ve tenkil operasyonu” Nerelerde toplu katliamların yapılacağını, hangi mağaralara sığınacaklarını ve o sığındıkları yerlerde nasıl toplu imha edileceklerini önceden planlanır. Dersimi kuşatma ve imha operasyonu başlamadan önce bütün stratejik noktalara keskin nişancılar yerleştirilir.
Koçgiri, Şeyh Sait ve Ağrı jenosidinden sonra sıranın kendilerinde olduğunu belirten Seyyit Rıza'yı bütün aşiretler dinlememişti. Dersim bölgesi, 1937'de karada ve havada kuşatma altına alınıp bombalandığından çok geç kalınmıştı. Devlet emir vermişti. Kemalist işgal ordusu, silahsız, savunmasız ve suçsuz insanları acımasızca öldürüp, mallarını talan etmek için gelmişlerdi.

Devlet Başkanı Mustafa Kemal, Başbakan İsmet İnönü, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Vali?sıkıyönetim komutanı Abdullah Alpdoğan'la birlikte kararlaştırılan soykırım harekatı, ortak bir konseptle yönetildi. Türk yöneticilerine göre Dersim bölgesi, dağıtılmazsa, asimile edilmezse, özerklik istekleri gelişerek Kürdistan devletine dönüşecektir.!

Dersim Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelenin önemli bir merkezidir. Hata Dersim bölgesi için resmi belgelerde, Kürt isyanların «çıban başı ve bu çıbanın bir an önce yok edilmesi» tesbiti yapılıyor...Dersim imha edildi ama Seyyit Rızo'nun o mahsun sözleri; TC'nin kalbine saplanmış paslı bir hançer işlevini sördürecektir. Çünkü öldürmekle bitiremeyecek kadar direnişçiler yarattınız. Kemalist Cumhuriyet yöneticilerin, Dersimi Kürdistan Ulusal Mücadelesinde«çıban başı» olarak hedef tahtasına oturtmalarının mazisi uzundur.

Dersim; Koçgiri, Serhat, Botan bölgeleri gibi Kürdistan ulusal soykırımın en son halkası olarak toplu katliamların en ağır gerçekleştirildiği Kuzey Kürdistan'ın son isyanı oldu..1938 Jenosid'inden sonra Kürt ulusal hareketi otuz yıl gibi uzun bir zaman kendisine gelememiştir. Kemalist Cumhuriyet yönetimi; Daha önceki Kürt katliamlarından kaçırdıklarını Dersim jenosid'inde tekrarlanmaması için bütün tedbirler son derece planlı, sistemli bir çalışmayla hazırlanır. Ağrı isyanın bastırılmasından sonra sömürgeci namlular Dersime çevrilir..!

Soykırımcı geçmişi bu güne bağlayan siyasi, fiziki işgalcilik ve İttihatçı zihniyet, cumhuriyet biçimi alarak suçunu sürdürmektedir. Bu diktatör cumhuriyet, sorun çözen değil, sorun üreten, bastıran, hasır altı edenlerle yönetilmiştir. Hatırlanacağı üzere 2005 yılında, 19. Yüzyılda Ermeniler başlıklı bir toplantıyı düzenleyenler için, o günün Adalet Bakanı, bugünün Meclis Başkanı, Cemil Ciçek,"bunlar bizi sırtımızdan bıçaklayan hainlerdir." demişti. AKP'nin içişleri Bakanı Nayim Şahin ve hükümetin kilit mevkilerinde bulunanların Kürt düşmanlığı daha hafif değildir.

Türk cumhuriyeti, kendilerini türk görmeyenler için, her an ölüm, iskence, sürgün ve sürekli bir takip oldu. Özellikle Koç giri Kürt Ulusal İsyanın kanlı bastırılmasından sonra, Türkler, Kürtlerin ayrı devlet kuracağı paranoyasına tutuldular. Kürtlere güven duymadıklarını uygulamalarıyla ispatladılar.Türklerin uygulamalarından haberdar olan bütün Kürtler, için Türk Ordusu yabancı, işgalci bir düşman ordusudur. Bu gerçek bütün türk ve Kürt politikacıları, entellektüelleri, aydınları tarafından biliniyor fakat dilendirilmiyor.

Kürt davaların bir an önce bitirilmesi, liderlerin hemen infaz edilmeleri için oluşturulan, İstiklal Mahkemeleri tam anlamıyla bir zulüm makinesi gibi çalıştırılır. 1920-29-38 arasında binlerce masum insan idam edildi. Seyyit Rıza'ya yaptıkları gibi, baba ve oğlu idam almışsa, önce oğul idam edilerek babaya izlettirilir. Sadece İstiklâl Mahkemesi hâkimlerinden Kara Ali, 3 Mart 1931'de Son Posta gazetesine verdiği röportajda, İstiklal Mahkemesi'nin kararıyla kendisinin astığı insan sayısının 5.216 olduğunu söyler..!

Dersim Kürtlerin soykırımdan geçirilmesinin iktidar partisi tarafindan kabul edilmesinin CHP muhalefetine takılması, sadece Kılıçdaroglu için bir utanç belgesi değildir. Başta CHP 'de bulunan bütün Kürtler olmak üzere kendini demokrat, hümanist gören herkes için bir onursuzluk ve cinayet suçudur. Onbinlerce mahsun, savunmasız insanın toplu katliamından sorumlu olmak ve hiç bir sey olmamış gibi davranmanın bedeli çok ağır olacaktır.

Erdoğan'ın Dersim soykırım açıklamasına, en sert karşı çıkışın, Kılıçdaroğlu'ndan gelmesi elbette bir faciadır. Kılıçdaroğlunun Kürt olması, alevi inancından gelmesinin hiç bir önemi yoktur. Toplu Katledilen onbinlerce mahsun ve savunmasız insanın, sürgüne yollanan yüzbinlercesinin acılarına ortak olmak suçluları lanetlemek için insanlığını yitirmemiş olmak yeterli bir nedendir.

Hiç şüphesiz, bu uzun tarih boyunca gerçekleşen inkâr, katliam soykırım siyasetleri Kürt Ulusal Meselesinin çözümsüzlüğünden dolayı gerçekleşmiştir. Geçmiş dönemin zulum ve soykırım politikalarını lanetlemek ve yaşananlardan pişmanlık duymak, özür dilemek, fakat halen barışçıl bir proje ile meselenin çözümüne çalışmamak ve bu nedenden dolayı üçer beşer, onar Şırnak'ta olduğu gibi 35 kişinin açık katliamı, onlarca yaralı vb. insan öldürmek, Kürtçe savunma yapmayı engellemek toplu yakalama, işkence ve yargılamaları sürdürme çelişkisi ağırlaşarak sürdürülmesi gelecek için barişçil bir atmosfere işaret etmiyor.

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.