Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi on 27 October 2010


Prof. Dr. Maruf Xaznedar 25 Ekim günü Kürdistan'ın başkenti Hewlêr'de, „Şifa“ Hastanesinde sessiz bir şekilde Kürd milletine veda etti..

Bu veda öyle sıradan bir veda değil. Kürd milletinin yetiştirdiği en büyük edebiyat tarihçisinin bu dünyaya fiziki olarak veda etme olayıdır.
Bilmiyorum Kuzeyli Kürdler ne kadar Maruf Xaznedar'ı ve eserlerini tanırlar.Bazı Kuzeyli Kürd yazarlar Kürd edebiyatına ilişkin yaptıkları çalışmalarda Maruf Xaznedar'ın eserlerine başvurdular. Fakat Maruf Xaznedar'ın eserleri şimdiye kadar Kurmanci'ye çevrilmiş değil.
Kuzey Kürdleri için Maruf Xaznedar'ın eserleriyle tanışmamak büyük bir kayıptır.
Çünkü, Maruf Xaznedar „Mêjûy Edebî Kurdî“ adı altında 7 Ciltlik bir dev ve şaheser Kürd milletine hediye etti.. Maruf Xaznedar tüm ömrünü Kürd edebiyat tarihine ve onun doruğu olan bu esere verdi.
Bu eser bin yıllık Kürd edebiyatının tarihidir.
Bu eser, Goran, Soran, Kurmanç lehçelerinde eser veren klasik Kürd şairlerinin tanıtıldığı ve eserleri bilimsel bir şekilde irdelendiği bir Kürd Edebiyatı ansiklopedisidir.

Yarsan şairlerini mi tanımak istiyorsunuz, bu eseri okumalısınız!
Botan, Behdinan, Soran, Baban, Adelan Mirlikleri dönemindeki Kürd edebiyatı ve şairlerini mi tanımak istiyorsunuz, „Mêjûy Edebî Kurdî“'yi okumalısınız!

Kürd sofistlerimi tanımak istiyorsunuz, bu esere baş vurmalısınız!!

Klasik Kürd edebiyatında kadın şairlerimi tanımak ve bilmek istiyorsanız, „Mêjûy Edebî Kurdî“ yi okuyunuz!!!

Adı, sanı ve eserlerini hiç bir zaman ve hiç bir yerde duymadığınız Kürd şairlerimi duymak istiyorsanız, Maruf Xaznedarı okuyunuz..

Kürd şairleri ve Newroz, Kürd şairleri ve yurtseverlik, Kürd şairleri ve kadın sorunu, Kürd şairleri ve toplumsal olaylar, Kürd şairlerinin Fars, Türk ve Arap sömürgecilerine karşı tavırları vs. vs. Gibi hususları mı merak ediyorsunuz, Maruf Xaznedar'ı ve eserlerini tanıyınız..
Ben şahsen onlarca yıldan beri Maruf Xaznedar'ın yaptığı çalışmalara hayran kalan ve sürekli takip eden insanlardan biriyim.
Kürd klasik şairlerine ve eserlerine meraklı olduğumdan dolayı ne buldumsa toplamaya ve okumaya çalışanlardanım.

Bu süreçte Kürd edebiyat tarihine ilişkin hangi bilinmez taşı kaldırdıysam altında Maruf Xaznedar çıktı.

Kürd şiiri aynı zamanda Kürdistan tarihidir.
Kürd şairleri Kürdistan'da yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmeleri hep şiirleriyle ölümsüzleştirdiler.

