Ana içeriğe atla

Saddam Mahkemesi, Enfal ve Kürdler

  21 Aĝustos günü Saddam ve suç ortakları Kürdlere karşı yaptıkları „Enfal“ operasyonlarından dolayı mahkeme karşısına çıkacaklar..Güney Kürdistanlı bir dizi basın ve yayın kurumlarında 21 Aĝustos günü Irak Büyük Elçilikleri ve Birleşmiş Milletlerine baĝlı kuruluşların önünde yürüyüş ve toplantı çaĝrıları yapılıyor....Bu faaliyetlerin başınıda „Navendi ÇAK“ adlı kuruluş çekiyor. Daha şimdiden Avrupa, Amerika ve Kürdistan’ın bir çok şehrinde söz konusu olan günde yürüyüşler ve gösteriler ön görülmüştür.Tüm dünya Kürdlerinin bu günü tarihsel bir dönemeç olarak kabul edip, bulundukları alanlarda yürüyüş ve gösterilere katılması gerekir..Çünkü, tarihte ilk defa Kürd halkına karşı suç işleyen ve jenosid yapan Kürdistanı işgal eden devletlerden birinin Devlet Başkanı Kürdlerden dolayı mahkeme karşısına çıkıyor. Bu olay, sömürge tarihimize bir ilk olarak geçecektir...Bundan dolayı biz Kürdlerin 21 Aĝustos’dan itibaren gözlerimizi mahkemeden ve yaşanan gelişmelerden ayırmaması gerekir..Zaten Saddam ve suç ortaklarının yargılandıĝı mahkeme, Irak’la ve Irak vatandaşlarıyla sınırlandırırken Kürdlere karşı suç işleyen bir çok bölgesel ve uluslararası güç, çevre ve şirket devre dışı bırakıldı.Bu durum Kürd ve Kürdistan halkının çıkarına deĝildi..Çünkü, Kürdlere karşı yapılan kimyasal kırım ve Enfal operasyonları esnasında bir dizi güç Saddam‘ın kanlı rejimine doĝrudan siyasal,askeri ve ekonomik destek sundu..Kürd halkına karşı yapılan kırım kelimenin tam anlamıyla bir jenosid olayıydı....Enfal, Kürdlere karşı yapılan soykırımının Arapça adıydı..Aslında Saddam, Iraklı ve uluslararası destekleyicileri uluslararası bir mahkemede yargılanmalıydılar.. Çünkü, onlar Kürdlere karşı insanlıĝa karşı tüm suçları işlemişlerdi..Ama, çeşitli çevre ve güçler bu mahkemeyi kendi çıkarları açısında Irakla sınırlamaya çalıştılar.. Hata, Saddam ve suç ortaklarının mahkemesini Baĝdat’tın yakınında Saddam’a karşı suikast düzenledikleri gerekçesiyle öldürülen Şiilerle başlaması da Kürdlerin lehine deĝildi..Çünkü, Saddam ve kanlı Baas rejimi iktidarı boyunca giriştiĝi en sistemli, en planlı ve bilinçli kıyımı Kürdlere yönelikti... Saddam, kimyasal silahlarıyla, Enfal operasyonlarıyla, zoraki göç politikalarıyla Kürdistanı Kürdsüzleştirmek, tam etnik arındırmayi gerçekleştirmek istiyordu.. Neticede Saddam ve diĝer Arap rejimleri Musul ve Kerkük’ünde içinde bulunduĝu bir çok Kürd şehrini araplaştırmayi ve binlerce Kürd yerleşim birimini harebeye çevirmeyi ve 200.000 Kürdü fiziki olarak ortadan kaldırmayi başardı..Saddam’ın bu yaptıkları insanlıĝa karşı tüm suçları içeriyordu..Bundan dolayı yapılan Saddam ve suç ortaklarının mahkemesinin ana merkezi Kürd jenosidine odaklanmalıydı.. Saddam ve suç ortaklarının işledikleri diĝer suçlar bu ana merkezin eksenlerine yerleştirilmeliydi.Bu mahkeme, „Enfal“ın Kürd jenosidi olduĝu yönünde karar vermelidir.Bu mahkemenin kararına bir öncelik teşkil eden Lahey Mahkemesinin „ölüm taciri“ ve Saddam’a kimyasal silah yapmak için gereken maddeleri aktaran Franz hakkındaki kararıdır.. Mahkeme Franz Van..... adlı taciri „Kürdlere karşı yapılan jenoside destek olduĝundan“ dolayı mahkum etti..Bu baĝlamda mahkeme Sadda’ın kanlı rejiminin Kürdlere karşı yaptıklarını Jenosid olarak deĝerlendirdi.Irak Mahkemeside bu yönde karar vermelidir..Biliyoruz ki bazı çevreler daha şimdiden „Irak-Iran savaşı ortamını“ ve devletin kendisini isyancılara karşı karşı savunması“ gibi gerekçelerle „Kürd jenosidinin“ tanınmaması üzerine spekülasyonlar yapmaktadırlar.Kürd halkının kendi ulusal istem ve taleplerine kavuşması için „Jenosid“ olayının mahkemece kabul edilmesi tarihi önemde bir mevzi olur..Aslında bu mahkeme Saddam ve suç ortaklarının deĝil, Arap şövenizminin yargılanıp makhum edilmesi mahkemesi olmalıdır..Bu mahkeme, „Enfal operasyonunu“ Jenosid olarak deĝerlendirdiĝi takdirde tüm Arap ve islam dünyasına tarihi