Sevr Antlaşması Kürdler İçin Bahar mı yoksa gerçekleşmemiş bir felaket miydi?
Sevr Antlaşması Kürdler İçin Bahar mı yoksa gerçekleşmemiş bir felaket miydi?
Aso Zagrosi
Bugün sayın İbrahim Güçlü’nün “Felaketa Miletê Kurd: Lozan a Yekemîn û Lozan a Duyemîn…” okuduğum zaman dikkatimi “Peymana Sewrê ji bona miletê kurd bihar e û dewletbûn e. “ tespiti çekti.
Gerçekten Sevr Antlaşması Kürdler için “Kürd baharı ve devlet” miydi?
Kürdistan çapında Kürd aydınları ve siyasi güçlerinin bugüne kadar Sevr için söylediklerine bakılırsa ezici çoğunluğu bu soruya evet diyecektir.
Bu düşünce sadece sayın İbrahim Güçlü’ye ait değil, Kürdistan’ın farklı parçalarında Kürd aydınları tarafından esas olarak Kabul gören düşüncedir. Bu konuda bir hayli makale ve yazılar var. Kürdistan çağdaş tarihine ilişkin yazan herkes eserinde Sevr Antlaşmasına ve Kürdleri ilgilendiren 162, 163 v 164 maddelerine vurgu yapmıştır. Bu yazarların ezici çoğunluğu, abartmasak %99’u bu antlaşmayı destekleyen ve hatta antlaşmaya övgüler dizen bir tutum içindeler.
Belli bir dönem önce Güney Kürdistan aydınlardan Sayin Şahsuwar Herşemi Sevr Antlaşması üzerine 8 bölüm halinde “ Sevr, gerçekleşmeyen bir felaketti” ana başlığı altında bir yazı serisini yayınladı.
Sayın Herşemi bu yazı serisinde Sevr Antlaşmasını ve Kürdler arasında yaygın olan anlayışı sorguluyor. Kuzey Kürdistan’da bu tip tartışmaların/duruşmaların bilinmesini yararlı olunacağını düşünerek sayın Herşemi’nin makalesinin can alıcı bazı hususları özetleyerek aktaracağım.
Sayın Herşemi göre 10 Temmuz 1920’de imzalanan Sevr Antlaşmasının Sykes- Picot gizli antlaşmanın bir devamı olduğunu, antlaşmanın amacı Osmanlıları ve onlarla hareket eden Kürdleri cezalandırmaktı. Yine yazara göre İngiltere, Fransa ve Rusya’nın amaçlarından biri de onlarla birlikte hareket eden Araplar, Ermeniler, Asuriler ve hatta Keldanilerin istemlerini kendi denetimlerinde realize etmekti.
Sayın Herşemi, yüzyıllardan beri Kürdlerin devletsiz oluşları ve uluslararası bir antlaşmada Kürdlerin ismi ve Kürdistana otonomi yada bağımsızlık tabirleri geçtiğinden dolayı bir çok Kürd Antlaşmayı bir bütün okuyup değerlendirme yerine Kürdleri ilgilendiren 3 maddenin içeriğini anlamadan sarıldıklarını söylüyor.
Kürd tarihçileri ve Kürd aydınları şimdiye kadar bu antlaşmaya ilişkin tek bir bilimsel ve akademik eser vermediler. Bu antlaşmanın tüm belgelerini ve antlaşmayı imzalayan güçlerin amaç ve niyetlerini bilimsel bir araştırmaya tabi tutmadılar. Yazar genel olarak Kürd tarihçilerine ve aydınlarına bir dizi eleştiri getirdikten sonra sözü Dr. Kemal Mazhar’a getiriyor ve diyor: Dr. Kemal Mazhar söz konusu 3 maddeyi irdeledikten sonra kuşkuyla baktığını “ bu 3 madde bir çeşit plan, büyük devletlerin Kürdlerin geleceğine ve ülkesine karşı planlarını ortaya koyuyor” diyor.. Sayın Herşemi yine Dr. Kemal Mazhar’a başvuruyor ve ondan planlara dair şu alıntıyı yapıyor: “Doğu Kürdistan’dan söz etmiyorlar ve birleşik bir Kürdistan’ın kurulması için Kürd çıkarlarını göz önüne almamışlar” diyor.
Sayın Herşemi Dr. Kemal Mazhar’ın Antlaşmanın bir plan olarak görmesini ve Doğu Kürdistan’ın dışardan bırakılması hususuna getirdiği eleştirilere katılıyor. Fakat, yazar Dr. Kemal Mazhar’ın antlaşmanın özüne kavramadığını sanki Osmanlı Kürdistan’ın tümünü kapsayan bir bağımsız Kürdistan girişimi var, Doğu Kürdistan dışarda kalmış mantığı var. Bu hususta Dr. Kemal Mazhar’ı eleştiriyor ve Sevr Antlaşmasında Osmanlı Kürdistan’ını 7 parçaya böldüklerini söylüyor.
