Kürt Milliyetçiliği ile Türk Milliyetçiliğini Aynilaştırılabilir miyiz?
Kurdistan, Ortadoğu, AB-TC ilişkileri, bu ilişkilerin Kuzey Kurdistan’ a yansıması, TC-Kerkuk ve Referandum....vs Kürt ve Kurdistan kaderi açısında hayati konular dururken, Şavata arkadaş israrla bizi faşist-ırkçı milliyetçiliği ile suçlaması ve bunda ısrar etmesini anlamış değilim. Gözün ve gönlün rahat olsun Şavata arkadaş bizde bırak faşist-ırkçı milliyetçilik normal milliyetçlik bile gelişmemiştir. Yada henüz çok cılız bir aşamadadır. Gerçekten böylesine normal bir milliyetçilik geliþmiþ olsaydı, bugün sömürgecilerin dili ile tartışmazdık. TC’ nin dört koldan Kürt dilini, kültürünü ve ona ait olan herþeyi yok etmek için saldırırken, Türkçede ısrar etmezdik. Eğer Kürtçe yazma konusunda sıkıntılarımız olsa bile bir kaç ay içersinde bunu telafi ederdik. Nede olsa genelimiz sonradan cetvel ve dayakla Türkçe öğrenenlerdeniz....TC’ nin bize aşıladığı arbesk kültürünü halen aşamadığımız ortadadır. TC’ nin ısrarla bize dayattığı toplumsal ve kültürel jenoside milliyetçi bir bakışla radikal kopuş temelinde inat ve kararlılıkla tavır alırdık. Çünkü halen TC’den bir şey umma ve bu nedenle TC’ yi demokratikleştirmesi peşindeyiz. Aramızda bazı temel konularda farklı düþüncelerimizin olduğu ortadadır. Bu konuda özellikle demokratlık, erdemlilik ve kutsal insani değerler...vs sözcükleri ısrarla savunuyormuş gibi görünürken büyük bir tamahmülsüzlük örneğini sergiliyorsunuz. İnfaz etmeden önce bir kez olsun anlamaya çalış...! Neden Avrupa’da olduğumuz yada neden Kurdistan ve Türkiye’de kalamadığımız seninde neden nasıl İstanbul’da kalabildiğin tartışmaları bu sayfalarda ele alınacak konularda değil, şimdilik bunu es geçiyorum. Eğer bir gün büyük bir aile olarak bir araya gelebilme þansımız olsa biraz dertleşiriz.....Fakat Avrupa’ da yaşadığımızdan hareketle bağrımızın yandığı ve acı ile her önümüze çıkana kılıç salladığımız gibi bir sonuç çıkarılmasın. Bu doğru bir yaklaşım değildir, Nihayetinde sizler her nekadar ’’ Bizler ülkemizde sömürgeciliğe karşı mücadeleyi sizin değerleriniz ile yürütemeyiz’’ diyorsaniz da, sizlerde yabancı ve sömürgeci bir ülkenin metrepollerinde yaşıyorsunuz. Türkiye Kurdistan değildir, sevgili Şavata.Şimdi aramızda farklılık teşkil eden iki temel konuya dönersek, yani milliyetçlik ve Hrant Dink meselesinı ele alırsak, eğer bu konulara ilişkin tartışmaya devam edeceksek, ben kendi açımdan Hrant Dink meselesine son noktayı koyup bir daha tartışmayı uygun görmüyorum. Dar ve kısır tartışmalar köreltici olduğu kadar kırıcıdır da... Sizler istiyorsanız devam edersiniz. Bir arkadaş olarak bu konuda çok acele karar verici olmamanızı öneririm….Ben, Hrant Dink meselesine bir dipnotla katıldım ve daha sonra erdemlilik, insani değerler, halkların kardeşliği, milliyetçkilik üzerine kısa bir makale yazarak dolaylı yoldan sizinle Veysel arkadaşın tartışmalarına