Büyük Filosof ve Din Alimi Ebu Wefa Kurdî Gawani Aşiretindendi.(11)
 
Ebu Wefa  Kurdî’nin  babası     Muhammed  Arizi    Kürd  Nercis  Aşiretine      sığındığını    başka kaynaklarda   söz ediyorlar.
Alya   Krupp’ta     çalışmasında      Muhammed  Arizi’nin    Kürd  aşireti  „Beni   Nercis“ e    sığındığını    fakat  „bu aşireti  tespit etmediklerini“  yazıyor.(Alya   Krupp, age   sayfa  27)
Hem Menakıbname’de hemde Alya Krupp’ın çalışmasında Kürdlerin Muhammed Arizi’ye sahip çıktıklarını ve yanlarında kalmaya ikna ettiklerini uzun uzun anlatıyorlar. Muhammed Arizi, Kürdler tarafından ikna edildikten sonra „Nercis“ aşiretinin ileri gelenlerinden „Şerko b. Abu L Ammar an Nercisi“nin kızıyla evleniyor. Şerko’nun kızının ismi Fatma yada diğer ismiyle Ummü Külsüm ile evleniyor.
Aslında Alya Krupp bölgede „Nercis“ adlı bir Kürd aşiretin tespit etmemekle haklı. Çünkü sözkonusu alanlarda „Nercis“ ismiyle tanınan bir Kürd aşireti yok.
Bu yazı serinin daha ilk kısımlarında M. Cemil Rojbeyani’nin „ Selçukluların Beni Esedi ile Gawaniler arasına düşmanlık tohumlarını ekmek amacıyla Hilla ve çevresinin yönetimini Gawanilerin iki önemsiz koluna Nergis ve Beşirilere verdiklerini“ biliyoruz.
O dönem yaşamış Gawani Aşiretinin de önde gelen liderlerinden Mir Asim bir şiirinde açık bir şekilde “Nergis” ve “Beşirileri” eleştiriyor ve şöyle diyor:
Gutim bew  kije:    waz bêne  be guret bim
Bo   çi   netzani   ke zeman  gorawe?
Gundekani  Nil  Siakêl  be  seryanra   dega,
Bedran  dûr  xrawe  bo Haleb.
Beşînewe zewiyi  terxan   ewen de zor bû lam  waye
Segî  Cizirîsh  û pişekanî  zewîyan   bo terxan  dikrê,
sî hezar  her  tenha  bo beşîrî,
waz  le  waneş bêne   ke  naşe  bas  bikrêt,
bîst hezarîş   weber  Nergîsyan kewtûye
hezar le wan   ziyade eger  pişkelîş bê 
Eger  wa neba   Siakêl   swar  nedibû    le  dwaşiyewe
Yedekî  le  hespî   Beşîrî   surxun   rakêşîn
Salarî  brayşî   be  şikohêke  swar  dibê
Le dwayewe  piling û   le pêşeyewe  seqre“(Dr. Mustafa Cewad,  age, sayfa    48-49)
Bu şiirde açık bir şekilde görüldüğü gibi bir çok şeyin „Nergis“ ve „Beşiri“ler arasında paylaştırıldığını ve dönemin Siakêl’in dönemi olduğundan yakınıyor.
Selahaddin Eyyubi’ninde katibi olan E. İsfahani de Hilla’daki „Nergis“ ve „Beşiriler“den söz ediyor.(E. İsfahani’den akt. Dr. Mustafa Cewad, age sayfa 50)
Açık bir şekilde görülüyor ki, Gawani Aşiretinin bir kolu olan „Nergis“ yanlış bir şekilde „Nercis“ olarak çevrilmiş , bu durumda ister istemez kafa karışıklığına neden olmakta ve aşiretin tespitini zora sokmaktaydı.
Zaten Ebu Wefa Kurdi’nin müritlerinden olan Şehabeddin Ahmed El Wasit’i 1371 yılında „Tezkiretu’l Muttakin- menakıb-ı Tacu’l Arifini“ Arapça kaleme aldığı zaman „G“ ve „C“ harfleri sorunu yaşanıyordu. Bir de Arapça’dan Osmanlıca’ya ve oradan Türkçe’ye aktarılması tam bir felaket.
Ebu Wefa’nın “W”si “V”, doğduğu yer “Qusan” olmasına rağmen “Kusan” olmuş, aşireti Nergis” iken “Nercis” olmuş vs vs. Geriye kalan Ebu Wefa’nın “Kürd” olmasıydı onu da “Türk” yapıp çıktılar.
Vicdanlı bir Arap aydını olan Dr. Mustafa Cewad, Şeyh Şehabeddin Ahmed Wasiti’nin Ebu Wefa’nın babası Muhammed Arizi’nin Kürd Nergis Aşiretinden Şerko’nun kızıyla evlendiğini ve Ebu Wefa’nın kendisini annesinin akrabaları ve dayıları üzerine hesaplayarak Ebu Wefa Tacü’l Arifini Kurdi dediğine ittiraz ediyor.
Dr. Mustafa Cewad Ebu Wefa’nın ismine takılan “Seyyidlik lakabı Ebu Wefa’nın ölümünden sonra verildiğini” söylüyor.
Yine Dr. Mustafa Cewad din adamlarının kendilerini Hz. Ali’ye bağlamaları bir gelenek haline gelmişti.. Yoksa Ebu Wefa hem anne ve baba tarafından Kürdtür.........
