Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 13 July 2008

1925 Hareketi'ni Anma ve Bir Değerlendirme

1925 Kürdistan Ulusal Hareketi'nin lider ve savaşçılarını anma programı“, 4 Temmuz 2008 tarihinde son buldu. Bu projenin gerçekleşmesi ile ilgili tartışmalar devam etmektedir. Bu tartışmaların çoğu, doğru bilgilere dayanmamaktadır. Bu tartışmaların sağlıklı sürdürülmesi için, kısa bir değerlendirme yapmanın gerekli olduğu ortaya çıktı. Ben de komite üyesi olmam nedeniyle bir değerlendirmeyi kamuoyuna sunmayı gerekli gördüm.

--------------------------------------------------------------------------------

1925 Kürdistan Ulusal Hareketi'nin lider ve savaşçılarını anma programının gerekliliğine, 17 Haziran 2008 günü, TEVKURD, Kürt parti ve dernekleri, bağımsız yurtsever Kürt şahsiyetleri birlikte, yaptıkları ortak bir toplantı sonucunda karar verdiler. Bu toplantıda, anma programı çerçevesinde yapılacaklar, da değişik öneri ve seçenekler halinde sunuldu.

İkinci toplantıda, birinci toplantıda yapılan öneriler, toplantıya katılan örgüt temsilcileri ve bağımız şahsiyetlerin sundukları öneriler alt-alta sırlanarak; bütün komite üyelerinin özgür tartışmaları sonucunda 1925 Kürdistan Ulusal Hareketinin Lider ve Savaşçılarını Anma Programı çerçevelendirildi, bu programı gerçekleştirmek için, “1925 Kürdistan Ulusal Hareketi'nin Lider ve Savaşçılarını Anma Komitesi“, TEVKURD, Komeleya Ehmedê Xanî, Devrimci Demokratlar/CIWAN KURD, Weşana Ray, Bağımsız Yurtsever Şahsiyetler tarafından oluşturuldu. Destekleyen örgütlerin saptanması yoluna gidildi. Bu destekleyen örgütlerin isimlerinin anma programında ve diğer Komite açıklamalarında yazılı olarak açıklanıp açıklanmayacağı, örgüt temsilcilerine sorularak saptandı ve isimlerin açıklanmaması örgüt temsilcilerinin önerileri doğrultusunda karar altına alındı.

Anma için yapılan toplantıların şekli ve toplantılarda karar alma biçimi...
17 Haziran'da başlayan ve 4 Temmuzda sonuçlanan “Anma Programının“ gerçekleşmesi için, 8 kapsamlı gündemli toplantı yapılmıştır. Bunun dışında, yapılmaya karar verilen işlerin gerçekleşmesi ve sonuçlandırılması için, çok sayıda gündemli olmayan, ara toplantılar yapıldı.

Bu toplantılar genel olarak tüm tarafların ve Komite üyelerinin katılımıyla gerçekleşti.

Toplantılarda gündem, ihtiyaçlara ve yapılacaklara göre, toplantıyı yöneten ve çalışmaları yakından izleyen biri olarak benim önerdiğim, Komite üyelerinin de öneri ve katkılarıyla gerçekleşen gündemle toplantılar gerçekleşti. Gündemin saptanmasından sonra, gündem maddelerinin sınırları içinde kapsamlı, özgün, her komite üyesinin katılımıyla yapılan tartışmalarla kararlar alındı.

Bu toplantıların, verimli, sonuç alıcı olduğu tartışmasızdır. Toplantılarda her kes özgürce görüşlerini dile getirdi. Komite üyelerinin önerdikleri tüm konular dışlanmadan, alt-alta sırlanarak mutlaka tartışmaya sunuldu, tartışma sonucunda konuların dışarıda kalıp-kalmamalarına, gerekli olup-olmadıklarına karar verildi.

Komite üyelerinin performansı...
Çalışma boyunca, belirli aksaklıklar ve eksiklikler olmasına rağmen, Komite, bir bütün olarak, Komite üyeleri tek-tek toplantılarda, çalışmalarında, uyumlu, verimli, üretken ve iyi bir performansla çalışma yürüttü.

Komite ve Komite üyeleri, kısa sürede, çok az olanaklarla çok işi becerme yeteneği ve kabiliyetini gösterdiler.

Komite üyelerinin ilişkileri, demokratik ve katılımcı bir zihniyetle sürdürüldü. Komite üyeleri çalışmalara üst düzeyde bir katılım başarısı gösterdiler.

