Türk kaynaklarının “İzzet Bey” ve “Kambur İzzet” diye sözettikleri bu Kürd şahsiyetine yeğeni Abdulaziz Yamulki Ahmed İzzet Bey diye söz ediyor.
Türkler, Mustafa Paşa Yamulki, Şerif Paşa ve Ahmed İzzet Beyleri “hain” olarak damgaladıkları zaman beraberinden “Hain Aile” tablosunu da oluşturuyorlar. Türklerin Ahmed İzzet Bey’e “hain” demelerinin nedenlerinden biri, Jenosidçi İttihatçıları tutuklayarak Divan-ı Harb-i Örfi’ye sevketmesi, diğeri ise Aydın Valisi olduğu süre içinde Yunanlılara karşı yaklaşımı ve yine o süreçte “İttihatçı artıkları” daha sonra Kemalist diye adlandırılan kesimlere karşı tutumundan kaynaklanıyordu.
Kürdlerin yakından tanıdığı Kazım Özalp ve Celal Bayar’ın Ahmed İzzet Xandan’ın Aydın Valisi olduğu süreç içinde ona ilişkin değerlendirmeleri bize onun hakkında bazı bilgileri veriyor.
Kazım Özalp Yunanlıları eleştiren ve Türkleri mazlum gösteren değerlendirmesinde “Bu hareketlere Hükümet konağından kulak veren Vali İzzet Bey ise bütün zulüm ve tecavüzleri Yunanlılar lehinde tevil ediyor, Türklerin gücenme şikayetlerini haksız buluyordu” diyor.(Kazım Özalp, Milli Mücadele, 1919-1922, C.1, Ankara, 1988, s, 79)
Celal Bayar’da Aydın Mutasarrıf’ı Abdulrahman Bey’e saldırırken “Aydın Mutasarrıfı Abdurrahman Bey adında birisiydi. Hakkında çeşitli mütalaa ileri sürülüyordu. O, İstanbul Hükümeti’nin adamı olmakla beraber İzmir Valisi Mahmut İzzet Bey’in emrindeydi. Direktifleri buralardan alıyor ve ona göre hareket ediyordu. Memleketin mi yoksa işgal ordusunun hizmetin idi? Pek belli değildi.(Celal Bayar, Bende Yazdım, C.VI, İstanbul, 1969, s.1977)
Daha sonraki süreçte Kürd soykırımında belirleyici rol alan bu kadroların İzzet Bey Xandan’a karşı tutumlarının nedeni o dönem onun onlara karşı takındığı tavırdan kaynaklanıyor.
Ahmed İzzet Bey 21 Eylül 1919 tarihli yazısında “Hareketi Milliye nâmıyla ötede beride, bugün devam edip giden ve netice itibarıyla kendi memleketimizde hükümetsizliğe ve idareye kabiliyetsizliğimize delalet edecek olan bu tabii halin o sırada devamı, şüphesiz İzmir hakkında müsait raporların istenen neticeleri elde etmesini güçleştirecek” diyor(M. Tayyib Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, C.I, Ankara, 1959, s.191)
Ahmed İzzet Bey, Atina’da çıkan Emberus gazetesine verdiği bir mülâkatta “var olan çetelerin İttihat ve Terakki subayları tarafından teşkil edildiğini..................General Milne tarafından tesis edilecek tarafsız mıntıka sayesinde çetelerin faaliyetlerine son verilecek” diyor( Doç. Dr. Mustafa Turan, Yunan Mezalimi(İzmir, Aydın, Manisa, Denizli-1919-1923, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s.228)
Aslında 12 Ağustos ve 6 Ekim 1919 arası süreci sorgulayan 7 Ekim tarihli Amiral Bristol(ABD Delegesi), General Bunoust(Fransa Delegesi), General Hare(Büyük Britanya) ve General Dall’olio(İtalya Temsilcisi)nun raporu İzzet Bey hakkında Türk tarafından çok farklı bilgiler veriyor.
Raporun girişinde şöyle yazıyor: “Yunan kökenli vatandaşlar 1914’te , savaş esnasında ve mütarekeyi takip eden ilk aylarda Vali Nureddin Paşa tarafından su götürmez bir şekilde baskılara uğradılar. Fakat, Vali İzzet Bey’in göreve başlamasından sonra tüm vatandaşlara ırk ayırımı yapılmaksızın eşit muamele yapılıyor” deniliyor.( Doç. Dr. Mustafa Turan, age, sayfa 437-Fransızca metinden çeviri)
Ahmed İzzet Bey’in Aydın Valiliği meselesini gündeme getirmemin nedeni onun hakkında kısa da olsa bazı bilgileri sunmaktı. Yoksa o süreç kendi başına incelenmesi gereken bir araştırma konusudur. Yabancı gözlemciler “İzzet Bey’in göreve başlamasından sonra tüm vatandaşlara ırk ayırımı yapılmaksızın eşit muamele yapıldığı”” yönünde tespitleri var.
Zaten bu tutumun sahibi olmak İttihat ve Terakkiciler için suçtu. Çünkü, onların planı İzmir’i Yunanlılardan arındırmaktı. Denetim kurdukları tüm alanlarda etnik arındırma gerçekleştirmekti. Daha sonraki süreçte İzmir’de ve daha bir çok alanda bu istemlerini gerçekleştirdiler..
