Ana içeriğe atla

Kürdistan, Irak ve Amerika

  Son dönemlerde Irak’ın „birliĝi“ ve „parçalanması“ meselesindeki tartışmalar daha da yoĝunlaşarak gündeme girdi.. Saddam Hüseyin rejiminin 9 Nisan 2003 tarihinde yıkılmasından sonra ABD ve Britanya daha önceki „planlarını“ tatbik etmeye çalıştılar.... Bu iki güç bölgede „demokratik, birleşik ve ademi merkeziyetci“ bir Irak yaratarak Ortadoĝu dünyasına bir düzenleme getirmek istiyorlardı.Bu hedefe varmak içinde çeşitli geçici yönetimlerden sonra Irak bir Anayasa’ya kavuşturuldu ve anayasal bir hükümet oluşturuldu.. Kaĝıt üzerinde Irak tüm kurum ve kuruluşlarıyla Ortadoĝu’un en demokratik ülkesi olarak ortaya çıktı. Ama, pratik olarak „Geçici Idare Yasası“ ve „Daimi Anayasa“ya dayandırılan Hiç bir hükümet Irak’ın yaşadıĝı sorunlara bir çözüm getiremedi... Irak Sünni ve Şii Araplar arasında yaşanan bir iç savaşa sahne oldu. Britanya’nın ilk bayan ajanı Gertrude Bell, 1920‘de Winston Churchili Musul, Baĝdat ve Basra vilayetlerini Irak adı altında birleştirerek Kral Faysal başa getirmesine ikna ettikten sonra, oluşturulan suni yapı kıyımlarla varlıĝını sürdürebildi.. Saddam rejiminin yıkılmasından sonra, suni Irak’ta zorla birlikte tuturulmaya çalışılan Kürdler, Sünni Araplar ve Şii Araplar doĝal bir ayrışma sürecine girdiler.. Irak devletini oluşturulan bu 3 yapılanma Saddam’dan sonra 3 yıldan daha fazla zaman geçmesine raĝmen, her geçen gün daha da ayrışmaya başladılar. Şiiler, Güney Irak’ta şeriat sistemini kurdular. Sünni bölgesi terör yuvası olmaya basladı. Kürdistan ise, baĝımsız bir devlet olmaya başladı. Baĝdat gibi çok etnikli ve mezhepli bir şehirde Dicle nehri Sünnilerle Şiiler arasında kanlı bir sınır olmaya başladı.. Sınırın karşı tarafında kalanların cesetleri ise her gün sokaklarda toplanıyor. Musul şehrinde ise başka bir trajedi yaşanıyor... Saddam rejiminin yıkılmasıdan sonra 70 bin Kürd bu şehri terketmek zorunda kaldı. Her gün Kürdlere yönelik saldırılar yapılıyor ve Kürdler katlediliyor.Amerika’nın 140 bin askeri bölgede olmasına raĝmen, süreci istediĝi yöne kaydırmasını beceremedi.Amerika, Irak’taki kötü gidişatın sorumluluĝunu peş peşe gelen iktidarlara yüklemeye tercih ediyor.. Bazı kaynaklara göre ABD Baĝdat Büyük Elçısi Zalmay Halilzad El Maliki hükümetine „terörü durdurmak ve güvenliĝi saĝlamak için iki ay“ vermiş!!Amerika Dışişler Bakanı Condoleezza Rice geçenlerde Baĝdat’ta yaptıĝı ziyaret esnasında „asayiş, güvenlik ve Irak’ın birliĝi“ üzerine ısrar etmeyi sürdürdü ve Maliki’den „birleşik hükümet“ ve „farklı yapılamalar arasında barış ve uzlaşma sürecini hızlandırmasını“ istedi.Amerika, hâlâ 3 yıl içinde Irak’ta yaşanan realiteyi görmek ve ona göre davranmak istemiyor.Arap bölgelerinde terörün, iç savaşın esas kaynaĝı ve aktörleri bir yandan Sünni isyancılar ise, diĝer tarafından ABD ve Ingiltere gölgesinde palazlanan , güçlenen ve silahlanan Bedir ve Mehdi güçleridir.. Hangi Şii Başbakan bu Şii milisleri silahsızlandırabilir? Hiç