Ana içeriğe atla
Submitted by Rêvebir_D on 1 May 2013

Başlığa çıkardığım sorunun cevabına direct olarak 'hayır' diyemiyorum.

Çünkü, Öcalan ve PKK vasıtasıyla kotarılmak istenen amaçlardan bir tanesi bu.

Bir de Kürdlerin statü sahibi olmasının geciktirilmesi ve atomize edilmesi var tabii.

Adına ' süreç' le başlayan tanımlar takılan durumla ilgili görüşlerimi Ferhat Sağnıç'ın sorularına verdiğim cevaplarda dile getirdim.

Sağnıç'ın sorduğu soruların 3. bölümüne cevap veren Kürd şahsiyetlerin görüşleri Rizgari'de yayınlanıyor.

Okuyucu bağışlasın.

Bencillik yaparak kendi görüşlerimi kendi köşeme taşıyorum:

***

Soru 1 Kürdistan’ın kuzeyinde Şex Sait, Seyit Rıza ve Ağrı ulusal direniş hareketleri bölgesel hareketler niteliğindeydi. Ancak PKK hareketi tüm kuzeyi hatta diğer parçalarında etkisi altına alarak büyük bir güç ve umut verdi. PKK hareketinin diğer ulusal direniş hareketlerinden ayıran özellik sizce neydi?

Cevap-1

Şeyh Said liderliğindeki direniş Kürdlerin öz gücüne dayanıyordu.

Şeyh Said liderliğindeki 1925 direnişi Kurdistan”ın büyük bölümünü kapsadi. Kürd güçlerinin 15 bin kişi olduğu genel bir kabuldur. Devletin 50 binden fazla bir güçle Kürdleri bastırmaya gittigi söylenir. Dersim bölgesi hariç 1925 direnişi Kürd bölgesinin çoğunu kapsadi diyebiliriz. 1925 direnişi Kürd ulusalciliğında önemli bir dönemeçtir. 1925”te Kürdlerin destek aldığı herhangi bir güç yoktu. O dönemin özel kosulları ile PKK”nin “mücadele” ettigi dönem farklidir. 1925'te Şeyh Said kendi halkına karşı silah doğrulatarak direnişe başlamadı. Diğer direnişlerde de öyle. PKK”nin Başta Suriye ve Iran olmak üzere uzun bir sure Saddam tarafindan desteklendiği, şimdi ise Maliki rejimi tarafından desteklendiğini biliyoruz.Ayrıca Avrupadan bazı devletlerin de dolaylı destekleri olduğunu biliyoruz. Şeyh Said döneminde yurtdışında milyonlarca Kürd yaşamıyordu. Bu faktorlerin hepsini gözönüne almak gerekiyor. Şeyh Said liderliğindeki direniş Kürdlerin öz gücüne dayanıyordu. Bütün Kürd hareketleri bir diğer parçayi etkilemiştir. Örneğin Barzani direnişi de bütün Kürdleri etkiledi. Bütün parçalarda, hatta Lübnan”da bile KDP”ler kuruldu. PKK”nin yarattiği etkiyi bununla kıyaslayamayız.PKK, diğer parçalarda Kürdlerin gırtlağına basan rejimler tarafından desteklenerek, Güney Kürdistan, Güneybatı Kurdistan ve Dogu Kürdistan”daki Kürd ulusal hareketleri zayıflatılmak istendi. Şunu da unutmamak gerekiyor: PKK diğer parçalardaki Kürdistani partilerden de büyük destek almıştır. KDP ve YNK PKK'ye büyük destekler vermişlerdir.

Soru 2 PKK hareketi son 30 yıllık Kürdistan tarihine damgasını vuran bir harekettir. Objektif olarak yenilmiş bir hareket olan PKK yenilgiden ziyade bir galibiyet havası içinde . Burada çıkarılması gereken sonuç nedir?

Devlet PKK eliyle otoritesini Kürdistan'da yeniden inşa etmektedir.

