Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 4 August 2008

Batı Avrupa, 1990'ları Berlin Duvarı'nın yıkılışıyla bitti sayılan Soğuk Savaş'ın tortusunu içinden kazımakla geçirdi. İtalya, Belçika, Fransa, Danimarka ve daha nice ülke siyasi dokusuna sızan derin ordularla yüzleşip büyük bir tasfiyeye girişti. Gladio operasyonu, Ergenekon'la hesaplaşmaya başlayan Türkiye için de emsal. Hem derin devletin tasfiyesinde hukukçu ve siyasetçilerin oynadığı rol, hem de medya ve sivil toplumun yeni Gladio'lara direnmesi açısından...

GLADIO'NUN KÖKENİ VE DOĞUŞU • “Gladio“ terimi, Latince ’gladius' kelimesinden geliyor ve anlamı, hançer, kılıç benzeri keskin silahlar; gladyatör kelimesi de aynı kökenden. Bu sözcük, NATO'nun İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Varşova Paktı ülkelerinin Batı Avrupa'ya karşı olası bir saldırısına karşı geliştirdiği ’gizli ordular'a verilen isim. Gladio, aslında sadece İtalya'daki NATO'ya bağlı gizli birimlere verilen ad olmasına karşın, ’Gladio Operasyonu', Avrupa genelinde oluşturulan tüm gizli savunma birimlerinin adı oldu.

TÜM AVRUPA'YA YAYILDI • Gladio ile ilgili en kapsamlı araştırmaları yapan tarihçi Daniele Ganser'in dikkat çektiği bir nokta çok önemli; Gladio'nun kolları küçük, büyük, stratejik açıdan önemli, önemsiz demeden hemen tüm Avrupa ülkelerine uzandı, ancak bazı ülkelerde diğerlerinden daha etkin ve güçlü hale geldi. Bazı ülkelerin Gladio'su sessiz sedasız tetikte beklerken, bazılarının tarihini Gladio yazdı bile. Ülkeler arasındaki bu fark, onların farklı bir toplumsal, siyasal ve sosyolojik şartlarından kaynaklanıyor. Bu farkları incelemeye geçmeden önce, Gladio'nun nasıl bir proje olarak ortaya çıktığını ve temellendirildiğini anlamakta fayda var.

GLADİO OLUŞUMU • Gladio Operasyonu 1948'de, daha NATO kurulmadan Müttefik Ülkeler arasında oluşturulan Batı Birliği'nin Gizli Komitesi (Clandestine Committee of the Western Union - CCWU) bünyesinde geliştirilmeye başlandı. 1949'da NATO kuruldu ve CCWU, NATO ile ortak hareket etmeye başladı. 1951'de de, tamamen NATO'nun içine entegre edilerek Gizli Planlama Komitesi (Clandestine Planning Committee - CPC) adı verilen bir daireye dönüştürüldü. CPC, Franda'da Avrupa Müttefikler Yüksek Merkezi (Supreme Headquarters Allied Powers Europe - SHAPE) tarafından kumanda edilen bir yapı idi. Araştırmacı Ganser göre, CPC'ye paralel olarak, Müttefik Gizli Komitesi (Allied Clandestine Committee - ACC) diye bir birim daha kurulmuştu. 1957'de kurulan ACC, NATO'nun Müttefikler Yüksek Avrupa Komutanı'na (Supreme Allied Commander in Europe - SACEUR) bağlı olarak faaliyet gösteriyordu.
Belçika'nın Mons kentindeki SHAPE karargahında görev yapan SACEUR'dakomutanlar geleneksel olarak Amerikalı'lar arasından seçiliyordu. SACEUR, Washington'da Pentagon'a bağlı olarak çalıştığından, yeni kurulan bu birimlerde ABD, etkisini ciddi ölçüde arttırdı. ACC'nin görevi, Gladio şebekelerinin yönetmeliklerini hazırlamak, gizli faaliyetler yürütebilme kapasitelerini arttırmaktı. Bu amaçla, Amerika ve Britanya'da üsler kuruldu. Almanya, Belçika, Danimarka, Fransa, İspanya, İtalya, Hollanda, Lüksemburg, Norveç, Portekiz ve Yunanistan'da olduğu Türkiye'de de Gladio'nun şebekeleşme faaliyetlerinde aynı ACC etkili oldu. Stratejik planma işi ABD ve İngiltere'de yapıldı.

