Ana içeriğe atla
Submitted by Rojgar Merdoxi on 15 September 2010

Yukarıda da ifade ettiğim gibi KDP Merkez Komitesi „Saxker Komitesi“yle görüşerek onları Ahmed Tevfik'e rağmen yeniden içlerine almışlardı. „Saxker Komitesi“nin yöneticilerinden ve o süreçte Doğu Kürdistan'ın içlerinde faaliyet gösteren Qadir Şerif bu birleşmeye karşı çıkıyor. KDP Merkezi ile birleşen „Saxker Komitesi“nden Hesen Ristgar, Mele Aware, Mamendi Qazi, Resul Peşinmaz ve Minteqim Qazi'den oluşan bir grup Doğu Kürdistan'a giriş yaparak Qadir Şerif'i „zorla yada gönülü“ bir şekilde partinin saflarına geri getirmek istediler. Bu arada aralarında küçük bir çatışma çıkıyor ve Qadir Şerif'i yakalayıp Güney Kürdistan'daki Merkezi üsse götürüyorlar.(detaylar için Abdullah Hasanzade, age, s 196) „Saxker Komitesi“nin ömrü böylelikle son buluyor.
KDP saflarında ve çevresinde siyasal tartışmalar ve çelişkiler durmak bilmiyordu.
Fakat, bu arada başka ciddi bir siyasal gelişme yaşanıyor.
Bu siyasal gelişme de „Komitey İnqilabi Hizbi Demokrati Kurdistan“ın(KDP-Devrimci Komite) oluşumudur.
İşte bu yapılanma 1967 ve 1968 yıllarında Doğu Kürdistan'da 18 ay sürecek Peşmerge savaşana önderlik edecektir.
Abdullah Hasanzade'ye göre KDP-DK'nin temelini atan ilk kadrolar: İsmail Şerifzade, Hemedemin Siraci, Mele Aware ve Salar Heyderidir(age, sayfa 96)

Abdullah Hasanzade'nin „aklımda kaldığı kadarıyla“ isimlerini verdiği „Komitey İnqilabi Hizbi Demokrati Kurdistan“ın ilk kurucularına Dr. Serdeşti bu yapılanmanın kuruluş toplantısına katılan Said Kawe'ye dayandırarak şöyle yazıyor:

Kurdistan Demokrat Partisi'nin sıcak kanlı, marxist, solcu ve ilerici olarak bilinen İsmail Şerifzade, Hemedemin Siraci, Mele Aware Salar Heyderi, Sinar Mamdi, Said Kawe ve Mele Abdullah Serbazi adlı bir grup genci 14 Eylül 1966 tarihinde ….„Komitey İnqilabi Hizbi Demokrati Kurdistan“ı kurdular.“(Dr. Serdeşti, Culanawey.... r.25)

Bu grup KDP-DK'nin kuruluş toplantısında Doğu Kürdistan'da partizan savaşı kararı alıyor.. Bu kararın hayata geçirilmesi için ilişkiler yakalamaya ve bir „Tişk“ adlı bir yayını devreye sokuyorlar.

Bu kadro yapılanması Tahran'da üniversite eğitimini görmüş, örgütsel faaliyelerde bulunmuş ve Şah rejiminin baskılarından sonra Molla Mustafa Barzani önderliğinde gelişen harekete katılmışlardı.

Süreç içinde İsmail Şerifzade ve Hemedemin Siraci gibi kadrolar Mao Zedung'dan ve uzun süreli halk savaşı stratejisinden etkileniyor. Birde Güney Kürdistan'da yaşanan bir Peşmerge savaşı var. KDP-DK'yi kuran kadrolar bu tecrübeyi Doğu Kürdistan'a aktarmak istiyorlar.

Bu arada Ahmed Tevfik'in başında bulunduğu KDP'de hem sınır boylarında ve hemde Doğu Kürdistan'ın iç kısımlarında faalyet içindedir. Ahmed Tevfik'in başında bulunduğu 2.Kongre şah rejimine karşı silahlı mücadeleyi „Tek Yol“ olarak seçmişti.

Bilindiği gibi „Saxker Komitesi“nin partiye alınması ile birlikte Ahmed Tevfik ile Merkez Komitesi üyeleri arasında sorunlara neden olduğunu daha yukarıda ifade etmiştim.. 1966 baharında KDP Merkez Komitee üyesi Sadiqi Henciri'nin hiç bir iz bırakmadan ortadan kayıp olmasıyla birlikte ilişkileri daha da kötüleşiyor. Suleyman Muini dahil olmak üzere , Hemedemini Siraci, Kerim Hisami, Said Kawe, Muhamed Xiziri ve Abdullah Hasanzade gibi KDP içinde yöneticilik yapmış ve hatta o dönemin canlı tanıkları açık bir şekilde dönemin Ahmed Tevfik'i bu olaydan dolayı sorumlu tutular.
Sadiqi Henciri KDP'nin sıradan bir elemanı değildi. Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti döneminden başlayarak ödürüldüğü güne kadar aktif siyasetin içindeydi. Hatta KDP tarihini inceleyen bazı araştırmacılara göre „İkinci Kongre'nin ideologu“ydu. Sadiqi Henciri aynı zamanda 2.Kongre'de divan başkanıdır. Ahmed Tevfik'in rakipleri hala da onu bu olaydan dolayı sorumlu tutuyorlar. Fakat, Kürd araştırmacılardan Dr. Yasin Serdeşti, daha önceleri „Ahmed Tevfiki Sadiqi Henciri'nin ölümünden sorumlu“ tutarken daha sonra onun 40.kaybediliş yılı dolaysıyla yazdığı bir makalede Ahmed Tevfik'i değil, daha çok Irak Kürdistan Demokrat Partisi yöneticilerinden Zeki Akreyi'nin olabileceğini söylüyor.( Makaleyi çevirmek lazım-Aso) Ayrıca Dr. Serdeşti bir dizi belgelere dayanarak Sadiqi Henciri'nin öldürüldüğü günden bir ay önce Ahmed Tevfik'in Molla Mustafa Barzani'nin emriyle İran sınırından uzaklaştırıldığını ve Behdinan mıntıkasındaki Kani Masi köyüne yerleştirildiğini yazıyor.