Cevap 2-PKK Kürdlerin bütün enerjisini çarçur etmiştir. Şu anda olan da devlet PKK eliyle otoritesini Kürdistan'da yeniden inşa etmektedir. Bravo Erdoğan'a! Bravo Öcalan'a! PKK 30 yıldır Kürdistan tarihine damgasini vuran bir hareketse neden akilda kalan tek bir teorisi veya tezi yoktur?Buna bakmak lazım.PKK başından itibaren Kürdistani zemin üstüne zorla ikame edilmis bir Dev-Genç hareketidir. Lideri de bunu her firsatta tekrarlıyor. Askeri yenilgiler gelip geçer ama siyasi yenilgiler derin tahribatlar yaratir. PKK”nin yarattığı tahribatın onarılmasi en azından 20 yıl alır. PKK sayesinde bugün bir Kürd bir diğerine güvenmemektedir. PKK, lideri vasıtasıyla Türk resmi tezlerini tekrarlayıp durmakta ve Kürdlerin kurtulmak için ağır bedeller ödedikleri ezberlere geri dönmeyi güncelleştirmektedir.

PKK mali açıdan devlete borç verecek kadar zengindir

PKK siyaseten devletin resmi ideolojisini savunmaktadir. Bunu da PKK saflarındaki herkese her defasında farklı şekillerde, en önemlisi de zor yoluyla kabul ettirmektedir. Şu anda devlet Öcalan vasıtasıyla tüm Kürdleri ve Öcalan çizgisine karşı duran şahsiyetlere resmi devlet konseptini kabul ettirmeye çalışmaktadır. Hatta mümkün olsa PKK'yi destekleme dernek ve örgütleri kurulacaktır. Ortada somut bir kazanç yokken İstanbul'da 26 Mayıs'ta 'çözüm şöleni' gibi etkinliklerle bu komplo derinleştirilmeye ve kitleselleştirilmeye çalışılmaktadır. Bütün Kürdler PKK ve Öcalan etrafında mobilize edilmeye çalışılmaktadır. Erdoğan'ın dile getirdiği 'tek devlet, tek millet, tek din' konsepti Öcalan tarafından kabul edilmiştir. Bunun içindir ki ne Kuzey'deki alevileri, ne de Gğneybatı'daki Alevi Kürdleri hiçe sayan söylemlere başvuruyor. PKK kendisine güveni olmayan tek kişilik bir örgüttür. Çok silahlı adamının olması,seçimlerde 2milyondan fazla oy aldığına bakıp popülizm yapamayız. PKK silah ve şiddet olmadan yaşayamayacağını bilmektedir. Yoksa PKK kadro,mali güç,basın-yayın imkanları itibariyle devlet imkanlarına sahip bir örgüt olmasına rağmen neden korkmaktadir. PKK mali açidan devlete borc verecek kadar zengindir. Ama ne siyasi açıdan ne de mali ve askeri açidan denetlenebilir bir yapi degildir.

Şimdi herhangi bir yapının, en başta da PKK'nin maliyesini, gelir kaynaklarını, giderlerini bilmiyoruz. Halkın ve kamunun denetiminin olmadığı şeylerden bahsediyoruz. Muhsin Kızılkaya PKK'nin 7 milyar Dolarlık bir maliyesi olduğunu söylüyor, Tuğrul Türkeş 50 milyar Dolar diyor. Bu hesaplamalar neye göre yapılıyor? Uyuşturucu dünyasındaki payından yola çıkılarak mı bu hesaplamalar yapılıyor, bilmiyorum. Türkiye'nin döviz rezervi 25 milyar dolar civarındaydı bir kaç yıl öncesine dek. Türkiye IMF'den 2-3 milyar Dolar borç almak için yüz takla atıyordu. Hal böyle olunca PKK'nin gelir kaynağı nedir, bu gelir kaynaklarına hangi yöntemlerle sahip olmuştur? Bunları bilmiyoruz. Bu rakamlar doğruysa olası bir 'çözüm' PKK elitinin işine hiç gelmez. Bu sermayeyei korumak için de silahlı bir güce ihtiyaç duyabilirler.