Örgütlerin performansı...
Komite üyelerinin temsil ettikleri örgütlerin ve destekleyici örgütlerin, çalışmalarda gerekli katılımı göstermedikleri ortada. Bu nedenle, Büyük Şehir Belediyesi önünde Diyarbakır Valisi ve 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin yasaklama kararıyla birlikte örgütlerin tutumlarını protesto etmek için, oturma eylemi yapma yoluna gidildi.

Bu protestoya rağmen, parti ve örgütler, kendi tutumlarında olumludan yana bir değişiklik yapmadılar, tersine daha olumsuz bir tutum izlediler. Bütün eylemler, Komite üyelerinin katılımı ve değişik halk kesimlerinden gelen yurtsever unsurlar ve halktan insanlarla gerçekleştirildi. Parti ve örgütlerin yöneticileri, ağırlıklı olarak üyeleri anma programlarına katılmadılar.

Anma Programı: Yapılanlar ve Yapılamayanlar, Başarı Oranı...
Komite'nin ikinci toplantısında, yapılan kapsamlı öneriler ve tartışmalar sonucunda, “Anma Programı“ çerçevelendirildi. Anma programı çerçevesinde yapılacaklar saptanarak yazılı bir biçimde kamuoyuna ve basına, değişik biçimler altında açıklandı. Bu anma programımızı, konularına göre sıralayarak, yapılanları ve yapılamayanları gözler önüne sermek gerekiyor.

Kitlesel olarak bildiri dağıtmak: Komite, 1925 Kürdistan Ulusal Hareketi'nin muhtevasını açıklayan bir bildiriyi, Tahsin Sever'in hazırladığı taslak metin üzerinde çalışma yaparak karara bağladı. Taslak metin üzerinde köklü değişiklikler yapılmadı, Hareketin tanımı konusunda görüş birliği sağlandıktan sonra, benim ağırlıkla ve diğer üyelerin önerleriyle bildiri somutlaştırıldı. Bildirinin Kürtçe ve Türkçesi, 24 Haziran'da hazır hale geldi. Bildiri 26 Haziran 2008'de çoğaltıldı.

Bu bildirinin, 27 Haziran 2008 günü Diyarbakır'da 4-5.000 kadar bir sayı çerçevesinde genel kitleye dağıtılması, Ulu Cami önündeki Anma Toplantısından sonra basına ve katılımcılara dağıtılması karar altına alındı. Ama bir grubun önerisi üzerine, bildirinin kitlesel olarak dağıtılması sorunu, kitleye açıklanmasına rağmen gerçekleştirilmedi. Bildirinin dağıtılması, panel sonrasında panel katılımcılarına, Ulu Cami Önündeki anma toplantısı ve Mevlüt'den sonra katılımcılara ve basına dağıtılması karar altına alındı. Panel gerçekleşmediğinde, protesto eyleminden sonra, Ulu Cami Önündeki Anma Toplantısı ve Mevlüt'den sonra bildiri dağıtıldı.

Panel: Panelistlerin saptanması ve hazır hale gelmeleri oldukça zor olmasına rağmen, kısa sürede saptandı. Panelistler uzman kişilerden oluşmadığından, panelin amacının da anma merkezli olmasından dolayı, panelistlerin saptanmasında eşitlik ve genellik prensibine göre hareket edildi, adaletli davranıldı. Bütün kesimlerden panelistlerin saptanması yoluna gidildi. Panelistlerin saptanmasından sonra, belirli panelistler arasında bir panik oluşmasına rağmen, sorunlu durumun aşılacağı konusunda rahatlamanın sağlanması için gayret gösterildi. Panelin karakteri ve muhtevası hakkında yapılan tartışmalar da, artı kültür unsur eklemeleri olarak bilincimize taşındı.

Panel, Diyarbakır Valiliği tarafından yasaklandığı için yapılamadı. Sokak Paneli'ni gerçekleştirmek olanaklı olmasına rağmen, Komite üyelerinin ve panelistlerin çoğunluğunun istememesinden dolayı, panel yerine Mahkemenin ve valiliğin yasaklama kararını protesto etmek için Büyük Şehir Belediye binasının önünde eylem yapıldı.

Panel yerine, protesto eylemi ikame edildiği için, protesto eyleminde, yasaklara karşı benim konuşma yapmam, bildirinin Kürtçesinin Şêx Lezgîn ve Türkçesinin Mehmet Konuk tarafından okunması kaçınılmaz hale geldi. Yoksa ismi geçen arkadaşlar, bildiriyi Ulu Cami önünde Kürtçe ve Türkçe okuyacaklardı. Ben de panel yöneticisi olduğum halde, protesto eyleminin yöneticiliği ve bildirinin okunmasından önce konuşmanın yapılması bana kaldı. Bu da, Komitemizin 6. Toplantısında karar altına alındı.

