Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 2 May 2008

Hocam bu yazımda Dicla üzerine yazdıklarımı toparlamaya çalışacağım.

Tigra, Med ve Akhameniş dillerinde kullanılan bir sözcük. Medce eski dönem kürtçesi, Akhamenişce eski dönem farsçası olarak kabul ediliyor. Aradan geçen 2500 yılı aşkın zaman süresince dillerin değişime uğraması kaçınılmaz. Günümüz kürtçesinde ve farsçasında 'tigra'nın 'G'si düşmüş. Sondaki 'A' seslisi de kullanılmıyor. Ok anlamındaki sözcük 'Tîr' şeklinde 'İ' ünlüsünün şapkalı versiyonuyla teleffuz ediliyor. Farsça ve Kürtçe'de kelimenin yazımı ve telaffuzu aynı. Şapkalı 'İ' vokali yayarak telaffuz etmeyi gerektiriyor. Vokalin yayılması kelimeden bir harfin eksildiğine işarettir. 'G' konsonantının sentax kuralı gereğince (ilk konsonant olması nedeniyle) düşmesiyle onun üzerini örtecek şekilde yayılarak okunuyor.

Sadece feyliler tîr yerine 'siham' diyorlar. Siham farsçanın bazı lehçelerinde de var.

Kelimenin Albancası 'shigjete' şeklinde.

Sizin kaplan'da ısrarınız bir başka konuyu açtı.

Eski İranî dillerde (Medce-Akhamenişce) ok kelimesinde bulunan TGR konsonantları batı dillerinin bu arada grekçenin kaplan anlamına gelen sözcüklerinde var. Sadece konsonantlar değil vokaller de benzer. Tigra ile tiger'i karşılaştırınız.. Bununla bitmiyor. Kürtçede kaplan anlamına gelen piling kelimesinin ilk hecesi 'pil' İskandinav dillerinde tam tersine ok anlamına geliyor. İspanyolca 'flecha' sözcüğü yine ok anlamında. Akraba dillerde karşılaşılması kaçınılmaz olan yakınlık bu dillerde ok ve kaplan kelimelerinin aynı kökten türetilmiş olabileceklerini kuvvetli bir ihtimal olarak düşünmemiz gerektiğini gösteriyor.

Oysa bizim tartıştığımız konu bu değil. Sözcükler üzerine linguistik bir yargıda bulunmayı da amaçlamıyoruz.

Bu arada bazı kıstasları hatırlamamız gerekir. Bugünkü sözcüklerden hareketle geçmişte kullanılan sözcükleri anlamlandırmaya çalışmak, yada sözcüklerin kökenine ilişkin bir yargıya varmak etimolojinin konusu değil. Etimoloji, tarihin yardımcısı bir bilim dalı olarak anlamı bilinen eski sözcüklerden hareketle günümüz sözcüklerinin kökenini, geçirdiği evrimleri, uğradığı değişiklikleri bir kronolojiyi esas alarak incelemeyi öngörüyor. Tersinden başlamak popülist bir yaklaşıma tekabül eder. Zaten bu nedenle popüler-etimoloji diye isimlendiriliyor. Kronolojinin ve yazılı belgelerin gözardı edilmesi etimolojinin son derece yanlış bir mecrada ilerlemesine neden olur.

Biz yine Tigra'ya dönelim. Tigra'nın ok anlamına geldiğini. Tîr'e dönüştüğünü, tîr'in ise kürtçe ve farsçada hala yaşayan bir sözcük olduğunu biliyoruz. Oysa ne kürtler ne farslar bugün Dicla yada Dijle derken 'tir'le ifade etmiyorlar. Sözcüğü Tîr kök sözcüğünden indirmiyorlar. Ok anlamında bir mana yakıştırmıyorlar. Med'ler kürtmüdür, değilmidir anlamında söylemiyorum. Böyle bir tartışma açmak için de söylemiyorum. Medler kürtlerin terkibinde vardır ama kürtlerin Dicla'yı isimlendirmesi Med dilinden gelen sözcükle çakışmıyor. Kelimenin kendisinin tanıklık ettiği gerçek bu.

