YOL HARİTASI.
Dünya değişmeye, hayat akmaya devam ediyor. Her eski yeniye gebedir olgusu daha çok güncelleşiyor. TC doksan yıldır Kürtlerden öç alıyor. Bundan böyle Kürdistan’da yok oluşunu geciktirmenin savaşını verecekler. Kürtlerin alehinde işbirlikçilik geliştirilmezse tamamıyla kayıp edecekler. Eski vahşi yöntemlerle Kürtlerin zaptu rapt altına daha fazla alınmayacagı anlaşılıyor. Kürt cografyası kanla sulandı. Öldürülen Kürtlerin kemikleri türklerin boldozer ve kepçeleriyle aranıyor. Kürtlerin demokratik haklarını vereceklerini lütfediyorlar, ama Kürdistan Bağımsızlığını unuturarak veya söz etmeme karşılığında. Buda Türk işgalcılığın değişmi oluyor. Başarmak için; Kemalist ve Ümmetçi boyutlu yeni isbirlikçi ağlar oluşturuyorlar. Tabii Kürtler arası mezheplerle oynayarak. Bu sömürgecilerin projesidir. Ulusal hakları için mücadele eden Kürtlerin projesi Bağımsızlıktır.Birlikte yaşamanın yolu ulusal hak eşitliğidir.Kürtler; bir soykırımdan geçirildi.Türkiye'de soykırımdan geçirilen Milletlerin sayısal çoğunluğunu Ermeni Milleti ile Kürt Milleti teşkil etmektedir. Kürt Milletinin Ermeni Jenosidinden tek farkı zamana yaydırılmış omasıdır. Hiç kimse bu gerçeği görmezlikten gelme hakkına sahip değildir. Kürtlerin yaşam hikayesi iyi not edilmeli ve iyi okunmalıdır. Kısa hafizalı yada ÖCALAN misali bir anda hafızayı silip yeniden yazdıran politikacılarımızın olduğunu biliyoruz. Bunların kimler tarafından manipule edildiği bütün dünya biliyor. Bütün Dünyanın bildiğini Kürt kitlelerinden gizleyorlar. Bu gayri cddi konumlarıyla muhatap alınmaları kolay olmuyor. Kalıcı bir barışın vucut bulması için tartışma zemini Federasyonla başlatılmalı. Seviyeyi Federasyondan asağı çekenler Kürdistan’a hizmet etmiyorlar. Aşağılık komplekslerinden kurtulmayanlar başlarını omuzlarının üzerinde başkaları için taşıdılar. Bu dilenci siyasetine itibar edilmemelidir. Kürt millet tarihi onurlu bir direniş tarihidir. Ulusal hakları için ağır bedeller vermiştir. Her millet gibi devletini kuracaktır. İşgalcılere karşı izlenecek yol bellidir. Kürdistan uluslararası bir sömürgedir. Değerli bilim adamı Dr.İsmail BEŞİKÇİ, sosyolojik olarak izahatını geniş yapmıştır.Tarih ve felsefe planında da ciddi argümanlar mevcuttur. Küçümsenmeyecek bir politik tecrübe var. Dolayısıyla sömürgecilerden kurtulmanın yolu aşağı yukarı biliniyor. Küresel değişime uygun bir eforla isgalcilerin tutumlarına karşı yeni mücadele biçimleri belirlenebilinir. Kim ne derse desin. Bu sömürge devletlerden biri olan Irak Baas rejiminin, ABD önderliginden uluslararası güçlerin yardımıyla yıkılması, diğer sömürgeci üç devletin; Türk, İran ve Süriye işgalcilerini tutuşturmuştur. Sözkonusu devletleri kuran ve besleyen bu emperyalist güçlerdir. Dolayısıyla fazla kontrolsüz bırakılmaları çıkarlarına hizmet etmez. Budayarak tam kontrol altına alacaklar. Sanıldığı gibi ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyaretiyle yeni bir çerçeve çizilmedi. Verilen ödevlere yenileride eklenerek, yol haritası, daha güller yüzlü hatırlatıldı. Ermeni jenosidine ilişkin görüşlerinden bir değişiklik olmadığını türk yöneticilerin gözlerine bakarak, utandırarak belirtti. Kürt azınlık vurgusu ve ulusal haklarının demokratik yollarla çözümüne ilişkin belirgin cümlelerin kullanılması, dikkat çekiciydi. Kürt Sorunun siddetle çözülemeyeceğini ABD tarihinden örnekler vererek anlattı. Ulusal Yol ve Diplomasi:Barack OBAMA’nın DTP başkanı Sayın Ahmet TÜRK le görüşmesi, Kürtlere sempatisini belirtmesi önemlidir. Bence Kuzey Kürtlere Beyaz Saray’la birlikte Uluslararası Diplomasinin yolu açılmıştır. Gerisi Kürtlere kalmıştır. Bu fırasatlar iyi değerlendirilmelidir. Kürtler arası