PKK 20 yıl daha Kuzey Kurdistan'da iktidardır.

PKK silahlı mücadeleden tamamen vazgeçse bile en az 20 yıl daha Kuzey Kürdistan”da iktidardır. PKK kendisine güvenmediği ve demokrasiye inancı olmadığı için ömrünü uzatmaya çalışıyor ve yüzde yirmilik iktidarını paylaşmak istemiyor. Devletin kendisini Kürdistan'a zaptiye gücü olarak atamasını sağlamaya çalışıyor. Halka karşı o kadar suç işlediler ki özel bir koruma gücüne ihtiyaç duyuyorlar. Şimdi toz duman olan İdemokratik özerklişk' safsatasının özü de buydu. PKK Kürdler için bir şey istemediğini 1999'dan beri defalarca açıkladı, dolayisiyla da Kürdlerin statüsüz kalmasına sebep oluyor. Bu da ortaya çıkarılma ve Kürdlerin üstüne zorla ikame ettirilmesi misyonuyla alakalıdır.

PKK demokratikleşse ve daha da önemlisi Kürdistanileşse,buna uygun politik açılımlar içine girip İmralı ile boşanabilse durum farklı olur. Ortada sevinilecek bir galibiyet yoktur. PKK elitinin elinde muazzam bir mali güç vardır. Kürd gençleri de şu anda Kürdlerin mağduriyeti üzerinden statü ve sermaye sahibi olmus PKK ve BDP elitinin statusünü ve sermayesini korumak icin harcanmaktadır. “Uniter devlet” ve “demokratikleşme” için Kürdlerin bütün güç ve enerjisinin tüketilmesinden utanılacağına, galibiyet gösterisi yapmak hiç de ahlaki değildir. Bu kendi kendini avutmadir. Ama bu yapı uzatmaları oynamaktadır.

Soru 3 Kürdler ne istiyor? Kürd aydınları ne istiyor?

