Bir kaç günden beri boş zaman buldukca Mela Mahmudê Beyazîdî’nin Kurmanci olarak kaleme aldığı ve Alexander Jaba’ya verdiği hikayelerini okuyorum.. Mela Mahmudê Beyazîdî’nin Kürdçe kaleme aldığı 40 hikaye aynı zamanda Kürdistan tarihidir. Kürd aşiretleri , Kürd şahsiyetleri ve Kürdistan’daki etnik ve dinsel yapılar hakkında o kadar bilgi varki insanın aklı duruyor.
Daha önce Mela Mahmudê Beyazîdî’nin yaşamı ve eserleri konusunda yazdığımdan dolayı tekrar bu konuya girmeyeceğim. Fakat, ne zaman onun bir eserini ve çalışmasını okusam, bu Kürd alimine karşı saygım, sevgim ve hayranlığım daha da artıyor.
Mela Mahmudê Beyazîdî, Kürd milletinin yetiştirdiği en büyük ve çok yönlü Kürd alimlerinden biriydi. Bir bakıyorsun, ki Mela Mahmudê Beyazîdî, bir sosyolog olarak karşımıza çıkmış Kürd aşiretleri, gelenek ve göreneklerini incelemeye koyulmuştur...
Bir bakıyorsun, Mela Mahmudê Beyazîdî Şerefxan’ın Kürd tarihini bıraktığı yerden devr almış ve yaşadığı döneme kadar olan kesitini kaleme almıştır.
Bir bakıyorsun Mela Mahmudê Beyazîdî, karşımıza Kürd klasik edebiyatçılarınının yaşam ve eserlerini kaleme alan bir edebiyat tarihçisi olarak karşımıza çıkmış..
Bir bakıyorsun, Mela Mahmudê Beyazîdî bir dil bilimcisi olarak karşımıza çıkıyor ve başkalarına Kürdçe öğretiyor ve Ali Termuxi’nin Kürdçe kaleme aldığı Arapça gramerini yeniden yazarak vandalistlerin elinden kurtarıyor..
Bir bakıyorsun, Mela Mahmudê Beyazîdî, çevirmen olmuş Şerefname’yi Farsça’dan Kürdçe’ye çeviriyor...
Bir bakıyorsun, Mela Mahmudê Beyazîdî, direnişe geçen Kürd Mirleri ile Osmanlı devleti arasında aracılık yapan bir diplomat olmuş..
Bir bakıyorsun, Mela Mahmudê Beyazîdî, Osmanlılar tarafından siyasal suçlu olarak zindana konulmuş..
Bir bakıyorsun, Mela Mahmudê Beyazîdî, karşımıza sadece Kürd hikaye yazarlarının öncüsü değil, Ortadoğu’da hikaye yazarlığının öncüsü olarak karşımıza çıkıyor..
Bir bakıyorsun.....................................
Mela Mahmudê Beyazîdî’nin 40 hikayesinin Arapça harfleriyle yazılan Kürdçelerini Jaba’nın yaptığı Fransızca çevirilerini birlikte okudum ve zevk aldım..
Her ne kadar, hikayeler „dibêjin“, „Neqil dikin...“ ve „hikayet dikin“ diye başlasalarda bir çok hikayenin kahramanı Kürd tarihinde reel kişilerdir.
Mela Mahmudê Beyazîdî’ nin hikayeleri hem düşündürücü, hem öğretici ve hem de Kürd tarihi hakkında bulunmaz bir kaynaktır.. Aslında bu kısa hikayeler hem büyükler içinde ve hemde derleyerek resimli hikayeler temelinde Kürd çocuklarına sunmak lazım...
Mesela 13. Hikaye, yani „Siyamend û Şemsê“ bizim bildiğimiz „Siyamend û Xecê“ hikayesidir. Hikayelerin gelişimi aynı, Xelat ve Sipan dağlarında ölümle sonuçlanıyor. Fakat burada Şemsê, Timur Paşa Milli’nin kızıdır. Milli Aşireti Timur Paşa’nın başında olduğu bu dönem Bingöl Dağlarına Zozan’a geliyor.. Siyamendê Silivî, yoksul bir Kürd genci olarak bölgede Timur Paşa’nın hizmetine giriyor. Bu arada Siyamend ve Şemsê arasında gizli büyük bir aşk gelişiyor. Milli Aşireti kışlıklarına dönmeye karar verdikleri bir anda Siyamend ve Şemsê ölümü göze alarak kaçıyorlar... Hikaye Xelat’ta acı bir şekilde son buluyor.. Bu hikaye de evlilik konusunda gelenekselliğe karşı bir eleştiri var. Mela Mahmudê Beyazîdî, Siyamend ve Şemsê’nin öldükleri yerin hala ziyaret olarak kullanıldığını söylüyor.
