Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 15 June 2011

BDP nin türk parlemontosuna dersimden bagimsiz vekil gönderememesini dersimlilerin sahsinda
stochholm sendrumuyla aciklamak cok ucuzlugun ötesinde ortalama sünni kürdünde alevi kürdünde birbirine yaklasimininda ipuclarini tasir.
Akp nin kürdistanda türk parlomontosu icin cikardigi vekil sayisina bakarak kim daha cok katiline asik polomiginin ötesine gecmez.
bundan önceki secimde dersimden dtp den cikmis vekili su andaki Bdp belediye baskanini neyle aciklanabilinir.
Hakkaride BDP kitlesinin eline CHP bayraklari tutusturup, kol ense iliskilerinde acik aski sergilenirken;
Dersimde kamalizmin orjin partisi varken kemalizmin kurdi aayagina soyunmus Bdp ye neden ooy verilsin sorusunu
acik birakip geciyorum.
Aslinda persembenin gelisi birazda carsambadan belliydi.
12 eylül refarondumunda askeri vaseyet sisteminde en cok cekmis dersimlinin bu sistemi birazda uysallasdiracak, ucunda kismi özgürlük kirintisida olan bir "türk anayasa" referandumunana birakin boykot etmeyi %80 türkiye ve kürdistanda en büyük hayir oyu ciktigini acikladigimiz orandada bdp nin neden bagimsiz aday cikarmadigini büyük ölcüde cevap vermis olacagiz.
burda belirliyici olan kilicdaroglu faktörüdür.
chp nin kendisi degil yani.
kazara akp nin basina gecmis bir cakicioglu adinda bir dersimli olsaydida akp den milletvekili cikma sansi olabilirdi.
ikdidar nimetlerinden bolca yararlanma hayaline kapilmis halkimin
basbakan olmus kilicdaroglu bakan olmus kamerin nezimiye dersim arasina tüp gecit yapabilecegine kendini kaptiracak kadar marihuana sorhosu halidir. (tayyibin cilgin projesi bunun yaninda ne ki)
eh birde mamiki merkezden telefirikle manzarayi seyrede seyrede dündül tepesine yapilmis bir havayoluna cikma hezayanina kendini kaptiranlarda vardir mutlaka.

gerisi ayrintidir
gizli-acik secim isbirligine soyunmus bdp-chp nin yol kazasidir ferhat tunc
trajikomikligi bdp ye bir bagimsiz milletvekilligine malolmustur.
bu ayrintilarin icinde yusufan kurasan asiret cekismelerini tutunda
30 yildir süren devlet pkk danisikli savasinda en cok magdur edilmis dersimin
kamerin biz kürt mürt degiliz tepkisinde vucut bulan etkiside sözkönusudur.
MA kelimesiyle halk dili konusan. sivrisinek saz tekerlemesini benim gibi söyleyemeyen
köylü pragmadiginin tipik temsilcisi olan kamerle
üc kelime zazaca bilmeyen halktan uzak sehirli, genclik, aydin temsilcisi ferhadin cekismeside ayrintidir.

ve sapkadan nami sami belli olmayan
hüseyin aygün cikti.

