Ana içeriğe atla
PKK başından beri Türk egemenlik sistemin projesidir tespitini tekrarlayarak şunu diyorum. Şu an Şemdinli’de baş gösteren PKK-TC arasında süren savaş danışıklı bir savaştır. Amacı o bölgeyi insansızlaştırmaya yöneliktir.
Amaç: Bu bölgeyi Kürdsüzleştirmek, Kürdistan’ı bölen sınırlarda “güvenlik koridoru,” “tampon bölge” oluşturmak ve Kürdistan’ın parçaları arasında ilişkiyi koparmaktır.
Bu planla; Kürdistan’ın diğer parçalarının bir statükoya kavuşması halinde egemenliğindeki kuzey parçasının bundan etkilenmemesi için kendilerince aldıkları bir önlemdir. Bu önlem amaçladıklarını onlara sunar mı? Kuşkusuz sunmayacaktır. Kuzey parçasının sonunun zorlaştırsada, zamana yaysada onların istediği mecrada sorun seyretmeyecektir.
Bu proje çoktan beri devrededir. TC’nin uzun süredir uygulamaya koyduğu Kürdistan’ın dört parçasını bölen sınırı insansızlaştırma planı aralıksız sürmektedir. Bu planın TC açısında fazla eleştiriye muhatap olmaması için Kürdler adına bir eylemliğinin olması şart. Bu olanağıda PKK kendilerine veriyor.
Hakkâri, Yüksekova, Şemdinli, Çukurca, Şırnak, Cizre, Silopi vs. bölgeleri kapsayan koridorda süren savaş; yurtsever olan bu bölge halkını orada göçertirme amaçlıdır. Bu konuda epey yol alındığıda biliniyor. Bölgeyi önemli oranda insansızlaştırdı. Şu an bunun pratik adımlarını atmak istiyor.
Fakat TC devleti bu planı ABD’ye kabullendiremiyor. Türkiye’nin böylesi bir tampon bölge oluşturması demek Kürdistan’ı bölen sınırlara hakim olmak demektir. Kürdistan’ın dört parçası arasındaki ilişkiyi koparmaktır.
Bu düşüncenin Apocu tayfa tarafından desteklenmesi onların niteliğinin bir kez daha açığa çıkmasına yol açmıştır. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın bu yönlü mesajı biliniyor.
Dikkat edilirle bu tür operasyonlarda TC devleti ve Apocu çete daima birbirlerini besler. Türk egemenlik sistemi hükümet, muhalefet, sağı ve solu ile ortaklaşa PKK propagandası yapılarak bir korku yaratılır. PKK bayrak çekti, özerklik ilan etti, Kürd devleti kuruluyor, ülke elden gidiyor kara propagandası servis yapılır.
Bu rolüde mehmetcikleşen Türk basını üslenir. Korku yaratmak için üstüne yoktur. Felaket telalıdır. Kitleleri korkutmak için yazmadığı senaryo olmaz. En son Güney-Batı Kürdistan’daki gelişmelerden “PKK devlet kurdu,” senaryosu ile Türk toplumun korkularını büyütmek için bir dezinformasyona bile baş vuracak kadar ileri gitti. Bu tosuncuk mehmetler bilmezler miki PKK’nin devlet kurma diye bir dertlerinin olmadığını. Bal gibi bilirler. Bilmelerine rağmen bu yönlü bir senaryoya baş vurmalarının nedeni; bir taraftan PKK propagandası yapıp onu Kürd halkına dayatmak, diğer yandan “terör ve bölücü örgüt” adı altında Türkiye halkında ırkçılık ve şovenizmi geliştirmek amaçlıdır.
Sorun onlar değil. Asıl sorun Kürdlük postuna bürünmüş ihanet odağın oynadığı roldur. Kürd milletini zora sokan ihanet çetelerin kendilerine üslendirilen rolün Kürdler tarafından anlaşılamaması, deşifre edilememesi, önlerinin kesememesidir.
Kimi kuş beyinli zavalı Kürd çevreleride bu danışıklı savaşta TC devletinin lejyoner örgütlülüğü olan PKK’den Kürd kazanımları beklentisini bol bol servis eder. Bilinsin ki, bu zevat ister bilerek ister bilmeyerek yaptığı bu propaganda ile kontra örgüt ve sonuç olarak Türk egemenlik sistemine hizmet eder.
Abdullah Öcalan ve örgütünün varoluş/varedilişini kavramayanlar Kürdistan’da gelişen olayların seyri karşısında Abbullah Öcalan örgütüne “hesaplarını buna göre yapması gerekiyor,” gibi akıl yürütmeleri aslında bilerek veya bilmeyerek Türk sömürgeci sistemin kontra Apocu örgütü Kürd milletine dayatmaktadırlar. İhanetin vede Türk egemenlik sisteminin değirmenine su taşımaktadırlar.
Bu karanlık ortamda karşılıklı çatışmalar tırmandırılır. Her iki taraf bol bol zafer ilan eder. Haklılarda. Bu danışıklı savaşta bu her iki tarafa zafer kazandırır. PKK birkaç asker öldürmekle yaratığı sempatiyle kitle desteğini artırırken, TC devleti Kürdleri yerlerinden edip batıya sürmekle amacına kavuşmuş olur. Kaybeden Kürd halkı olur. Evi başına yıkılır. El ülkesine sürülür. Orada her türlü felakete mahkum edilir.
1984 yılından beri bu proje uygulana gelir. Sonucu Kürdistan’ın demokrafik yapısını bozacak seviyeye uluşmış bulunuyor. Beş bine yakın yerleşim biriminin haritadan silinmesi, beş milyona yakın Kürdün yerinden ederek batıya göç etmesine yol açarak bu plana hayatiyet kazandırıldı.
Bu günde Şemdinli’de olan-biten olay bu projenin daha hala devam ediyor olmasıdır.
Kimse Şemdinli’de olan bitenden Kürdler lehine bir kazanım beklemesin. Birkaç askerin öldürülmesiyle kendinden geçen zavalılar durumuna düşülmesin. 1992 yılında Şırnak’ta olanı hatırlasın. O dönemlerde de aynı senaryo dilendiriliyordu. Şu an Şemdinli’de uygulanan senaryonun aynısı. Aktörler aynı. Amaç aynı. Ne oldu Şırnakta? Onlarca ölü, yüzlerce yaralı, şehri terk eden binler ve yakılıp yıkılan bir şehir.
Şemdinli’de de olacak olan budur.
Bunun sorumlusuda şu an kontra Apocu çeteden Kürd kazanımları beklentisini bol bol servis edenler olacaktır.
04 Ağustos 2012
PKK kontra hareketi'nin verdigi muazzan zarari görmeyenin