bir konsensüsün oluşturulması muhatap sebebi olacaktır.PKK yalnız başına olmaktan ısrar ederse TC’nın siyasetini güçlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Tabii DTP’nin başkan yardımcısı Emine AYNA gibi özel görevli çatlak sesler ulu orta ötmekten vaz geçerlerse, Kürtlerin muhatap alınması dahada kolaylaşır. Emine AYAN, “Kürt sorunu bizim iç meselemizdir, biz yabancı devletlerin müdahalesine karşıyız,”diyor. TC’nin süper valisi gibi konuşan Emine Ayna, kimin sesidir? Kimin kafasını taşıyor ? Bağımsızlıktan özerkliğe düşürdüler, şimdi özerkliği tartıştıracaklar.! Dünya’daki gelismelerden haberdan olan ve Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesine biraz saygılı olan hiç kimse böyle sorumsuz ve düşman ağzıyla konuşamaz Bu tip sesler, itiraflardan daha az zararlı değildir. Anlaşılan Aysel Tuğluk yuvarlandı yerine Emine Ayna çıktı. Bunların tek görevi APO’yu tekrarlamak olduğu için kimin ne zaman üste çıkacağı ve ne zaman alta yuvarlanacağı belli değildir. Yengeçler misali bir sepete doldurulmuşlar, birbirlerinin üstlerine çıkmaya devam ediyorlar. En üste çıkan bir anda en altlara yuvarlanıyor, en altaki bir bakıyorsun en üste çıkmış. Kürtlerin özgürlüğünü geciktiren bu alt üst oluşları ve yanlış oturmuş siyaseti önlemenin yolu, Ulusal birlik ve Ulusal temsil siyasetidir. Kollektif önderlikten yoksun bir hareketin başarı şansı yoktur. Onbeş yıl önce bir eğitim toplantısında güvdenin büyüdügünü, başın güvdeyi tasıyamadığını ve bu dengesizliğin tartışılması gerektiğini söylediğimde Kemalist olmakla suçlanmıştım. Gelinen aşamada,“Başkan” Kemalist olmakla övünüyor. Dolayisiyla Ulusal birlik ifadesinin somutlanması şart oluyor. Bu manada daha fazla zaman kayıp edilmeden, Erbil’de, Kürdistan adına, Kürtlerin Birliği, hedefi ve Çözüm biçimlerinin tartışılacağı bir Konferansın düşünülmesi gerçekten önemlidir.Tabii bu konferans hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz. Eğer bu konferansta Kürt Ulusal çıkarları esas alınacaksa, İlk karar maddesi; Kürtler arası ateşkesin ebedileşmesi ve herkes için bağlayıcılığı tartışmasız bir ortak hukuk ve sözcülerinin oluşturulmasıdır.Yoksa Kürt yurtseverlerini sindiren, devrimci ve aydınlarına tuzak kuran hotzotçuluğun önüne nasıl geçilecek? PKK’nin dışında hiç bir Kürt örgütü, muhaliflerine ve dışındaki Kürtlere şiddet uygulamıyor. PKK yöneticileri, artık bir yol ayırımında olduklarını ve yenilenmeleri gerektiğini, anlamalıdırlar.TC’ye ateşkesten önce, Kürtlerle barışmalılar. Ulusal mücadeleyi sekteye uğratmaktan vaz geçmeliler. Ayrılanlara tuzak kurmakla TC’ye hizmet ettiklerini kavramalılar. Aksi halde inandırıcı olamazlar. Tabii TC yöneticileri’de PKK bahanesini kullanarak işgal siyasetini terk etmeye pek niyetli görünmüyor. PKK’den ateşkes istiyorlar ama, olacak bir ateşkesi koruyabilecek güçleri yoktur. Karşılık verebilecek bir bütünlüğe sahip değiller. Yani Kürtlere bakışın siyaset kültürü halen kışla eksenlidir. Kürtleri rencide ediyorlar, aşağılıyorlar, provoke etmeye devam ediyorlar. Ateşkese karşılık. “Gelin teslim olun” yok şu kadar Gerillayi şuraya, bu kadarını buraya gönderilir” biçiminde yaklaşımlar son derece tehlikeli ve gayri ciddidir. Bunu düşüneceklerine, işgalcı ordusunu Kürdistan’da kademe kademe çekmeyi düşünmelidirler ! Bunlar Kürtleri ne zanediyorlar? TC bu tavrını sürdürürse Gerillaların gücünü beşe katlar. Görünen o ki, her geçen gün kendini biraz daha satarak alçalan ve Kürtlere karsı kin içinde boğulan bu kirli geleneğin takipçileri, hillelerinden vaz geçmeye pek niyetli gibi görünmüyorlar. Bilinmelidir ki; onurlu ve kalıcı bir barışın yolu, ulusal hak eşitliğiyle mümkün olur. [email protected]