Sayın Herşemi’ye göre Dr. Maruf Omer Gul herkesten daha iyi Sevr Anlaşmasının içeriğini kavradığına dair ondan şu alıntıyı yapıyor: “ Sevr Antlaşması Kürdistan’ın koloniyal bölüşümüydü”.... Prof. Dr. Cemal Nebez’de Dr. Maruf’a yazdığı bir mektupta “şunu da bilmemiz lazım Ermeniler Kürdlere karşı Fransa ve İngiltere’nin dostlarıydı ve Sevr Antlaşmasının oluşumunda rolleri oldu” diyor.(Dr. Maruf Omer Gul’un yayınladığı Kürdistan haritasına bakınız)
Sevr Antlaşmasının hazırlanması sırasında göz önünde bulundurulan hususlar:
1) Osmanlı devletinin zayıflanması yada tümden yıkılması,
2) Türkler ve Kürdlerin cezalandırılması... Kürdler tüm savaş boyunca ya Türkleri desteklediler, yada topraklarına saldıran Ermenilere karşı savaşarak Osmanlıların müttefikleri oldular.. Kürdlerin şehir, kaza ve köyleri Ermenilere verildiği bir ortamda Sevr Antlaşmanın bir maddesinde Kürdlerin silahsızlandırılması var..
3) Ermenilerin tarihsel çıkarlarını gözetmek ve müttefik güçlerin saflarında girdikleri savaşta uğradıkları zararları karşılamak içine gerekeni yapmak. Ermenilerin kendi tarihsel vatanları olarak gördükleri topraklar, aslında Kürdlerin tarihi vatanıydı. Bu topraklar Ermenilere veriliyordu. Kürdlerin Ermenilere karşı saldırılara geçmelerini engellemek içinde sınır boylarında Kürdleri silahsızlandırmak için Antlaşmaya bir madde konuldu.
4) binlerce yıldan beri Yunanlıların yerleşik olduğu İzmir’i Yunanistan’a geri vermek.
5) Asuriler için Kürdistan’ın ortasına/kalbine denk düşen Hakkari bölgesinde bir devlet kurmak,
6) Kendileriyle beraber hareket eden Araplara devletler oluşturmak,
7) Kürd meselesini bir kart ve baskı aracı olarak kullanmak.
Sayın Herşemi Kürdistan’ın Kuzeyden Xaniqin’e ve Doğu Kürdistan’ın bir çok alanı savaş meydanı haline gelmişti. Kürdler ya vatanlarını ve yaşadıkları toprakları terk edecek yada yeni işgale karşı direnecekti. Kürdler esas olarak ikinci yolu seçtiler. Savaşın başından itibaren Rusya, Fransa ve İngiltere cephesinde yer alan Ermeniler ve Asuriler Kürdlerin çoğunluğu teşkil ettikleri bu topraklar üzerinde hayal ettikleri devletlerini kurmak istiyorlardı. Yazar Birinci Dünya Savaşı boyunca tüm Kürdistan çapında Kürdlerin savaş içindeki konumlarına değiniyor ve bir dokümantasyona yer veriyor.
Sayın Herşemi, Kürd tarihçi ve aydınlarını sadece Sevr Antlaşmasının 62,63 ve 64 maddelerine baktıklarını ve antlaşmayı tümden analiz etmediklerinden dolayı eleştiriyor.
1) Sevr Antlaşmasının 88. Maddesi Türkiye’nin Bağımsız Ermenistan devletini resmen tanımasını istiyor.
2) Trabzon, Erzurum, Van, Bitlis ve Diyarbakır’ın Kuzey Doğusuna kadar olan bölgeler Antlaşmanın 89. Maddesine göre Ermenistan devletine katılacaktı.
3) Antep , Mardin, Urfa ve Birecik bölgesi, Antakya ve İskenderun bölgeleri Fransa’nın mandası altında bulunan Suriye’ye bırakılacaktı.
4) Van şehrinin güney, Kuzey Mezopotamya kesimi ve Diyarbakır’ın doğusu İran sınırına kadar (Amaç Hakkari bölgesidir) bir Asuri devletini kurmak amacıyla İngiltere mandasına bırakılıyor.
5)Diyarbakır’ın batısı, Konya’nın doğusu ve Sivas’ın kuzeyi Suriye sınırına kadar olan bölge Fransız mandasına bırakılacak.
