Ana içeriğe atla
Submitted by Rêvebir_D on 2 January 2014

Kürdistan halkı yeni bir yıla can çekişmekte olan dört sömürgeci sistemden kurtulmanın mücadelesi ile giriyor. İran’ın sömürgeci molla rejimi Doğu Kürdistan’ın mücadelesinde yalnızlığa itilen Milli Kurtuluş güçlerini tümden etkisizleştirmenin sevdası ile gün geçmiyor ki darağacında sahte şeriat hükümleri ile Kürt gençlerini idam etmesin.

Evrensel medyanın kamera düzenleri ile neredeyse canlı sunulan idam vahşeti artık sıradan vakayi adliyeden sayılmakta, her geçen gün yeni sayılar eklenerek çoğalmaktadır. Kürdün cesedi para etmiyor, petrol değeri ile de ölçülmüyor; PDK ve PKK gibi etkinliği olan siyasi partilerimizin de parti çıkarları ve İran’la anlaşmaları her şeyin üstünde iken en azından neredeyse tepkisiz kalmalarına şahitlik yaparak 2014’ü karşılıyoruz.

Anlaşılan bu partilerden beklentilerimiz de giderek anlamını yitirmektedir. Kendi aralarında özellikle artık çantada keklik sayılan Rojava Kürdistan’ı için amansız bir mücadeleyi, iktidar paylaşmasını şimdilik silahlı olmaktan çıkardılar ya buna da şükür demek bize düşer. Sömürgeci Suriye’de Beşar’ın şimdilik terk ettiği Kürdistan toprakları hangi partinin olacağı kavgası yeni bir zaferle değil “bırakuji” yapmayacağız diye sonuçlanması kazanımsa eğer, evet hanemize yazılsın.

Ancak Kürdistana Rojava’da gerek fundamentalist Ortadoğulu halklardan oluşan İslami gurupların El Kaide-ElNusra-Şam İslam-Hizbullah vb. guruplar halinde ya da ÖSO adı altında saldırıları yetmiyormuş gibi resmi Beşar Esad güçlerinin başta Halep olmak üzere bombalarla saldırıları can almaya devam ederken yeni yıla giriyoruz.

Türkiye Sömürgeci sistemi İngiliz-Fransızların kendi aralarında çizdiği ve bir kısmını Kemalist Diktatörlüğe bıraktıkları, İran’la deklare ettikleri suni sınırlar ya da MİSAKİ MİLLİLERİ iğfal edilmiş, yolgeçen hanına dönmüş, işlemez durumda iken sınırda katırlarla Mazot getiren Roboskili Kürt gençlerini bombalamış, 34 kişinin katledilmesi olayı ile suçüstü yakalanmıştır. MGK’da alınan bombala kararı mahkeme ve hakim marifeti ile kamuoyundan gizlemek de artık kendileri için çare olmaktan uzaktır. Katillere emri veren MGK’nın tüm üyeleri; TC’nin Cumhurbaşkanı-Başbakanı-Genel Kurmay Başkanıdır, Bakanlar ve diğer askeri erkan da ortaktırlar. Suçüstü bu katliamın yıldönümünde 2014 yılını karşılıyoruz.

Suni sınırlar, mayın tarlaları aşıldığından duvarlar örmekte, halkın yüreğine hançerle sınır çizgilerini güçlendirmeye çalışmaktadırlar. Kar etmez, fayda vermez, tanınmaz çünkü 33 kurşunla-34 bombayla dökülen kanlar bu sınırlara aktı. Binlerce Kürt mayın tarlalarında can verdi ayağını-bacağını bıraktı. Türkiye’nin Sömürgeci sistemi yeni yıla girerken işlediği suçları örtememekte, kaçacak delik aramakta, ancak bulamamaktadır.