Bu kısa bilgilerden sonra Ahmed İzzet Bey’in Dahiliye Nazıriye getirilmesi ve İttihat ve Terakki operasyonlarına gelelim.
Ahmed İzzet Bey’in Dahiliye nazırı sürecinde 30 Ocak 1919’da İttihat ve terakkici kadrolara karşı geniş kapsamlı bir operasyon gerçekleşti. 30 Ocak 1919 gecesi ani bir baskınla eski nazırlardan ve önde gelen İttihatçılardan 34 kişi tutuklanmıştır. Bunlar; 1- Eski Dahiliye Nazırı İsmail Canbolat, 2- İâşe Nazırı Kemal Bey, 3- Meclis-i Mebusan eksi reisi Hacı Adil Bey, 4- İstanbul Mebusu Karasu Efendi, 5- Meclis-i Mebusan eski birinci reisi Hüseyin Cahit (Yalçın), 6- Merkez-i umumi üyelerinden Ziya Gökalp Bey, 7- İttihat ve Terakki Cemiyeti kâtib-i umumi Midhat Şükrü (Bleda), 8- İzmir Valisi Rahmi Bey, 9- Lazistan mebusu Sudi Bey, 10- Karasi Mebusu Hüseyin Kadri Bey, 11- Erzurum Mebusu Hüseyin Tosun Bey, 12- Bursa Mebusu Rıza Bey, 13- Teceddüt Fırkası meclisi idare üyelerinden Tevfik Rüşdü Bey, 14- Diyarbakır valisi Bedrettin Bey, 15- Muhacirîn İdaresi müdür muavini Veli Necdet Bey, 16- İttihat ve Terakki murahhaslarından Ferid bey, 17- Esnaf Cemiyeti kâtib-i umumisi Selahaddin Bey, 18- Merkez-i umumi kâtiplerinden Salim Bey, 19- Polis müdüriyeti siyasî kısım müdürü Tevfik Hadi Bey, 20- Boğazlıyan Kaymakamı Faik Bey, 21- Enver Paşa’nın kethüdüsı Derviş Efendi, 22- Edirne mebusu Hacı Adil Bey, 23- Erzurum mebusu Vasfi Bey, 24- İttihat ve Terakki merkez-i umumi azasından Dr. Rasuhi Bey, 27- Rüsumat müdürlerinden Salim Bey, 28- Dârulfünun riyaziye muallimlerinden mühendis Şakir Bey, 29- Memur Selahaddin Bey. Askerî şahsiyetler ise, 30- Süleyman Numan Paşa, 31- Mahmut Kâmil Paşa, 32- Cevad Bey, 33- Vasfi Bey, 34- Kaymakam Agâh Bey.(Yrd. Doç. Dr. Feridun Ata ,Divân-ı Harb-i Örfî Mahkemelerinde Ermeni Tehciri Yargılamalarına İstatistiksel Bir Bakış (1919-1921)ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 62, Cilt: XXI, Temmuz 2005)
Tutuklanmalardan sonra İzzet Bey Dahiliye Nazırı Vekili olarak Moniteur Oriental’a verdiği demeçte tutuklananlar hakkındaki iddiaların kesin olduğunu ve adaletin yerini bulacağını söylemiştir. Yine o dönem çıkan “Yeni Gün” gazetesine verdiği demeçte ise Ermeni kırımı konusunda “İttihatçılar perde arkasında hakim bir rol oynuyorlardı. Bu ahvâle karşı kollarını kavuşturmuş seyirci gibi duramazdık. Kabine ihtimal ki geç hareket etmiştir. Firar etmelerinden korktuğumuz için kimseye bir şey sızdırmadan tevkif ettik. Bu tevkifattan sonra kabinenin mevkii her vakitten ziyade artmıştır” diyor.(Ferudun Ata, Divan-ı Harb-i Örfiler ve Ermeni Tehciri Yargılamaları, Konya 2003, Doktora Tezi, sayfa 79)
Ayrıca 25 Ocak 1919 tarihinde Bekirağa Bölüğünde kaçan Diyarbekir ve çevresinde Ermeni Katliamını örgütleyen Dr. Reşid Bey’in ölü olarak ele geçmesinde İzzet Bey’in payı büyüktü.
Dahiliye Nazırı Vekili İzzet Bey, Dr. Reşid’in kaçtığı gün, İzmit Mutasarrıflığına, Karamürsel, Yalova, gebze kaymakamlıklarına “gayet müsta’cel” ibareli şifreler göndermiştir. İzzet bey Reşid Bey’i yakalayacak olanlara ikramiye ile taltif edileceğin de ilave etmişti.(Ferudun Ata, Divan-ı Harb-i Örfiler ve Ermeni Tehciri Yargılamaları, Konya 2003, Doktora Tezi, sayfa 77)
Dr. Ferudun Ata’ya göre “ İzzet Bey amacına ulaşmış ve ilgili bölgelere 5 Şubat 1919 tarihinde şu şifreyi bildirir: Dr. Reşid müntehiren(intihar etmiş olacak) derdest edilmiştir”diyor.( Ferudun Ata, Divan-ı Harb-i Örfiler ve Ermeni Tehciri Yargılamaları, Konya 2003, Doktora Tezi, sayfa 78)