6) Kürdlere özerklik tanıyan 62. Maddeye gelince Fırat’ın doğusunda, ileride saptanacak Ermenistan’ın güney sınırının güneyinde ve 27. Maddenin II/2. ve 3. fıkralarındaki tanıma uygun olarak saptanan Suriye ve Irak ile Türkiye sınırının kuzeyinde, Kürtlerin sayıca üstün bulunduğu bölgelerin yerel özerkliğini, işbu Andlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak altı ay içinde, İstanbul’da toplanan ve İngiliz, Fransız ve İtalyan Hükümetlerinden herbirinin atadığı üç üyeden oluşan bir Komisyon hazırlayacaktır. Herhangi bir sorun üzerinde oybirliği oluşamazsa, bu sorun, Komisyon üyelerince, bağlı oldukları Hükümetlerine götürülecektir. Bu plân, Süryani-Keldaniler ile, bu bölgelerin içindeki öteki etnik ve dinsel azınlıkların korunmasına ilişkin tam güvenceler de kapsayacaktır; bu amaçla, İngiliz, Fransız, İtalyan, İran’lı ve Kürt temsilcilerden oluşan bir Komisyon incelemelerde bulunmak ve işbu Andlaşma uyarınca, Türkiye sınırının İran sınırı ile birleşmesi durumlarında, Türkiye sınırında yapılması gerekebilecek düzeltmeleri kararlaştırmak üzere bu yerleri ziyaret edecektir.
Kürdlere otonomi veren bu antlaşmanın içine 27. Maddenin II/2. ve 3. Fıkralarından söz ediyor. Söz konusu maddenin fıkralarına göre Kürdistan paylaşılmıştır.
Sayın Herşemi’ye göre bugün bildiğimiz Kuzey Kürdistan’ın Sevr Antlaşmasına göre 5 parçaya bölündüğü ve bu 5 parçadan sadece birinde Kürdlere otonomi verildiğini yazıyor.
Sayın Herşemi bu 5 parçayı şöyle açıklıyor:
1)Kars, Serhat bölgesi, Erzurum, Trabzon, Van, Muş, Bitlis gibi alanlar Ermenistan’a bırakılmış ve sınır bölgelerden bulunan Kürdleri silahsızlandırma kararı alınmıştı.
2)Ermenistan, İran ve Mezopotamya arasında bulunan bölgeler (Hakkari mıntıkası vs) İngiltere’nın mandasına veriliyor ve burada Asurilere bir yapı oluşturulacaktı.
3) Sivas’ın güney ve doğusu Türkiye’ye bırakılmıştı.
4)Diyarbakır’ın doğusu ve Sivas’ın güney kesimleri Fransa’nın mandasına bırakılmıştı
5)Kuzey’de Ermenistan sınırlarının aşağısına düşen, Batı’da Diyarbakır’dan Suriye sınırına kadar olan bölge Kürd otonomi bölgesi ( Kuzey Kürdistan’ın 5 parçasına dair haritaya bakınız)
Sevr Anatlaşmasının 27. Maddesi Kuzey Kürdistan’ın 5 parçasından biri olan sınırları 62. Madde ile çizilen otonom Kürdistan bölgesi Türkiye’ye bırakılmıştı.
Yazar sözüm ona Kürdlere bağımsızlık veren Sevr Antlaşmasının 64. maddesi üzerine detaylı bir şekilde duruyor.
Söz konusu maddeyi aktarmaktan yarar var.
“İşbu Andlaşmanın yürürlüğe konuşundan bir yıl sonra, 62. Maddede belirtilen bölgelerdeki Kürtler, bu bölgelerdeki nüfusun çoğunluğunun Türkiye’den bağımsız olmak istediklerini kanıtlayarak Milletler Cemiyeti Konseyine başvururlarsa ve Konsey de bu nüfusun bu bağımsızlığa yetenekli olduğu görüşüne varırsa ve bu bağımsızlığı onlara tanımayı Türkiye’ye salık verirse, Türkiye, bu öğütlemeye [tavsiyeye] uymağı ve bu bölgeler üzerinde bütün haklarından ve sıfatlarından vazgeçmeği, şimdiden yükümlenir. bulunulmayacaktır.”
Sayın Herşemi haklı olarak bu antlaşmayi imzalayan güçlerin Arap Şeyh ve aşiretleri arasında toprakları bölmeye, devletleri kurmaya başladıkları bir ortamda sıra Kürdlere gelince bir dizi Eğer” ve “Şartlara” bağlamalarına dikkat çekiyor. “….. “Eğer, Kürdler Türkiye’den bağımsız olmak istediklerini kanıtlarlarsa”, “ eğer konsey Kürdlerin bağımsızlığa yetenekli olduğunu görüşüne varırsa” vs. vs… iki yüzlülüklere vurgu yapıyor.