İlkesiz ve Türkiye içi sorun diye örtbas edilmek istenen Kürdistan’ın varlık mücadelesi yaklaşan seçim için yeni Başkanlıklar rant kapıları İkbal sevdaları içindeki PKK-BDP ile “süreç” muhatap bulamamaktadır. Ordu ile anlaşma masasına otururlarken ordu darbe yedi. Ergenekon-Balyoz-12 Eylül-Sarı kız-Sabah Yıldızı -28 Şubat vb. darbe suçları işine geldikleri gibi yargı kararları ile dıştalandıkları için “barış masası” nın bir tarafı boşta kaldı, sonuç fiyasko.

Yıllar geçti, tam da 2014 arefesinde başlatılan yine tek taraflı ateşkes ile devam eden”süreç” in yeni muhatabı tarikat-cemaat ittifakının AKP’de şekillenmesi idi olayın resmi adı. Tarikatlar konsensusunun Gülenci Cemaatle kapışması salladı sarstı ile izah edilemez; ABD büyükelçisi Francis J. Ricciardone’nin deyimi ile ”İmparatorluk yıkılıyor”. Şimdi bu yıkıntıdan veya enkazdan barış ya da barış sürecini beklemek mümkün olabilir mi? Muhatap yok ki süreç olsun. İşte 2014’e böyle bir kaos ortamında giriyoruz. Hesapları, bu kavga ve kaos ortamından sonra “alavere dalavere yine Kürt memed nöbete” demelerini bekliyorum.

Çare doğru Bağımsızlıkçı- Milli kurtuluşçu Kürdistani mücadele için örgütlü olmaktır.

Güney Kürdistan ya da KFD’li iktidar bir tarafta eğitim sistemini Gülen Cemaati mensuplarına emanet etmişken her kademede Gülenci AKP’li kimlikleriyle Türkiyeli MİT elemanlarının Ortadoğu faaliyet alanı haline geldiği karargaha dönmüştür.

20 milyar doları aşan yıllık Türkiye ile Ticaret hacmine yeni kalem mallar eklenmekte ve tümüyle bağımlı tüketim toplumu niteliği ile her türlü ticari faaliyetlerinin önü başta OYAK-Laz müteahhit- Şarkici İbo-Özal’ın oğlu Ahmet vb.’lerine açılmaktadır. Milyar dolarla hesaplanan yıllık petrol rezervlerini ABD’li Exxon-Chevron’ nun yanı sıra Mobil. Shell ve Gasprom ile TPAO hesabına Türkiye’ye diğer partileri dışta tutarak anlaşmaya varan PDK’li yöneticilerin şahsi tasarrufu gibi işleyen anlaşmalarla 2014’ü karşılıyoruz.

Kürdistan’ın zenginliklerinin dışında tutulan Güneyli ve Büyük Kürdistan halkına Sömürgeci sistemlerin bahşettiği savaş ve yoksulluğa, katliamlara kulak tıkamakta köşecikte- karanlıkta Petro dolarlarını saymakla meşgul bir yönetimle karşı karşıyayız. Erdoğan’la el ele sunulan Diyarbakır şovu artık muhatapsızdır; kiminle yeni yıla giriyoruz? Tutmadı beyler çünkü temelsizdi ve yöntem yanlıştı.

Türkiye normal uluslararası ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir devlet değildir. TÜRKİYE YÜZLERCE YILDIR ÇETE DEVLETTIR. Osmanlı adını Kemalist diktatörlük Türkiye diye değiştirince nitelikte fazla bir değişiklik olmadı.Padişahların kardeş katlinden ve hanedan içi valide sultan savaşlarından İttihatçıların komplocu katil çetelerine, oradan Kemalistlerin Komplocu ve bir birini yok eden gurupların varlığına kadar hangi kesim erkenden kalkmışsa, elini çabuk tutmuşsa diğerine karşı darbe yapmış ve öldürerek iktidara yerleşmiştir. Sessiz kaldıkları zamanlarda da darbe yoksa darbe hazırlığı vardır yani yeni bir komplonun hazırlığı söz konusudur.