da katılmış oldum. Doğrusu böyle bir tepki verceğinizi hiç hesaplayamamıştm. Çok duygusal yaklaşıp ağır ithamlarda bulundunuz. Sorun değil belki özlem ve kırgınlığımn farklı bir şekilde dışavurumudur. Sevgili Şavata, Kürtlerin neden Türkleşemiyeceği ve onun ırkçı, şövenist ve talancı felsefesine sahip olamiyacağını 1991 ve 2003 yıllarında Kerkuk ve Germiyan kurtarılırken, Arap ve Türkmenlere olan tavır ve davranışlarından bir sonuç çıkartabilirsiniz. Sen ve M. Müfit bu durumu en iyi bilenlerdensiniz. Bırak asker Polisi evinde evini işgal eden, işgalci Arab’ ın burnu bile kanamadı. Kürtler ilk kez kendi öz iradesi ile hareket ediyordu. Barbarlık ile Erdemlilik, Kürt miliyetçiliği ile Türk milliyetçiliği arasındaki farkı bir nebze de olsa anlatabildim mi? Yinede yanlışta israr ediyorsunuz. Yazdığınız makalede aramızdaki iki temel farklı noktayı iki cümle ile çok bir kısa şekilde özetlemişsiniz. ’’Kendi ırkçılığmız üzerine bir gün yazı yazacağım hiç aklıma gelmemişti. Hrant’ın büyüklüğü burada da zuhur etti. Onun sayesinde bizler de, kendi milliyetçiliğimizi sorgulamaya başladık.’’’’Hrant’ın büyüklüğü burada da huzur etti’’ demeniz istemeden olsa beni yine ısrarla savunduğunuz erdem, ahlaki değerler..konusuna yönelti. Bu konuda farklı düğündüğümüz açık. Sen madalyonun bir yüzünü ısrarla görmek isterken ben, iki yüzününde görülmesi gerekliliği konusunda ısrar ediyorum.Bir kez daha yanlış bir anlaşılmaya meydan vermemek için þunu açık ve net bir þekilde belirtiyorum. Hrant’ ın Ermeni sorunu konusunda savunduğu düşüneceleri destekliyorum. Kendi inaçları doğrultusunda þehit düştü, ama asla bir aziz değildir. Büyüklük, erdemlilik, ahlaki değerler, istinasiz olarak herşeye karşı eşit mesafede yaklaşıp eşit tavır koymaktan geçer. İnsani değerler, büyüklük kendi davasını savunurken başklarının davasını görmemezlikten gelmeyi, sessiz kalmayı gerektirmiyor. Azizlik ve büyüklüğün önemi ve senin ısrarla duygusal bir şekilde yüklemeye çalıştığın payeler karşısında maalesef Hran Dink şaşı kalmıştır. Bir ölünün arkasında konuşulmaz derler, ama Ermenistan devletinin ırkçı ve katliamcı politikları karşısında sessiz kalması, görmemezlikten gelmesi, oradaki onbinlerce Kürd’ ün, tıpkı TC’ nin Ermeni halkına yaptığı onları vatanlarından sürmesi yok etmesi karşısında bir tek kelime sarfetmemek, sessiz kalmak, diğer bir deyişle onaylamak değilm mi sevgili Şavata.....Eğer Hrant Dink, senin belirtiğin ölçülerde olmuş olsaydı Ermenistan devletinin uygulamış olduğu ırkçı ve jenositçi politiklarınin sonuçlarını kalbinın derinliklerinde hisseder ve büyük bir dirençle karşı çıkardı. Yani ısrarla farklı þekilde yaklaştığımız insani değerler, erdemlilik, büyüklük azizlik terimleri burada kendini ifade ederdi....Demek ki bu kavramlar bazen değişkenlik arz edebiliyormuş, yoksa bu değerlerin kutsal değerler olduğunu kim bilmez ki karşı çıkılsın....’’Hepimiz