Mesela „İsmail Axayê dîn“ adlı hikaye Beyazid’te Behlul Paşa’nın amcası İbrahim Paşa döneminde geçiyor. İsmail Axayê dîn, sürekli olarak çeşitli yardımlar almak için İbrahim Paşa’ya gidiyor. Her sefer İbrahim Paşa kendisine gereken yardımları yapıyor. Fakat, gidişinde İbrahim Paşa imkanı olmadığını söylüyor. İsmail Axayê dîn, kafasına İbrahim Paşa’yı öldürmeyi koyuyor ve planını bir cuma günü Beyazid Cami’sinde pratiğe aktarıyor. İbrahim Paşa yaralı kurtuluyor. İsmail Axayê dîn ise param parça edilerek öldürülüyor. Ondan sonra İsmail Axayê dîn’nin ailesinin başına da bir dizi felaket geliyor. İbrahim Paşa Beyazid Kürd Mirlerindendi. Son dönemlerde bir resmini yayınladığım Beyazid Kalesinin sahiplerindendi. Bu hikayede anlatılmak istenen Kürdler kafalarına bir şeyler koydukları zaman sonuçlarını düşünmezler. Kürdler kafalarına bir şey koydukları zaman, ölüm pahasına, aileleri ve çocuklarının başına ne gelecek diye düşünmeksizin tatbik ederler..........
Bir bakıyorsun Mela Mahmudê Beyazîdî, Hakkari’ye geçmiş, „Adile Xatun“ unun hikayesini anlatıyor..
Bir bakıyorsun Mela Mahmudê Beyazîdî, Botan ve Muks Mirlerini anlatıyor..
Bir bakıyorsun Güney Kürdistan’a geçmiş ve o alanda yaşananları hikayeleştirmiş.
Bir bakıyorsun Mela Mahmudê Beyazîdî, Kürd Melalarınının çıkarcılığını, para ve zinginlik hırslarını konu almış.... En azından ilk 3 hikaye Melalara dairdir..
Bu 3 Hikayeden biri de „Mela Bazidî“dir.
Mela Bazidî, Kürdistan’da tanınan bir din adamıymış.. Mela Bazidî, bir cuma günü Cami’de halka hitaben hali vakti yerinde olan iyi bir müslümanın fakirlere yardım etmesi gerektiğini, eğer iki elbisesi varsa birini fakirlere, iki ekmeği varsa birini fakirlere vermesi gerektiği üzerine nasihatlardan bulunuyor.
Mela Bazidî’nin eşi de Cami’de hocanın bu dediklerini duyduktan sonra eve gidiyor. İyi bir müslüman olarak hoca’nın dediklerini tatbik etmeye başlıyor. Mela Bazidî’nin eşi hocanın evde bulunan yedek elbisesini bir fakire veriyor. Evde artı yiyecek var. Hoca’nın eşi bu artı yiyeceği de halka dağıtıyor.
Akşama doğru Mela Bazidî eve geliyor ve üstündeki elbiseler kirlendiğinden dolayı eşinden yedek elbiseleri getirmesini istiyor. Mela Bazidî’nin eşi kendisine „bugün senin nasihatlarını dinledikten sonra senin yedek elbiseni ve artı erzakı fakir halka dağıtım“ diyor. Mela Bazidî eşinin söyledikleri karşısında sinirlenip küplere biniyor ve eşine : „Kadın ben o nasihatları kendime değil halka yaptım. Ben halkı eğer fazla elbise ve erzakları varsa bana versinler diye teşvik ettim. Sen benim yedek elbiselerimi ve çocuklarımın ekmeğini asla başkalarına vermemelisin““ diye devam ediyor..
Çevrenize bakın sizde mutlaka Mela Bazidîleri bulursunuz.
Silav
Aso Zagrosi