Maruf Xaznedar eserlerinde Kürd şairlerinin bu tarafı üzerine de ciddi bir şekilde durmaktadır.
Benim Maruf Xaznedar'ın eserleriyle ilk tanışmam bundan yaklaşık olarak 20 yıl önceydi..
„Soranca“yı öğreniyordum... Tarih ve edebiyat ile ilgili sokaklarda ne buldumsa satın alıyordum..
Güney Kürdistan'da açlık vardı, yoksuluk yaşanıyordu..
İnsanlar kitaplıklarında bulunan bir çok şeyin yanında kitaplarını sokaklarda satarak geçimlerini sağlamaya çalışıyorlardı.
Bir dolara bir kaç kitap alabiliyordun. Sokaklarda kuru yemiş vb.şeyleri satan çocuklarda değerleri parayla ölçülmeyecek ve tartışılamayacak kitapları, hiçe satın alıyorlardı ve kuru yemişleri paket olarak kullanıyorlardı..
O sıralarda Maruf Xaznedar'ın, Kemal Mazhar'ın İzet Mustafa Resul'un ve Aladin Sicadi'nin bir çok eseri yukarıda sözünü ettiğim amaç doğrultusunda çocuklar tarafından kullanıyordu.

Bir gün yine sokaklardaki kitap satıcılarına uğradığımda Maruf Xaznedar'ın Rusça'dan çevirdiği Ali Termuxi'nin „Kürdçe İzahlı Arapça Gramerini“ gördüm ve aldım..
İlk defa Ali Termuxi'yi Maruf Xaznedar'ın çevirisiyle tanıdım.
Yaklaşık olarak 400 yıl önce bir Kürd alimi, dilbilimcisi, şairi Kürdlere Arapça gramerini Kürdçe izahlı yazıyor. 1850'lerde büyük Kürd tarihçisi ve etnografı Mela Mahmudi Beyazidi bu eseri yeniden kaleme alınıyor ve Rusya Erzurum Konsolosu Alexander Jaba'ya veriyor.
Jaba söz konusu olan kitabı Rusya'da basıyor. Maruf Xaznedar'da bu kitabı çevirerek yeniden Kürdlere kavuşturuyor...

Hewler sokaklarında bulduğum bu kitap hem beni Mele Mahmudi Beyazidi'ye hayran etti, hemde Maruf Xaznedar'ı ve eserlerini tanıma imkanı sundu.
Bir eserin Türk vandalizminden kurtuluş öyküsü, beraberinden bana büyük bir edebiyat tarihçisini ve eserlerini tanıma imkanı sundu.

„Puşkin'in Erzurum Gezisini“, „Çardeh Suwarîyên Merîwanî“yi ve yüzlerce Kürd şairini Maruf Xaznedar emekleri sayesinden tanıdım..

Yıllardan beri aylık „Raman Dergisi“nde seri halinde yayınlanan Maruf Xaznedar'ın Anılarını takip ediyorum. Güney Kürdistan'da, Avrupa'da ve Rusya'da yaşadığı tüm gelişmeleri ve Kürdlerin yakınen ilgi duyduğu yakın tarihimize ilişkin bir dizi olayı anlatıyor. O anıların hiç bir bölümünü kaçırmadım.

Sayın Azad Abdulwahid Raman Dergisi'nin son sayısında Maruf Xaznedar ile yaptığı tam 21 sayfalık(sayfa 43'ten 62'ye) bir röportaj yayınladı.. Bu 21 sayfalık kısım sadece ilk bölümüdür. Yaklaşık olarak bir aydan beri diğer bölümün çıkışını bekliyordum.. Bu arada Kürd edebiyat ustası Mamoste Maruf Xaznedar'ın ölüm haberini duydum.
Umut ederim ki bu önümüzdeki sayıda diğer bölümüde yayınlanır. Sayın Azad değerli bir iş yaptı. Kürd okuyucusu bu röportaj aracılığıyla Maruf Xaznedar'ı ve çalışmalarını dahada yakından tanıma imkanına kavuşacak. Mamoste Maruf Xaznedar bu röportajda çok geniş bir şekilde edebiyata olan ilgisini süreçlere yayarak anlatıyor.

Sayin Rauf Hasan daha önce Maruf Xaznedar’ın Rusça’dan Arapça’ya çevirdiği Qanadê Kurdo’nun „Kurdnasi“ adlı çalışmasını Kürdçe’ye çevirirken hem Qanatê Kurdo’nun ve hemde Maruf Xaznedar’ın yaşamları ve eserleri hakkında geniş bir tarama yapmıştı.