Tig-Gal kelimesine bakalım. Tarih Ansiklopesinde yazılan türkî yorumunda 'Ulu Irmak' anlamına geldiği belirtilmiş. Önce Gal sözcüğünü alalım. Gal, Sumer sitelerinin yöneticilerine verilen kral-hükümdar anlamında bir sözcük. Rahip anlamında da kullanılıyor, ancak rahibin erk sahibi yani hükümdar olması halinde 'GAL' sıfatı veriliyor. Ulu anlamında değil. Sumerce ulu anlamına gelen sözcük 'LU' şeklindedir. Bir kral birden fazla siteyi ele geçirdiği zaman kendisine büyük kral yada yüce kral anlamında 'LUGAL' deniliyor. Lugal, imparator anlamına geliyor. 'GAL' sözcüğünü kullanan bir başka halk yine Sumerler gibi rahip devleti olan Frigler'dir. Friglerde de rahiplere aynen Sumer'de olduğu gibi 'GAL' deniyor. Başrahip aynı zamanada ülkenin kralı durumunda ve kendisine güç sahibi, erk sahibi anlamında ARCHİGAL deniyor. O halde 'GAL' sözcüğü ulu anlamını taşımıyor. GAL'in kelime çevirisini esas almayıp rahip anlamından hareketle yücelik atfedelim. GAL sözcüğü, ırmak yada akarsu anlamlarına hiç gelmiyor. TİG de akarsu anlamına gelmiyor. O zaman Irmak nerede, hangi sözcükte?

Zig ve Dig kelimelerinin Sumer'in farklı dönemlerinde ve sitelerinde yüksek, anlamında kullanıldığını biliyoruz. Bu durumda, yakıştırılan 'ULU NEHİR' anlamlandırması acaba hangi sözcüklerde yatıyor sorusu ister istemez ortaya çıkıyor. TİG-GAL Sumerceye sadık kalınarak ancak 'ulu rahip-yüksek kıyı rahibi' olarak çevrilebilir. TİG-GAL şeklindeki iddianın çevirisi oturmadığı gibi sözcüğün bizzat kendisini şüpheyle karşılamak için yeterli neden oluşuyor.

Sumerce 'İdigna' sözcüğü daha bir anlamlı oturuyor. Diğer dillerde Dicla (ar.), Dklat (erm.), İdiqlat/Diqlat (asur/akkad) gibi benzer isimlendirmeler olması formun doğruluğunu ayrıca teyid ediyor.

Fırat'a Sumerlerin 'Purato' demeleri, Purato'nun; Sumerce çok su taşıyan nehir anlamına gelmesi bu sözcükte nehir-akarsu anlamına gelen 'ATO' sözcüğünü tesbit etmemize yarıyor. ATO ile Dicla'nın isimlendirilmesinde 'İD' anlamına gelen nehir sözcükleri yakınlık gösteriyorlar. 'İD' sözcüğü, ilaveten Kürdistan'daki İdil ırmağının isimlendirmesinde de yer alıyor. Sumercesinin Honigmann tarafından doğru transkripe edildiği ve anlamlandırıldığı böylece açıklık kazanıyor.

Nehrin Kürtçe ismi Dicla. 'J'li versiyonunda yere alan 'J-C' dönüşümünü yukarda açıkladığım için yeniden değinmiyorum. Dicla iki heceli bileşik isimdir. İkinci hecede yer alan 'LA' sözcüğü herhangi bir dilden borçlanılmış değil. İsimlendirmenin Kürtçesi Sumerceden farklı ve özgün. 'LA' kürtçede akarsu anlamına geliyor. Masalla, Diyala, Dicla yada Dijle isimlendirmelerinde yer alıyor.

Baştaki DİC(J) hecesi kürtlerin bugün hala yaygın şekilde kullanıyor olmaları nedeniyle TÎR, TÎJ(Güneş ışını), TUJ (Sivri-acı) sözcükleriyle ilgili değildir.

Kürtlerin dillerinde var olan ve günümüzde de kullanmakta oldukları bu temel sözcükleri sadece Dicla'ya münhasıran değiştirmiş olmalarına dayanak yapacağımız geçerli bir sebep yok ortada. DİC'in evrilerek değiştiğini söylecek olsak ilişkilendirmeye çalıştığımız kelimeler DİC'e dönüşmeden dilimizde varlığını sürdürüyor. O halde DİC farklı bir anlam taşıyor.

