Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 17 October 2008

Brayê Hêja Fanî!

Ben senin yazılarını zevkle okuyan insanlardan biriyim. Bu konuda kuşkun olmasın. Sen Kürd İnternet dünyasının en üretken, gelişmeleri takip eden insanlardan birisin.. Bu üretkenliğini Kürdistan Forum sürecinde de ortaya koydun.. Bu söylediklerim faktlardan oluşuyor..

Bu son yazını okuduğum zaman şaşırdım kaldım.. Sevgili HeK ve Berwarto'nun yazına sundukları desteği gördüğüm zaman kavrayışımı yorgunluğuma bağlıyarak yazıyı yeniden okudum..
Yazın duygularla dolu, etkilelemek imkansız. Kürdlerin mevcut kölelik durumuna isyan eden her Kürd duygu bazında seninle bir çok şeyi paylaşabilir.. Hatta bazıları bu yazıya Kürd tarihinin [b]“Perde arkası“[/b] gerçekleri olarak bakabilir..
[b]
Sen yazın boyunca tarihi bir tur yapmış Hz. Muhamed'ten Ali'ye, Kürd Mirlerinden Kürd Şeyhlerine ve Şêx Adî'den Cibranli Xalid Bey'e kadar kesimleri topa tutmuşsun..[/b]Ben Kürdlerin kendi tarihlerini ciddi bir şekilde irdeleyerek, yapılan yanlışlıkları bilince çıkarmaları gerektiğine inaniyorum.. Böyle bir tarih çalışması olmadan Kürdlerin sağlıklı bir [b]“kollektif hafızası“[/b] olmayacaktır. Biz tarihi ve tarihi gerçekleri bugün sahip olduğumuz kriterlere vurarak değerlendiremeyiz.. Böyle bir perspektifle tarihe bakdığımız zaman, her şeyi ve herkesi topa tutarız.. O zamanda tarihi kendimizle başlatırız ve sağdan soldan bulduğumuz bir kaç kişiyide kendi tarihimize mönte ederiz.
Bunu yapanlar çok oldu.. Kemalistler buna iyi bir örnek.. Süreci kendileriyle başlatılar.. Miraslarını Orta Asya'da aramaya başladılar.. Kemalist çekirdek kadro ciddi ciddi din değiştirme meselesi üzerine tartışıyorlar.. Bunlar biliniyor.. Kürdlerde PKK süreci kendisiyle başlattı..
Bunların hepsinin sonuçları ortada..

Fazla derinlere girmeden( imkanım olsa sonraki süreçte açmaya çalışacağım) dün sorduğum soruyu yenilemek istiyorum..

Ben [b]“Şêx Adi'nin Arap oluşu ve Cibranli Xalid'ın Dersim deki rolu“[/b] hakkında belge istemiştim..

Hâlâ cevabını bekliyorum.. Çok zor konular ve zaman ister.. Bunu biliyorum..

Şimdilik Şêx Adî'nin etnik kökenine dair bölüme girmek istiyorum.. Şêx Adi'nin “Arap asılı olduğu“ tezi yeni değil.. Bu tez Arap şövenist çevrelerince çokca kullanılan bir tezdir.. Hatta, Saddam rejimi döneminde Êzidî dinine bağlı olan Kürdleri Araplaştırmak için bir silah olarak kullanıldı. Baas rejiminin çıplak şiddetiyle birleştirilen bu tez Musul bölgesinde büyük tahribatlara neden oldu... Araplar dahada ileri giderek sadece Şêx Adi değil, tüm Êzidilerin Arap olduğunu tezini geliştirdiler.
Bazı Kürd çevreleride farklı gerekçelerle [b]“Şêx Adi'nin Arap asılı“[/b] olduğunu söylediler ve hâlâ söyleyenler var.. Kürdlerden bazıları “Şêx Adi'nin bilinçli bir şekilde Êzidi dinini izole ettiğini ve çarpıttığını“ ileri sürerek onu Araplara mal ediyorlar.. Aslında bu kesim Kürdlerin “İslami sürecinin parantezini kapatarak“ İslam öncesi süreci idolleştiriyorlar.. Bu çevrelerin Ê[b]zidicilik, Zerdüşticilik, Yarasancılık, Alevilik ve Kakeyicilik[/b] üzerine yoğunlaşmalarının nedeni Kürd “ulusunu islam öncesi ögelerlerle yeniden oluşturma“ isteminden kaynaklanıyor..