ucuz kelimesi diger hakaret kelimeleri gibi dikkatlice kulanilmasi gerekir. fazla yerli yersiz kulanildimi anlamini yitirir. Bir kere ucuz kelimesinin anlaminida bilmek gerekiyor. Ucuz kelimesi (ingilizce Cheap Shot'la ayni anlamda kulaniliyor sanirim) bir olayin yada gorusun karmasik gercekligini anlama ihtiyaci duymadan basit bir noktada saldirmaya denilir.Simdi ben sizin goruslerinize bakiyorum, katilip katilmamayi bir yana birakayim fazla oyle complex bir gercekligin farkinda olan bir bakis acisi gormuyorum. Buna ragmen ben sizin bakis acisini ucuz gormuyorum. Sonucta biz burada Kurdistan konusunda hassasiyetleri olan bireyler olarak kendi gercekligimizi ve kendi potansiyel gelecegimizi anlamaya calisan bireyleriz. Bu konuda biraz saygili olmamiz gerektigi kanisindayim. Yani belirtilen gorusler bana pek sacma geliyor demek yada ikna edici gelmiyor demek ayri....ucuz demek ayridir. ucuzluk yapmamanin ilk temel kosulu birbirimizi anlamaya calismaktir...bu her zaman birbirimizi iyi anliyacagiz garantisini vermez..asagida Hek ile olan iletisim bozuklugu buna bir ornek...ama ne azindan anlamaya calisabilecek bir niyet gostermemiz gerekiyor...yoksa asil o zaman ucuz olmak durumu soz konusu. Slav u Rez Shevhat

Ferhat daglari delemesede, gözü yasli  binlerce kişinin izlediği  sonuc degerlendirmesi iliskin beni cokta tatminetmedi. "Kılıçdaroğlu Başbakan olacak" kandırmacasına karşı Dersim halkını ikna edemediklerinin özeleştirisini veren Tunç, "Seçimi kaybettik ama Dersimi kaybetmedik" derken,forumda süregelen tartismalara göz attim. biraz nasrettin hoca vari olacak  sanki   herkes kendi acisindan hakli gibi. ama beni en cok etkileyen ve her seyi özetleyen sevgili Shevhat in su  yazi basligi oldu"Dersim'de Tuncelinin zaferi " Kücük seylerlen avutulan halkimin "büyük zaferi"elbetteki bir `basari` fakat söz konusu  Derisim ve munzurun cocugu ferhat olunca  yarali yüregine,umutuna kusun SIKAN Dersim utansin. bu ikinci kezdir agliyor ferhat.neydi sucu saz calmakmi. yoksa sevgili Shevhat in  dedigi gibimi. Sonucta hersey gelip Kurtlerdeki ulusal duygunun zayifligindanmi kaynakli. öyle olmamis olsaydi Aysel tugluk  van dan secilirmiydi. ya da su "kahraman"marasli ismi sanirsam fatma olmaliydi ,ona ne demeli? hani her sey hille yada sihirlen olsaydi,dersimli sapkasinda ferhati cikarirdi.. vaatlerlende karni tok olduguna göre,ki bunu buz dolabi,camasir makinasi alarak ispatladi demek ki sorun ulusal duygunun zayifligindan kaynakli olmali. bu anlamda  Dersim`de Tuncelinin zaferi öyle  "Kılıçdaroğlu Başbakan olacak" kandırmacasıylan aciklanmayacak kadar derindir. sevgili HeK in dedigi gibi anlamak ile anlayis göstermek arasindaki farki iyi koymak,irdelemek gerek. hürmetler

 Dersim özgün bir bölge. Bu özgünlük sadece bu güne özgü değil; Osmanlı döneminden beri var olan bu özgünlüğü, ısrarla/kararlılıkla koruyor Dersim. Bu özgünlüğün ve baş eğmezliğin farkında olan sistem, Hitler’e esin kaynağı olacak kadar vahşice Dersim’e yöneldi ve tarihin gördüğü en barbar soykırımı gerçekleştirdi. Dersim’e yönelik devlet projesini sadece 1937-38 soykırımıyla sınırlamak, Dersim ve Dersimliyi anlamamıza olanak vermez. Dersim, devlet tarafından ‘Toplum mühendisliğinin’ en yoğun uygulandığı yerdir. Alevi ile Kürd kimliğini ayrıştırmak için olağanüstü bir çaba sarf edildi; Zaza ile Kurmançların ayrı halklar/uluslar