Türklerle Ortaklık Olmaz
1.Kürt sorununun çözümünde ilk atılması gereken somut adım sizce hangisidir?
Kürt ulusal kimliğinin kabul edilmesi.
2. Ortak bir vatanda ülkenin isminin Türkiye olması sizi rahatsız ediyor mu? Ediyorsa bütünleştirici/kapsayıcı bir isim öneriniz var mı?
Benim vatanım Kürdistan. Türklerinki ise Türkiye. Ortak devletten söz ediyor olmalısınız. Kürdistan’ın büyük bir bölümü de “Türkiye” adıyla anılıyor olsa da, bu, tarihsel, etnik bir gerçekliğe tekabül etmiyor. Türkiye adını Lozan’da İngilizler koydu. O zaman “ortak devlet”in adı “Osmanlı” idi. Ortak bir devlet olacaksa (ki bu benim tercihim değil) Türkleri de Kürtleri de çağrıștırmayan, nötr bir ad verilmesi gerekir.
3. Güney Kürdistan ile Kuzey Kürdistan’ın birleşip, federasyon olarak Türkiye’ye bağlanması sizce gelecekte mümkün mü? Bunu destekler miydiniz?
Kürtlerin Türklerle ortaklığı kuzunun kurtla arkadașlığı gibidir. Kim onlarla ortaklık yaptıysa mahv oldu. Bulgarlar, Yunanlar, Arnavutlar, Yugoslavlar, Araplar bellerini daha düzeltemediler. Ermenilerin durum ise malum. Kürtlerin durumu Ermenilerden farklı değil. Türkler hak, hukuk tanımayan bir millet. Çingiz’in “Taș üstünde taș, omuz üstünde baș bırakmamak” sözünü șiar edinmiș bir milletten bașkalarına hayır gelir mi hiç. Doğru olan Türklerle Kürtlerin birlikte yașaması değil, ayrılmalarıdır. Türkler Kürtleri çok seviyorlarsa, yeterince Kürt var ellerinde, sevip dursunlar onları. Buna rağmen Güney Kürdistan’ın TC’ye bağlanmasına gelince, sanırım sizin sözünü ettiğinizden farklı bir proje üzerin de çalıșılıyor. Bu proje, Kuzeyi kapsamıyor. Kuzeyi dıșlayan herhangi bir proje, Kürtlüğe ihanettir. İlle de Türklerle Kürtler arasında fedarasyon olacaksa, Osmanlı Kürdistan’ıyla Türkiye arasında olmalı. Ayrıca Türkler Güney için siyasi değil, ekonomik bir statü öngörüyor. Neçirvan Barzani’ye zaman zaman telafuz ettirdikleri “Dubai modeli” bunun ifadesi. Bence Türklerin istediği, daha çok Hong-kong modeline benzeyiyor.
4. Türkiye’nin AB’ye girişi, sizce Kürtlerin yararına mı olur?
Pek çok konuda olduğu gibi, bu konuda da ben Kürt aydınlarının büyük çoğunluğundan farklı düșünüyorum. Kürdistan meselesi çözüme kavușturulmadan Türklerin AB’ye girmesi, Kürtlerin aleyhine olur. Türkler NATO üyesi olmasaydı Kürdistan devleti çoktan kurulmuș olurdu.
5. Kürdistan kurulduğunda, size hükümette görev verilse, hangi bakanlığı kendiniz için uygun bulurdunuz?
Hiçbir mevkide gözüm olmadı bugüne kadar. Ayrıca o ișlerin taliplisi çok olur, bana sıra gelmez.
6. Yeni anayasa içeriği için en ‘olmazsa olmaz’ınız nedir?
“Ortak devlet”in “iki uluslu, çok etnili ve çok dinli” olduğu hükmü.
7. Bağımsız/Federatif/Özerk Kürdistan’ın laik bir rejim olmasını ister miydiniz? Hangi yönetim şekli size daha fazla hitap ediyor.
