Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 4 May 2010

AYÇA ŞEN
Mussolini, Baykal, Günay, Erdoğan (vay vay vay)

Bahar herkese farklı şekillerde tezahür edebilir değerli dinleyen mi diyeyim, okur mu diyeyim, ben de karıştırdım artık.
Başbakan CHP genel merkezinde duvarda duran İsmet İnönü resmi için Hitler'e benziyor demiş. Ondan evvel Baykal da ona ’Faşist' demiş, ondan sonra beriki ona kızınca ’Höt' demiş, öbürkü “Kendine gelsin, malum koridordaki resim de Hitler'e benziyor saten“ deyince, o da “Hadi ordan, ben her bahar âşık olurum“ demiş, bunun üzerine turizm bakanı, ki çok düzgün birine benziyor Ertuğrul Günay; yabancı gey bir bakan mıydı, biri onu öpünce hiç öyle latanlık yapmamıştı, o da Baykal'ı Mussolini'ye benzetmiş.
Başbakan ilkokul inkılap tarihi ezberlerini bozan tarzda bir açıklama yapınca “Anaa, dedim, acaba demokraaasi olup da ders kitaplarına bazı açıklamalar mı gelecek, tarih mitlerden kurtulup da bilmediğimiz
şeyler mi anlatılacak.“
Fakat aklıma sonra Başbakan'ı kediye benzeten mizah dergisi kapağı geldi.
Başbakan amma dert edinmişti, kedi de mübarektir oysa ki; hani seccadeye gelmiş de abdest bozulmamış mıydı, öyle önemli bir olay var ya. Demokraaasiye daha on durak olduğunu hatırladım sonra.
Kimin ne olacağını önceden kestirmek güç.
Laf aramızda, Baykal'ı Mussolini'ye benzettiklerinde çok güldüm. Hakikaten aynı kare yüz, aynı sol gösterip sağ kroşeler, benzer yasaklar, karşı çıkışlar...
Mussolini ne demişti, “İtalya'yı eski Roma gibi varaklandırıp aynı şaşaayı yaşatacağım, bu yüzden bir yerler almamız gerek, bahar gelsin havalar ısınsın da şu Etiyopya'ya girelim.“
Vahhh, gariban Afrikalı zaten siyah teninin günahını bir türlü ödeyemedi.
Hatta Nâzım Hikmet'in de konuyla ilgili bir şiiri vardır:
“Ne tuhaf şey Taranta - Babu;
bizi kendi topraklarımızda öldürmek için kendi topraklarımızın baharını bekliyorlar...
Ne tuhaf şey Taranta - Babu!
Kapımızdan içeri ölüm
kolonyal şapkasına
bir bahar çiçeği takıp girecek.“
Bu ’kolonyal şapkası' lafını ilk okuduğumda zamanının gözde kolonyası Pereja'yı da sömürgeci ajanların, memleketimizi alkole alıştırmak için getirdiğini düşünmüştüm. Ne bileyim, o zamanlar her şeyden şüphe duymak önemli bir işti. Herkesin kulağı kirişteydi.
Ne diyorduk; Mussolini de okuldan ilk mezun olduktan sonra askerden kaçmak için İsviçre'ye gitmiş. İki yıl sonra geri dönüp sosyalist bir gazetenin baş yazarı olmuş.
Sonra savaşa gitmiş, feci savaş hikâyeleriyle döndükten sonra bu kez de çark edip aşırı sağcı bir gazetede takılmaya başlamış.
Bu tip yer değiştirmeler sık sık oluyor. Ertuğrul Günay da mesela Ecevit'e karşı Baykal'cıların 1976 yılında açtıkları kurultayda kurultay başkan adayıymış. 1980 askeri darbesinden sonra Dev-Yol ile ilişkisi olduğu iddia edilip bir yıl hapis yatmış, 1994 yılının sonuna kadar da CHP'nin genel sekreteriymiş. 1999'da ise parti yönetimiyle görüş ayrılıkları olduğu için CHP'den ihraç edilmiş.
Şunu anlamıyorum; AKP neden sağcı diye geçip de CHP'den daha solcu parti vaatleri veriyor? CHP mesela sanki sol gibi duruyorken mesela neden o zaman bir sol partinin mesela abc'lerine sürekli karşı çıkıp da mesela hakikaten Mussolini'yi andırarak soldan sağa kayıyor?
Bunlar benim anlamadığım konular.
- O zaman anlamadığın konularda yazma!
- Haklısın küçük cin; hayır, meraktan yazıyorum da.
- İnsanın başına ne gelirse boomerangdan gelir.
- Anam babam hava çok güzel, bir bahar yazısı yazayım dedim, Mussolini'nin baharda Etiyopya'ya girdiğini duydum, gündem de o minvaldeydi, şekil yapayım dedim.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.