Sonuç olarak sayın Herşemi Sevr Antlaşmasının Kürd meselesini çözme yerine Kürdistan’ı 2 parçadan 7 parçaya böldüğünü ve Kürdlerin hiç bir ulusal hassiyetini göz önüne almadığını söylüyor.
Sayın Herşemi’nin “Bedirxan” Dergisinde yayınlanan bu makalesine Dr. Kemal Mazhar yine aynı derginin sayfalarında cevap veriyor. Sayın Mazhar, Sovyetler Birliğinde yaptığı doktora çalışmalarında ve Irak’ta yayınladığı bir dizi kitap ve makalelerinde Sevr Antlaşmasının Kürdlere ilişkin maddeleri üzerine eleştirisel bir bakışla durduğunu yazıyor.
Sayın Mazhar Sevr Antlaşmasına yönelik yaptığı eleştirileri bir dizi Kürd aydınını rahatsız ettiğini ve bunlardan biride ünlü Kürd romancısı Mahmud Zamdar olduğunu yazıyor. Mahmud Zamdar, Dr. Kemal Mazhar’a giderek, bir çok Kürd’ün Sevr antlaşmasına sempati ile baktığını, çocuklarına Sevr ismini verdiğini ve onlardan birininde kendisi olduğunu söylüyor.
Dr. Kemal Mazhar, sayın Herşemi’ye cevap verirken İngiltere gizli belgelerinden bir belge akarıyor.
Bilindiği gibi Sevr Antlaşmasının 64. Maddesinin bir paragrafında “Kürdistan’ın şimdiye dek Musul İlinde kalmış kesiminde oturan Kürtlerin, bu bağımsız Kürt Devletine kendi istekleriyle katılmalarına, Başlıca Müttefik Devletlerce hiçbir karşı çıkışta bulunulmayacaktır.” diye bir tespit var.
Sayın Kemal Mazhar İngiliz gizli belgelerine dayanarak Şeyh Mahmud Berzenci’nin Şerif Paşa’yı desteklemek ve Güney Kürdlerin istemlerini dile getirmek amacıyla Sevr Antlaşması görüşmelerine bir delegasyon gönderdiğini yazıyor. Söz konusu belgede “ Seyyid Ahmed Berzenci Şeyh Mahmud’un akrabasıdır. Şeyh Mahmud tarafından Güney Kürdistan delegasyonu olarak Paris Barış Konferansına Güney Kürdlerin düşüncelerini sunmak amacıyla General Şerif Paşa’nın gönderiliyor. Şimdi Mısır’dalar, Şeyh Mahmud’un isyanından dolayı Paris’e gitmelerine izin verilmedi. Seyyid Reşid Zeki’de beraberindeydi” diyor.
İngiltere bir yandan “Musul Vilayetinden bulunan Kürdler isterse Bağımsız Kürdistan’a katılabilirler” diyor. Diğer yandan bağımsızlık bayrağını dalgalandıran Şeyh Mahmud’a karşı saldırıya geçiyor ve Paris Barış Konferansına gönderdiği delegasyonun Mısır’dan Paris’e gitmelerini engelliyor.
Sayın Herşemi İngiltere’nın 9 Aralık 1920 tarihinde Antlaşmadan 4 ay sonra Güney Kürdistan’da bir yönetim oluşturarak Bağdat’ta bağladığını söylüyor.
Sonuç olarak yazı serisi çok uzun olduğundan dolayı tümden aktarma imkanım yok. Fakat, sayın Herşemi Sevr Antlaşması ve Kürdlerin ilişkileri üzerine çok ciddi eleştiriler getiriyor. Bir çok Kürd çevresinin Sevr Antlaşmasını savunma konusundaki tutumlarına neşter vuruyor.
Aslında Sevr Antlaşmasına Kürdlerin ezici çoğunluğu karşı olduğundan dolayı antlaşma hayat bulmadı. Zaten kağıt üzerine kalan antlaşmaya Xoybun antlaşmanın taraflarından biri olan Taşnak Partisi ile yaptığı antlaşmada Iki partinin ortak protokolunun B kısmının 2.maddesi „Sevres Antlasmasında Ermenilere Van, Bitlis ve Erzurum'u veren 89.maddesi geçersizdir“ diye yazıyor. ( Wahe Tachjian, age sayfa 365 https://www.newroz.com/tr/politics/352210/sayin-ay-e-h-r-k-rdler-konusunda-t-rk-resmi-tezlerini-tekrarl-yor )
Sayın İbrahim Güçlü’nün makalesindeki “Peymana Sewrê ji bona miletê kurd bihar e û dewletbûn e” tespiti beni sayın Herşemi’nin makalesini özetlemeye götürdü..
İyi Pazarlar
21 Haziran 2015
Aso Zagrosi