Laisizmi, jakobenlerin ve Kemalistlerin anladığı anlamda dinsizlik olarak tarif ediyorsanız, asla. Kastınız din ve devlet ișlerinin ayrılması (sekülerizm) ise, evet. Tabii ki Kürdistan’ın demokrasiyle yönetilmesini istiyorum. Güney Kürdistan’a gidinceye kadar, Kürdistan’da monarșik bir demokrasinin kurulmasından yanaydım. Ancak Kuzey’de olduğu gibi Güneyde de bütün hanedanlıklar çürümüș, mafyaya dönüșmüș. Kürtler için cumhuriyetten bașka bir seçenek bulunmuyor.
8. Yezidilik, Ehl-i Haq ve Alevilik hakkında temel bilgilere sahip olduğunuza inanıyor musunuz?
TC’de yașayanlar ölçü alınırsa bu konularda ortalamanın üstünde bilgiye sahip olduğumu söyleyebilirim. En azından ne olduklarını biliyorum. Yine de bu konularda çok az bilgiye sahibiz. Kemalistler Kürtleri köklerinden koparmak için var olan bilgileri ya çarpıtılar ya da sakladılar. Alevilerin, Zaza Kürtlerin yașadığı trajedinin nedeni bu. Bu konularda söz söyleyebilmek için bu toplulukları yakından tanımak, onlar hakkındaki bașta İran ve Arap kaynakları olmak üzere, mevcut literatürü çok iyi incelemek gerekiyor.
9. Kendinizi en rahat hangi dille iyi ifade edersiniz?
Bu soruyu Yıllar önce gazeteci Rafet Ballı da sormuștu bana. Ben de Kürtçe ve Türkçeyi aynı seviyede bildiğimi söylemiștim kendisine. O zaman Kürtçemi bir parça abartmıștım. Onun o sorusuna öyle cevap vermem gerekiyordu. Sonra Kürtçeyi bir hayli geliștirdim. İki dille de (Kürtçe ve Türkçe) aynı ölçüde konușuyor ve yazıyorum.
10. PKK-MİT görüşmeleri hakkındaki görüşlerinizi iki cümle ile ifade edebilir misiniz?
TC devleti, kendi kendisiyle satranç oynayan oyuncu gibi, hem kendi yerine, hem de Kürtlerin yerine hamle yapıyor. Devletin kimseyle görüștüğü yok. İnsan kendi kendisiyle görüșür mü hiç! Kürtleri kandırmak için tertiplenmiș mizansenler bunlar.
11. Kemal Burkay’ın dönüşü hakkındaki görüşlerinizi iki cümle ile özetleyebilir misiniz?
Söylemek içimden gelmiyor, ama Kemal Burkay’ın dönüșü Mehmet Şükrü Sekban’ın dönüșüne benzedi. Burkay’ın, otuz yıldır ayrı kaldığı ülkesine dönmek istemesinden daha masum bir șey olamaz. Üstelik yașı da bir hayli ilerlemiș. Ancak Kemal Burkay galiba bunun ötesine geçti. Nedense, Erdoğan’ı ve AKP’yi ve onların “Kürt açılımı”nı fazla abartıyor. Mustafa Kemal gibi Erdoğan da samimi değil. Bu konuda pek çok kanıt var. Bu boș vaatlere herkesten önce Kemal Burkay’ın inanmamasını beklerdim. Soykırıma uğramıș bir neslin mensubur o. Onun yașıtı binlerce Kürt çocuğu, ya annelerinin, ya karnında ya da kucağında süngülenerek öldürüldüler. Kemal Burkay’ın yașaması tamamen tesadüf. Türkler ne zaman değiștiler de Kemal Burkay kendisini buna bu kadar kaptırdı anlayamadım. Aklı çelinmiș çocuklar gibi. “açılım” diyor, bașka șey söylemiyor. Kemal Burkay’ın Türk gazetecileri, televizyoncularıyla dönmesi, VIP salonundan içeri girmesi, Türk bayrağının önünde resim çektirmesi, koruma alması, o televizyon senin bu televizyon benim diyerek, oradan oraya koșturması yașıyla, siyasi tecrübesi ve kariyeriyle bağdașmayan șeyler. Dilerim bu yaptıklarının yanlıș olduğunu bir an önce anlalar da vazgeçer bundan.
