General Kürd Mustafa Paşa Yamulki’nin Anısına(9)
Aso Zagrosi
Edirne savaşı sırasında Mustafa Paşa Yamulki, 27. Fırka Nizamiye Komutanı olduğunu , İttihat ve Terakki çevrelerinin ırkçı yaklaşımlarına tavır aldığını yazmıştım.
Ferudun Ata, Türk Genelkurmayının arşivindeki Mustafa Paşa’nın “Dosyası”na dayanak onun 6 Ocak 1914) tarihinde de 27. Fırka Nizamiye Kumandanı iken, bir çok subay gibi emekli edildiğini belirtir.
Fakat, Mustafa Paşa Yamulki’nin oğlu Abdulaziz Yamulki başka bir tarih veriyor.
Abdulaziz Yamulki bu konuda şöyle yazıyor:
“İttihatçıların bu işi(Edirne Töreni-Aso) esnasında Cenk Erkanının başı Enver Paşa’da bu törendeydi ve çok rahatsız olmuştu. 1913 yılının Aralık ayında Mustafa Paşa, Erkani Harbi Umumi Başı Hadi Paşa ile birlikte 16 General emekliğe sevkedildi. Büyük Savaş esnasında Mustafa Paşa İstanbul’un Beşiktaş semtindeki evinde oturdu ve İttihatçılarla çelişki halindeydi.” diyor.
Ferudun Ata Mustafa Paşa Yamulki’nin
“emekli olduktan sonra bir süre de Teşkilât-ı Mahsûsa’nın hizmetinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Dünya Savaşı’nın son yılında Enver Paşa’ya başvurarak, Abdulhamid döneminde İran’daki Bahtiyari Kabilesi nezdinde Erkân-ı Harp Miralayı rütbesiyle Konsolos bulunduğunu, aslen ailece bu kabileye mensup olduğunu da belirterek, söz konusu aşireti Ruslar aleyhine harekete geçirebileceği vadinde bulunmuştur. Enver Paşa bu teklifi Bağdat’ta ordu komutanı Halil Paşa’ya yazmış, fakat Halil Paşa’nın ‘Şimdilik ihtiyaç yoktur’ cevabına rağmen Enver Paşa Mustafa Paşa’yı Teşkilât-ı Mahsûsa kadrosuna almıştır.” diye yazıyor.
Ferudun Ata’nın Mustafa Paşa Yamulki’nin “Teşkilât-ı Mahsûsa” katılması ve “Bahtiyar Aşiretine” mensup olması hususlarına gelince , bu konulara ilişkin bazı şeyleri söylemek istiyorum.
Birincisi, Mustafa Paşa Yamulki’nin “Bahtiyar aşiretine” bağlı olması tezi doğru değildir. Ben daha bu yazı serisinin ilk bölümlerinde Yamulki ailesinin bağlı bulunduğu Bilbas Aşireti üzerine durmuştum. Bilbaslarla Baxtiyarlar farklı iki aşiret yapılanmasıdır.
İkinci hususa, Mustafa Paşa Yamulki’nin “Teşkilât-ı Mahsûsa” katılması meselesinde ise yazar hiç bir kanıt getirmiyor. Baxtiyarları Ruslara karşı harekete geçirme istemine bağlıyor. Bu istem gerçekleşmiyor ve buna rağman teşkilata alınıyor!!! diyor.
Mustafa Paşa Yamulki, “Teşkilât-ı Mahsûsa” üye ise neden savaş boyunca Beşiktaş’daki evinde otursun? Enver Paşa Mustafa Paşa Yamulki’ye o kadar güveniyorsa neden emekliğe sevkediyor?
Abdulaziz Yamulki’nin “babam İttihatçılarla çelişki içindeydi” tespitini nereye koyacağız?
İttihatçılar, savaş boyunca Mustafa Paşa Yamulki’nin akrabası Şerif Paşa’nın yurtdışında kendilerine karşı kampanyaları unutularmı ki Mustafa Paşa’yı “Teşkilât-ı Mahsûsa” alsınlar?
