Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 31 October 2009

Milliyetciler ve Komünistler maalesef su an birligin önünde en büyük engeli teskil ediyorlar. Kürdistan'da Kürd milliyetciler olacagi gibi komünistlerde sinif celiskileri oldugu sürece var olacagina inaniyorum. Bu nedenle komünistleri veya milliyetcileri Kürdistan cograyasinda silmek mümkün degildir. Bunlarin kalkmasini isteyen her kesin sinif celiskilerini, yani ezen ve ezilenler arasindaki bütün celiskileri yok etmesi gerekiyor. Bu sinif celiskileri kalkmadigi sürece bunlar da kalkmiyacaktir.Sosyalizmin alt yapisi kapitalizmin gelismesi ile olur. Bilimsel sosyalizm bilindigi gibi kapitalizmin en son asamasi, yani kapitalizmden sonra olabilen bir düzen bicimidir. Tek tek ve feodal alt yapili ülkelerde reel sosyalizm bu nedenle cöktü. Bunun bilinen -su an burada deginmeyecegim- bir cok baska nedeleri de vardir. Kürdistan'da feodal yapisi geregi sosyalizmi yasayacak kisilik yoktur. Kisaca Kürdistan'da sosyalizm mümkün degildir. Bunun tartismasi elbette yapilir, fakat cok uzun ve ince bir yoldur. Önemli olan bu günün görevleridir.

Bu konuda her ne yapilacaksa Kürdler arasinda silah yolu ile degil, diyalog yolu ile olmali, kardes kavgasina tümden son verilmelidir. Politik yollarin kapanmadigi sürece bu sorun icin silaha basvurmak bir cilginlik oldugunu düsünüyorum, cünkü cagimiz proleter devrimler cagi degil, cagimiz uzay, iletisim, dijital ve demokratik devrimler cagidir. Sömürgecilere karsi zor mesru müdaafa hakki olarak kullanilmali, ama kendi insanimiza karsi zorun her türlüsü reddedilmelidir diye düsünüyorum.

Öte yandan Kürdlerin cektileri acilar ve bugün cözülebilecek büyük sorunlari sosyalizme ertelenemez. Sosyalizmi Kürd sorununa tek cüzüm yolu olarak dayatmak yanlis oldugunu düsünüyorum. Kürdistan kapitalist degil feodalist bir toplumdur.

Herkes bilmelidir ki demokrasi kapitalizmi dogurur, tersi degil. Antik Yunanistan'da kapitalizm yoktu ama demokrasi vardir. Demokrasi kitligin oldugu her yerde de mümkündür. Demokrasi demek ilk etapta düsünce özgürlügü demektir. Bati Insaninin düsüncede özgür olmasi ve BILIM ile tanismasi onlarin gelismesinin temel nedenidir.

Komünist ve milliyetcilerin anlasamadigi asil nokta ekonomidir, yani esit paylasimdir. Dünyadaki bütün haksizliklarin, cekilen büyük acilarin esitsizlikten kaynaklandigi biliniyor.

Karl Marx ve Friedrich Engels, Adam Smith ve David Ricardo'ya dayanarak KAPITAL'i bir tez olarak gelistirdiler ve KAPITALIZMe hem önemli bir kaynak sundular hem de Engels ile birlikte bilimsel sosyalizmin anti-tezini olusturdular. Yani kapitalizm bir tez ise sosyalizm bir anti-tezdir, bunlarin sentezi örnegin bir SOSYAL VE AHLAKLI EKONOMI olabilir. Burada Neo Liberallerin uzay, iletisim, dijital cagda bahsettikleri “NEW ECONOMY“de derinden incelemek gerekiyor.

SOSYAL bir EKONOMI Sinif celiskilerini tümden cözmez ama hem milliyetcileri hem de komünistleri tatmin edebilmekten öteye insanlik tarihinde bir ilk olabilir. Bunu da ancak ULUSAL BIRLIK olustuktan sonra ya da parellel ABD ve Avrupa'da okuyan kapitalizmi bizzat yasiyan ve bilen onlarin Üniversitelerinden mezun olan Kürd ekonomistleri yapabilirler ve böylece gercek bir SOSYAL DEVLET ve SOSYAL INSANIN temellerinide atmis olacaklar.

Milli Burjuvazi gelismedikce feodal insanda sinif bilincide gelismez. SOSYAL bir ekonomi insanlarimizi cennete götürmesede belli bir refah düzeyine ulastiracagindan kuskum yoktur, cünkü Kürdistan hammaddeleri, su ve petrolü ile zengin bir ülkedir.