ASKERİ İSTİHBARATLAR BAŞROLDE • Tüm NATO ülkelerinin içinde yer aldığı Gladio projesinin baş katılımcısı, Avrupa devletlerinin orduları ve askeri istihbarat servisleriydi.
NATO üyesi olmayan, Avusturya, Finlandiya, İrlanda, İsveç ve İsviçre gibi tarafsız bazı Avrupa ülkelerinin de içerisinde bulunduğu bu ağ, ABD'nin CIA ve Britanya'nın SIS ve MI6 istihbarat örgütlerinin yakın takibi ve hamiliğiyle serpildi. Gladio projesinin hayata geçirilmesine, CIA'in kurucusu Allen Dulles'ın ön ayak olduğu ve CIA'nın, Gladio Operasyonu'nun baş mali kaynağı olduğu da iddia ediliyor.

HÜCRE TİPİ ÖRGÜTLENME • Gladio projesi çerçevesinde, Avrupa genelinde, paramiliter mangalar oluşturuldu. Gerçek bir savaş olsa orduların yanısıra savaşacak paramiliter güçlerin başlatacağı direniş hareketleri için toprağın altına silahlar gömüldü, kaçış rotaları hazırlandı. Askeri eğitim alan Gladio milisleri, barış zamanı oluşturdukları gizli hücreler sayesinde, savaş halinde, düşman tarafından kontrol edilen topraklarda sabotaj ve suikastler gibi faaliyetleri yürütebilecekti. Gladio'nun temel ayağı askeriydi ancak sivillerin desteği olmadan, hedeflenen yapılanma oluşturulamazdı. Sivil kanatta, eski Nazi subay ve sempatizanları, faşistler ve sağ siyasetten çeşitli isimler kadar bazen güç ve iktidar arayışındaki sol görüştekiler, bilerek veya bilmeyerek, Gladio'nun neferleri oldular.
CIA'in Gladio'nun faaliyetlerini desteklerken soğuk savaş döneminde yaşanan birçok karanlık olaya ne kadar müdahil olduğu hala süren bir tartışma. Belçika, İtalya ve İsviçre'de bu konuya ilişkin meclis soruşturmaları yapıldı. ABD, Avrupa'da Gladio'nun gerçekleştirdiği bilinen ve söylenen bombalamalar gibi terörizm faaliyetleriyle ilişkisi olmadığını açıkladı.

KONTROLDEN ÇIKAN YAPILAR • Bazı ülkelerde Gladio'nun ne kadar büyüyüp tüm devlet düzenine hükmedecek kadar güçlendiğini düşününce, ABD'nin açıklamalarının tümüyle yanlış olduğunu söylemek güç gibi gözüküyor.
Gladio, her ne kadar İkinci Dünya Savaşı'nın ertesinde başını ABD ve Britanya'nın çektiği müttefik ülkelerin ortak bir projesi olarak geliştiyse de, bu gizli orduların kendi vatandaşlarına karşı gerçekleştirdikleri işkencelerden darbelere, suikastlerden terörist eylemlere kadar bir dizi operasyon ’yerli malı' olarak planlandı ve gerçekleştirildi.
Hatta, Türkiye gibi bazı ülkelerde Gladio'nun hepten kontrolden çıkması ve kendi kuran güçlere karşı çalışır hale gelmesi söz konusu oldu.

