Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 6 March 2010

Bir hafta sonra pazar günü ülke içindeki ve dışındaki yaklaşık 15 milyon Iraklı, geçen beş yıl zarfındaki ikinci özgür parlamento seçimleri için sandık başına gidecek.

Seçimlerin nihai sonuçlarının açıklanması iki haftayı bulabilir. O vakte kadar Iraklılar, bölge ve dünyadan ilgili kesimler şu soruları soracak: Hangi kütle en yüksek oyu alacak ve dolayısıyla gelecek hükümeti kim kuracak, hükümet kimden oluşacak, etnik ve siyasi bileşeni nasıl olacak? Daha da önemli soru şu: Nihai sonuçların onaylanması sonrası hükümetin kurulması ne kadar zaman alacak? Doğru cevaplar verebilecek kişiye 1 milyon dolarlık ödül verileceğinin ilan edilmesini hak eden sorular bunlar.

Yedi yıl önce diktatörlükten kurtarılmasının eşlik ettiği bütün çirkinliklere rağmen siyasi çalışmanın güzelliği, bu yeni Irak'ta saklı. Ülke nihai olarak siyasi, etnik ve mezhebi iç savaşlarından çıkınca, güvenlik şartları istikrar bulunca, demokratik siyasi çalışması, sivil rejimi derinleşince, sorunların ve çekişmelerin çözümü anayasa kurumlarıyla olunca ve iktidar değişimi sadece sandık kanalıyla barışçıl şekilde yapılınca bu güzelliği hayal edebiliriz.

Yukarıdaki sorulara cevap vermek zor olsa da bir kısmı farklı medya organları kanalıyla, bir kısmı da sadece Irak içinde değil, Arap ve Arap olmayan bölge başkentlerinin yanı sıra Irak konusuyla ilgilenen Batılı başkentlerde ve özellikle de Irak'taki en önemli yabancı aktör ABD'nin Washington'u ve BM'deki siyasi kulislerde tartışılan senaryoların doğruluğunu netleştirmek de zor. Bu ülkelerin Bağdat ve diğer şehirlerdeki elçilikleri, olağanüstü hal ilan etti, farklı kütleleri temsil eden liderler ve siyasilerle görüşmek için diplomasilerini yoğunlaştırdı. Doğal olarak Amerikan elçiliği en etkin ve sözü en fazla dinlenen elçilik. Farklı siyasî, etnik, dinî ve mezhebî kimliklerden bütün Iraklı çevrelerle geniş ilişkileri olan diplomat ve askerlerden oluşmuş büyük bir ekibi var. İki ülke arasındaki siyasi-güvenlik anlaşması Amerikan varlığını kolaylaştırıyor. Bu varlık Başkan Obama'nın belirlediği süre sonrası da devam edebilir. Eski Amerikan Büyükelçisi Zalmay Halilzad'ın Irak siyasetindeki birçok dostu ve tanıdığıyla bağlantı kurmak için şu dönemde Irak'ı ziyaret etmesi şaşırtıcı değil.

DIŞ FAKTÖRLERİN TUTUMU NE OLACAK?

ABD'nin en büyük rakibi İran ise Irak-Amerikan anlaşmasına benzer bir anlaşmaya ihtiyaç duymaksızın nüfuz ve etki bakımından Amerikan rolünden geride kalmayacak bir rol oynuyor. İranlıların deneyimli olduğu, Irak toplumunu ve siyasi gruplarını tanıdıkları ve anladıkları biliniyor. Doğal olarak Irak seçimlerine yönelik dış ilgi ABD ve İran'la sınırlandırılamaz. Türkiye ve Arap ülkeleri, özellikle de Mısır, Suudi Arabistan ve Suriye seçimlere ilgi gösteren ülkelerin başında geliyor. Seçim kampanyası öncesi yabancı yetkililerin ve siyasilerin Irak ziyaretleri olmuştu. Iraklı yetkililer de ziyaretlerde bulundu. Hepsi de yalanlamalara rağmen seçimlerle irtibatlıydı. Geçen hafta eski Başbakan İyad Allavi'nin yaptığı Suudi Arabistan, Mısır ve Kuveyt ziyaretleri bu ziyaretlerin en belirgini. Allavi, İran ve Türkiye'yi de ziyaret etme niyetinde olduğunu açıkladı. Bu ziyaretlerin, Irak içinde olumlu ve olumsuz yankıları olacaktır.

Senaryolara dönecek olursak; Allavi'nin hareketlerinin dikkat çekici olduğu gözlemleniyor. Bir senaryo Allavi'nin kendi seçim listesi ile 'Kürdistan koalisyonu' ve Yüksek İslam Konseyi'nin liderliğini yaptığı 'Ulusal koalisyon' arasında öngörülen koalisyon ışığında başbakan olacağı şeklinde. Üçüncü tarafların Allavi ile Tahran arasında anlaşmayı sağlamakta başarılı olması sonrası Allavi, Sadr akımı lideri Mukteda el Sadr ile anlaşmaya vardı. Fakat bu eğilim aynı senaryoya göre bir başka eski başbakan ve 'Ulusal koalisyona' katılarak siyasi bir akıma liderlik eden İbrahim el Caferi'nin itirazıyla karşılaşıyor. Karşı senaryo ise şöyle: Bu üç liste arasında öngörülen koalisyon, Kürdistan'daki muhalif 'Değişim akımının' Kürdistan koalisyonunu zayıflatacak sandalyeler elde etmesi durumunda gerçekleşmeyecek ve dolayısıyla 'Hukuk Devleti' listesine başkanlık eden ve 'Değişim akımıyla' muhtemel bir koalisyon çabası veren Başbakan Nuri el Maliki'nin şansı artacak. Fakat bu iki ihtimale yönelik Amerikan, İran, Türk ve Arap dış aktörlerin tutumu ne olacak? Her halükarda bu aktörler, oyunun değişimdeki rolünü idrak eden seçmen iradesini etkileyebilir mi?

Sözün özü, hiç kimse seçim sonuçlarını önceden kestiremiyor ve oy sayım işlemi bitene kadar bilinmeyecek. Hiç kimse nihai sonuçlar açıklanmadan önce siyasi kütleler arasında oluşacak koalisyonların şeklini ve dolayısıyla başbakanın kim olacağını bilemiyor. Bu yüzden sonuçlarının bilinmemesinin güzel olduğu seçimlerle sevinmeliyiz. ZAMAN
KAMURAN KARADAXI - Londra'da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi,

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.