olduğuna dair de yine devlet destekli olağanüstü bir çaba sarf edildi bu güne kadar. Bunun yanında, devlet, çoğunluğu oluşturan Sünnileri, her zaman Dersimlileri yok edecek potansiyel tehlike olarak sundu ve tek güvencesinin “laiklik” olduğunu hissettirdi. Sünni çoğunluk, devletin bu tehditlerinin gerçeği yansıtmadığını gösterecek olumlu çabalar içine girmediği gibi, devletin söylemini doğrulayacak pratikleri fazlasıyla sergileyerek adeta devletin tehdidinin/şantajının ciddiyetini ortaya koydu. Bu ve benzer tüm olumsuz yönelmelere rağmen Dersim, bazı olumsuzluklara, bazı gerilemelere karşın özgünlüğünü korumayı başardı bu güne kadar. Dersim’in, Dersimlilin yaşadıklarını anlamayan, anlamak istemeyen ve adeta pusuda bekleyen farklı çevreler, her fırsatta ortaya çıkıp kinlerini, komplekslerini ve bilinçaltlarında yatan gerici düşüncelerini dışa vuruyorlar. 12 Haziran’da yapılan sistemi restore etme amaçlı seçim, farklı ve “sistem dışı” görüntü veren hemen hemen her kesimi sistemin bir parçası haline getirmeyi başarırken, Dersim, sistemin tüm bileşenlerinin hedefi oldu. Dersim’in, sistemin bileşenleri tarafından ‘sistem savunucusu’ olduğu gerekçesiyle saldırıya uğramasının esas nedeni, Dersim’in yine genel geçer olanın dışında farklı bir tutum benimsemesidir. Birkaç basit tespit dikkate alınırsa, Dersim seçim sonuçlarının genel tabloya göre bir olumsuzluk içermediği, aksine haklı gerekçelere dayanan ve görece olumlu bazı öğeleri içerdiği görülebilir. 1-Türkiye’de Kemalizm ile bilinçli bir hesaplaşmaya giren ve onun faşist özünüortaya koyan İbrahim Kaypakkaya, Bugün bile Kemalizm ile düşünsel bağını koparamamış Türk ve Kürd sol çevreleri içinde özellikli yerini korumaya devam ediyor.Dersim’in öteden beri Kaypakkaya geleneğinin merkezi olması tesadüfü değil; aksine Kemalizm’e/faşizm’e karşı bilinçli ve kararlı bir duruşun potansiyel olarak Dersim’de hep var olmasının bir sonucudur. Dersim, bu anti Kemalist özelliğini kırk yıldan fazla bir süredir kesintisiz korudu. 2- AKP’nin, konjonktürel ve görece daha ılımlı olma hali, genel olarak Aleviler özel olarak ta Kürd Aleviler için geçerli değildir; bunun tarihsel, toplumsal, politik ve psikolojik açıdan haklı nedenleri vardır. Sünni Kürdlerin ısrarla anlamak istemediği nokta burasıdır. Diğer bir nokta, AKP’ye abartılı anlamlar yüklenmesi ve sanki sistem dışıymış gibi görülmesidir. Oysa AKP, sistem içi hesaplaşmada görece ileri olma durumunu dünyadaki değişimlere ve bununla bağlantılı olan kendi iktidarını güvenceye almaya borçluydu. Bu görece ileri olma durumu AKP zihniyetinden kaynaklanmıyordu; zorunlu ve geçici bir durumdu. Şu an devletleşen AKP, Kemalistler başta olmak üzere sistemin tüm kanatlarıyla uzlaşma ve devletin bekası için başrol oynama aşamasındadır. Dolayısıyla CHP’ye karşı AKP tercihi, sadece kötünün iyisine razı olma ve sadece geçici bir dönemle sınırlıydı. Bu geçici dönemde de, öncesinde de ve gelecekte de AKP sistem dışı olarak değerlendirilemez. Dersimlilere, ‘neden sistemin “AKP” kanadına değil de “CHP” kanadına daha çok oy verdiniz’ demenin kendisi sistem içi düşünmenin bir sonucudur. Sistem içi düşünceyi aşmamış ve hala onun asli unsurlarından olan birilerinin Dersim’i sistem yanlısı/Kemalist olarak suçlaması abestir. Hele hele Alevilerin inançtan kaynaklanan haklı kaygıları dikkate alındığında, AKP yerine CHP’yi tercih etmeleri gayet anlaşılırdır ve bu tercih, eleştiri adı altında saldırma hakkını kimseye vermez. 