Protesto eyleminde, basına geniş bilgi verme olanağını, özellikle de oturma eyleminden sonra bulduk.

Ulu Cami Önünde anma Toplantısı: Yasaklamaya rağmen, büyük bir katılımla olmazsa bile, büyük bir çoşku ve içerikli konuşmalarla gerçekleşti. Hareketin ve Azadi Örgütünün liderleri Şeyh Sait ve Cıbranlı Halıt Bey'in resimleri taşındı, lider kadronun konuşmalarından önemli pasajlar, büyük pankartlar vasıtasıyla sunuldu, anma “Kürdistan Lider ve Savaşçılarını Unutmayacağız“ şiarı atında gerçekleşti ve bildiri dağıtıldı.

Ulu Cami önündeki anma toplantısında da, doğal olarak konuşmacılar değişti: Panelde konuşmacı olan Tahsin Sever, Dr. Mahmut Öngören, Av. Sıtkı Zilan, Muhittin Batmanlı, Şêx Zihnî konuştu. Bu konuda tüm katılımcılara hak tanındı. Ama konuşma yapmak isteyen arkadaşlar olmadı.

Mevlüt: Liceliler Taziye Evi önünde basın toplantısı ve içerde Kürtçe Mevlüt okunarak, geniş katılımlı bir tarzda gerçekleşti.

Komite üyeleri devletin yasaklamalarına ve iç engellemelere rağmen, cesur ve kararlı tutum gösterdiler, Anma Programını başarıyla ve yüksek bir performansla gerçekleştirdiler. Anma Programında başarılı bir çizgi tutuldu, kaliteli bir iş yapıldı.

Komite üyelerinin örgütleri ve destekleme kararını açıklayan örgütler, katılım konusunda sınıfta kaldı.

Yasaklamalara karşı tutum...
Diyarbakır Sulh Ceza Mahkemesi'nin ve Valiliğin anma toplantısını bütün unsurlarıyla yasaklama 27 Haziran 2000 günü saat 09.00'da kamera ile bana tebliğ edilmek istendiği zaman, ilk planda kabul etmedim. Ama yasaklama kararı, bizden önce Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanlığına tebliğ edildiği için tebliği kabul etmek durumunda kaldım. Kamera karşısındaki tebliğde, Mahkemeye, Valiliğe, emniyete karşı sert eleştirilerde bulundum. Bu kararın hukuk dışı, keyfi, demokrasi ve Avrupa Birliği Kriterlerine, AİHM'nin kararlarına, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesine, İnsan hakları Beyannamesine aykırı olduğunu belirttim. Bizim programımızı, “Komitenin kararında bir değişiklik olmadığı zaman her şartta uygulamaya geçireceğimizi, bildiriyi yasaklasanız da dağıtacağımızı, hatta karar verirsek devlet dairelerinde ve karakolda da dağıtabileceğimizi, istediğimiz zaman da emniyetin bizi yakalamayacağını“ ifade ettim.

Tebliğden sonra, kollektif hukukumuzun gereği olarak, yeni durum değişikliğini değerlendirmek, yeni kararlar oluşturmak için, Komite üyelerini toplantıya çağırma konusunda de facto bir konum kazanan Mehmet Konuk arkadaşa ulaştım. Durumu anlattım. Olağanüstü olarak arkadaşları toplantıya çağırdık. Bu nedenle, Komite'nin kararına kadar, durumun kamuoyunda yaygınlaştırılmamasını ve aktarılmamasını benimsedik. Tersine Komite kararı olmadan kendimize göre komite adına tasarrufta bulunmak, kolektif çalışma etiğine ve hukukuna aykırıydı.

Ama ne yazık ki, biz toplantıya geldiğimizde, birçok çevre durumundan haberdar olmuş, anma programının engelleme lobisi büyük bir zevk ve heyecanla çalışmaya başlamıştı.

Tespit edilen saat da toplantı yapıldı. Alınacak karar Panelistleri de ilgilendirdiği için, aynı gün saat 17.00'de panelistlerle yapılacak toplantı, yasaklama konusunu içeren ve tartışılan bir toplantı haline geldi. Toplantıda yapılan uzun tartışmalar ve öneriler sonucunda:

1-Yasaklama kararı, Diyarbakır Büyük Şehir belediyesi önünde protesto edilecek. Ön konuşmayı ben, bildiriyi de Şêx Zihnî ve Mehmet Konuk okuyacaklar.