bir tokat atmış olur... Çünkü, Saddam Kürdlere karşı „Enfal operasyonları“nı yaptıĝı ve 200.000 cıvarında Kürdü soykırımdan geçirdiĝi zaman, hiç bir islam dini otoritesi Mekke‘dekilerde dahil küçük bir tepki göstermedi.. Herkes Kürdlere „Enfal“ süresini hak bildi.. Bir tek din otoritesi kalkıp da Hz. Muhammed’in „Enfal“ ının Kürdlere uygulanmasının yanlış olduĝunu dahi söylemedi... Bu anlamda bu karar tüm islam din adamlarına bir şamar olur.Enfal suresinin ortaya çıkış tarihi Hz. Muhammed’in yaptıĝı „Bedir Savaşı“ sürecine dayanıyor. Müslüman Araplar Mekkeli karwanları talan ettikleri zaman kim ne talan etmişse kendisine kalmasını istiyordu.. Bu olay Arabistan çöllerinde yaşıyan arapların bir geleneĝiydi..Bu talan esnasında Hz. Muhammed „Enfal“ suresine gündeme getiriyor ve talan edilen şeylerin „Allah ve onun Resul’una(Hz. Muhammed’e) ait olduĝunu söyler.. Talan edilen şeylerine paylaşması olmadıĝından dolayı, talancılar Hz. Muhammed’in dediklerini kabul etmiyor.. Daha sonra Hz. Muhammed yeni sureler getiriyor.... Talan edilen ganimetlerin beşte biri kendisi ve ailesine, bir kısmını da yoksullara ayırıyor... Tabi ki bu talan edilen ve ganimet olarak kabul edilen şeyler, kadın, çocuk, hayvan , mal ve mülk gibi geniş bir yelpazeye yayılıyordu..Aslında V. Kurdistani’nin haklı olarak vurguladıĝı gibi Kürdlerin „Enfal“la tanışması yada „Enfal“a uĝramasının tarihcesi Saddam Hüseyin dönemine deĝil, Hz. Ömer dönemine dayanıyor. Ben daha önceleri yazdıĝım „Özgünlüĝümüz veya Orjinalitemiz yokmu?“ adlı makalemde Sasani, Arap ve islam ordular arasındaki savaşa deĝinmiştim.. O dönem Hz. Ömer „Daĝ ülkesi“ olarak adlandırdıĝı Kürdistana karşı savaşta Arapları teşvik etmek için „Enfal“ suresini kullanmıştı.. Çünkü, insanlar savaşa büyük oranda ganimetler için katılıyorlardı.. V.Kurdistani’ninde vurguladıĝı gibi Sasanilerin başkenti olan Medani ve çevre köyleri Parslar deĝil Kürdler yaşıyordu. Irak Mezopotamyası ve Xuzistan’da Farslar degil Kürdler yaşıyordu. O dönemlerde Isfahan, Awirbaygan(bugünkü Azerbaycan), Gêlan, Rey, Madan(Kum) ve bugünkü Irak‘ta Parslar, Araplar ve Türkler deĝil Kürdler oturuyordu.. Helwan, Zehaw, Şarezor’da savaş meydanlarıydı. O dönem hakim olan dil Parsça deĝil, Kürdçenin Gorani lehçesiydi. Bugün Iran denilen ülkeninin 4/1 biri Pars geriye kalanlar Kürdtü.. Arap- Islam ordularının sözünü ettiĝim tüm alanlarda yaptıĝı katliamlar, „Enfal“ ve „cihadler“ Kürdlere karşı yapıldı.. Yukarıda sözünü ettiĝim tüm alanlarda kanlı savaşlar oldu, mal, mülk, Kürd kadınları ve çocuklarının da dahil olduĝu her şey Araplar tarafından talan olarak götürüldüler.. Yezdgurd’un kızı Şarebanu’yuda Medinedeki Hz. Ali’nin oĝlu Hz. Hüseyin’e götürdüler.(V. Kurdistani).Yoksa Kürd kadınlarının ganimet olarak götürülmesinin tarihçesi Saddam Hüseyin’in kanlı rejiminin „Enfal operasyonlarında“ yakaladıĝı Kürd genç kızları ve kadınlarını Arap ülkelerine satmasıyla başlamıyor... Saddam Hüseyin rejimi bir çok Kürd genç kızını ve kadını Arap ülkelerine sattı.. Kerkük’te elde edilen bir belgede ise 18 Kürd kadını Mısır’a satılmış.. Uzun bir süreden beri Kürdler bu 18 Kürd kadının akibeti hakkında kampanyalar yürütüyorlar... Geçenlerde Irak Parlamentosunda Milletvekili olan bir Kürd kadını bu belgeyi „Arap Birliĝı Başkani Amir Musa’ya verdi.. Amir Musa belge karşısında söyleyecek laf bulamayınca araştırma sözü verdi..Tüm bunları toparlamaya çalışırsak, Saddam ve yandaşlarının Kürdlere karşı işledikleri kıyımların ve „Enfallerin“ jenosid olarak mahkemece karar altına alınması önemlidir. Bu mahkeme ile birlikte Kürd kıyımının dosyası yeniden açılacak ve Kürd meselesi yeniden dünya kamuoyunun gündemine girecektir.. Biz Kürdlerde bu konuda sessiz kalmamalıyız... Bu mahkemenin takipçisi olmalıyız..Güney Kürd kardeşlerimizin 21 Aĝustos günü yapacakları etkinliklere herbirimiz bulunduĝu alanda katılmalıyız!!!14.08.06

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.