Yine Kürdlerden başka çevreler daha var, Şêx Adi'yi Araplara bağlayan.. Kürd tarihçisi Zorabi'de [b]“Şêx Adi'nin Emeviler ailesinden geldiğini“[/b] söylüyor.. Şêx Adi'nin Laleş'e gelip yerleşmeden önce Şam'da, Lübnan'da ve Bağdat'ta bulunması onun illahi Arap kökenli olduğu anlamına gelmiyor..

Şêx Adi(1072- 1162) yaklaşık olarak aynı dönemde yaşıyan tarihçilere bakmak lazım.. Hatta o dönemde yazılan tarih kitaplarında büyük alimleri ve ünlü şahisyetleri Araplara bağlama bir anlamda modaydı.. Dinin etkisi çok büyüktü..
Daha sonraları dahi aynı gelenek sürmüştür.. Şerefname'yi okuyan herkes bilir, Şerefxan yoğun bir şekilde Kürd Mirlerini Araplara bağlıyor. Bugün dahi bırakın Sünni Kürdleri, Alevi Kürdlerin bazı kesimleri (Ocaklar) kendilerini Araplara bağlıyorlar.. Dersim'deki Kureyşan aşireti kendisini doğrudan Kureyş kavmine bağlamaya çalışıyor..

Kürd asılı ünlü tarihçi [b]İbni El Mustefi Erbili,[/b] Şêx Adi'nin kardeşinin oğlu olan İkinci Şêx Adi'nin oğlu Hasan'a dayanarak “Şêx Adi'nin Şam'ın ’Şova Kurda“ denilen bir mıntıkasında Bitfar köyünde dünyaya geldiğini“ yazıyor.(aktaran Heso Hewirmi Metin dergisi sayfa 109)

Değerli Kürd araştırmacısı [b]Abdulrahman Muziri “El İttihat“[/b] gazetesinin 2001 yılınının şubat ayında çıkan 407, 408, 409 sayılarında “Şex Adi'nin etnik kökeni“ hakkında ciddi bir kaynak taraması yopıyor..
Muziri yine Kürd asılı olan 1232 yılında ölen tarihçi [b]İbni El Esiri'ye dayanarak şöyle diyor: “ Misafiri Oğlu Şêx Adi Hekkari“[/b] diye ondan söz ediyor.. Yine başka bir tarihçi ve 1343 yılında ölen Hafiz Şemseddin El Nihibi Şêx Adi'yi “Hakkarili Misafir'in oğlu Şêx Adi“ diye ismini anıyor.

[b]1327 yılında ölen Harranlı İbni Temiye “ Şêx Adi'nin Emewi olduğu hikayesini“[/b] çürütüyor(H.H'nin age)

Sayın Muziri Şêx Adi'nin arkadaş çevresinin Kürdlerden oluştuğunu söylüyor ve bir çok örnek veriyor:
[b]Ebu Mehemed El Şebeki, Ebu Wefa El Cilwani, Abdulkadir El Şarezori, Şêx İshaq, Şêx Huseyin Botani, Şêx Omer El Guli, Qedib Elban El Musuli vs vs..
Ayrıca sayın Muziri Şêx Adi'nin anasının ismi “Yezda“ ve “ Kürd“ olduğunu söylüyor..[/b]

Sevgili Fani,
Benim bu bilgileri aktarmamın nedeni söylenen her şeyi “kesin, mutlak ve doğru“ olarak bakmamak içindir. “Şêx Adi Araptır“ diyerek işin içinde çıkmak çok semplist bir yaklaşımdır ve Kürdlere zarar verir.. Tarihimiz hâlâ yeni yazılıyor.. Biz geçmişte(bugünde) söylenen her şeye kuşkuyla yaklaşmalıyız ve tartışmalıyız.. Ancak böyle bir çaba neticesinde tarihimizin karanlık sayfaları kısmen de olsa gün yüzüne çıkarabiliriz..