Bu baglamda kendi ic dinamigi ile gelisen bir milli burjuvazi sandigimizdan da cok hizli gelisecegine inaniyorum. Böylesi bir milli burjuvazi orta sinifi (kücük burjuvazi) da beraberinde yaratarak gelistirecek ve böylece sukunet saglanabilecektir. Fakirligin tümden yok olup olmayisi SOSYAL EKONOMI'nin islerligine baglidir.

Her Kürd ferdi ileride milliyetcisi, komünisti, demokrati, dincisi ve liberalleri ile BIRLIKTE ayni cehphede ORTAK düsmana karsi savasacagina, mücadele edecegine ve ayni parlementoda yan yana oturup sorunlarini tartisacagina simdiden kendisini hazirlamalidir. Kardes kavgasina bu nedenle ebediyen SON vermeliyiz diye düsünüyorum. Diger dünyadaki ülkelerin parlementolari nasil isliyorsa bütün Kürd partilerini bagrinda toplayan Demokratik Kürd Parlementosu'da öyle isleyecektir.

Komünistinden milliyetcisine, liberalinden demokratina, yesilcisinden muhafazakarina kadar bütün Kürd Partilerini Demokratik bir Kürd Parlemento'sunda görmek benim en büyük özlemimdir. Bu su an bir rüya gibi görünsede bir gün mutlaka gerceklesecegine inancim tamdir.
[url=http://alanlezan.net]
Alan Lezan[/url], Berlin – 22. Temmuz 2004