WILLIAM COLBY'NİN SIR DOLU ÖLÜMÜ â€¢ Gladio'nun gizli askerleri arasında Naziler'e karşı savaşanlar asıl yönetimi ellerinde tutuyordu. Savaş esnasında Fransa'ya paraşütle inerek direnişçileri örgütleyen ABD'li William Colby, 1951'den itibaren İskandinav Gladio'sunun eğitiminde görev aldı. Colby, Gladio'nun gizli savaşçılarının en üst düzey isimlerinden biriydi. 1973-76 yıllarında ise CIA'yi yönetti. 1976'da, daha sonra Başkan olacak George H.W. Bush'un CIA Başkanlığı'na oynaması ve Henry Kissenger'ın da Colby'nin ayağını kaydırmak üzere harekete geçmesi sonucu, 1975'te ABD siyaset tarihine “Halloween Katliam“ı olarak geçen ve Başkan Gerald Ford'un kabinesindeki önemli bazı isimleri daha muhafazakâr siyasetçilerle değiştirdiği süreç yaşandı. Donald Rumsfeld ve Dick Cheney gibi, ileride ’neo-con' olarak anılacak şahinler bu şekilde siyaset sahnesinde yükselmeye başlamıştı. Kongre'ye karşı çok açık davranıp, CIA'nın şeffaflığını sağlamaya çalışan Colby, 1978'de piyasaya çıkan anı kitabı, “Onurlu Adamlar“da Gladio Operasyonu'ndan bahsederek, “büyük ve önemli bir proje“ demişti.
Colby, 1996'da geceyarısı göl kıyısındaki evinde kanoyla dolaşmaya çıktı ve boğuldu.
Çok şey bildiği ve açıklamaya hazır olduğu için öldürüldüğü yolunda ciddi iddialar bulunuyor.

GLADIO DERSLERİ -1-
Türkiye, kendisini çağdaş dünyanın parçası yapmak için Avrupa Birliği üyeliğine aday oldu. 1999'da üyelik müzakereleri başladı. 2005 yılından bu yana yavaşlama olsa da, üyelik süreci devam ediyor.
Avrupa, 1990'ların başından bu yana, bir yandan Soğuk Savaş'ın bitişiyle eski komünist blok ülkelerle “bir arada yaşama“ konusunda uyum sağlama sürecini ve bunun getirdiği sıkıntıları yaşarken, bir yandan da hemen burnunun dibinde, Balkanlar'da yaşanan dehşet verici katliamlara tanıklık etti. Bu dönem, Avrupa için, hem eski Yugoslavya'da yaşananlara müdahale yönünde kararlı adımlar atmamanın/atamamanın sancısının hissedildiği hem de Soğuk Savaş kutuplaşması sırasında Batı Avrupa'nın siyasi dokusuna sızan ’gizli ordular' konusunda ortaya çıkan gerçeklerle yüzleştiği dönem oldu.

AVRUPA GLADİO İLE YÜZLEŞİYOR • Avrupa Parlamentosu, 1990'da Gladio yapılanmasını tartışmayı başladı. Yeşiller Grubu'ndan İtalyan milletvekili Enrico Falqui, “Birçok Avrupa ülkesinde, demokrasiyi hedef alan karanlık senaryoların, yakın zamanlarda bile tarihi tepetaklak edecek boyutta gelişmelere neden olduğunu gözardı eden ve bu senaryolarla bağlantılı olan kurumlarının tam manasıyla şeffaf olamadığı, gerçekler üzerine kurulmayan bir Avrupa'nın, geleceği de olamaz. Eğer, biri açık ve demokratik, diğeri gizli kapaklı ve gerici iki devletle birden yaşadığımız fikrini yok edemezsek, gelecek diye birşey olmayacak. Bu nedenle, geçtiğimiz yıllarda Avrupa Topluluğu'nun üye ülkelerinde kaç Gladio şebekesi oluştu, bu şebekeler nasıl yapılanmalar, bu soruları yanıtlamamız gerekli“ demişti.
Avrupa Parlamentosu'nun çoğunluğu da milletvekili Enrico Falqui'nin ifade ettiği görüşleri paylaşarak, 22 Kasım 1990'da, Gladio yapılanmalarını şiddetle kınama kararı aldı. Parlamento, Avrupa devletlerine, bu gizli örgütlerin “niteliklerini, yapılarını, amaçlarını, bu tip yeraltı yapılanmaları ve bunlardan kopan muhaliflere ilişkin tüm diğer ayrıntıların soruşturulması çağrısında bulunuldu. Avrupa Parlamentosu'nun bu çağrısı, Gladio'ların, Avrupa devletlerinin politikalarını yasadışı biçimlerde nasıl yönlendirdiğinin ve Avrupa'da yaşanan terörizmi kendi çıkarları için nasıl kullandığının açığa çıkarılmasını da talep ediyordu.