Li gel rêz û silavên Kurdewarîyê

Mewlana Xalid

Brayê Heca, Şeyh Adi'ye ait belge istemeniz yanlış. Ancak kendisiyle ilgili olarak yazılan kitaplar sizin yaptığınız gibi referans olarak verilebilir. Hatırladığım kadarıyla ben Şeyh Adi'nin araplığını biri süryani diğeri yabancı olan bir araştırmacıdan okumuştum. Uzun zaman oldu aynı kitaplara şimdi sahip değilim. Yeni baştan araştırmam ve bu referansları bulmam gerekecek. Bunları söylerken sizin verdiğiniz referansları yabana atmıyorum. Şahsi kanaatim kürtlerin yazdıklarının easas alınmasıdır. Bildiğiniz gibi tarih yaşanıp sonuçlanmış bir süreç olduğu için kanaatlerimin de fazlaca bir ehemmiyeti yok. Sizin ortaya koyduğunuz aksi yönde bilgileri çok değerli buluyorum. "Kürd ulusunu islam öncesi ögelerlerle yeniden oluşturma istemine" gelince, bu girişimini ancak siyaseten bir değeri olur. Benim iddiamı desteklemesine rağmen tarih bilimi bakımından değer taşıdığını söylemem mümkün değil. Farklı bilgileri paylaşmakla büyük incelik gösterdiniz. Bir husus daha, ben bu konunun belli gruplar tarafından hararetle tartışılmakta olduğunu bilmiyordum. Sizden öğrendim. Teşekkür ederim. Selam ve sevgiler.