B. Amedî/"...Kürtler de tüm milletler gibi Kürt demokrat milliyetçiliği savunmak ve geliştirmek zorundadır. Bunu yapmadan Kürt ulusal bilincini derinleştiremezler ve Kürt ulusal birliğini sağlayamazlar. Milletleşmenin ideolojisi olan milliyetçiliği red ederek, küçümseyerek, aşağılayarak, millet olan tek bir toplum veya ulus gösterilmeyeceği gibi, millet olunamaz. Belki de bundan dolayı, özellikle Kürt milliyetçiliğine set çekmek, kitlelere nufuz etmesini engellemek için, sürekli Kürt milliyetçiliğine karşı, devşirme Kürtlerin ağzıyla, saldırılar yapılmaktadır..." "Milliyetcilik ve Kimliksizlik" Ulusal devletlerin kuruluşuna, bizim ülkemizin de dahil olduğu coğrafyaya değinirsek, kısaca şöyle bir tablo ortaya çıkar: 1. Dünya savaşı neticesinde Osmanlı İmparatorluğu yenilen taraf oldu. Osmalılar bir işgalci ve emperyalist imparatorluk olarak savaşa katıldı ama neticede İngiliz ve Fransızlara yenildi. Galip devletler doğal olarak Osmanlı İmparatorluğunu parçalara bölüp yeni devletlerin ortaya çıkmasına en azından önayak oldular. Bir çok Arap devleti yanısıra, Rus Ekim devrimi neticesinde bölgede meydana gelen siyasal değişimleri kendi çıkarlarına göre düzenlemek için, emperyalistlere yenik düşen Osmanlı devletinin askeri ve sivil bürokrasisine yeniden siyasal etkinlik verip Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmalarını sağladılar. Muzaffer olanlar (İngilizler) siyasi ve askeri tecrübe sahipleri olmaları nedeniyle, Osmanlı kalıntısı bürokrasiyi daha güvenilir bulurken, bu konularda tecrubesiz ve güvenirliliği şüpheli olan Kürtlere pek yüz vermediler. Zaten Güney Kürdistan'ı işgal altında tutup petrolün kokusunu alan İngilizlerin Kuzey Kürdistan'da Kürtlere destek vermesi kendi çıkarlarına ve politikalarına ters idi. Neticede Türk yöneticilerle anlaştılar: Kuzey Kürdistan Türkiye'ye bırakılırken Güney Kürdistan İngilizlerin denetiminde tutuldu ve sonra Iraka verildi. Kürtlerin tüm çaba ve karşı koymaları sonucu değiştirmedi. Böylece 1.Dünya savaşı sonucunda çizilen sınırlar Kürtler için tam bir yıkım oldu. Parçalanıp dört ayrı devlete bırakılan Kürt ülkesi artık yok sayıldı ve Kürdistan emperyalist savaşın en acımasız kurbanı oldu. Ve biliniyor, Kürtler bu yok sayılmaya, acımasızlığa ve kurban edilişe evet demediler. Yürekleri buruk ve desteksizde olsa kendi ülkelerine sahip çıktılar. Bölünmüş ülkelerinin tüm parçalarında azimle direndiler, onlarca irili ufaklı ayaklanma ile bölünmüşlüğü red ettiler. Direnişleri zincirleme bir şekilde günümüze kadar sürüp geldi. Şimdi gelinen noktada, millet olarak, çağdaşları gibi kendi ülkesinde kurumlaşması için sürdürdüğü kurtuluş mücadelesi, Kürtlerin vatanlarında siyasal olarak egemen olmasında ifadesini bulmaktadır. Bunun nasıl olacağı ve ne şekilde sağlanacağı tamamıyla Kürtlerin siyasal mücadelesine, çok yönlü iç ve dış koşullara bağlı olacaktır. Yazının başındaki soruna bakarsak: Değişik milliyetçilikler var mıdır? Varsa, bunlar nelerdir? Bir çok insana olduğu gibi bana göre de ezen-ezilen, şoven-demokrat milliyetçilkler vardır. Kısaca değinirsem: Var olan tüm devletler şu veya bu şekilde ulusal devletlerdir. Uluslararası tüm anlaşma ve ilşkiler bu temelde yürütülmektedir. Var olan ortaklıklar hiç bir şekilde ulusal devletlerin dağılmasına yönelik değildir. Bu konu bugün itibarıyla gündem dışıdır. Kimi devletler çok ulusludur ve bu devletlerin kurumlaşması bu ulusların hak eşitliğine dayanır; kanton, eyalet, federal veya otonom bölgeler şeklinde yapılanmışlardır. Örnek: USA, Kanada, İsviçre, Belçika, İspanya, Güney Afrika vs verilebilr. Demokrat milliyetçilk diğer milletlerle hak eşitliğine dayanır ve ırkçılığı, üstünlüğü, saldırganlığı red eder. Bir ulusun ayrı özelliklerini red etmez, tersine kabul eder ve ona göre kurumlaşır. Örnek: Avrupa Birliğini oluşturan devletlerin milliyetçi anlayışı bu temele dayanır. Bu devletler veya milletler yek diğerinin ulusal haklarına veya özelliklerine saldırıyı içermez. Tüm ulusal özellikler eşit bir temelde kabul görür ve korunur. Şoven milliyetçilik ise ırkçıdır, kendi ulusunu diğer uluslardan üstün görür ve diğer ulusları küçümser. Irkçı ve saldırgan bir muhtevaya sahiptir. Örnek: Türklerin kendi vatanlarını, dillerini, kültürlerini sevmeleri doğaldır. Buna demokrat milliyetçilik diyebiliriz. Ama devletin resmi ideolojisi halinde olan saldırgan, ırkçı ve şoven Türkçülüğü demokrat milliyetçilik olarak mutala edemeyiz. Bütün dünyayı kendine düşman, Kürtleri ezen ve küçümseyen, Yunanlilara küfür eden, Araplara geri gözüyle bakan bir milliyetçilik elbette ki demokrat değildir. Bunun terminolojideki adı ırkçılık, şovenizm ve saldırganlıktır. Türklerin okullarda çocuklara söylettikleri ırkçı marşları ve 'damarlardaki asil kanlar' ve bilmem 'bir türk' neye 'bedeldir' türü hezeyanları ırkçılığın bariz örnekleridir. Kürtler ve Milliyetçilik Kürtlerin basın alanında milliyetçilikle tanışmasının tarihi aşağı yukarı yüzyıllık bir geçmişe dayanır. Kürtlerin devletsiz oluşu ve Kürt milliyetçiliğinin Kürdistanı işgal eden yönetimlerce takipte tutulması, Kürtlerde milliyetçiliğin gelişmesini hep geçiktirdi. Kürdistanı işgal altında tutan sömürgeci devletler, Kürt milliyetçiliğini her türlü tedbirle önlemeye çalışırken, ezen ulus milliyetçiliğinin asimilasyoncu politikasını hep canlı tutarak Kürtleri Türkleştirmeye çalıştılar. Bu yolda epey mesafe aldıkları aşikardır. Kürtlerdeki, düşük Kürt ulusal bilinci, bunun göstergesi. Diğer yandan Kuzey Kürdistan`daki Kürt siyasal çevreleri, bu konuya (milliyetçilik) hep korkuyla yaklaştılar ve yaklaşıyorlar. Kendilerine sosyalist veya sol diyen bir çok çevre milliyetçiliği red ederek bunun burjuva işi olduğunu tekrarladı ve tekrarlıyorlar. Kürt okumuşları ve aydınları, Türk aydın veya okumuşları karşısında, kendine güvensiz ve aşağılık kompleksiyle Kürt milliyetçiliğini red ediyorlar. Bunun çok yanlış ve ters olduğunu, özellikle altını çizerek belirtmek durumundayız. Şimdi sorulması gerekli olan soru şu: Kendilerine sosyalist veya sol diyen kişi veya partiler acaba kendi uluslarını oluşturan özelliklerden vazgeçiyorlar mı? Bir Türk marksisti, solcusu vs. kendi ulusunun dilinden, kültüründen, tarihinden, vatanından vazgeçiyor mu? Aslında sorunun kendisi absurd. Çünkü cevabı net ve açıktır. Türkçeden vazgeçip Japonca veya Rusça konuşan kaç tane Türk var? Vatanımız bütün Dünya`dır deyip pasaport kullanmayan kaç tane Türk var? Türkiye`deki okulları kapatıp, Dünya nufusunun çoğunluğu Çinliler ve Hintlilerden müteşekildir, bunun için Çince eğitim dili olsun diyen kaç tane Türk vardır? Tek bir tane dahi yok, değil mi! Bu noktada bir süre önce 'Ben Kürt milliyetçisi Değilim'adıyla bir çok sitede yazısı yayımlanan Dr. İsmail Beşikçi'ye katılmamak mümkün değil. Kürtlere sabah akşam şu enternasyonalist ajitasyonu çeken her ideolojiden Türkler ve onların dümen suyunda koşuşturan kemalist ve cümle enva-i renklerden Kürtler nerelerdesiniz? Herkese devlet olma reva iken Kürtlere devlet olmayı haram sayan Kürt 'islamcıları', 'kemalistleri', 'konfederalistleri' vs kara mizah teoricileri nerelerdesiniz! Kimliksizliği kimlik sayan devşirmeler nerelerdesiniz! Sizlere ne demeli!? Tek kelimeyle utanç verici! Bu açıdan şunu net bir şekilde söylemek zorundayız: Kürtler de tüm milletler gibi Kürt demokrat milliyetçiliği savunmak ve geliştirmek zorundadır. Bunu yapmadan Kürt ulusal bilincini derinleştiremezler ve Kürt ulusal birliğini sağlayamazlar. Milletleşmenin ideolojisi olan milliyetçiliği red ederek, küçümseyerek, aşağılayarak, millet olan tek bir toplum veya ulus gösterilmeyeceği gibi, millet olunamaz. Belki de bundan dolayı, özellikle Kürt milliyetçiliğine set çekmek, kitlelere nufuz etmesini engellemek için, sürekli Kürt milliyetçiliğine karşı, devşirme Kürtlerin ağzıyla, saldırılar yapılmaktadır. Bununla birlikte takip edebildiğim kadarıyla Kürt milliyetçiliği şimdiye kadar demokrat milliyetçiliğin sınırları dışına çıkmamıştır. Bir bütün olarak Kürt milliyetçileri kendi vatanları olan Kürdistan için mücadele ediyorlar ve hiç bir Kürt siyasi partisinin programında komşu milletlerin ülkelerini işgal edelim diye bir ilke veya istek sözkonusu değildir. Bu güne kadar Kırşehir'i, Hama'yı, Basra'yı veya Hamadan'ı alalım diyen bir Kürtle karşılaşmış değilim. Böyle Kürtleri tanıyan ve bana da bu Kürtlerin siyasal programlarını tanıştırcak birileri varsa beri gelsin!

