Ana içeriğe atla
Submitted by Hasan H. YILDIRIM on 8 May 2012

Irak ve Kürdistan’ın Güneyi’nde Kürdler ile Araplar arasında yaşamın her alanında kıyasıya bir çatışma var. Birbirlerine karşı güç gösterisi her alanda sergileniyor.

2005 yılında Irak Anayasa’nın onaylaması sonrası Federal sistemin kabulü ile başlayan güç gösterisi bugüne dek hızından bir eksilme olmadan sürüp geliyor.

Kürdler ile Araplar arasında varolan en temel sorunlar çözülmeden daha da, ağırlaşarak ortada duruyor. Bunların başında Kerkük başta olmak üzere Kürdistan’dan koparılmış bölgeler, bütçe, peşmerge, petrol-gaz sorunları bir türlü üstünde anlaşılamayan konular olarak çözüm bekliyor. Çözümüde zor görülüyor. Çözüleceğide görünmüyor.

ABD ve dünyanın baskısı sonucu zoraki olarak korunan “Irak’ın toprak ve siyasi bütünlüğü“ iç dinamikler tarafından mevcut konumuyla bir türlü hazmedilemiyor.

Siyasi aktörlerin çözüm mantıklarına bakıldığında çözüleceğide yok. Her siyasal güç sorunu kendi çıkarı ve mantığına göre çözmeye çalışıyor. Soruna böyle bakılıncada doğal olarak varolan çelişkiler giderek derinleşiyor ve bazen tarafların savaş nedeni saydıkları biliniyor.

Irak Yüksek Seçim Komisyonu Kürd kökenli Başkanı Fereç El Haydari’nin Maliki’nin talimatı ile evinden alınarak tutuklanması Kürdlerle, Araplar arasındaki var olan krizi daha da derinleştirdi.

Yanısıra Irak ordusu içindeki sorumlu mevkilerdeki Kürd kökenlilerin tasviyesi bir başka sorun.

Sorun sadece bununlada sınırlı değil.

Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin emri ile Kerkük’e Irak ordusu girme girişimi ve Kerkük valisinin buna izin vermemesi de sıradan bir olay değildir.

Yine Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin Bakanlar kurulu toplantısını Kerkük’te toplanması girişimi Kürdlerin tepkisi sonucu şu an rafa kaldırılsada Arapların kadim Kürd şehri Kerkük’ten vazgeçmeyeceğine işaret ediyor.

Yine Irak Adalet Bakanlığı’nın bilgisi dahilinde Enfal ve Halepçe katliamlarında suçunu itiraf etmiş kimyasal silah uzmanı Mahmud Bilal’in serbest bırakılmasıda sıradan bir olay değil. Olaya Kürdistan Parlamentosu Şehit ve Enfal Komisyonu Başkanı Muhammed Şarezori parlamentoda düzenlediği basın toplantısında tepki göstermesi sorunların çözümü konusunda farklı dil kullanıldığına işaret ediyor.

Kürdler ile Araplar arasında tüm konularda farklı dil kullanıldığı artık sır değildir. Bu da gayet doğaldır. Farklı iki milletin çıkar çatışması sonucudur. Karşılıklı hak kabulü hazmedilmedikçede bu doğal olarak sürecektir.

Arapların Kürdlerin hakkına karşı toleranslı davranacağını kimse beklemesin. Bugün daha farklı bir şey yapmıyorlarsa ellerinden gelmediğindendir. Güç sahibi olduklarında Kürdleri yeniden bir soykırımdan geçireceklerinden bir an teredüt etmeyeceklerinden kimsenin şüphesi olmasın.

Hükümet tarafından Arap ailelerinin polis kontrolünden silahlandırılması buna işaret ediyor. Araplar Kürdlere karşı savaşa hazırlanıyor.

Bu gelişmeler üzerine Mesud Barzani, “Kürdler için mevcut durum uygun bir tercih değildir. Bu defa belirlenmiş olan zaman, daha öncekilere benzemeyecektir. Irak’ta ki Kürdlerin, Irak diktatörlüğü ve Bağdat kontrolü altında mı yaşamak istiyorlar yoksa bağımsız bir devlet mi kurmak istiyorlar, işte bu konuda karar vermeleri gerekiyor.”

Bekleyip göreceğiz. Temenim bunun bir blöf olmamasıdır.

Şimdi bağımsızlık ilanının tam zamanıdır. Ya şimdi, ya hiç bir zaman şiarı ile hareket edilmelidir.

Iraklı Arapların en zayıf oldukları bir zamandır. Şii ve Sunniler arasındaki çelişkilerin hat safhaya vardığı bir süreçtir.

Bu fırsat bir daha Kürdlerin eline geçmeyebilir. Fırsatlar her zaman milletlerin kapısına gelmez. Geldiğinde de kullanmasını bilmeyen milletler daima kaybeden olmuşlardır.

Temenim Kürd siyasal önderliği bu fırsatı değerlendirir ve Kürd milleti bağımsız devlet olarak tarih sahnesinde yerini alır.

Beklemek Kürd milletine kaybetirir.

O halde:

“Ya Şimdi Ya Hiçbir Zaman!“

08 Mayıs 2012

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.