Sayın Rauf Hasan’ın bu çalışması çevrilerek internet’e aktarıldı..

Sonuçta Mamoste Maruf Xaznedar Kürd edebiyat ve tarih çalışmalarını sunduğu eşsiz katkılarıyla ölümsüzleşti. Toprağı bol olsun! Kürdistan halkının başı sağolsun!

Mamoste Maruf Xaznedar’ın eserlerinden bir kaçı:

  1. Al-Adl al-ejtem'ee (Social Justice), Translation from Kurdish to Arabic, Baghdad, 1954.
  2. Aghani Kurdistan, Baghdad, 1956. (in Arabic)
  3. Kêş û Qafiye le Şê'rî Kurdîda (Meter and Rhyme in Kurdish Poetry), Baghdad, 1962. (in Kurdish)
  4. Ocherk istorii sovremennoi kurdskoi literatury (History of the Modern Kurdish Literature), Nauka Publishers, Moscow, 1967. (in Russian)
  5. Al-Akrad: Mulahezat u Enteba'at (The Kurds: Notes and Impressions), By Minorsky, Translation from Russian into Arabic, 99 pp., al-Nujum Publishers, Baghdad, 1968.
  6. The Twelve Horsemen of Mariwan and Fifteen Other Kurdish Tales, Moscow, 1968. (in Russian)
  7. Bûke şûşe, Short story, 59 pp., Baghdad, 1969. (in Kurdish)
  8. Collection of Stories (Eleman Kurdi), Baghdad, 1969. (in Kurdish)
  9. Ebdulla Begî Mısbah - Dîwan, Şaîrî Gewrey Xakî Mukriyan(Diwan of Abdulla Bagi Misbah, The Great Poet of Mukriyan), 59 pp., Irshad Publishers, Baghdad, 1970. (in Kurdish)
  10. Ziman û Edebî Kurdî bo Polî Pêncemî Amadeyî(Kurdish Language and Literature textbook for the fifth grade of high school), Baghdad, 1971.
  11. Analysis and Correction of Arabic Grammar in Kurdish by Ali Taramakhi, Dar al-Zaman Publishers, Baghdad, 1977. (in Kurdish)
  12. Analysis and Correction of Nali's Collection of Poems. Baghdad, 1977. (in Kurdish)
  13. Makhtutat Farida u Matbooat Nareda, (Rare Handwritings and Journals), Baghdad, 1978. (in Arabic)
  14. Tarikh Esteshraq wa al-Dersast al-Arabiya wa al-Kurdiya fi al-Mothaf al-Asiwi 1818-1968(History of Orientalism and Arabic and Kurdish Studies), translated from Russian, Baghdad, 1980. (in Arabic)
  15. Al-Rehalata al-Rus fi Sharqa al-Awsat, translated from Russian, 431 pp., Beirut, 1981. (in Arabic)
  16. Nalî le Defterî Nemirîda(The Eternal Nali), Baghdad, 1981. (in Kurdish)
  17. Le Babet Mêjûy Edebî Kurdiyewe(Regarding the History of Kurdish Literature), Baghdad, 1984. (in Kurdish)
  18. Kurdyade, A Poetic Novel, London, 1985. (in Kurdish)
  19. Geştêk bo Erzurûm(A Travel to Erzurum), By Pushkin, translated from Russian, Sweden, 1995. (in Kurdish)
  20. Edebî Rusî û Kêşey Pasternak(Russian Literature and Problem of Pasternak), Erbil, 1999. (in Kurdish)
  21. Mêjûy Edebî Kurdî(History of Kurdish Literature), 7 Volumes, Aras Publishers, Erbil, 2001-2006. (in Kurdish)
  22. Berew Roj, Collection of Short stories, 224 pp., Soran Publishers, Sulaimaniya, 2006. (in Kurdish)
  23. Kurdish Prose (1945-1961), The Journal of Kurdish Studies, Vol.2, 1996-1997, pp.65-70
  24. The image of the struggle for national rights in Kurdish literature, In Between Imagination and Denial:Kurds as Subjects and Objects of Political and Social Processes, A Conference organized by Free University of Berlin, May 1998.