Yukardaki yaziyi ben aktardim cünkü cogu yerine katiliyorum ama sunuda eklemek istiyorum. Kürtler bir halktir dolayisiyla, herkesin ayni sekilde düsünmesi gerektigi gibi bir fikrin olmasi cok mantikli degil yani herkes ideoloji olarak sosyalizmi sevmek zorunda degil. Pkk, Kürdistan´in özgürlügü icin yola cikti ama en basindan hata yapti.Eger sen bir halkin, özgürlügü icin yola cikiyorsan; yola ciktigin halkinin farkli ideolojilere veya inanclara sahip oldugunu bilerek hareket etmende yarar vardi cünkü insan tek tip degildir, insan; klasik örnekle aciklamak gerekirse, " dünyadaki 6 milyar insan, 6 milyar ayri gezegendir". Neden, "Partiya karkeren Kurdistan" ??? Neden, " LESKEREN AZADIYE KURDISTAN" degil, mesela??Kürtleri ortak kimlikte birlestirecek yaklasimlar neden sergilenmedi? Neden, Sünnilige ve Alevilige veya Zazaliga özgürlük verilmedi?(Ben Kurmancim) Neden, Milliyetcilik ön plana cikarilmadi? Milliyetcilik olmadan bir topluluk nasil olurda kendi hakkini, kimligini ve topragini savunabilir veya elde edebilir? Milliyetcilik, adi üstünde; yeri geldiginde KENDI IRKININ ÜSTÜN TARAFLARINI, INSANLIK TARIHINE VERDIGIN DEGERLERINI, ILK ÜNIVERSITENIN SENIN TOPRAKLARINDA KURULDUGUNU, ILK ROBOT TEKNOLOJISININ SENIN IRKINA MENSUP BIR KISI TARAFINDAN KESFEDILDIGINI... eger anlatmassan, tersine insanlar kardestir diyip kendi özelliklerini ortaya dökmezsen ve senin o kardes irklarin sana "KIRO" benzetmesini laik görürlerse, sen kiro pozisyonuna düsmüs o toplumdan ne beklersin? Bence o toplum ancak ve ancak köle ve assagilik komleksine sahip olmaktan öte gidemez ve saygi göstermek istediklerindede ancak ve ancak EZ BENI, EZ GURBAN... demekten baska bir aksiyona sahip olamazlar yada kendi haklarini garanti altina almadan, asurinin veya ermeninin haklarini savunursan, ozaman; Ermeni seni vurmak icin Zazacilik akimi ortaya cikarir ve AMed´in kendi sehri oldugunu ortaya koyar, Asuri ise Kürt topraklarinin aslinda onlara ait oldugu iddasini ortaya atarlar. Tamam herkes insandir ve herkesin haklari vardir ama elimdeki, bana ait olani´da tutup paylasmaya kalkarsam iste su an düstügümüz durumlara düseriz yani biz elimizdekini kardelerimizle(!) paylasirken kardelerimiz, belirli bir süre sonra aslinda elimizdeki seyin bize degil onlara ait oldugunu söylerler. Deee buyur burdan yakkk.

