Ana içeriğe atla

Şah Abbas’ın Mukrî Kürdlere Karşı Katliamı(ek 2 Çemişgezek)

Aso Zagrosi

Yavuz Sultan Selim’in babası II. Beyazid 1 Rebihi 908(4 Eylül 1502) tarihinde Çemişgezek Mir’i Mîr Hacî Rûsteme “Emir muhterem ve kebir” ile başlayan ve daha bir çok övgüyü de içeren mektubunda bir isteği var: Kızılbaşlarla Bayundur devleti (Akkoyunlular)arasındaki çelişki ve çatışmalar hakkında bilgi için rıca da bulunuyor.

Ne de olsa Mîr Hacî Rûstemin denetimi altında bulunan bölgeler Safevilerle Akkoyunluların komşusu ve bundan dolayı da yaşanan gelişmelerden haberdardır.

Mîr Hacî Rûstem II. Beyazid’e gönderdiği cevabi mektubunda Şah İsmail çevresine “Tanrı lanetlerini versin” diyerek, Elwend’e zarar verdiklerini, Acem Irak’ına geçerek Murad Han’i yenilgiye uğradıklarını,.............. Mısır’daki Çerkezlerle barış yaptıklarını ve birlik kurduklarını ve şimdi de amaçları Diyarbekir ve Maraş’a saldırmaktır” diyor.(Dr. Abdal Huseyn Nwani, Şah İsmaili Safewi,Tehran 1368, s 31; Rehimzade Safewi, Zindegani Şah İsmaili Safewi, Bahmen Yusuf Pur Safewi, Tehran Kitebfroşi Xiyam 1341, s 217-218’den aktaran Nawşirwan Mustafa age, 21-22)

Mîr Hacî Rûstem mektubunun devamında “İran’ın durumu onların yaptıkları adaletsizliklerden dolayı perişandır. Bir çok ülke ve merkez onların zulüm ve zorbalıklarından dolayı viraneye döndü.” diyor. Mîr Hacî Rûsteme “bu güruhun ortadan kaldırılması” için II. Beyazid’e çağrı yapıyor.

II. Beyazid, Mîr Hacî Rûstemin öngörülerini dikkate almıyor ve hiç bir bir şekilde harekete geçmiyor.. Bu arada bilindiği gibi Şah İsmail Nuri Ali Halife Rumlu’nun komutasında askeri güçlerini Erzincan ve özellikle Çemişgezeklilerin üzerine sürdü, Han Muhammedhan Ustaclu’yu Diyarbekir Kürdlerine karşı harekete geçirdi.(Muhammed Han Ustaclu’nun Diyarbekir ve Cizre’ye ilişkin saldırılarını farklı yazılarda gündeme getirdiğimden dolayı geçiyorum)

Nuri Ali Halife Rumlu, bölgeyi işgal ettikten sonra, bölgede Kürdlere karşı katliamlar yaptı ve Mîr Hacî Rûstem dahîl olmak üzere Çemişgezek ileri gelenleri Ecem Irak’ına gönderdi..

Elbette Mîr Hacî Rûstem ve beraberindekiler Xoy’a giderek Şah İsmail’e eski iktidarlarına yeniden dönmek amacıyla bağlılıklarını bildiriyorlar.. Fakat, Şah İsmail Kürd Mirlerine karşı var olan siyasetine bağlı olarak Mîr Hacî Rûstem’ I de Kürdistan’a dönmemek üzere başka alana yerleştiriyor.

Çaldıran Savaşı öncesi, Şah İsmail Kürdistan Mirlerini tasfiye ediyor ve onların yerine Türkmenleri(Alevi Kürdleri değil) görevlendiriyor. Örneğin Maraş, Hasankef, Diyarbekir, Erzincan, Kemah, Kiği, Erzincan vb Kürd şehirlerinin başına Türkmen yetkilileri görevlendiriyor. Bu görevlendirmeler barışçıl bir şekilde gerçekleşmiyor, savaş ve katliamlar neticesinden gerçekleşiyor.
Çaldıran Savaşı öncesi Kürdistan Beylerinden 11 bey Hesenkêf Mîri Mîr Xelil Eyyubi ile birlikte büyük hediyelerle Xoy şehrine gidip Şah İsmail’e bağlılıklarını bildirmek istiyorlar. Bilindiği gibi Kürd Eyyubi Hanedandlığı tüm Ortadoğu’da yitirmesine rağman Hesenkêf kesintilerle de olsa Eyyubilerin son kalesi olarak varlığını sürdürdü.. Mîr Xelîl Eyyubî Şah İsmail’in eniştesiydi.(bacısıyla evliydi) Şah İsmail’e bağlılıklarını bildirmeye giden mirlerin bir yada ikisi hariç hepsi tutuklanıyor ve yerlerine Türkmenler atanıyor. Mîr Xelil Eyyubi’de 3 yıl Tebriz’de hapiste kalıyor ve sonra kaçıyor.