12. Abdullah Öcalan’ın tutukluluk sorununun çözümü için hükümetin atması gereken gerçekçi adımlar sizce nelerdir?
Abdullah Öcalan’ın tutuklu olduğu söyleniyor ve sorgulamadan her kes de buna inanıyor. Oysa TC, doğruyu söylememesiyle bilinen bir devlet. Bugüne kadar Abdullah Öcalan’la ilgili söylenen pek çok șey gibi bu da yalan. Abdullah Öcalan hukuken tutuklu, ama bana göre fiilen değil. tutukluluk halinin hukuken de kaldırılmasına gelince: TC, bu konuda bir hayli geç kaldı. Gerçi Türkler kendi büyüklerinin kıymetini bilen bir millettir, ama Abdullah Öcalan’ın durumu biraz farklı. Kürtleri kandırmak için onu farklı göstermek zorundalar. Sanırım bu durum da artık son bulacak. Kendisine, Marmaris’te çiftlik tahsis edecekleri söyleniyor. Hakkıdır. Abdullah Öcalan Mustafa Kemal’den sonra en büyük Türk büyüğü. Çiftlik yetmez, bence ona II. Atatürk ünvanı da verilmeli. Mustafa Kemal tarihte ilk Türk devletini kurdu. (On altı Türk devleti kurdukları yalan.) Ancak Türk milliyetçiliğinin temelini atmasına rağmen ömrü, Türk milletini inșa etmeye vefa etmedi. Mustafa Kemal’in gerçekleștiremediği șey Abdullah Öcalan bașardı. Bu nedenle de, kim ne derse desin, bana göre II. Atatürk unvanını hak ediyor o.
13. Türkiye'de süregelmiş olan rejimi bir doğa olayı ya da evrensel bir kural ile nitelemeniz istense, kısaca ne derdiniz?
Türklerin “felaket” dediği, felaketlerin en büyüğü olan “keraset”.
14. Türkiye toplumunu, diğer ülke toplumlarından ayıran en belirgin fark sizce nedir? Bunu en fazla iki kelimeyle nasıl ifade edersiniz?
Türkiye toplumu diye bir toplum yok. Türkler var, Kürtler var: Biri efendi, diğeri köle. Efendilerle köleleri aynı kategoride değerlendirmek doğru değil.
15. Türkiye’yi terk etmeyi istediğiniz zaman(lar) oldu mu? Tam şu anda, yaşadığınız ülkeyi terk etmek zorunda kalsanız, nereye gitmek isterdiniz? Zaten terketmişseniz hangi ülkede yaşıyorsunuz?
Ben Türkiye deyince Malatya’dan ötesini anlıyorum. Kuzey Kürdistan’ı da içine alan siyasal statüden söz etmem gerektiğinde de TC demeyi tercih ediyorum. İstanbul’dayken bütün hayalim Kürdistan’a gidip yerleșmekti. Bu mümkün olmadı. Şu anda Almanya’da yașıyorum. Bir daha geri dönmek mümkün olur mu bilmiyorum.
16. Eğer yaşamaya başlarken seçme hakkınız olsaydı, şimdiki bilincinizle, hangi ülkede doğmuş olmayı tercih ederdiniz?
Bütün dezavantajlarına rağmen yine Kürt olarak doğmak isterdim.
17. Varsa, çocukluğunuza dair unutamadığınız en güzel ve en kötü birer anı’nızı bizimle paylaşabilir misiniz?
Köyde doğdum, ama çocukluk ve ilk geçlik yıllarım Dep’te (Karakoçan) Xarpêt’te (Elazığ) geçti. En çok köye gittiğimde mutlu oluyordum. Beni Kürtlüğe o anılar bağladı. Türk devleti köyümüzü yaktı, aile ocağımızı söndürdü. Kürtçe tabirle “Tirkan av li arê me kir.”