3-PKK/BDP, sistem içi kavganın bir parçası, Kemalist bir kimliğe bürünme yolunda ‘Öcalan’ın, Kemalizm’i güncellemeye başlamasından bu yana’ hızla ilerleyip varacağı yere varmıştır. 12 Haziran seçimleri ile birlikte bu süreç tamamlanmış ve PKK artık tartışma gerektirmeyecek kadar açık bir şekilde Kemalist bir hareket olarak varlığını sürdüreceğini kanıtlamıştır. PKK, CHP’yi Kürdler nezdinde meşrulaştırmak ve Kemalizm’i Kürdistan’a taşımak için üstüne düşeni fazlasıyla yapmış/yapmaya da devam edecektir. Kemalist PKK’nin başkalarını “Kemalist” olarak suçlamasının esas nedeni, Kemalizm’in tek savunucusu olma amacı ve her alanda olduğu gibi bu alanda da tek belirleyici olma isteğinden kaynaklanıyor.“Neden bana boyun eğmediniz, neden bana koşulsuz itaat etmediniz” öfkesi, PKK ve kuyrukçularının Dersim’e saldırmasının esas nedenidir. 4- Seçim sonuçları dikkatli, önyargısız tahlil edildiğinde, Dersim’in görülmeyen/görülmek istenmeyen esas duruşu fark edilir. Dersim, okuma yazma oranında sadece Kürdistan’da değil, Türkiye’de de ilk sırada. Okuma yazma oranı dışında, okuyan, sorgulayan ve bu nedenle de bireyselleşme noktasında özellikli bir yer olan Dersim’de sandığa gitmeme nedeni, genel için geçerli olan neden(ler)den ayrı okunmalıdır. 57593 seçmeni olan Dersim’de 12 binden fazla seçmen sandığa gitmemiş. Hakkâri veya Şırnak’ta sandığa gitmeme oranı Dersim ile yakınlık gösterse de, bu durumu aynı nedenlere dayandırmak ve aynı sonucu çıkarmak doğru değildir. Yani sorun sadece istatistiksel verilerle açıklanamaz. Yukarda belirtilmeye çalışılan nedenlerden dolayı, Dersim’de çıkan geçersiz oyların da ayrı bir anlam ifade ettiğini görmek gerekiyor. Bu nedenle Dersim’de geçersiz (yakılan oylar) 461 oy azımsanacak bir rakam değildir. Sandığa gitmeyen veya gidip geçersiz oy kullanan Dersimliler, Dersim’in sistem dışı duruşunu ve gerçek ruhunu temsil edenlerdir. Diğer illerle ortak nedenlere dayanan geçersiz oylar çıkarıldıktan sonra Dersim’de en az yüzde onluk bilinçli bir tavırdan söz edilebilir. Genel olarak nüfusun yüzde onu sistem dışı olsaydı (tıpkı Dersim gibi) şimdiye kadar Türkiye’de on defa devrim olurdu; Kuzey Kürdistan’da da on defa bağımsızlık ilan edilmiş olurdu. Sonuç olarak, bir emir ile kepenk kapatanların, toplu olarak bir yerlere yönlendirilenlerin, ilkel tapınma törenlerini aratmayan “Tanrı” kutsaması yapıp toplu ayine katılanların ve bütün bunları yeni yetme bir Kemalist için yapanların tercihleri, Dersimlilerin tercihinden daha bilinçli ve daha değerli değildir. Bu gerçekliğe rağmen Dersim’i anlamayan, pusuda bekleyip saldırmak için fırsat kollayan ve yıllardır yaşattıkları toplumsal yanılsamanın etkisiyle gerçeklikten kopanların “özgürlük/özgürleştirme” iddiası da sadece bir yanılsamadan ibarettir; gerçek ise, yaratılan bir “Tanrı”, modern bir tarikat ve Kürdlük adına Kemalizm’in yeniden diriltilmesidir. Yakın zamanda sistemin tüm kanatları (CHP, AKP, PKK ve Kemalist Sol) uzlaşıp, Kürdleri sisteme entegre etmek için gereğini yapacaklardır. Sistemi restore etmek için varılacak uzlaşmada sadece sayılan parti ve kurumlar yok; onların kuyruğuna takılanlar da hesaba katıldığında, istisnalar dışında sistem dışı kimse kalmayacaktır. Ama Dersim yine de yüzde onluk devrimci duruşunu, sistem karşıtlığını sürdürerek, yeni ve yeniden başlamanın merkezi olacaktır. Görülmesi ve saygı gösterilmesi gereken bu (yüzde onluk) muazzam devrimci güçtür. Dersim'e saldıranların görünürde gerekçeleri farklı olsa da, bilinçaltlarında yatan ortak neden, Dersim'in sistem karşısındaki bu devrimci duruşudur; çünkü saldıranlar düşünsel ve duygusal olarak sistemle güçlü olan bağlarını hiç koparmadılar... Berzan BOTÎ