Sadiqi Henciri'nin babası Heme Resul oğlunun akibibeti öğrenmek için 1966 yılında Güney Kürdistan'a geçiyor ve Xelan'da Molla Mustafa Barzani ile görüşüyor. Molla Mustafa Barzani İdris Barzani'ye bu olayı soruşturmak için talimat veriyor. Aynı zamanda Molla Mustafa Henciri'nin babasına „ Amca rahat ol. Biz oğlunu bulmak için çaba göstereceğiz. İnşallah oğlunu buluruz ve mutlu olursun“ diyor.( Ali Kerimi'den akt. Dr. Serdeşti, Dimane'deki Sadiqi Henciri üzerine makalesinden)

Ayrıca 1966 Haziran'ında KDP'sinin bir grup kadrosu Ranya'nın „Dole Reqe“ adlı bölgesinde toplanarak Sadiqi Henciri'nin iz bırakmadan oradan kayıp olması olayını tartışıyorlar. Bu toplantıda hazır bulunanlar Sadiqi Henciri olayına ilişkin Molla Mustafa Barzani'ye bir mektup yazıyorlar. Suleyman Muini bu mektubu kendi eliyle Molla Mustafa Barzani'nin karargahına teslim ediyor.
Sadiqi Henciri'ye ilişkin bu iki girişimden bu güne kadar hiç bir cevap ve belge ortaya çıkmış değildir.

Sonuçta „Sadiqi Henciri olayı“ KDP kadroları üzerinde ciddi bir etki yapıyor. Savak'ın bölgede sahip olduğu etki ve kadroların iz bırakmadan ortadan kayıp olmaları panik yaratıyor.

Dr. Serdeşti'nin Savak'tan aktardığı raporlara bakılırsa, İran Güney Kürdistan Devrimi ve Molla Mustafa Barzani üzerine ciddi baskı uyguluyor.

Bu baskılardan dolayıdır ki Molla Mustafa Barzani'nin talimatı üzerine KDP Sekreteri Ahmed Tevfik Behdinan'daki Kani Masi köyüne gidiyor.
Savak'ın bir raporunda: „ Molla Mustafa Barzani, KDP'sine bağlı Peşmergelerin sınır boylarında giriştikleri faaliyetleri duyduğu zaman çok kızmıştı. Molla Mustafa Ahmed Tevfik'e haber göndererek İran sınırını terketmesini canı istediği ceheneme gitsin“ diye talimat veriyor.

Yine Savak'ın bu raporunda Ahmed Tevfik'in bir grup Peşmerge ile birlikte Hendrin dağında bulunan Mele Emin Barzani'nin yanına gittiğini yazıyor.(akt. Dr. Serdeşti, Ahmed Tevfik üzerine çalışması,sayfa 148)

Savak'ın bir başka raporu ise Ahmed Tevfik ile İdris Barzani'nin Gelale'deki karşılaşmalarını konu ediyor.

İdris Barzani Ahmed Tevfik'e: „ kaç defa size ortadan görünmeyin ve kaybolun dedik! Devrimin çıkarlarını senin ve bir kaç kişi için tehlike sokamayız ortadan kayıp ol! Yoksa bıyığını kestirme talimatını veririm“ diyor. Yine bu raporda Ahmed Tevfik'in İdris Barzani'ye çok sert bir şekilde cevap verdiğini yazıyor.(bir dizi hakaret içinde olduğundan dolayı aktarmaya gerek yok)
Yine bu raporda Ahmed Tevfik'in Molla Mustafa Barzani'ye uzun bir mektup yazarak Kürd, Kürdistan, Barzani ve Güney Kürdistan devrimi için yaptıklarını sıralamış ve rahatsızlığını ifade etmiştır.

Kürd şairi Hejar Mukriyani'da anılarında Ahmed Tevfik meselesini gündeme getiriyor. Hejar, Molla Mustafa Barzani'ye en yakın insanlardan biri ve o sürecin canlı tanıklardan dır.

Hejar Güney Kürdistan devriminin „İran ile ilişkiler iyileşmişti, fakat biz İranlıların halı kötüydü. İran devleti Molla Mustafa'dan bizleri teslim etmesini istiyordu. İran özelliklede Kürdistan Demokrat Partisi'nin reisi Ahmed Tevfik'i istiyordu. Onun denetimindeki Peşmergeler İran'a gidiyor, polis ve askerlere kurşun sıkıyor.............. Barzani mecburiyet karşısında Ahmed Tevfik'i İran sınırından uzaklaştırmak amacıyla Türkiye sınırındaki Berwari Bala'daki Kani Masi'ye gönderdi“ diye yazıyor.

Devam edecek

[email protected]

Rojgar Merdoxi

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.