Dr.Maruf Xaznedar'ın Dr. Qasimlo ile ilgili  anıları.   Bu yazıyı daha öce çevirmiştim. Bu vesile ile yeniden  yayınlıyorum. Aso Dr. Qasimlo ile 1959 yılında Bağdat'daki ilk karşılaşmamız: Dr. Qasimlo ile ilk karşılaşmamız ve tanışmamızla birlikte ellimde hiç bir belge ve veri olmamasına rağmen aklımdan iyi bir insanla karşılaşma duygusu doğdu. Benden onunla gelecekte arkadaş olma arzusu doğdu. Onun arkadaş olmak beni mutlu edecekti. 1959 yılıydı ve ben Kerkük'te yaşıyordum. Fakat Bağdat'ta gidip geliyordum. O dönem Bağdat'ta gitmiştim. Bir gün öğleden önce Bağdat'taki Eğitim Bakanlığına bağlı „Kürdçe Eğitim ve Öğretim Kurumu“na uğramıştım. Bu kurum Kürdler için yeni oluşturulmuştu.. 14 Temmuz 1958 askeri devriminin kazanımlarından biriydi. Bir oturum esnasında Dr. Sıdıq Etroşi, beni yaşıtlarımdan bir genç ile tanıştırdı. Bu genç „Abbasi Enweri“ydi.. Uzun yıllar sonra 1965 yılında Avrupa'da „Abbasi Enweri“ bana Kekecan : „benim asıl ismim Abdulrehman Qasimlodur“ dedi. Dr. Qasimlo Bağdat'ta olduğu zaman iki defa daha görüştük. Böylelikle Dr. Qasimlo tamamiyle gönlümde yer edindi. O dönem ve şimdide siyaseti günlük meslek olarak seçenlerle yıldızım pek barışmıyor. Fakat Dr. Qasimlo ile böyle olmadı. Baştan itibaren benim için açıktı ki Qasimlo canı gönülden zamanını siyasete ayırmış ve aktif biriydi.( İran Kürdistan Demokrat Partisi aracılığıyla) Gerçi öğrenciydi, öğrenmek istiyordu. Her şeyi, dilleri, bilimleri, edebiyatı ve ulusal kültürünü vs... Bağdat'ta görüştüğümüz o bir kaç gün içinde bir birimizden haberdar olmaya karar verdik. Hiç olmasa dünyanın neresinden olursa olalım, mektuplar aracılığı ile birimizin durumundan haberdar olalım diye.. 1960 yılında Berlin'de Kürd Öğrencilerin Kongresi: 1960'da Berlin'de Kürd öğrencilerinin Kongresi toplandı. O dönemler Berlin Doğu ve Batı diye ikiye bölünmüştü. Fakat, hala Berlin Duvarı inşa edilmemişti. Bu Kongre, Kürd Öğrencilerinin en büyük kongrelerinden biriydi. Avrupa'da okuyan Kürdistan'ın tüm parçalarından öğrenciler katılmıştı. Hata İran Şah yönetimi siyasi ilticacı olan Türk Kürdlerinden „İhsan Nuri Paşa“ya misafir olarak Berlin gelip kongreye katılma izni vermişti. İhsan Nuri Paşa'nın yanına da bir Sanandajlı ve diğeri ise Mahabadlı iki Kürdü refakat olarak göndermişlerdi. Bana mutluluk veren yakınen tanıdığım iki kişi daha gelmişti.. Biri Çekoslovakya Kürd öğrencilerini temsilen gelen Abdulrehman Qasimlo; diğeri ise Paris'ten gelen Dr. Kamuran Bedirxandı. Kürdistan'ın farklı parçalarından gelen ve Kongreye katılan öğrenciler arasında kardeşçe bir ortam vardı. Kürdler böyle huzurlu bir ortamı çok ender yakalıyorlar. (Fakat, ne yazık ki bu kurum fazla sürmedi.) Kek Qasimlo'nun rolü büyüktü. Çünkü, onun aktiviteleri, görüşleri yaşından çok daha büyüktüler. Onun Kürd öğrencilerinin faaliyetlerine katılımı çok aktifti. O