Tüm bu söylenenlerden çıkan sonuç, Ebu Wefa Kurdi yada Ebu Wefa Tacül Arifin Kurdi, yada Ebu Wefa Nergisi Kurdi Gawani aşiretinin Nergisi kolundan gelen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Zaten Ebu Wefa’nın sağlığında kendisine “Kurdi” olarak biliniyordu. Yada Menakibname’de anlatıldığı gibi Kürdler arasında “Kakis El Kurdi” olarak biliniyordu. Ebu Wefa’nın Nergisi aşiretinden olması ve dayısının isminin “Şerko” olması dahi tek başına Türklerin tarih çarpıtmalarına en iyi cevap niteliğindedir.
Menakıbname’yi kaleme alan Ebu Wefa’nın müritlerinden olan Şeyh Şehabeddin Ahmed Wasiti Ebu Wefa’yı ve ailesini yakından biliyor. Aralarında uzun bir zaman dilimi olsada Vasitilerin Gawanilerle yakın ilişkileri vardı.
Mesela Tacudin Sebuki’ye dayanarak Dr. Mustafa Cewad “ Ebu Ali ibni Hasan ibni Ahmed ibni Abdullah Wasiti’nin Wasit şehrinde Weram’ın oğlunun medresinde ders verdiğini 476 yılında (1083/1084) Wasit’te vefat ettiğini” yazıyor.
Örneğin Mewlana Celaleddin Belxi yada Mevlana Celaleddin Rumi(1207-1273) olarak bildiğimiz dil aliminin Mesnewi’sinin 6 cildini kaleme alan Ebu Wefa Kurdi’nin Wefayi tarikatından olan Husameddin Çelebi (http://www.hzmevlana.net/hz.mevlana-ve-husamett-n-celeb-.html ) adlı bir din adamıdır. Husameddin Çelebi “Şeyh Ebu Vefa Bağdadi evladından idi.. Şeyh’ine karşı pek büyük bir saygı ve sevgi ile mütehassis ve bağlı olması bakımından Mevlana’dan da aynı müşfik muameleyi görmüş oluyordu. Mevlana’nın mesneviyi vücuda getirmesinde Husameddin’in büyük bir tesiri olmuştur............................. Husameddin Çelebi’nin çabasıyla yedi sekiz senelik bir zamanda altı ciltten mürekkep olan bu muazam abide vücuda geldi.”(Prof. Dr. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara, sayfa 226)
Mevlana’nın döneminde Wefaiyi’ lerin varlığı Husameddin Çelebi’nin Ebu Wefa Kurdi’ye bağlı oluşunu gördüğümüz zaman Şeyh Şehabeddin Ahmed Wasiti ‘nin Ebu Wefa hakkında çok detaylı bilgileri vermesi doğaldır. Ayrıca Belxi’li olan Ebu Wefa Kurdi’den habersiz olduğunu düşünmek mantıklı değildir. Bu konu üzerine durulması gerekir.. Fakat, Gawaniler ve Ebu Wefa Kurdi meselesini fazla dağıtmadan bir konuya vurgu yapıp geçmek istiyorum. Çünkü, vereceğim örnek Ebu Wefa ile Mevlana Celaleddin Rumi arasında var olan ilişki tarzı konusunda az da olsa bir pencere açıyor.
Şeyh Şehabeddin Ahmed Wasiti Menakıbname’de bir anlatıyor:
“Şeyh Ahmed bin Rufai’nin arkdaşları içinde Ebu Wefa’nın müritlerinden bir kişi vardı.......... O zaman bunlar Sema’ya kalktılar, her taraftan devran dönmeye başladılar. Meğer bunların içinde bir cahil vardı, dediki: Bu dönmek nedir bundan ne hasıl olur. Biz Kürd oğlanları değiliz ki durmadan dönelim. Bu söz ashab Tacü Arifinden olan kimseye gayet zor geldi. Hazreti Tacü’l Arifinin anası Kürd, sabr etmeyip sema ederken ol kimseneye rastlayıp denk gelip....... İlahi bu kişi söylediği sözü benim Şeyhim Hazreti Ebu Vefa’ya istihza edip söylerse bu mecliste bunun cehlini sen izgar edip gözlerin çıkar(Bu söylediğin kişi benim şeyhimdir, ona alay ettiysen gözlerin çıksın............................ kötü söz söyleyen adam giderken gözlerine birden bire bi darbe geldi ve körleşti..............”( Menakıbname, sayfa 168)
Burada Sema için “Biz Kürd oğlanları değiliz ki durmadan dönelim” cümlesinin altını çizmek gerekiyor... Ayrıca Ebu Wefa Kurdi’nin Sema üzerine uzun bir konuşması var..
Devam edecek
 
        
     
 
     
       
       
       
       
      