Brayê Heca MX, Sizin ısrarlı iddialarınız ve yazınızda verdiğiniz refranslara bakarak bir an için hafızamın yanılmış olabileceğini düşünmüştüm. Elimdeki başka kaynaklara bakarak bilgilerimi etüd ettim. Şeyh Adi bin Musafir'in arap ve islam mutasavvıfı olduğu konusunda hafızamın beni yanıltmadığını, referans kitapların son derece açık belgeleri dayanak almakta olduğunu, bu nedenle yazdıklarımın doğru olduğunu gördüm. Dahası Şeyh Adi'nin mutasavvıflığına ilaveten bir de katı sünni olduğu gerçeğine ulaştım. Şeyh Adi'yi, herhangi bir araştırmacının onun hakkındaki yorumlarından ziyade bizzat Şeyh Adi'nin kendi yazdıkları ve öğretisi aracılığıyla tanımak en doğru olanıdır. Araştırmacıların yazdıkarı sonuçta tefsirdir. Şeyh Adi'nin yazdıkları ise kendi niteliğine birinci dereceden tanıklık eden belgelerdir. Tarih belgedir ve buyrun Şeyh Adi'nin bıraktığı belgelerin çözümlemelerine bir göz atın. Şeyh Adi'nin kendi yazdıklarının orijinal nüshalarının nerede bulunacağını da size bu yazım aracılığıyla göstermiş oldum. Şu anda elimde iki kitap var. Biri kürtlerce içiçe yaşamış bir fransız araştırmacı olan Roger Lescot. Diğeri John S. Guest. İlk yazımda ismini hatırlayamadığım süryani yazarın ismini notlarım arasından çıkardım, bu zat aynı zamanda bir süryani papazı olan Aziz Günel'dir. Yazdıkları diğer her iki yazarla paralellik arzediyor. Kitabı hazırda olmadığı için Aziz Günel'den aktarı yapamadım. Sevgiyle kalınız. [b]Roger Lescot[/b] Lescot, 1914 Lyon doğumlu. Paris üniversitesinde fransız edebiyatı, siyasal bilimler ve Doğu dilerini okumdu. 1936 yılında mezun olduktan sonra Fransız hükümeti tarafından bilimsel araştırmalar yapması için Şam'daki Fransız enstitüsüne gönderildi. Avrupa dilleri dışında farsça, arapça ve türkçe bilen Lescot, Şam'daki ilk yıllarında Celadet Ali Bedirxan ile tanıştı. Kürt folklor ürünlerini derledi. [i]Hawar'da Tawûzparêz[/i] ismiyle kürtçe-fransızca yazılar yazdı. Suriye kürtleri arasında o kadar çok tanınıp sevildiki herkes ona [i]Lezgin Axa[/i] diye hitap ederdi. 1938'de Cebel sincar ve Suriye yezidileriyle ilgili ilk çalışmasını yayınladı. Daha sonra [i]"Textes Kurdes"[/i] (kürtçe metinler) iki cilt halinde (ikinci cilt, Memê Alan, Amadekar: Roger Lescot, Avesta, 1997) farnsızcalarıyla birlikte yayınlandı. 1945 yılında Sorbonne Üniversitesi'nde Kürt Dili Kürsünü'nü kurdu ve kürtçe dersler vermeye başladı. Bir yıl sonra ünüversitedeki yerini Beyrut'tan gelen Kamran Ali Bedirxan'a devretti. 1970 yılında Paris'te daha önce Celadet Ali Bedirxan'la hazırladıkları [i]"Grammaire Kurde"[/i] (Kürtçe Gramer)'i yayımladı. Lescot'un, 1938'de yayınlanan, orjnal adı [i]'Enquête sur Les Yezidis de Syrie et du Djebel Sindjar'[/i] olan kitabı, Ayşe Meral tarafından fransızcadan çevrilerek [i]'Yezidiler, Din Tarih ve Toplumsal Hayat, Cebel Sincar ve Suriye Yezidileri'[/i] adıyla 1997 yılında Avesta Yayınları tarafından türkçe olarak yayınlanmış. Lescot'un Şeyh Adi'ye dair yazdıklarını kitabından aynen aktarıyorum. [b]ŞEYH ADİ[/b] Şeyh Adi b. Musafir Beyt far'da, Baalbek bölgesinde, anlaşıldığı kadar Hicri 465 (1072-73) ile Hicri 470 (1077-78) yıllatı arasında doğmuştu. 