Ermeniyiz’’ sloganına bir-iki cümle ile değinmeden önce, Tertip Komitesinin yaptığı açıklamalara göz atalım. Cenaze töreni sonrası Komite adına açıklamada bulunan Musa Çam, “Hrant Dink’i o gün görkemli bir biçimde uğurladık. Bütün dünyanın ve ülkenin dikkatle izlediği, bu büyük yürüyüþ, törene katılan herkesin eseridir. Bu yürüyüşü bütün gerçekliğiyle kamuoyuna yansıtan basın emekçiler ile, yürüyüþ sırasında bir sorun çıkmaması için özen gösteren Ýstanbul Emniyet Güvenlik Şube Müdürlüğü sorumluları ve görevlilerinin katkısı göz ardı edilemez" dedi. Komitenin öteki üyesi Hakan Tahmaz da, “1 Martta Ankara’da ‘Hepimiz Iraklıyız’, 5 Kasım’da ‘Hepimiz Lübnanlıyız’, sonrasında, ‘Hepimiz Filistinliyiz’ diyerek bir araya gelindiğini hatırlatarak, ‘Hepimiz Ermeniyiz’ dediðimizde neden nasırlarına basılmış gibi hissediyorlar" diye sordu. Burada, sevgili Şavata arkadaşa sormak isterim. Yürüyüşü düzenleyen Komite ’’Hepimiz Iraklıyız’’ , ’’Hepimiz Lüblanlıyiz’’, ’’Hepimiz Filistinliyiz’’, ’’Hepimiz Ermeniyiz’’ sloganları atarken Ortadoğunun en demokratik yönetimi olan Güney Kurdistan yönetimi, TC imha ve katliam tehditleri altında iken, “Kardeşiz bin yıldır birlikte yaşıyoruz” dedikleri halkla dayanışmak için ’’ Hepimiz Kürdüz, Hepimiz Kurdistanlıyız’’ sloganlarını atamazlar mı? Yoksa adı geçen ülke ve halklar TC ve Misak-ı Milli için tehdit! olmadıkları için mi şartlatanlık naraları atılıyor? Yoksa Kürt ve Kurdistan “vatan ve milletin bölünmez bütünlüğü” için tehdit olduğundan dolayı mı es geçiliyor? Dahası TC işini bitirdikten sonra mı ’’Hepimiz Kürdüz, hepimiz Kurdistanliyiz’’ sloganları atılacak? Sayın Hakan Tahmaz bilmez mi böyle söylemekle ne kadar iki yüzlü olduðunu bir kez daha ispat ettiğini....! Sevgili Bahoz Osmanlı ve torunlarında oyun çok. Bunu sende çok iyi biliyorsun. Önce kurban eder sonra çok güzel bir cenaze törenleri düzenlerler. Tıpki Musa Çam’ ın belirtiği gibi ’’Bütün dünyanın ve ülkenin dikkatle izlediği ve bu sözler arasında Türk militarist güçlerine de teþekür etmeyi ihmal etmez. Çok güzel katlet sonra da tüm dünyaya ne kadar uygar ve medeni olduğunu haykır....Ah ne güzel!Hrant Dink meselesini kapatıyorum bir kez daha ailesine ve Ermeni halkýna başsağlığı diliyor TC’nin sınır tanımaz insanlık dışı yöntemlerini şiddetle kınıyorum......Şimdi gelelim diğer konuya. M .Müfit arkadaşla Şavata arkadaşın yazmış oldukları makalelerde, ezen ve ezilen hakların ırkçılık ve milliyetçilik karşılaştırmalarına ve benimle Veysel arkadaşın makaleleri karşısında dehşete düşmelerine!Ortada büyük bir görüş farklılıklarının olduğu ortadadır. Ortaasyadan günümüze gelen militiarist, ırkçı, katliamcı, soykırımcı, talancı geleneğin, oluşturduğu ve gelenekselleştiği Türk ırkçılığıyla Türk denilen halk kesiminin beslendiği, gıda ve enerjisini, özellikle 1900 yıllardan İttihak-ı Terakki ve günümüz ardıl ve versiyonu olan Kemalizmin, Anatolia, Kürdistan