Dersimlilere saldiri dalgasi bitti simdi sira savunmalarda. benim bir noktaya deginmem gerekiyor. Berzan CHP'ye oylarin gitmesini dini nedenlere bagliyor ki bu konuda bana gercekci geliyor. Fakat benim uzerinde durmak istedigim nokta....eger BDP kemalist ise. ve eger CHP'de kemalist ise o zaman neden Dersim oyun cogunlugunu CHP'ye verdi...yani insan en azindan kendi kemalistine verir.. Iste asil sorunda burda goruyorum. BDP'ye istedigimizz kadar saldirabiliriz. Fakat bir gercek var. onlar su anda Kurdistanda egemenler. Egemen olduklari icinde en azindan eger bizim bir ulusal kaygimiz olacak ise o zaman butun dis guclere karsi BDP'nin yaninda yer almak zorunlulugumuz vardir. Iste ulusal olmak budur. gerisi fasa fisodur. eger gucumuz varsa BDP ve PKK'yi degistirmeye calisabiliriz. Fakat eger gucumuz yoksa onurlu tavir herseye ragmen kendi halkina oy vermektir. Katilim saysindan bahsediliyor. Bunuda olumlu goruyorum. Fakat sanki suc islemis bir kisiyi savunmak icin bak bunun su kadar olumlu ozelikleri var onlari unutmayin gibi savunma refleksi ile yaklasmak bana dogru gelmiyor. Dersimi hedefliyen art niyetli insanlar olabilir...fakat cogu insan dersimden beklentilerinden dolayi bu tepkileri vermislerdir...bu insanlarin hepsinide dersim dusmani olarak gormek bana pek gercekci gelmiyor.. Cok eskiden bir hikaye okumustum. Medlerle ilgili. Med krali vezirine kendi oglunu pisirip yeditrmis...yedikten sonrada vezire demis yemis oldugun et senin oz be oz oglunun etti. Bundan dolayhida vezir gider Perslerle anlasir ve Med devletini yikar...Kral vezirle karsilastiginda ona derki...ben sana oglunun etini yedirtim..sen bana karsi herseyi yapsaydin fakat neden Med halkina ihanet ettin demis.  buyuk bir olasilikla uydurulmus bir hikaye...fakat bir gercekligi ozelikle biz kurtlerde eksik olan bir gercekligi gosteriyor. ulusal dedigimizde yada ulusal birlik dedigimizde...bize dusunsel olarak cok ters olanlarla dahi ortak bir nokta bulmak demektir...buda gunumuz kosularinda BDP ve cevresidir... bunlari elestirebiliriz begenmiyebiliriz fakat Kurdistani bir kaygisi olan herkimse...hic bir zaman bunlarin yerine bizden olmuyan bir yapiya destek sunmamasi gerekir... yok ilahi ben sunacagim derse iste  o zamanda ulusal duygularin eksik oldugu gercekligi ortaya cikar. Slav u rez Shevhat

merhaba Shevhat. aktardigin hikaye unlu Med soylusu, generali Harpagos un hikayesi. Tarihciler ve arkeologlar hep soyler, bu kadar eski zamanlardan gelen hikayelerde kurgunun-yakistirmanin payi cok olmali. ancak Harpagos adli unlu generalin varligi kesin. verilere gore de bir hayli yetenekli bir general. ustelik isi sadece savasmakla sinirli da degil. ilginc teknolojik cozumleri de var. yani servis verdigi imparatorundan cok daha  zeki, yetenekli  ve ilginc bir kerakter olmasaydi, krallarin disindaki ayrintiyi unutmaya temayullu ortalama tarih tarafndan unutulur giderdi. oysa unutulmamis. bence uydurmalarini ayiklayinca