Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 5 June 2010

İsrail, abluka altındaki Gazze'ye yardım götüren gemilerden Türk mücahitlerle yüklü olanı vurdu. İstese vurmayabilirdi. Sopalarla, bıçaklarla direnenleri silahla susturdu. Dünyanın neresinde ve kime karşı olursa olsun sivillere vurulmaz. Bir direnişte, bir eylemde, bir devletin hoşuna gitmeyen şeylerde sivil direnişçileri etkisiz hale getirmenin ölüm dışından bir sürü yöntemi vardır. Biz yıllardır, sivil öldürme şampiyonu olan Türk devletiyle bunun için kavgalıyız. Onlara sivilleri öldüremezsiniz diyoruz. Fakat Türk devleti, 1990 ve 2000 yılları arasında sivil yirmi bin Kürdü öldürdü. Hala da öldürüyor.

Sivil öldürmede dünyanın en kirli siciline sahip Türk devletinin baskı ve zulüm altındaki halklara yardımı ikiyüzlücedir. Filistin'e limanlarından yardım gemisi kaldıran Türk devletinin hapishanelerinde taş atmaktan yüzlerce Kürt çocuğu yatmaktadır. Yirmi milyon Kürdün anadili yasaktır. Kürdistan ismi, yasaktır. Kürdistan'da her sabah milyonlarca Kürt çocuğu Tük olduğuna dair yemin içirtilerek dersliklere sokulmaktadır. Birer soykırım yuvası olan yatılı bölge okullarında Kürt çocuklarına tecavüz özendirilmektedir.

Türk hapishaneleri, sürgünler, dağ taş, Türk şiddetinin mağduru Kürtlerle doludur. Türk devletinin yüz yılda öldürdüğü yübinlerce Kürt mezarsızdır.

Kürtler, kendisine cellatlık yapan Türk devletinin hakimiyeti altında, yüzde seksenlik bir oranla açlık sınırı altında yaşamaktadırlar.

Nüfusunun üçte birini aşağılık bir yaşam altında tutan Türk devletinin bu nedenle yaptığı yardımların tümü sahtedir. İkiyüzlücedir. Başka amaçlar içermektedir.

İsrail Filistin'de zulüm uygulamaktadır. Fakat İsrail'in Filistin'e tanıdığı hakların ve görmek istediği Filistin resminin özgürlük kapasitesi, Türk devletinin Kürtlere ön gördüğü hak ve özgürlük kapasitesinden on kat daha yüksektir.

İsrail ile Filistinliler amca çocuklarıdır. Din onları ayırmıştır. O topraklarda bundan bin yıl önce de din kavgası vardı. Filistin davası, Erdoğan, Ahmedinejad ve diğer İslam krallıklarının elinde hoyratça kullandıkları bir nüfuz, servet ve sermaye aracıdır. Bundan dolayıdır ki, onlarca İslam ülkesinin İsrail ile olan ilişkileri yalan, hile ve aldatma üzerine kuruludur. İsrail ve Filistin arasındaki kavgayı en çok da Müslümanlığı iktidar, servet ve çıkar için kullanan İslam ülkelerindeki gerici iktidarlar kışkırtmaktadır.

Türkiye'de bir oylama yapılsın, halkın yüzde doksanı İsrail ve Yahudileri sevmediğini söyler. Fakat Türk devleti ile İsrail, on yıllardır stratejik ittifak halindedirler. Türkiye gibi İslam ağırlıklı ülkeler yalan ve dolanla altta halkı, yukarıda da karşı gibi göründükleri güçlerle ittifaklar yaparak devletlerini idare etmektedirler.

İsrail ile Türk devletinin üzerinde en iyi anlaştıkları konu, PKK konusudur. Türk devleti, PKK'ye karşı mücadelede İsrail askeri teknolojisini ve istihbaratını kullanmaktadır. PKK lideri Öcalan'ı Türk devletine İsrail ve Amerika yakalayıp teslim etmiştir.

Neden? Anadili dahi yasak olan bir halkın mücadelesinde öncülük rolü oynayan bir liderin yakalanıp Türkiye'ye teslim edilmesinde İsrail devletinin çıkarı ne idi? Hangi askeri teknoloji satımı, hangi ihale, hangi stratejik ittifak vardı?

12 Eylül düzeninin, solculardan ve ilerici Kürtlerden arındırdığı üniversitelerde yetişen Türk-İslam sentezinin tosuncukları, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Davutoğlulları Türkiye'ye Osmanlılık oyunu oynatıyorlar. Komşularıyla sıfır problem... Eeeee başka? Bir yardım gemisini bile Gazze'ye ulaştıramayan bir devletin dış imparatorluk düşü, stratejik ittifakı İsrail tarafından Akdeniz'e, iç imparatorluk düşü ise PKK tarafından İskenderun Körfezine gömülürken, Erdoğan Türk meclisinde İsrail'e yönelik sert konuşuyordu. Ama boş konuşuyordu. Çünkü biz çok iyi biliyoruz ki, İsrail devleti Kürtler aleyhine ortaya bir yem attığında Türk devleti bu yeme aç tavuk gibi koşacaktır.