dönemler İran ve Türkiye Kürd öğrencileri çok az olmalarına ve Irak Kürd öğrencileri çoğunluğu teşkil etmesine rağmen Qasimlo'nun önemliydi. O 10 gün boyunca Berlin'de Qasimlo ile birlikteydik. O süreçte Qasimlo'nun düşüncelerini, ahlakını ve eğilimlerini daha iyi anladım. Benim için açık bir şekilde ortaya çıktı ki, bu öğrenci yalnızca siyasi bir şahsiyet ve illegal bir partinin üyesi değil, aynı zamanda okuyan bir insan, aydın ve edebiyat zevki olan bir şahsiyettir. Eğer var olan akademik taraflarına ve ulusal kültürüne önem verirse belli başlı bir uzman oldur. Bu arada mektuplarla ilişkilerimizi sürdürelim yönünde karar verdik.. Bu arada kendisine 3 ay sonra yani önümüzdeki sonbahar da Moskova'dan Saint Petersburg(eski Leningrad)e taşınacağımı ve yeni adresimi kendisine göndereceğimi söyledim. 1961 baharı Saint Petersburg da : Saint Petersburg Doğu Bilimler Akademisindeki yüksek eğitimimin üzerinden kısa bir zaman geçmişti ki, bir sabah Akademinin Sekreteri beni arıyarak bir Kürd misafir olarak Saint Petersburg'a gelmiş, Astorya hotelinde kalıyor ve seni sordu dedi. Bu hotel bu şehrin en eski ve en büyük hoteliydi. Yaklaşık 200 yıl boyunca Çarlık Rusyasının başkentinde hizmet veriyordu. Ben gelen misafirin tanıdığım 3 yada 4 kişiden biri olduğunu düşündüm.. Bunlardan biri de Qasimlo'ydu. Hemen Astorya hoteline doğru yola düştüm.. Çünkü, bu hotel Akademimize yakındı. Qasimlo'yu gördüğümde sevinçten uçuyordum. Birbirimize sarılıp öpüştük ve ben kendisine „Kak Qasimlo sen siyasi bir insansın, özel iş ve görevler için gelmişsin.. Rıca ediyorum bana söyle kaç günlüğüne gelmişsin ve benim payıma kaç gün düşüyor?“ dedim. Dr. Qasimlo: „ 3 gece kalacağım. Bir gün ve bir gece sana düşüyor. Sonra Mosokava'ya gideceğim.“ dedi. İlk işimiz birlikte Yüksek Araştırmalar Akademi'sinin öğrenci yurduna gitmek oldu. Ben orada ikamet ediyordum. Öğrenci yurdunda Mahabad'da kalan ve Kürdçe bilen İran Azerbeycan'dan biride vardı. Bu İranlı Azeri ile Qasımlo benim odamda karşılaşıp tokalaştılar. Qasimlo bana dönerek: „ Bu Asker Suleymandır. Komela döneminde (Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti ve İran Kürdistan Demokratik Partisi kurulmadan önce oluşan Komela JK kastediliyor) bizimle birlikte gençlik örgütündeydi. Kürdistan Cumhuriyeti yıkıldıktan sonra Sovyet Azerbeycan'a geçti.“ dedi. O dönemler Askeri Baku'da yaşıyordu. Yüksek Tarih eğitimi için Saint Petersburg'a gelmişti. Qasimlo'nun meşhur Armitaj müzesini ziyaret etmek için sadece iki saatı vardı. Biz birlikte müzenin o dondurucu ortamında iki saat kaldık. Benim kaldığım Michalovik Yurdu ile Armitaj müzesi çok yakındı. Qasimlo zevkle başını salıyarak : „Sen çok mutlu olmalısın. Her gün başından sonuna kadar Armitaj'ın kapısının önünden geçiyorsun“dedi. Armitaj'ı ziyaret ettikten kısa bir süre sonra Doğu Bilimler Akademi'sindeki