POTANSIYEL ERMENI DÜSMANLIGI TÜRKLERIN ILIKLERINE ISLENMIS.
"Avrupa Birligi'nin Türkiye'nin önüne Kopenhak kriterleri disinda bir engel çikarmasi kabul edilemez." sözleri Ermenistan Devlet Baskani Koçeryan'a aittir. Bu söyleme dünya basini ilgi gösterirken, turk basini orali bile omadi. Potansiyel Ermeni dusmanligi türklerin iliklerine islenmis. Bütün medya kurumlarina, halkina bir eroin muptelasi gibi enjekte edilmistir. Ermenilere iliskin olumlu bir tanimlama kriz nedenidir. Ermeni meselesi'de Kürt meselesi gibi bir butun olarak türk devletini, toplumunu sizofrenik bir hasta haline getirmistir. Peki Ermenistan Devlet Baskan'ini kendi soykirimcilarina arka çikmasini gerektiren sebep ne? Ermenistan üzerinde etkili olmaya baslayan AB, özellikle ABD'nin bölgesel güç olmaktan kaynakli muttefiklerini bulusturma manevrasi mi? Türkler'in Avrupa Birligi'ne alinma süreciyle birlikte Ermeni jenosidini daha rahat kabullenme ve dolayisiyla gerekli maddi, manevi tazminata razi etmek mi? Butun etnik ve inanç kimliklerinin inkarindan dolayi mecburi parçalanmanin kaçinilmazligina hazirlikli yakin bir taktik iliski-mi? Veya Ermeni halkinin soykirimina sünger çekme geçmisi unuturma, yeni bir sahife açma siyaseti mi? Herhalukarda kasaplarina arka çikan Ermenistan devlet baskani sayin Koçeryan, Ermeni yurtseverleri, milleti tarafinda dikkatle takip edilmesi gerektigi kanatindeyim. Cünkü TC cephesinde Ermeni milletine iliskin asagilama, düsmanlik siyasetinde en ufak bir pozitif gelisme yokken, Koçerya'nin tutumu düsündürücüdür dogrusu.TC'nin Fransa büyükelçisi Ulus Özülker, temelli dönüsünden sonra yaptigi açiklamada söyle diyordu:"Fransa tarafindan 280 bin Ermeni oyuna satildik."Fransa'nin Ermeni Jenosidini kabul etmesi türklerin satilmasi olarak açiklaniyordu. Türkiye türklerindir gazetesinin yazarlarindan Melih Asik, mevcut açiklamadan hareketle, Ermeni düsmanligini Fransiz ve dünya düsmanligi etabina tasirarak Turanci TC' temsilcilerin ciddiye alinmamasindan dolayi; "Fransa Ermenilerin ve bütün türk düsmanlarinin Avrupa'daki Yurdudur,"diyerek tehdit salvolarinda bulunuyordu. Türkler Fransizlar'in, Ingilizler'in eteklerinin altinda kurduklari devletlerini çabuk unutmusa benziyorlar. 90 yil boyunca Türklerin Ermeni trajedisine sesiz kalan Fransa Cumhuriyeti, mevcut sesizligini bozunca Ermenilerin hamisi, türklerin düsmani oluyordu. AB, ABD'nin kucagindan çikma curetini göstermeyenler, mevcut vaziyetlerini unutarak zaman, zaman hakaret ve tehdite yeltenmeleri ilginçtir dogrusu.Kemalizm'in savunuculari devletleri gibi herkesi düsman görme paranoyasi yerine, çirkin geçmisini, katliamci, inkarci gelenegini lanetleyerek, gerçegini kabul etseydi, daha kolay sivilize olma imkani bulabilirdi. Bu insanlik drami 90 yil sonra uluslararasi platforumlarda, devletler düzeyinde jenosid olarak kabul edilmesi bütün dünya insanlarina umut veren, Ermeni diasporasini ve dostlarini sevindiren manevi bir zaferdir. Ermeni halkina uygulanan zulum, soykirim bazi devletler düzeyinde kabul edilmesi ve bütün türk camiasi için adeta bir kabusa dönüsmesi henüz baslangiçtir. Türkiye'de ard arda düzenlenen Ermeni konferanslari türkler'i temize çikarma konferanslarina dönüstü. Dünya'nin gözlerine baka baka Ermeni halkini kirimda geçirmediklerini ve hata Ermeniler tarafindan katledildiklerini resmi uyduruk arastirmacilari araciligiyla belirtmekten geri kalmayan TC savunuculari mevcut palavralara inanabilecek devlet bulamamaktadirlar. TC yöneticileri, ittihat'i terakki cemiyetinin katliamci, irkçi siyasetini cumhuriyet süreci boyunca pervasizca sürdürdüler. Ermeni halkinin katliamini sadece 1915'le sinirli tutmak yanlistir. 