kimse, ne Maliki ve ne de başkası...Amerika, daha önce Mehdi güçleriyle çatıştı ve daha sonra anlaşmak zorunda kaldı.Bu güçler düzenli orduya alınıyor ve orada da aynı faaliyetlerini sürdürüyor.. Geçenlerde birileri yazmıştı, „Hz. Ali ve Hz. Osmanı bir camiye koyabilirsiniz, ama Irak Sünni ve Şii Arapları deĝil“ demişti.. Belki, başka bir dönem ve özellikle Kürdlere karşı bu durum deĝişebilir, ama aktüel olarak bu gerçeklik var. Aslında bir çok veri bize Irak’ın zoraki olarak birlikte tutma siyasetinin düşünce babasının Amerika deĝil, Britanya olduĝûnu gösteriyor. Britanya bu son Irak savaşında yine o yüzyıl öncesi, yani Irak’ın suni bir şekilde oluşturma siyasetini Amerikalara empoze etmişti. Tony Blair’in en yakın arkadaşlarından ve eski içişleri bakanı David Blanketi’nin pazartesi günü The Gardian gazetesinde çıkan yazısı duruma biraz olsada açıklık getiriyor. Eski içişler bakanı yazısında „Britanya Hükümeti olmamış olsaydı, Amerika Irak’ın özgürleşmesinin başında Irakı bölme niyetindeydi........ Blair ve Britanya hükümeti, Irak polis, ordu ve güvenlik güçlerinin daĝıtılmasından da yana degillerdi. Fakat Dick Cheney ve Ramsfeld kendilerine Irak’ın birliĝi konusunda güven verdiklerinden dolayı Britanya ısrarından vaz geçti“ diyor. Aslında geçenlerde Doĝu Kürdistan aydınlarından sayın Selahadin Muhtedi’nin „ Amerika’nın yeni keşfi“ adlı makalesinde bir gerçekliĝi seslendiriyordu.. Sayin Muhtedi, Kürdistan Kralı Şeyh Mahmud dönemindeki Britanya politikası ve kadro tespitini ve Saddam sonrası dönemiyle kıyaslarken ilginç bir çakışma buluyor. Bilindiĝi gibi, Britanya’nın Kürdlerle iyi ilişkiler sürdürdüĝü dönem Kürd dostu olan Major Noel Kürdlere gönderilmişti.. Daha sonra Britanya Kürd devleti politikasından vaz geçtiĝi an Major Soane gönderildi.. Bilindiĝi gibi, Saddam yıkıldıktan sonra Amerika Kürd dostu General Gartneri Irak’a genel yönetici olarak atamıştı. Daha sonra Amerika, onun yerine Paul Bremeri atadı.. Kerkük’ün bugün bu duruma düşmesinin mimarlarındandır Bremer.Noel-Gartner ve Soane- Bremer benzetmeleri farklı dönemlerde ve süreçlerde olsalarda ilginç bir şekilde örtüşüyorlar.Son dönemlerde hem Amerika’da ve hemde Britanya’da hükümetlerinin Irak politikalarını deĝiştirmeleri gerektiĝi en üst düzeyde seslendirilmektdir. Britanya Genel Kurmay Başkanı Sir Richard Dannatt, Tony Blair’in tam tersi „Ingiltere’nin askerlerini geri çekmesini“ savunuyor.Amerika’da hem Kongre’de ve hem de Senato’da Başkan Bush’un Irak politikasına ve olamayan Irak devletini birlikte tutma ısrarına yönelik ciddi eleştiriler var.Amerika ve Britanya’da Irak’ta askerlerin kalmasını savunup eski politikada ısrar etmek istiyenlerin yanında, askerlerin geri çekilmesinden yana olanlar da var.Ama, tüm taraflar kendi ekonomik, politik ve stratejik çıkarlarını göz önünde bulundurduklarından dolayı sorunun bu kadar kolay olmdadıĝının bilincindedirler. Başkan Bush’un onayını da alan ABD Kongresinin oluşturduĝu eski ABD Dışişler Bakanı