Kürdlerin hak arama talebi şiddetten arınmalıdır

Cevap 3-Prensip olarak ben şuna inanıyorum. Hiç kişmse kendi programını mutlaklaştırmamalıdır ve kendisini milletin iradesi yerine koymamalıdır. Dolayısıyla ben kendimi temsil ediyorum sadece. Ben şahsen Kürdlerin hak arama talebinin şiddetten tamamen arındıırlması ve Kürdistan'ın savaş alanı olmaktan çıkarılması gerektiğine inaniyorum.PKK”nin tümden silah külahtan vazgeçmesini istiyorum. Çünkü silahlı mücadele ile devlet Kürdistan'ın sosyal dokusunu bozmuştur. Eskiden de yoksulluk vardı ama böyle sayısı 50 binlere ulaşan sokak çocuğu yoktu Diyarbekir'de. Bir kaç tane ispirto içen vardıç O kadar. Kürdler neistiyor derken,ben bu konularda da çözüm istiyorum. PKK silahlı mücadeleyi bırakırsa, kadrolarının ve kitlenin negatif enerjisini bu alanlara kanalize edip çözüm yolları bulunması kolaylaşır. PKK böyle siyasallaşır ve böyle olması Kürdler için de hayırlıdır. PKK silah birakırsa kimse niye birakıyorsun demez? PKK'ni,n sahip olduğu kitle gücüne bakıp halk dalkavukluğu yapılacağına, PKK'nin getiri ve götürüsü teraziye vurulmalıdır. Ama bu muhasebe en başta midesine bağlı sözümona popülist Kürd 'aydınları' tarafından yapılmıyor. Birincisi, bu silahlı mücadele denen provakasyon devletin Kürdistan”da istediği türden bütün militer kurumlaşmalar yaratılmıştır. Kürdlere karşı topyekün savaş konsepti böyle ete kemiğe bürünmüştür. Kürdistan üretimden koparılmış, siyaseti lumpenlesmiş, toplumsal olarak da fuhuş gibi militer politikalar hayata geçirilmiştir. Kürdistan, çok affedersiniz sauna cenneti ve fuhuş merkezi haline getirilirken 'Kürd' belediyeleri ne yapmıştır? Çetecilik karşısında, uyuşturucu madde bağımlısı olan gençler için hangi çözüm projeleri üretilmiştir. Kürd kadın hak savunucuları Kürd kızlarının, kadınlarının içine düşürüldüğü sefalet karşısında ne yapıyorlar? Silah ve şiddet Kürdlerde toplumsal uzlaşmanın önünde bir engel olmuştur. Kürd iç barışının sağlanmasını zorlaştırmıştır. Bu tür bir “mücadele” gelecekte üretken ve demokratık bir toplum yaratmanın önünde de bir engeldir.Dolaysıyla PKK eliyle Kürdlere karşı yürütülen bu silahlı mücadele sömürgeci otoriteyi hedef alan siyasal bir mücadele olmadığı gibi Kürdlerin statüsüzlüğüne katkıda bulunmuştur. Kürdlerin ne özel ne de genel çıkarlarına hizmet etmemiştir.Bu haliyle böyle bir mücadele anlayışının son bulması devlet ve devletlerin elindeki Kürdleri manipule etme imkanını, Kürd hareketinin PKK eliyle terörize edilmesi imkanlarını ortadan kaldıracaktır. Günümüzde eğer herhangi bir silahlı hareket, dış güçleri dikkate almıyorsa, bölgede çıkarları olan büyük güçlerin cikarlarini güvence altına almıyorsa sonuç alma şansı yoktur. PKK 1990”li yıllarda ateş seviyesinin en üst noktasına ulaştı. Ama bunu hem askeri hem de siyasi yenilgiler izledi. Gecen yıl Hüseyin Aygün”ün kaçırılması olayında da ortaya cikti ki, PKK gerillasi bile “savaşmak icin bir neden olmadığına inanıyor. Sözümona bağımsızlık için insanları silahlandıran ve bir dönem “bağımsızlığı” savunmadığını iddia ettiği örgüt, çevre ve kişilere ağir saldırılar yapan, federasyonu bile kabul etmeyen PKK bugün kendi gelecegini Turkiye cumhuriyetinin üniter yapısında görmekte,Kürdlerin statusüzlüğü pahasına “misak-i milli” politikasına yatan, Kürd Alevileri dışlayan islami bir politika yürütmekten utanmayan, hatta Kürdistan”ın diğer parçalarında Türkiyenin operasyonel gücü olmaya açıktan aday bir örgüt olduğunu siyaseten deklare etmiştir. ihale almak icin hazır olduğunu göstermiştir. Suriye'de PKK'nin gölge örgütü Nusri adlı Türkiye tarafından desteklenen örgütle işbirliğine başlamıştır. Müslim Salih de yaptığı açıklamalarda sözde 'çözüm' sürecinden sonra, yani tüm Kürdistan'ın ilhakına karşılık Öcalan'a verilen 12 kanallı TV'yle start alan bu komplodan sonra, Suriye muhalefetiyle işbirliğine başladıklarını' itiraf etmektedir. PYD eliyle Türkiye'nin güdümündeki örgüt ve yapılar Kürdistan'a taşınmaya başlamıştır. Bunun sonuçları Halep ve Qamışlo'da görülmeye başlandı. PYD Kürd düşmanlarını Kürd bölgesine taşımaktadır.

Silahlı mücadeleden stratejik olarak vazgeçilmelidir

Kisacasi ben sunu istiyorum. Silahlarin susmasi, stratejik olarak bundan vazgeçilmesi gereklidir. Bunu bizler yıllardır söylüyoruz. NATO”ya karşi savaşmanın Kürdlere bir faydası yoktur, olmadı da. NATO veya ABD gibi dünyanın büyük güçleri Türkiye ile savaşmayı göze alamıyor? Bizim niye böyle bir lüksümüz var?