Ayrıca savaş sonrası İttihat ve Terakki, “Teşkilât-ı Mahsûsa” ve kemalistlerin yargılanmasının yapıldığı Divani Harbi Örfi mahkemesinin başına neden eski bir “Teşkilât-ı Mahsûsa” cıyı getirsinler?
Bunlara benzer daha bir çok soru sorulabilinir.
Birinci Dünya Savaşından sonra Tevfik Paşa Hükümeti zamanında 11 Ekim 1918 tarihinde İttihat ve Terakki idaresi tarafından daha önce emekliliğe sevkedilen bir çok subay gibi Mustafa Paşa Yamulki’de yeniden askeri görevine döndü.
Sonuç olarak daha sonraki süreçte göreceğimiz gibi Mustafa Paşa Yamulki Ermeni soykırımını katılan İttihat ve Terakki yöneticilerinin, Teşkilatı Mahsusa elemanlarının , İttihat ve Terakki’nin artıkları olan daha sonra Kemalist olarak adlandırılan kesimlerinin korkulu ruyası haline gelecektir.
Yaklaşık yüzyıldan beri tüm bu kesimler ve onların devamı olan ırkçılar Mustafa Paşa Yamulki’ye “Nemrut Mustafa” diyerek kin ve nefretlerini kusuyorlar.
Sadece Mustafa Paşa Yamulki’ye değil, onun tüm akrabalarına karşıda aynı yaklaşım var.
Ferudun Ata Babanzade diye adlandırdığı Mustafa Paşa , Babanzade değildir. Sonradan evlilik yoluyla Kürd Said Paşa’nın bacısı Safiyexan ile evlendikten sonra akraba oluyor.
Ferudun Ata’nın özetlediği hakaret ve kin dolu bu alıntı Türk ırkçılarının ortak yaklaşımıdır:
“Babanzâdelerden olan Mustafa Paşa, yine aynı aileden II. Abdulhamid döneminde Hariciye Nazırlığı ve Şûra-yı Devlet reisliği görevinde bulunan Kürd Said Paşa’nın kardeşi Safiye Hanımla evlidir. Said Paşa’nın diğer kardeşlerinden birisi, Padişah yaverliğinde bulunan Miralay Süleyman Paşadır. Diğer kardeşi de Birinci Tevfik Paşa Hükümeti zamanında Evkaf Nazırlığı ve Dahiliye vekilliği yapmış ve bir ara Aydın Valiliği görevinden bulunmuş olan ‘Kambur İzzet’ lakaplı İzzet Beydir. Bilindiği gibi İzzet Bey, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinde İngiliz memuru gibi davranmış, tam bir işbirlikçi gibi hareket etmiştir. İşte Mustafa Paşa bu İzzet Bey’in eniştesi olmaktadır. İzzet Bey bu akrabalık dolayısıyla eniştesi Mustafa Paşa’yı Tehcir davalarına bakmak üzere 16 Aralık 1918 tarihinde kurulan Divân-ı Harb-i Orfi Mahkemesi üyeliğine atanmasını sağlamıştır. Öte yandan, 12 Ocak 1919 tarihinde Paris’te toplanan Paris Barış Konferansı’nda Ermenilerle ortaklaşa hareket eden Kürd Şerif Paşa’nında Hariciyeci Said Paşa’nın oğlu olduğu bilinmelidir. Dolayısıyla Mustafa Paşa, Şerif Paşa’nın halasıyla evli olması hasebiyle doğal olarak onunla akrabadır. Netice olarak, Kürt Şerif Paşa-Kambur İzzet Bey ve Nemrut Mustafa Paşa........... Türk milletinin en buhranlı bir devresinde devlete olan ihanetleriyle aynı aileden dikkat çekici üç sima.......”(Dr. Ferudun Ata, Süleymaniyeli Nemrut Mustafa Paşa "Bir İşbirlikçinin Portresi" sayfa 26-30)
15 Şubat 1936 günü Cumhuriyet Gazetesi Mustafa Paşa Yamulki’nin ölümünü haber yaparken “Ölülerin hayırla yadı lazım gelirsede Nemrut Mustafa’ya rahmet değil, lanet okumak milli vazifemizdir” diye yazıyordu.( Cumhuriyet gazetesi haberine bakınız)
Devam edecek