Bir dizi Kürd çevreleri Safevilerin Kürdistan’da gerçekleştirdikleri katliamları, Kürdistan’ı Kürd Mirlerinden arındırma ve yerlerine Azeri ve Türkmenleri getirme politika ve pratiklerini görmezlikten gelerek içi boş ve gerçeklerden uzak tahlilleri yapabiliyor.

Yavuz Sultan Selim’in 1512’de iktidara geçmesinden ve Îdrîsî Bedlîsî’nin Kürdleri Osmanlılarla ittifak ortamına çekmeden önce Safeviler onlarca yıl boyunca Kürdistan’daki Kürd Mirlerinin ezici çoğunluğunun iktidarlarına son vermişti.
Îdrîsî Betlîsî’den çok önce Çemîşgezek Mîrî Mîr Hacî Rûstem de dahîl bir dizi Kürd Miri Safevilerin yayılmasına ve saldırılarına karşı Osmanlıdan yardım istemiştir. Osmanlılar yerine başka bir güç olsaydı, Kürd Mirlerini onlardan yardım isteyeceklerdi. Kaldı ki Safeviler döneminde Kızılbaş Dunbuli Kürdler Safevilerin katliam’ından kaçarak Osmanlılara sığındıklarını, Sünni Kürdlerin Qazi Bey olayında görüldüğü gibi güçler dengesini Safevilerin lehine değiştirdiğini görüyoruz. (Şah Abbas’ın Mukrî Kürdlere Karşı Katliamı(3) bakınız)
Örneğin Şah Abbas dönemin yapılan Erivan kuşatmasına Safevilerin saflarında ciddi bir sünni Kürd gücü savaşa katılıyor.

Naima Tarihi’nde Erivan kuşatılmasını gündeme getirirken Şah Abbas’ın komutasında Kürd Qazi, kardeşleri Qoçi ve Seyfeddin, Mirza Paşa Oğlu Şeyh Haydar nam Kürd alayı, Alaeddin Bey halkı, Maku Hakimi Mustafa Bey alayı ve bir miktar Kürd Zeynel bey alayı, Eleşkird beyi Kılıç Bey katılmıştı.(Naima Tarihi, Cildi Evvel, 1967, İstanbul sayfa 368-369)

Naima Tarihinde Osmanlılar tarafından Şeyh Haydar’ın öldürülmesi üzerin “Emire hakimi Şeyh Haydar, namı şaki ki fazla secaati ile Rafızilerin mümtazı, Kürdlerin en cesuru idi, idam olunduğundan düşman rahnedar oldu” diyor.(Naima, age, sayfa 371)

Şeyh Haydar belgelerle açıkladığım Şah Abbas’ın Mukri Kürdlerine katliamında adı geçen Qubadxan Mukrî’nin babasıdır.

Sonuç olarak daha önce Safevilerle savaş içinde olan Kürdler, Îdrîsî Betlîsî’nin bölgeye gitmesiyle kısa bir süre içinde bir araya geldiler ve Osmanlılarla ortak hareket ettiler. İktidarlarını Safevilerin Azeri ve Türkmen liderlerine kaptıran Kürd mirlerine İdrisi Bedlisi yeniden iktidarlarına kavuşacaklarını söylüyor. Kürdlerin Osmanlılarla birlikte hareket etmelerinin sırı Safevilerin Kürdistan’daki katliamlarında gizlidir. Îdrîsî Betlîsî’yi “hain” ilan etmenin hiç bir tutarlı tarafı yoktur.

Bazen kendi kendi kendime sorduğum bir soru var, eğer İ. Bedlisi olmamış olsaydı, Kürdlerin durumu ne olurdu?

Herhalde Atropates/Aderbeygan’ın Safeviler döneminde zorla ve göç yoluyla yaşadığı demografi değişikliği Kürdistan’ın bir çok alanına nasip olacaktı. Kürdlerin Xorasan’a götürülmesi ve Kürdlerin yerine başka etnik yapıların Kürdistan’a yerleştirilmesi planlı bir etnik arındırma siyasetiydi(sonradan üzerine duracağımdan dolayı geçiyorum)

Çaldıran Savaş’ında Osmanlıların Safevileri yenmesinden sonra Tebriz’in yakınlarında Merend’e yakın Yam denilen bir yerde Çemîşgezek Mîrî Mîr Hacî Rûstem Yavuz Sultan Selîm’e gidiyor ve bağlılığını bildirmek istiyor.. Yavuz Sultan Selim orada Mîr Hacî Rûstem’i, torunu ve Çemişgezeklerin 40 ileri gelenlerini öldürtüyor..

Şah İsmail tarafından sürgün edilen ve Yavuz Sultan Selim tarafından öldürülen Mîr Hacî Rûstem’in öyküsü Kürdlerin tarih boyunca yaşadıkları trajedinin küçük bir örneğidir.

Devam edecek

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.