ve Ermenistan’da toplumsal jenosidlerin yanında doğa ve kültürel jenosidlerin, en proleter komünist kesimlerin ya sessiz kaldığı ya desteklediği, bundan beslendiği belirtmemiz nasıl Türk ırkıçılığı ile özedeşleştiriliyor anlaşılmazın ötesinde çok tuhaf bir şey.Evet açık ve net bir şekilde üzerine basa basa vurguluyorum. Türk toplumu, talancıdır. Türk toplumu, katliamcıdır. Bir ellin parpaklarını geçmeyen bir kaç dürüst ve namuslu kişilerin duruş ve tavırları bu gerçeği değiştirmemektedir. Türk toplumu Irkçılık ve şövenizm enerji ve gıdasını sistemden almakta ve ondan beslenmektedir. Varsa aksi bir iddianız buyrun ortaya koyun ki, o zaman daha somut konuşalım. Genel yuvarlak terimlerle konuşmayalım. Sizin anlatmaya çalıştığınız evrensel değerler, bu coğrafyada geçerli değildir. Geçerli olmuş olsaydı gerilla cesetleri mezarlıklardan çıkarılıp atılmazdı. Proleter emekçi yürüyüşlerde ordu millet el ele, ordu teröristler için doğuya denmezdi. Gerilla kulak burunları kesip gazetelerde boy boy poz verilmezdi. Eğer bahsettiğiniz değerler bu coğrafyada içselleştirilmiş olsaydı, yer yerinde oynaması lazımdı....Ama nerede, Türk toplumunun devrimcileri, aydınları, demokratları, emekçileri, köylüleri, islamcıları; Kurdistan’ ın başka bir ülke olduğu, Türk devletinin işgalı ve her türlü katliamı altında olduğunu benden sizde iyi bilmayacak kadar cahiller mi?Türk ve Türkiyecilik eşittir halkların jenosidi. Eğer bu coğrafyada, istinasız bütün halklara mensup çocuklar her sabah “Türküm doğruyum”....larla başlayan beyaz katlaimdan geçiyorsa ve buna karşı toplumsal bir reaksiyon yoksa gerisini siz tamamlayın. Türkiye’nin en komünist, en demokrat, en liberal, en islamcısı, “Ben Iraklıyım, Ben Filistinliyim, Ben Lübnalıyım” deyip meydanlara dökülürken, bırakın Kuzey Kurdistanı, Türk devletinin “Kerkuk ve Musul’ u işgal edeceğim Kürtleri yok edeceğim” deyip 250 bin askeri Güney Kurdistan sınırına yığıyorsa tepkisizliğin ötesinde, Güney Kurdistan halkı ve onun liderlerine “Aklınızı başınıza toplayın. ABD ilelebet buarada kalamayacak” tehditleri neyin habercisidir? Cevabınizı bekliyorum sayIn Şavata, Sayın M. Müfit. Bu kadar mı zor! Türk devrimcisi, aydnı, demokratı, liberalı, emekçisi, islamcısı...vs’ler, İsrail ve ABD halkı kadar insani ve ahlaki değer taşıyamıyorlar mı?Devrimci, emekçi, demokrat, islamcı vs. parti, örgüt, dernek sivil toplum kurum ve kuruluşlar, Türkiye ile başlayan bütün kelimelerin,halkların, inkar ve imhası olduðunu bilmiyorlar mı? Neymiş, TKP, TİKKO, MLKP, THKP-C miş und miş.....Ulusal mücadelenin gelişmesi ve ulusal bilincin yükselmesine paralel olarak takiyecilik dönemi seksiyon örgütler dönemini başlatmaları bir tesadüf mü?