Şu anda Yargı ve Polis içinde örgütlü Gülenci darbeciler Erdoğancı darbecilerle çatışmaktadırlar. Dua edelim filler tepişirken olan çimenlere olmasın. Rant kavgası amansız- rant miktarı yüzlerce milyar dolardan bahsediliyor, hani bana diye feryat eden CHP ve MHP ittifaklı Ergenekoncuların iştahları fena kabarmakta, duygularına gem vuramamaktadırlar. Ayrıca ABD’nin dolarına ihanet söz konusu, bu kavga öyle çabuk dinmez bir şekilde 2014’e giriyoruz.

Dörde bölünmüş Sömürge Kürdistan’da farklı partilerin varlığı çok cılız ve dağınıktır. Güneyde PDK ve gelişmekte olan Gorran hareketi.Kuzey ve Batı Kürdistan’da PKK egemenliği diğer parti ve gurupların varlık alanlarını daraltmaktadır.Gerçek manada Demokrasi ancak Sömürgeci sistemden kurtulup kendi kavgamızı Bağımsız sınırlarımız içine çekince süreç içinde gelişir.

Bu bağlamda PYK (Platforma Yekîtiya Kürdistan) bir düşünce olarak 2013’te ortaya çıktı, bir gurup arkadaş samimi çalışmalarımız ve zorlukları aşmadaki azmimizle umarım ve temenni ederim yeni yıl ile birlikte alternatif bir güçle 2014’te ete kemiğe bürünsün. Bu konuda tüm arkadaşların olumlu olumsuz eleştirileri, öncelikli olmak üzere maddi ve manevi katkıları ile gelişeceğimize inanıyoruz.

Dünyadaki konjonktürel durum ya da esen rüzgarlar Kürdistan’ın Bağımsızlığından yana esmekte. 21 yy. Kürdistan’ın bağımsızlığı yüzyılıdır, ülkemizin petrol ve su kaynakları dışımızdaki güçlerin ilgisini çekmekte, genç nüfusumuz, demokrasi geleneğine en yakın batılı anlamda bir yapıya sahip oluşumuz sempati yaratmaktadır.

Dönem artık Sömürgecisine sevdalı kopmaz bir parçası olarak kazanımlar peşinde koşmanın dönemi değildir. Milli çıkarları için halkına saygı ve eşit ilkelerle yaklaşan evrensel anlamda demokrasinin Ortadoğu’da bir ya da ikinci öncüsü olmanın gururunun ve kazanımlarının getirisi ön plana çıkıyor. Başka komşu halklardan eksiğimiz değilse fazlamız olduğu düşüncesi ile eşit haklar çerçevesinde komşuluk ilişkisi ile varlığımızı sürdürmenin erdem olduğunu inanarak yarınımıza bakmak zorundayız.

Yılbaşı artık insanlığın ortak malıdır. Dönen dünyada saat-gün-ay-yıl hesabıdır, şölendir. Buna İslamlık-Hıristiyanlık ya da başka bir dinlilik mezheplilik – milliyetlilik – cinsiyetlilik yüklemek doğru değildir. Başta çocuklarımızındır yeni yıl şölenleri. Sonra kim sahip çıkarsa onunla sevincini paylaşmaktır.

Hıristiyan-Budist-Müslüman Putperest ne fark eder, neden birinindir de ötekinin değil? İnsanlık adına hep beraber üzerinde döndüğümüz, ömür tükettiğimiz bu dünya da ortak değerlerimiz olamaz mı? Dışarıda kalmak isteyen haram sayan bu şölene farklı anlamlar yükleyenleri davet ediyoruz; ortak şölene gelmeyebilirler saygı duyarız.

Yeni bir yılda biraz daha yaşlandığım doğrudur, ama inanın ölmeyi düşünmüyorum; bedende ölen birisi olacak ama o ben değilim; sizinle birlikte hep güzel yıllarda olacağım.

31.12.2013

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.