bile geride cok ilginc -trajik-bir hikaye kaliyor. bu kadar pesrevi ncin yazdim. Harpagos un Med imparatoruna gosterdigi tepki HAKLI- ben onun yerinde olsam aynisini yapardim. Harpagosun med halkina filan ihanet ettigi de yok. bunun uzerine iyice dusunmeni onercegim, dusununce bir suru seyi bizlerden de iyi farkedecek yeteneklerin asikar. Harpagos geride rotasini sasrimis imparatrlara-liderlere neyin uzerinde yukseldiklerini hatirlatan bir mesaj birakmis. ustelik Harpagos med soylularini imparatora karsi yanina cekmeyi de basardigina gore bu imparator da apo turu birey olmali, herkesi taciz eden bir melanet. med halki? ha ali veli ha veli ali, oylede boylede hayatlarinda cok fazla bir sey degismis oldugunu sanmiyorum. nihayetinde adi pers imparatrlugu olsa bile uzun sure medler ideojik aparat sayilabilecek, mecuslar sinifinda etkilerini korumuslardi. guvenilir belgeler bunu gosteriyor. ikdidar akemenidlere gecti ama, o essek kafali imparatr  kalsaydi belki de likya veya lidyalilar medleri cokertecekti. hipotetik oldu idare et.  hurmetler HeK

Selam Hek, verdigin bilgiler icin tskler. Aslinda asiri bir ornek ve pek fazla Med kralini hakli cikaracak bir durum degil. Fakat onemli bir noktaya isaret etmektedir. Bulundugun topluma ne kadar bagli kalman gerekiyor? Bunun sinirlari nedir? Acik ve net bir cevap yok fakat belirli bir sinirlarin olmasi ulus olmanin en temel kosuludur. Harpagos hikayesinin uydurma oldugunu dusunmemin sebebi o domen ulus yada halka baglilik gibi kavramlarin pek gelismemis olmasindandir. Antik cag uzmani degilim fakat o donem onderler onemlidir, oyle topluma baglilik toplumu adam yerine koymak cok sonradan gelisen bir vakadir. Esasinda bizllerin sadece medlerden geldigi dahi pek dogru degildir. fakat bu konuya girmenin geregi yok. Harpagosu bir tarafa birakalim. Karayilanin yayinlanmis son kitabinda bahsettigi gelen asiret temsilcilerini nasil oldurduklerini ve bunun bu asiretleri nasil korucu yaptigida iyi bir ornek. Ote yandan Libyada halkin Devlete karsi cikmasi ve bunu bizaat dis guclerin destegiyle surdurmeside bir baska ornek. Zaten genelde guc dengesizliginden dolayi bu durumlarda ezilen muhalif kesim hainlikle suclanir ki bu kesinlikle dogru degildir. Turklerin Araplara hain demesi gibi yada Araplarin Kurtleri hainlikle suclamasi gibi. Genel olarak kesin bir kural olmamakla beraber kendi halkini ezen bir yapinin yada liderin bu halkin ona sadik kalmasini beklemesi pek dogru degil. FAKAT, buda buyuk bir fakattir, Hikmek Fidan gibi bizaat PKK tarafindan oldurulen insanlarin yakinlarinin nasil davranmasi gerekir? Simdi kalkip Fidan yada baska birisinin yakinlarinin gidip Devlete calismasini onaylamak bana pek dogru gelmiyor. Bunlari soylerkende oyle fazla buyuk konusmak istemiyorum. Bazen isin icinde olmayinca insan rahat konusabiliyor. Benim sevdigim birisine aileme boyle bir sey olsaydi ben ne yapardim diye soruyorum. Buna durust bir sekilde net cevap veremem. O anki duygusal tepkimin ne olacagini bir yana birakirsak. Mantiki olarak baktigimda ne olursa olsun ben kesinlikle TC'nin yaninda yer alamam demek bana en dogrusu geliyor. Ulusal yaklasimin boyle olmasi gerektigi kanisindayim. Bunun tersini yapip devlete calisanlari anlarim, korucu asiretlerini anladigim gibi fakat dogru gormem. Slav u Rez Shevhat

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.