James Baker başkanlıĝındaki , Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerden uzmanlardan oluşan Irak’a ilişkin komisyon hem Irak’a ve hemde Kürdistan’a giderek durumu yerinde tespit etti.. Daha sonra bir dizi politik çevrelerle de görüştular... James Baker, bu mesele için Suriye gitti ve ABD Îran Büyük Elçisiylede görüşecek. Söz konusu komisyon hâlâ araştırmalarını sürdüyor.. Komisyon önümüzdeki seçimlerden sonra, kasım ayının ortalarına doĝru raporunu Kongre’ye ve Başkana sunacaktır. Ama, daha şimdiden Komisyona yakın çevrelere dayanarak, „Irak’ın Kürd, Şii ve Sünni Araplar diye 3 ayrı güçlü federal yapı ve zayif merkez“ önerisinde bulunacaklarını söylüyorlar. James Baker’in başında olduĝu komisyan birinin „ zaten Kürdlerin daha önceden bir bölgeleri var“ demesi de bunun bir başka ifadesidir. Amerika’da bir çok etkili kişi var olan siyasetin deĝişmesini açık bir şekilde seslendirmektedirler.. Cumhuryetçiler Partisi senatorlerinden ve aynı zamanda Senato’daki Güvenlik Komisyonu Başkanı John Warner, Demokratların Senatodaki Dışişler komisyon Başkan yardımcısı Joseph Biden(Gelb ile birlikte bir öneri paketi sunmuştu, çevirisi Newroz Com’da var) açık bir şekilde Irak 3 ayrı güçlü federal bölgeye bölünmesini ve merkeze de sınırların güvenliĝi ve dışişleri bırakılmasını istiyor.Güney Kürdlere danışmanlık yapan Peter Galbraith’in tutumu ise çoktan beri biliniyor.. Ayrıca o „Irak’ın sonu“ na ve daĝılmasına ilişkin kitabınıda yazdı. Geçenlerde Almanca çıkan Die Tageszeitung kendisiyle bir söyleşi yapmıştı. Galbraith „Irak daĝıldı“ diyor, durumu kabul etmek gerekir. Batı yanlısı bir Kürdistan, Iranli eĝilimli bir Şii bölgesi ve Sünni bölgesi olacaktır.. Amerika askerleri ve üsleri Kürdistan’da olur. Eĝer El Qaide vb.. yapılar o alanlarda kümelenirlerse, Peşmergelerle beraber kendilerin operasyon yaparız,diyor ve ekliyor Sünnileri de ekonomik avantajlar ve El Qaide ikilemiyle karşı karşıya bırakırız.Peter Galbraith, kafasında Irakı çoktan bitirmiş, „Başkan Bush Irak zeminin gerçekliĝinden kopmus, hayal dünyasındadır“(Financial Times Deutschland)Galbraith göre Amerika hükümetinde bir çok kişi Irak’taki durum üzerine kötü bilgilendirimiş ve hiç bir şeyi bilmiyorlar. Conoleezza Rice hâlâ Ulusal Güvenlik komisyonun başında olduĝu dönem bana „Kürdlerin bu kadar Irak devletine sadık olması beni çok etkiledi“ diyordu..Peter Galbraith Kürdlerin Irak’tan nefret ettiĝini ve %98 oranıyla baĝımsızlık için oy verdiĝini söylüyor.Sonuç olarak son haftalarda ciddi tartışmalar yaşanıyor... Amerikan heyetleri peşpeşe alana gidip bilgi sahibi olmaya çalışıyorlar.. Gelişmeler, Kürdlerin lehine.. Bir gün Britanya’da Arabistanlı Lawrence’nin „Irak’ta Kürdistan ve Arabistan“ adlı iki devletin kurulması yönündeki önerisini ve Kürd dostu Noel’in işine son verdiĝiĝine pışman olacak.. Çünkü, Britanya’nın yaratıĝı bu devlet, çizdiĝi bu sınırlar tüm felaketlerin başlangıcıydi.

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.