Dilimizde DİC şeklinde yer alan kök sözcüğün diğer dillerdeki isimlendirmelerde (dig-tig-diq-dk) yer almasına ilaveten özdeş denecek kadar yakın benzerlik gösteriyor oluşu da ortak bir sözcükle karşı-karşıya olduğumuz kanısını güçlendiriyor. Med, Fars, Grek isimlendirmeleri ok ve kaplandan hareketle sivri-hızlı özelliklerine vurgu yapan bir anlamı esas alırken, Sumerce ve Kürtçe anlam itibarıyla yükseğe ve yüceliğe vurguda bulunuyor.

Etimoloji, kronolojik sıralamayı gözetmek zorundadır demiştik. Tarihin kuralı da budur. Tarih önce yazılı vesikalardır. En eski vesikalar Sumer'e ait. Asur, Babil vesikaları Sumer'e göre daha yeni. Bu kronolojik tasnif DİC sözcüğünün Sumerce'den kürtçeye yada diğer dillere geçtiğini kanıtlamıyor. Sözcüğün yazıya ilk geçtiği formu açıklıyor ve diğer yazımlarla ilgisini kanıtlıyor. Kürtlerle ilgili olarak Kürtçe ve Sumerce arasında bir ilişkinin varlığını kanıtlıyor. Sumer ve kürt dilleri arasındaki ilişki sadece Dicla sözcüğüyle sınırlı değil. Sumer diliyle ilişkili birçok sözcük günümüz kürtçesinde yaşıyor.

Merhabalar Vallahi bu metodolojiye ve toparladigin anlatim tarzina ancak sapka cikarilir...Kisa bir makaleye, temel isteyen bu denli karmasik hususa aydinlatici cevaplari siralamak gayet basarili; isterse materyalde eksiklik olsun- oyle bir seyi tesbit ettigimden degil- ya da fazlaliklar, farketmiyor... Bir kere, yazidan ilk cikardigim sonuc, Kurdcenin Sumer diliyle rabitasi oldugu, ve en azindan su veya bicimde sosyal iliskilerden oturu etkilesimi... Ayrica Ferat- Eufrad(es) gibi bu nehire verilen Kurdce ve Grekce isimlerin kesinlikle Sumer'ce Purato'dan kaynaklandiginida ogrenmis oldum. Demekki Grekler ismi, Sumerlerden almislar.Dicle'ninse yine Sumerceden kaynaklandigini,asagiya aldigim paragrafin teyid ediyor: "Sumerce 'İdigna' sözcüğü daha bir anlamlı oturuyor. Diğer dillerde Dicla (ar.), Dklat (erm.), İdiqlat/Diqlat (asur/akkad) gibi benzer isimlendirmeler olması formun doğruluğunu ayrıca teyid ediyor." Simdi bu durumda Grekce Tigris, yani kaplan kelimesinin Dicleyle alakasi ne olacak ? Grekce nehir " Potamos" demek... Grekler bu nehire " Kaplan nehri" derken, her seyden evvel zaten zoolojik tarihceyle kaplanlarin varligindan oturu bu ismi vermis olacaklardir. Tigris, Tigra ile cok yakin gorunuyor; Ingilizcede ve hemen tum bati dillerinde kaplan icin kullanilan kelime, kesinkes Tigris'ten tureme..Tiger, taiga , tigre vs gibi... Velhasili biz demisiz Dicla, Grek demis Tigris; Arap bizden, Bati ise Grekten almis bu kelimeyi. Bunda sasilacak bir sey yok; Ingilizcenin en az % 20 civarinda Grekce kelimelerle donatildigini okumustum; bunu ispat edebiliriz... Ve hatiri sayili bir Arapca'da var bati dillerinde. Arapcanin icersinde bulunan Asuri-Ermeni-Kurdi kelimeler ise, kimbilir kac bin adete tekabul ediyor ! Velhasili, kaplan Kurdistan'in asli yerlilerinden biri;bizzat ismini Grekce'ye ve bati dunyasina vermis...Dicle nehrinede...Bunu biliyoruz.Burada hic bir yanlisim yok... Ote yandan da "Tijr" mahlasinin kaplan anlamina geldigini okudugum tek bir yazidan, aslini astarini arastirmadan kabullenip kulanmam ise, tipik bir cehalet ornegi... En azindan bu hususta bariz cuvallamami bana gayet tutarli bicimde gostermenden oturu kocaman bir tesekkur...Severim boyle seyleri; hele birde ispatli ifade edildiginde...

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.