AVRUPA'DA TAM OLARAK BİTMİŞ DEĞİL • Günümüzde Gladio, Avrupa genelinde tamamen ortaya çıkarılmış, temizlenmiş değil. Avrupa derin devletlerinin üyeleri hala, gerek eskinin Demir Perdesi'nde, gerekse Batı Avrupa'da aktif görev yapmaya çalışıyor. Bağlı bulundukları devletler, onları tam manasıyla yok etmedi ya da edemedi. Ortadan kaldırılamayan Gladio'lar zamanla, hem sağ hem de sol kanattan güç toplayarak devlete göbek bağıyla bağlı, siyaset ve mafyanın içiçe girdiği yapılara dönüştüler. Ancak bugün Avrupa'da devletin onayladığı aktif bir Gladio'dan söz etmek güç. AB genelinde birçok devlette, Gladio'nun eski üyelerinden veya benzerlerinden yeni yapıların ’hortlamaması' için büyük gayret gösteriliyor. Bu çabayı gösterenlerin başında da, devletlerden çok, söz konusu ülkenin kendi basını kadar, akademi dünyası ve sivil toplum kuruluşları geliyor.

DEVLET İÇİNDE DEVLET, ORDU İÇİNDE ORDU • 1990'larda, Türkiye'de Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri demokratik, sosyal ve ekonomik geçmişleri açısından küçümsenen ülkelerdi. Oysa bugün bu ülkeler, sadece Türkiye'yi değil, bazı Batı Avrupa ülkelerini bile aşan ölçüde hak ve özgürlükleri temel alan yeni anayasalar ve hukuki düzenlemeler yaptılar. Türkiye bu yılları siyaseten ıskaladı. Üstelik bu dönemde ülkenin Güneydoğu ve Doğusu'nda süren ’düşük yoğunluklu savaş', kendi Gladio'sunu devlet içinde devlet, ordu içinde ordu olarak tasvir edilebilecek bir yapıya dönüştürdü. Bir yıldan fazla süren araştırma sonucunda hazırlanan ve mahkeme tarafından kabul edilen iddianameden öğrendiğimize göre Türk Gladio'su, Ergenekon Terör Örgütü'ne dönüşmüş.
Gladio'nun hikayesi, ’derin devlet'in kendi bildiğini okumak, kendi doğru saydığını yapmak ve son kertede, sadece ve sadece kendi gücünü korumak için neler yapabileceğinin bir öyküsüdür. Susurluk'ta 1996'da bir kazayla ortaya dökülen devlet-mafya-siyasetçi ilişkileri zincirinin yarattığı toplumsal şok, bir temizlenme süreci başlatabilseydi, bugün Türkiye çok daha rahat günler geçiriyor, o dönemden bu yana Gladio'ya kurban verilenler de yaşıyor olurdu.
Şimdi Türkiye'nin önünde yine ciddi bir fırsat var: Kendi Gladio'sunu sessizce tasfiye etmek. Böylece ilk kez Türkiye, kendi tarihini değiştirmekle kalmaz, bütün Avrupa'yı sarsabilecek bir dönüşüme öncülük eder. Böylece Türkiye, Batı Avrupa'yı takip etmeyi bırakıp, onun önüne geçebilir. Tıpkı AB'nin yeni ülkelerinin 1990'larda yaptıkları gibi.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.