Türk devleti ile İsrail savaşır mı? Cengiz Çandar ve Ahmet Altan gibi AKP yanlısı Türk aydınlarına bakılacak olursa İsrail Türkiye'yi karşısına almakla tarihinin en büyük hatasını yapmıştır.

Biz tersini düşünüyoruz. İsrail, aynı zamanda Kürt katili olan Ahmedinejad'la el kaldıran Erdoğan önderliğindeki AKP'li Türk yönetimine bilerek ve isteyerek vuruyor... Daha önce de İsrail Dışişleri Bakan yardımcısı Ayalon, küçücük bir odaya çağırdığı Türk elçi Oğuz Çelikkolu alçak bir koltuğa oturtarak, "Dikkat edin, o alçakta, biz yüksekte oturuyoruz. Masada sadece İsrail bayrağı var ve biz gülümsüyoruz “ demiş, Türk yönetimi bu aşağılamayı yutmak zorunda kalmıştı.

Bu da palanlıydı. Çünkü İsrail, stratejik düşman ilan ettiği Suriye ve İran rejimlerinin baş destekçisinin Türk devleti, özellikle de iktidardaki Siyasal İslam'ın olduğunu iyi biliyor. İsrail yönetimi Öcalan'ı Türk devletine teslim ederken, Türk devleti İsrail'in varlığını hiçbir koşulda kabul etmeyen Hamas'ı destekliyordu...

Osmanlılığa soyunan Türk devleti ile İsrail Ortadoğu'da artık karşı karşıyadır. Sorunlara ve gerilime geçici çözümler bulunsa dahi gerilim ve çatışmalar tuğla gibi üst üste binerek devam edecektir.

Kürt halkına cellatlık yapan, köylerini yıkıp yuvalarını dağıtan, ulusun bütün dirençli unsurlarını sürgüne gönderip, hapishanelerine tıkan, yatılı okullarında çocuklarına tecavüz eden; insanları okudukları okullarda ana dilini kullanmaktan korkar hale getiren Türk sömürgeci rejiminin Ortadoğu'daki çatışma ve gerilimleri Kürtlerin çatışma ve gerilimi olmamalıdır. Kaldı ki bu çatışma ve gerilimlerin kaynağında, Kürt sorununu ucuza kapatmanın, Kürt halkını tecrit etmenin Türk usulü derin mantığı yatmaktadır.

Türk sömürgeci rejimi altında okullara çocuklarını ana dilinde dahi gönderemeyen Kürt İslamcılarının kendi trajik durumları dururken, Türk İslamcılığı peşinde Gazze seferine çıkmalarının ve sokağa dökülmelerinin samimiyeti yoktur. Filistin, Türk devletin elinde, kendi Müslümanlarını ve Arap alemini oyaladığı sadece bir oyun kartıdır.

Ortadoğu'da sular ısınacaktır. İran ve Suriye sömürgeci rejimleri çökecektir. Bu iki ülkedeki tutsak Kürt halkı, dizginlerinden boşanmış birer kısrak gibi ileri atılacaktır. Çeyrek demokrasi ve Batı ülkeleriyle ilişkiyi Ortadoğu'da Kürt düşmanı gerici rejimleri ayakta tutmak için kullanan Türk sömürgeci faşizmi, hayatın gerçekleriyle yakın bir zamanda yüzleşecek, Kürdü ezerek Doğu'ya doğru Osmanlıcılık oynamanın ne kadar boş bir hayal olduğunu görecektir.

Kürt sorunu bu kez dış seferlerle, paracı üç-beş Kürtle anlaşarak çözülecek bir sorun değildir. Kürt sorunu, içinde, “zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi bulunmayan baldırı çıplaklar ordusu“nun ağırlıkta olduğu Kürt halkının temel dinamikleriyle buluşmuş iktidar ve vatan talepli bir sorundur.

Ortadoğu, özelliklede dörtlü sömürgeciliğin parçaladığı Kürdistan toprakları ve çevresi bundan sonraki dünya kapışmasının merkezidir. Kürtler, Türk devletinin yarattığı uyduruk krizler karşısında dikkatli olmalıdırlar. Nereden gelirse gelsin ve kime yönelik olursa olsun, insanlığa karşı işlenmiş suçların karşısında durarak Türk basınının, devletinin ve Türk düşünce dünyasının gazına gelmemek önemlidir.

Türk İslam sentezinin Osmanlılık krizi, bizim krizimiz değildir.

Hasan Bildirici
[email protected]

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.