18. Annenizin, babanızın ya da değer verdiğiniz herhangi bir büyüğünüzün, kulağınıza küpe olsun diye söylediği bir sözü bizimle paylaşır mısınız?
Gençliğimizde biz ne zaman dünyayı değiștirmekten söz etsek, büyüklerimiz bize okumanın çok önemli olduğunu söyler, kulaktan dolma bilgilerle siyaset yapmamamızı söylerlerdi. “Okuyun! Okuyun!” derlerdi bize. O zaman okumak deyince akla okul gelirdi. Öğrenmenin bașka yolları da var. Kürtlerin bugün de en önemli sorunu bu. Öğrenmenin zaten bir sınırı yok. Kürdün var olması için, kendisini yeniden yaratması gerekiyor. Geleneksel haliyle Kürt yok olmaya mahkum. Öyle de olmuyor mu zaten? Apoculuk Kürtleri dejenere etti. Onun izlerinin silinmesi gerekir.
19. Çocukken veya gençliğinizde, çevrenizde sizi etkilemiş olan bir kişilik olduysa, onun en belirgin özelliğini nasıl adlandırabilirsiniz?
Fikrimin șekillenmesinde rol alanların bașında Dr. Şivan adıyla anılan Sait Kırmızıtoprak geliyor. Bir de Kürt melaları var. Çok șey öğrendim melalardan.
20. Okuduğunuz ilk ve en son kitabın adını hatırlıyor musunuz?
Okuduğum ilk kitabı hatırlamıyorum, ama son kitap Graham Fuller’in üçlüsü: Yeni Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye’nin Kürt Meselesi, İslamsız Dünya.
21. Kendinizi özdeşleştirdiğiniz roman kahramanı kimdir?
Dostoyevski’nin Budala’sındaki Prens Mıșkin.
22. En beğendiğiniz sinema filmi hangisiydi?
Cesur Yürek filmi etkilemiști beni. Scot’ların durumu Kürler çok benziyordu.
23. Hiç unutmadığınız bir alıntı, replik ya da sizde iz bırakmış bırakan bir şiir var mı?
Fuzuli’nin șu sözü: “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı olmuyor.”
24. Türkiye’deki TV yayıncılığını genel olarak nasıl buluyorsunuz?
Türk ırkçılığının komuta merkezi.
25. Kadınların, erkeklerle, toplumsal her alanda tamamen eşit oranda söz sahibi olduğu bir dünya sizce mümkün müdür ya da mümkün olsaydı, kendinizi nasıl hissederdiniz?
Kadın sorunu, belki de insanlığın en acılı sorunudur. Erkekler ne zaman sorunun yüzlerinde neden oldukları bu karadan kurtulurlar bilmiyorum.
26. Hayatta en çok ne uğruna gözünüzü karartabilirsiniz?
Genelde gözü kara bir adamım.
27. Hayatta nasıl olmak sizi en çok üzer?
Anlașılmamak; bir de arkadan vurmak ve vurulmak.
28. Aşağıdaki adlardan sadece bir tanesi ile ruhunuzu/kişiliğinizi tanımlamanız istense, hangisini seçerdiniz? (Sanatçı, Devlet Adamı/Politikacı, Filozof, Bilim Adamı, Sadece “kral çıplak” diyen Çocuk veya kendi seçtiğiniz bir tanım)
“Kral çıplak” diyen çocuk galiba bana daha uygun düșüyor. Hep de öyle oldum zaten. Türkler așağılayan bir anlamda “doğrucu Davut” diyorlar ona. Kürtlerde de pek muteber bir șey sayılmıyor. Aslında dünyanın her tarafında üç așağı, beș yukarı “doğrucu” olmak pek muteber sayılmıyor. Bu yüzden bașıma gelmeyen kalmadı.
18.10.2011
(AGENDAKURD'un Ahmet Zeki Okçuoğlu ile Yaptığı Söyleși)