Kürdlerin temel hak ve talepleri gündemleştirilmelidir. Devletin PKK sorununu çözmesi için atacaği adimlar, Öcalan veya PKK”nin buna karşı geliştireceği pozisyon onları ilgilendirir. Kürdlerin siyasal hak eşitligi talebi yükseltilmeli, Kürd hareketi üzerindeki şiddet ipoteği kalkmalıdır. Ana dilde eğitim hakkı,anayasadaki 50-60 dolayındaki ırkçı, faşist maddenin kaldırılması için mücadele yürütülmelidir. Bunun için PKK dışındaki Kurdleri de kapsayan bir anayasa çalışma grup ve gruplari oluşturulşmalıdır.

Soru 4 Kürdlerin asgari müşterekleri nedir? Ne olmalıdır?

Askeri işgalin sonlanması asgari bir müşterek olmalıdır

Cevap 4-Kürdçe ana dilde eğitim hakkı, koruculuğun kaldırılması, Kurdistan”daki askeri işgalin sonlandırılması, Kürdlerin kendi kendilerini yönetme hakkının kabul edilmesi, seçim baraji da dahil olmak üzere T.C Anayasasındaki anti-demokratik maddelerin kaldırılması, Koçgiri, Şeyh Said ,Dersim, Ağrı direnişleri gerekcesiyle yapılan mezalimden ötürü Kürdlerden, Kürd Alevilerden ve Ezdilerden özür dilenmesi,ismi değiştirilen Kürd yerleşim birimlerinin eski isimlerinin geri verilmesi, devlet tarafından katledilen Kürd büyüklerinin mezarlarının yerlefrinin açıklanması ,göç mağdurlarının köylerine bir plan dahilinde dönüşlerinin sağlanması,başta Diyarbekir olmak üzere askeri havaalanlarının sivilleştirilmesi, Kürdistan”a pozitif ayrımcılık uygulanması, Kürdistan'daki tarihi eser ve bölgelerin koruma altına alınması ve baraj yapımlarına son verilmesi, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması, şiddete bulaşmamiş Kürdlerin hapislerden serbest bırakılmaları. Kürdler bu noktalarda askeri müştereklerde buluşabilir ve ortak bir akıl oluşturabilirler. Yapılmaması gereken şey Kürdlerin kollektif haklarından vazgeçilmemesidir.

Soru 5 İslami hareket Kürd ulusal mücadelesinin neresindeler.

Cevap 5-Türk islami hareketinin geçmişte Kürdlerin hak arama mücadelesinde “ümmetcilik” adı altında ırkçı ve Türk İslam sentezi politikalarının savunuculuğunu yaptıkları ve halen de bundan kurtulmadıkları, Kürdlerin asimile edilmesi için sol cenahın “enternasyonalistligi” ile islamci çıkar çevrelerinin “ümmetciliği” kol kola yürüyor. Türk islamcilari ve onların Kürd yandaşları 1980 öncesi, devlet tarafından Kürdistan”da MTTB olarak örgütlendirilmişlerdi.

Hizbullah'ın devletin karanlık dehlizlerinden çıktığını gösteren işaret yok..

Kürd islamcılar yavaş yavaş da olsa Türk islamcilarından ayrışıyor. Med-Zehra çevresi bu ayrışmanın merkezinde olduğu için önderi 2000”li yılların başında Hizbullah ve devlet tarafindan katledildi. Nubihar çevresinin kültürel alandaki istikrarlı ve değerli çalıimalarının yanısıra, şimdi ortaya çıkmaya başlayan Kürdi islami eğilimler var Azadi insiyatifi gibi.Bunlari ilgiyle izliyorum ve değerli buluyorum. Hizbullah”in devletin karanlik dehlizlerinden çıktığını gösteren güçlü bir işaret yok. Ama siyasallaşırlarsa iyi olur. PKK ve Hizbullah”in derin devletin siyam ikizleri olarak arınmaya ve Kürdilesmeye ihtiyaçları var.

Soru 6 Kürdlerin birlik ve beraberliklerinin sağlanması için hangi şartların oluşması lazım?

Kürd siyasetinin üstündeki şiddet ipoteği kalkmalıdır.