555-57 yılları arasında öldüğünü bilmekteyiz. Genel olarak ona atfedilen soyağacına göre I. Mervan'ın soyundan gelmekteydi. Şeyh Adi, hayatının ilk kısmını, o dönemin mutasvvıflarıyla tanıştığı Bağdat kentinde geçirmiştir. Orada Ebu Necib Abdulkadir es Sühreverdi'yle, Gazali kardeşlerle, kendisiyle birlikte öğrenci olan ve daha sonra 509 yılında kendisiyle birlikte mekke'ye giderek hacı olan Abdulkadir el Cilani ile tanışmıştır (Hacca gitmesi ilginç değilmi? KF). Adi'nin hocalarının isimleri bizlere kadar gelmiştir. İlk önce Hammed ed Dabbas, Kuzey Irak'a geçtiğinde kendisine hırka veren 'Okeyl el Manbici ve Ebül Vefa el Hülvani. Bunun dışında Hamid el Endulusi adında birisinden ders almıştır. ('Yezidiler, Din Tarih ve Toplumsal Hayat, Cebel Sincar ve Suriye Yezidileri', sayfa 20, Avesta Yayınları, 2001, İstanbul) Böylece bir süre sonra Şeyh Adi'nin kendisi de üstad olmuştur. Şeyhin Bağdat'tan ayrılmadan önce etrafına mürit toplamış olması biraz kuşkulu görünmektedir. Çünki, o daha çok inzivaya çekilmeyi seven birisiydi. C ve Cebel Hakkari'ye gitti ve Laleş'te bulunan hristiyan manastırının harabesine yerleşti. (a.g.e. sayfa 22) [b]ÖĞRETİSİ VE RİSALELERİ[/b] Şeyh Adi'nin tebliğ ettiği öğretiler, bize ulaşan birkaç risale sayesinde iyi bilinmektedir. Bu yazıların sayısı dörttür: I'tikat ehl es sunna ve-l cemaa. Kitap fihi zikr edeb en nefs. Vasaya şeyh 'Adi b. Musafir ila halifa. Vasaya li muridihi Ka'id ve li sa'ir el muridin. Bu risalelerden birincisi, kutsal inancın yani sunni geleneğine tamamen uygun düşen imanın tebliğini oluşturmaktadır. Risalenin sonuç bölümünde yazar (Adi b. Musafir. KF), hiçbir yenilik getirmediğini açıkça ifade eder ve kendisinden önce gelenlerin düşüncelerini aktardığını beyan eder. eser Allah'ın bir olduğu ilkesini ve bu hakikate ulaşmanın yollarını sunarak başlamaktadır. şeyh teorsini desteklemek için Kur'andan ayetler ve hadisler zikreder.(a.g.e. sayfa 22-23) Eserin ikinci kısmı, imanın incelenmesine ayrılmıştır. Adi, imanı şöyle tanımlar: "İman aynı anda hem söz, hem eser,hem de niyettir, itaatle artar ve itaatsizlikle azalır". Bu veli, müslümanların sadece Kur'an ile sünneti takip etmeleri gerektiğini tebliğ etmiştir. Ona göre sadece Ebu Bekir'e, Ömer'e, Osman ve Ali'ye tabi olanlar mümindir. (a.g.e. sayfa 23) Kitabının son bölümünde Adi, mürütlerinin kabul etmeleri gereken çeşitli hakikatleri saymaktadır. Son olarak din günündeAllah'ın, mümünlerin dini yasalara itaatkarlıklarına olduğu kadar onların yenilikçilere (mübtediun) karşı tutumlarına da dikkat edeceğini ifade etmiştir. Eke benzer bir bölüm, bid'at ile ilgili birkaç hadisi ihtiva eder ve İslamın 73 tarikata bölündüğünü söyler. (a.g.e. sayfa 23) [b]BİR BAŞKA KAYNAK[/b] [i]Yezidilerin Tarihi, Melekê Tavus ve Mıshefa Reş'in İzinde[/i], John S. Guest. Avesta Yayınları, 2001 İstanbul. İngilizceden çeviren: İbrahim Bingöl. Yezdi dininin peygamberi olarak görülen Adi b. Musafir yaklaşık olarak 1075 yılında Lübnan'da, Baalbek'in 60 km. güneyindeki Bekaa vadisinin kurak batı yamaçlarında kurulmuş Beyt Far (şimdiki adı Kirbet Qanafar) köyünde dünyaya geldi. (Yezidilerin Tarihi, Melekê Tavus ve Mıshefa Reş'in İzinde, John S. Guest. Avesta Yayınları, 2001 İstanbul, sayfa 42) Babası Musafir b. İsmail, soyu Emevi halifesi Mervan B. el Hakem'e dayanan müslüman bir din adamıydı. Annesinin adı Yezda idi. Adinin anne-babasının ve kızkardeşinin mezarları Bekaa vadisine bakan kadim bir meşe ağacının dibindedir. (a.g.e. sayfa 42) Şeyh Adi'nin Şam'da 1509'da çoğaltılan Sufi yazılarının başlıca elyazmaları küçük bir defter (uzunluğu 18 cm, eni 13 cm) halinde Batı Berlin'de Devlet Kütüphanesinde korunmaktadır. İlahilerinen birinin bulunduğu bir başka el yazması Berlin'de, diğer ikisi British Kütüphanesindedir. 1934 yılında antropolog Amerikalı Henry Field, Cebel Sincar'da Şeyh Adi tarafından yazılan başka Sufi şiirleri de ortaya çıkarmıştır. Bu metinlerin kopyaları şimdi Kongre Kütüphanesindedir. (a.g.e. sayfa 43)

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.