Şavata ve M. Müfit arkadaşlar, bizi Türk ırkçılığı ile ayni kefeye koymalarının maddi temel dayanakları bir yana, Türkk ırkçılığının Türk denilen toplumun içindeki ahtapot örgütlenmesini göremediklerinden dolayı temelsiz suçlamalarda bulunuyorlar. Dün Arnavutluktan gelen Arnavut, Bosnadan gelen Boşnak, yada Kafkasyada gelen Gürcü, Trakyada ikamet eden Pomak vs’ lerin kendilerini bir gecede Türk ilan etmelerinin nedeni nedir ve neyle açıklanabilinir? Yeyzüzünde hangi sistem böylesine beyaz jenosid otomatiğini normalleştirip benimsetmiş? Açıklayabilir misiniz?Aslında temel problem þu: Ya Türkiyecilik yada Kurdistan’ lılık. Başka yol yok.Şavata arkadaşın Türk metrepollerinde ikamet etmesi onda bazı kaygılar oluşturmuş, Mehmet Müfit arkadaşta, yazdığı makalede Şavata arkadaşla ayni mantık silsilesi içersinde yaklaşmış ve düşmana benzemeyi eklemiş. Ama bir şey unutulmasın Türkiye metrepollerinde yaşayan Kürtlerin güvenlik ve özgürlükleri Bağımsız bir Kurdistan devletinden geçer. Bağımsız bir Kurdistan Devleti, İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa…kısacası Türkiye coğrafyasında yaşayan bütün Kürtlerin garantörü olacaktır.Bu iki arkadaşta çok iyi biliyor ki, Türkler gibi olmuş olsaydik, bugün bizimde özgür ve bağımsız bir toprak parçamız olurdu. Düşmanına benzemek ve ezilmişlik psikolojisi ile hareket etmek hiç bir zaman diranişçi bir ruh haleti değil, tam tersine teslimiyetçi ve uşaklıktır. Düşmanına benzemek ve ezilenlerin psikolojik yapısı bunu ifade eder.Evet bizim temel problemimiz; ya Türkiyecilik, yada Kurdistan’lılıktır. Gelecek bunun üzerinde inşaa olacaktır. Plan, Pragram, Örgütlenme, Mücadele anlayışı bu iki temel eksende şekillenecektir. Evet Ya Bağımsız Kürdistan, Yada Türkiyecilik. Birincisi hiç bir şekilde sistemle uzlaşmayacaktır, küçük soluklu duraksamalarýn dışında. İkincisi, kendine yabancılaşma ve düşmanına benzeme olacaktır. Herkes burada yerini belirlemede setbesttir.Bizim temel düşünce perspektifimiz budur, Türkiyecilik ve Kurdistanlılığa yaklaşımımız budur. Bu konuda netleşme olduðu oranda, bunun araç ve yöntemleride kendisini üretecektir.Çok yönlü ve çok farklı araç-gereç ulusal ve uluslararasındaki ittifaklarda bu temelde şekillenecektir. Mücadele sonuç almak içindir, yoksa sadaka dilemek değildir. Düşnamı ve onun oluşturduğu sistemi tanımayamasanız onunla mücadele edemezsiniz. Aziz Nesin’in bilmem Türk halkının bilmem yüzde kaçı aptaldır belirlemesi, beni pek interese etmiyor. Benim ilgilendiðim esas sorun, Ortaasyadan günümüze kadar sürüp gelen ve her yeni dönemde kendini yeni dönemin şartlarına mükemmel bir şekilde uyarlayan Militarist, Irkçı, Jenosidçi ve Talancı sistemin Türk denilen halkı nasıl ruhi şekillendirip yönlendirdiğir. Bu benim açýmdan var yada yok olma meselesidir. Onlarca halk bu sistem içersinde yok olup Türkleþtiler. Burada uzlaşı yok. Ara dönemler, geçici nefes almalar, demokratik-legal yöntemler, ateşkes vs. taktiksel molalar, uzlaşı değil, tam tersine stratejik savaşı kazanmak, yeniden daha güçlü bir şekilde donanmanın adımları olacaktır.[email protected]