Dunya,cagimiz siniflar devrim ve izmler. Kurd sorununu aciklamaya yetmedigi gibi Kurd sorununu cok cetrefilli hallere sokmaninda fazla bir anlami yok sanirim. Kurdistan yani Kurdun ulkesi dört parcaya bölunmus uluslar arasi sömurge statusunde olan bir ulkedir. Bu ulkenin temel sorunu butun sinif ve katmalar icin ulkenin iskalden arindirilmasi,ulusal bagimsizligin saglanmasidir. Sorun böyle konunca dogal olarak Kurdistanin ulusal sorununun cözumunu taraf olanlar dogal muttefiklerdir. Dikkat edilirse ne milliyetcilik nede izmlerden hereketle bir önerme olmadigi gibi Kurdistan sorununun temelini teskil eden seyde yani ulusal sorunun cözumunde her kes ulus ekseneinden hareketle katilmak zorundadir. Bu zorunluluk farkli yaklasimlarla sulandirilmamalidir. Dunyada her sömurge ulusun yaklasik olarak sorunlarini böyle cözdugunu sanirim söylemeye bile gerek yoktur. Kurdistan devriminde öncelik ULUSAL DEMOKRATIK DEVRIMDIR. Ulusal demokratik devrimde isbirlikciler haric herkes dogal muttefiktir. Bu dogal muttefiklik dogal ittifaklarida zorunlu kilar. Sorunu karmasiklastirmak yarar degil hep zarar vermistir. Savrulup ayrismak yerine cok basit formulasyonlarla ulusal kimlik ve ulusal siyaset tarifi bir zorunluluktur. Kimin kendine ne veya nasil isimlendirdigi sorun olmamalidir. Bu isimlendirmelerde ayrismayi degil birlikteligi saglamak adina kulllanilmalidirlar. Sosyalistler Kurdistan ulusal demokratik devriminde isbirlikciler haric herkesle dogal muttefiklerdir. Bu anlamada ne sosyalistler nede milliyetcilik birer engel degillerdir. Kurdistanda siniflarin mevzilenmesi ve sinifsal örgutlenmelerin olmasindan daha dogal bir sey olamaz. Bunlari yadirgamakta akli selim bir yaklasim degildir. Kurdistanda ittifaklar siyaseti öncelikli olarak ulkenin özgurlestirilmesi ve iskalden arindirilmasidir. Yani Ulusal demokratik devrimdir. Ulusal demokratik devrim sonrasinda her sinifin kendi sinifsal örgutlenmesiyle iktidari hedeflemesi ve bunun icin calismasida oldukca dogaldir. Sosyalistler soruna bu yaklasimla bakiyorlar. Sevgi ve Selamlar.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.