1915 katliamindan kurtulmak için kürdistan'in belli bölglerine yerleserek, yer degistiren Ermeni halkinin bir kismi'da Kürdistan ulusal isyanlari esnasinda; (1920 Koçgiri, 1925 Seyh Sait,1930 Agri, Zilan, 1937-38 Dersim) kürtlerle birlikteöldürüldüler ve sag kalanlar'da sürgün yollarinda kirildilar. Koçgiri ulusal ayaklanmasini bastirmakla görevlendirilen TC'nin kuvvet komutanlarindan Nurettin Pasa; "zo'lari hallettik, sira lo'larda"dir, siyaseti sürece uyarlayarak sürdürdüler. (zo ermeniler, lo kürtlerdir.) Dünya devletleri 20. yy'i TC'nin irkçiligini, inkarini, Ermeni ve kürt jenosidini izleyerek, destekleyerek geçirdiler. Teskilat'i Mahsusa'nin "modern"kemalistleri Ermeni halkini kirim, surgun ve asagilama sadistliklerini geçmise oranla degismis dünya devletlerine, kamuoyuna anlatmaktan güçlük çekmeleri olumlu bir gelismedir. Katl- ederken güçlük çekemeyenlerin, anlatirken güçlük çekmeleri pismanlik olarak yorumlansa'da yeterli degildir. Gazi Universitesinin sempozyumu sadece bir ornektir. Bu sempozyumun akademik duzeyi, tarihsel katliamlara yaklasimi gerçek akademisiyenlere ve Ermeni milleti sahsinda bütün insanlarla alay etme sempozyumudur. Devlet yöneticilerin Ermeni jenosid'ini yüksek rakamlarda aramalari ayrica ilginçtir.TC'nin profösürleri, Üniversite hocalari, bilim adami sifatini kirleten akademisyenleri, mevcut katliamlarin, inkarin gerçeklesmesinden sorumludurlar. Ermeni, Asuri, Rum ve Kürtler'in ölüm projelerini hazirlayan birer kurum olduklari asikardir. Türk medyasi, gazete ve gazetecileri sözkonusu katliam ve inkar politikasinda agir bir rol oynadilar. Türk yöneticileri, Saddam'in Bass Cumhuriyetçileri gibi dünya ile alay etmeye devam ediyorlar.TC'nin sempozyum düzenleyecileri kaleme aldiklari metinde bakin ne diyorlar: "Bir karincayi bile ezmekten imtina eden bir millet nasil soykirim yapmis olabilir.?" TC'nin yöneticileri 28 Kürt isyanini bastirdiklarini ve Ermeni jenosidinde öldürülenlerin daha az oldugunu, yani bir buçuk milyon degil-de, bir kaç yüz bin! oldugu itiraflari nasil adlandirilacak ?Özellikle Isviçre'nin; Ermeni katliamina iliskin TC'yi biraz daha fazla desifre eden tutumu ve komprador Perinçek önderliginde türk "diplomatlarin" hezimetini unutamayan türk sempozyumculari hazirladiklari metinde; "isviçre hirsizlarin bankasidir" biçimindeki yaklasimla kimliklerini desifre etmeleri önemlidir. TC'nin diplomatlari, Lozan karariyla sekilenen 82 yillik isgalin yildönümünde Isviçre'de gövde gösterisinde bulunmak istemis-ti. Ancak sürgün ettikleri kürt yurtsverlerin ulusal öfkesi, lobi faliyetleri, Isviçre adaletiyle bulusunca gözaltina alinma ve mahkemelerde hesap vermek zorunda birakilmislardi. Ermeni jenosidini veya Kürt trajedisini kabul eden halk veya devletler, türk jakobenlerin saldirilarina hedef olmuslardir. Türk devletinin kürtlere,"sunetsiz Ermeni piçleri" sifatiyla Ermeni ulusunu asagilama povokasiyonu, kürtler tarafindan bosa çikarilmistir. Ayni cografyada insanlik, komsuluk kültürüne sahip Kürt ve Ermeni milletinin iliskileri sicak bir atmosfer içinde geçmisti. Osmanli entrikalari, Kemalizmin irkçi, inkar, kirim siyaseti sonucu halklar birbirine kirdirilarak düsman edilmislerdi. Ermeni milletinin potansiyel olarak düsman görüldügü, özellikle 1915 ve sonraki yillarda kitlesel katliamlarla, Hitlerin Yahudilere uyguladigi zulum ve kirim siyaseti, türkler tarafindan Ermenilere uygulandigi bir giz degildir. Bütün dünya devletlerin arsivlerinde belgeli olan bu insanlik drami, konjöktörel gelismelerle birlikte uluslararasi evrensel hukuk kurallari ve adalet mekanizmalari geçmise nazaren daha bir isler duruma getirilmesi ve bu olguyla referans halinde olan, Ermeni yurtsever güçlerinin akili, örgütlü, lobi faliyetleri sonucu, 90 yil sonra kabul edilmesi, bütün insanlik için önemli bir kazanim olmustur.