2- Programımızda panel hariç herhangi bir aksama yapılmayacak. Ulu Cami Önünde Anma ve Liceliler Taziye Evinde Mevlüt toplantıları yapılacak.

3- Programımız devam ettiği için, yasaklama konusunda bir açıklamanın yapılmasının gerekli olmadığı, protesto eyleminde bu konuda gerekli açıklamaların yapılacağı, karar altına alındı.

Weşana Ray açıklama yapacağını belirtti, Komite üyeleri de buna karşı çıkmadılar. Netice olarak da yaptılar.

Komite bu kararlara göre hareket etti.

Oturma Eylemi...
Komitenin genişletilmiş ve panelistlerin katıldığı toplantıda da, oturma eylemini yapmayı düşündüğümü, ama ortak çalışmadan dolayı bu konuyu komiteye getirdiğimi ifade ettim. Komite, bu konuda bir karara varmadı. Bu eylemin ucu açık tutuldu. Zaten Komite kendisiyle ilgili bir karar alır. Yoksa başkaları ve Komite üyeleriyle ilgili bu konuda karar verme hakkı yoktur.

Protesto eyleminde, anma programını organize eden ve destekleyen parti ve örgütlerin yönetici ve üyelerinin protesto eylemi için alana gelmemeleri, onları başa almak koşuluyla devlet yetkililerinin kararını protesto etmek için Oturma Eylemine karar verdim.

Bu karar, benim kişisel bir kararımdı. Kimseyi de oturma eylemine zorlamadım. Oturanların hepsi de gönüllü ve memnuniyetle oturma eylemine katıldılar. Katılmayanlar da alanı terk ettiler ya da bizi oturma eylemine katılmadan desteklemeye devam ettiler.

Kürdistan Davası'nın başlı başına büyük bir macera olduğunun anlaşılmış olması gerekir. Bu davanın başarıya ulaşmasının, büyük eylemler, büyük çalışma tarzlarını istediği tartışmasız. Bu nedenle, Oturma Eylemi bu büyük eylemler yanında deveden kulaktır. Bu eylemin provakasyon olarak nitelendirilmesi, hiçbir şey yapmayalım anlamına gelir. Ayrıca eylem sırasında ve sonrasında emniyetin ve devlet güçlerinin herhangi bir şey yapmaya cesaret göstermemeleri de, bu görüşlerin yanlışlığını ortaya koymaktadır.

Bazılarına göre, devletin yasak kararına uymamamızın kendisi provakasyondur. Bu nedenle bazı arkadaşlar ve çevreler de tüm eylemlerimizi provakasyon olarak nitelendirmektedir. Bu nedenle, sadece bizim Oturma Eylemimiz değil, Ulu Cami Önündeki Anma Toplantısına ve Mevlüt'e katılmadıkları için de, bu eylemler de provakasyon karakterine sahip eylemlerdir.

Basınla İlişkiler...
“1925 Kürdistan Ulusal Hareketinin liderleri ve savaşçılarının Anma Programı“ konusunda çalışmaya başladığımız günden itibaren Kürt ve Türk basınıyla yakın ilişki içinde olundu. Anma Programımız bir bütün olarak kamuoyuna basın kanalıyla duyurulduğu gibi, her eylem (Panel, Ulu Cami Önünde Anma, Mevlüt) kendi başlarına değişik araçlarla basına duyuruldu ve basında kamuoyuna duyurdu.

Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi önündeki Protesto eyleminden, Ulu Cami önündeki Anma Toplantısından, Mevlüt'ten sonra konuyu detaylı bir biçimde haber-yorum biçiminde üç makaleyle gelişmeleri basına duyurdum, basında bu haber-yorum yazılarıma yer verdi.

Eylemlerimiz, yerel yazılı ve görsel basında büyük yankı buldukları ve yer aldıkları gibi; ulusal Türk basınında da sansürlü bir biçimde yer aldılar.

Sonuç olarak diyebilirim ki, Kürdistan Davası'nın karakterinin anlaşılması ve bu davanın başarıya ulaşması için, dünyanın yeni koşullarında gerçekleştirilecek eylem tarzı konusunda bilinçlenme düzleminde katledilecek çok yolumuz var.

Amed, 11. 0. 2008

İbrahim GÜÇLÜ
[email protected]

Gelecek yazımda, “Kürdistan davası bir macera ve fikir kahramanlarının sorunu mu?“ konusunu ele alacağım.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.