Cevap 6-Öncelikle şiddetin gölgesi ve ipoteğinin kalkmasi lazim. Sıradan bir PKK taraftarı veya bir Burkay taraftarı ile , bir Hizbullahçı ile bile konuşmak mümkün degil. Bu nedenle PKK”nin ve Hizbullah'ın, ideolojik yapıların Kürdler üzerinde yürüttüğü ağır saldırının ve baskının son bulmasi gerekiyor önce. Bunun için de onların da, onlar dışındaki herkesin de demokrasiyi içselleştirmeleri gerekiyor. Kürdlerin toplumsal bir iç barışa ihtiyacı var. Bu iç barışın sağlanamamasının önündeki en büyüyk engellerden birisi de şiddet kültürüdür.

Kürd siyasetine halen de illegaliteden kalan anlayış egemendir. İllegalitenin denetime açık olmayan kapalı ruh hali Kür legalitesine yön vermektedir. Silahların gölgesinde, vesayet altında özgür düşünmek ve özgür siyaset yapmak mümkün değildir. Kürdler sadece devletin koyduğu yasaklarla değil, bir de güçleri ne olursa olsun anti-demokratik Kürd 'siyasi' hareketlerinin baskısıyla karşı karşıyadır. Özgür yapılmayan bir siyasette karşılıkı saygı ve toleransın yerleşmesi mümkün değildir. Bu atmosferde birlik filan olmaz. Hatta ayrışmak daha sağlıklı olur. Öncelikle düşünsel ve inançsal,hatta etnik çoğulculuğun kabul edilmesi gerekiyor. Saygı, birbirini anlama ve ortak mutabakat yaratmak için demokratlaşmak, demokrasiyi içselleştirmek gereklidir.

Bir de muhasebe yapmak, halka hesap verme cesaretinin edinilmesi gerekiyor. Bu nedenle bir örnek vermek istiyorum.

Öcalan 2009'da 'yarı baygın yarı ölü haldeyim', 'pencereden güneş direk yüzüme vuruyor',' Açılımı devlet yapıyor, AKP sadece imzacı' diyordu..

Son olarak şunları belirtmek istiyorum. Mevcut iktidar 2009'da 'Kürd açılımı' adı altında bir niyet ortaya koyduğunda, Duran Kalkan bunun '10 Kasım'da tartışmaya açılmasının Türklerin hassasiyetleriyle bağdaşmadığını' öne sürüp kılıçları çekmişti. O sıralarda Öcalan da yaptığı açıklamalarda 'yarı baygın yarı ölü haldeyim', 'pencereden güneş direk yüzüme vuruyor',' Açılımı devlet yapıyor, AKP sadece imzacı' gibi açıklamalar yaparak oluşan olumlu havayı provoke etti. Sonuçta bir çok insan yaşamını kaybetti. Ama Öcalan da ,PKK de Kürdlerin hassasiyetlerine saygı göstermiyorlar.Bir dedikleri diğerini tutmuyor. Dün tu kaka ettikleri AKP'ye bugün amigoluk yapıyorlar ve yeni rollerine de bayağı intibak ettiler. Bir hafta önce Fethullah Gülen'i 'ajan' ilan ediyor, ertesi hafta selam gönderiyor Öcalan. Ve bu hiç sorgulanmadan kabul ediliyor. Kürdler bu tutumu ve nedenlerini sorgulamalı, İmralı'dan deklare edilen Kürdleri hiçleştirme projesine karşı çıkmalıdır.

Eski Stalinist klasik klişelere dayanan birliklerden Kürdler yararına bir şey çıkmaz. Eğer talepler kararlı bir şekilde savunulursa birlik halk nezdinde gerçekleşir zaten.

PKK dışındaki Kürdler PKK'nin silah bırakmasını destekliyorlar. Bu da bir birliktir. Karşı çıkılan Kürdlerin hak arama mücadelesinin Öcalan'a ve Türkiyeciliği savunan PKK'ye endesklenmesidir.

Kaynak: Rızgari

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.