Kurdoloji bölümünü ziyaret etti. Oradaki bilim adamlarıyla tanıştı. Özel olarak bölüm başkanı Qanatê Kurdo ile tanıştı. Bu kadar dar zaman içinde Qasimlo Çaykowski'nin „Sone Gölcülüğü“ adlı balesini görmek istiyordu. Qasimlo: „eğer burada yada Moskova'da onu görsem çok iyi bir iş olur. Fakat, çok zor bir iştir. Çünkü, her zaman gösterilmiyor ve ayrıca billet bulmakta çok zor“ dedi. Bende kendisine: „Eğer bu gece bu Bale gidersek ne dersin?“ dedim. Qasimlo: „Bu şakadır. Olamaz“ dedi. „ya olursa“ dedim. Qasimlo: „Sen Kureşçev misin?“ dedi. Bende gülerek „öyle“ dedim. Qasimlo Saint Petersburg'a gelmeden 2 ay önce ben o Bale için iki bilet almıştım.. Qasımlo benim yanıma geldiği zaman söz konusu olan Bale oynuyordu. Biz ikimiz birlikte Saint Petersburg'un Büyük Tiyatro'sunda romantik ve duygulu bir Bale seyrettik. Politikacılarda böyle hakiki ve yüksek sanat tadına sahip insanlar çok ender çıkar. Fakat, gerçekten de Dr. Qasimlo bilinçli mücadeleci, çalışkan, alim, yazar ve sanatı seven bir insandı. O, kendi pratik özel yaşamında bunların her birine yer ayırmaya ve yerlerini tespit etmeyi biliyordu. 1968'den 1970'li yılların başında Bağdat: 1968 yılında tümden Bağdat'ta geri döndüm. Bağdat Üniversite'sinde Kürd Edebiyatı üzerine öğretmenliğe başladım. Qasimlo da Bağdat'taydı. Kuşkusuz yoldaşlarıyla birlikte siyasi aktiviteler içindeydi. Yoldaşlarıyla birlikte partilerinin merkezi faaliyetlerini Bağdat'ta taşımak istiyorlardı. O dönem özellikle de Irak merkezi hükümetiyle Molla Mustafa Barzani önderliğindeki Kürd Devrimi arasında imzalanan 11 Mart 1970 Antlaşmasıda Qasimlo ve yoldaşlarının işlerini daha da kolaylaştırıyordu.. O dönemler bizim evimiz Bağdat'ta Davudi Mansur mahalesindeydi. Bizim evimiz onlarında dedikleri gibi evlerinden biriydi. Haftadan bir bizim eve geliyorlardı. Hepsinden daha fazla Qasimlo bize gelip gidiyordu. Şair Hemin, Abdullah Hasanzade,Kerim Hisami ve diğerleri de sürekli bize gelip gidiyorlardı. Bu arada Qasimlo daha önce Prag'da birinci baskısını Arapca yaptığı doktora çalışması olan „Kurd û Kurdistan“ı Beyrut'ta basıma vermek istiyordu. Bu işi kendisi için yerine getirmem konusunda benden beklentisi vardı. Özellikle de Beyrut'ta kitapları basan yayın evi ile yazışmak konusunda.... Fakat ne yazık ki yayın evi Qasimlo'nun şartlarını görmezlikten gelmiş ve kitabı basmıştı. Bundan dolayı Qasimlo mecburi olarak Bağdat'ta çıkan „El taxi-Brayeti“ gazetesine bir açıklama yaparak Beyrut'ta yapılan kitap baskısının kendisine ait olmadığını deklere etti. Her ne kadar 1970'lerin ilk yarısında Qasimlo'nun ikamet yeri Bağdat'ta olsa yurt dışına sık sık gidip geliyordu. O dönem Kürdistan Demokrat Partisi(İran)nin merkezi yayın organı olan „Kürdistan“ gazetesini düzenli olarak çıkarıyordu. Kürdistan gazetesi birleşik Kürd edebiyat dilinin pratiğe aktarılmasında iyi bir kaynaktı. 1974 baharındaki olaylar, Kürd Devriminin yeniden dağa çekilmesi ve 1975 baharındaki yenilgi Kürd Ulusal Hareketinin geleceği üzerine büyük bir etki yaptı. Kuşkusuz İran Kürdistan Demokrat Partisi, yani Qasimlo ve yoldaşları da kötü bir duruma düştüler. Bazıları İran'a ailelerine döndüler. Diğerleri ise yurtdışına çıktılar. Böylece bir daha Qasimlo ile birbirimizden ayrıldık. Daha sonra İran-Irak savaşı başladı. 1981 yılında beni emekliliğe ayırarak Bağdat Üniversite'sinden uzaklaştırdılar. Daha sonra Cezayir'e giderek Ennabe Üniversite'sinde göreve başladım. Qasimlo ise siyaset ve partisinin işleriyle ilgileniyordu. Avrupa, Kürdistan, İran ve Irak arasında mekik dokuyordu. Bu arada ne ben onu ve ne de onun beni unutuğunu sanmıyorum. Mektup ve dostlar aracılığıyla ilişkilerimizi sürdürüyorduk. Bana ve aileme karşı vefası sınırsızdı. Qasimlo 1983-1984 yıllarında Hewler'den geçip dağa gittiği zaman bizim aileyi sorar ve arkadaşlarına benim çocuklarıma bakmalarını temeni ediyordu. Qasimlo iyi bir dosttu. Yaşama ilişkin en detaylı işlerden haberdardı. Kendisine, ailesine, partisine, yoldaşlarına dair her hangi bir gelişmede her türlü iyiliği yapar ve yardım elini uzatırdı. 1986 Yılında Paris 1986 yılının ağustos ayının son günlerinin bir akşamında Fransız Kurdolog'u J. Bleu ile vedalaştım ve iki sonra Cezayir'e dönecektim. Qasimlo'da bir gün önce Paris'e gelmiş, benim Paris'te olduğumu ve iki gün sonra döneceğimi duymuş. Gece bana bir telefon geldi. Benim sevdiğim bir arkadaşımın beni ertesi gün öğle saatlerinde Notre Dame'ın karşısındaki bir Çin restaurantında beklediğini söylediler. Beni bekleyen arkadaşımın Qasimlo olabileceğini düşünmüştüm. Gerçektende tahminim doğruydu. Bizim bu oturumuz unutulamaz. Yemek ile birlikte tam 3 saat sürdü. Yemekte Qasimlo vardı. İKDP'nin Avrupa sorumlusu Qadiri, J. Bleu ve komunist bir Fransız gazeteci bayan vardı. Ben Qasimlo'ya „ bu güzel kadını niye getirdin? Ben Fransızca bilmiyorum“ dedim.. Qasimlo: „ ben onu da çağırdım, çünkü Rusça biliyor. Ben nasıl ortak bir dil olmadan birini senin davetine getirebilirim“ dedi. Bu 3 saat içinde biz 3 gün değerinde sohbetler yaptık. İyi bir anıdır. Onu hiç unutamam. Daha sonra Qasimlo ve yoldaşları Kürd düşmanlarının kanlı elleri tarafından şehid edildiler. Paris'teki bu 3 saat Dr. Qasimlo ile olan son görüşmemizdi, yani veda görüşmesi... Onu bir daha görmedim. Qasimlo, eşsiz bir dünyalıydı, vefadarlığı, mücadeleciliği, yurtseverliği, aydın duruşu ve şairce duygusallığıyla insanlığın çok ender özelliklerini tek bir şahsiyetten toplamıştı. Bu konuda daha çok şey söyleyebiliriz. Qasimlo'nun dünya ufkusu çok genişti ve ender biriydi. Kürd şehidi Abdulrehman Qasimlo ve yoldaşları ölümsüzdür!! Prof. Dr. Maruf Xaznedar Son Çev: Aso Zagrosi

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.