Halaçoğlu’nun “Köklerin Tespitini” Destekliyorum(1)
Geçenlerde Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu bilinen Türk resmi tarih tezinden hareketle Türkiye’de Kürdlerin var olmadığını farklı bir biçimde yeniden ileri sürdü... Halaçoğlu “Sünni Kürdlerin Türkmen, Alevi Kürdlerin ise Ermeni dönmesi” olduğunu ileri sürdü.. Daha sonra gösterilen tepkiler neticesinden Halaçoğlu: “Sünni Kürdlerin %30’u Türkmen, Allevilerin %99’ı Türk, geride kalan kendilerini Kürd Alevi olarak görenler ise Ermeni dönmesi” olduğunu duyurdu.. Ayrıca Halaçoğlu “elinde 100 bin Ermeni dönmesinin listesi” olduğunu açıkca ifade ediyor.. Halaçoğlu’nun özet olarak aktardığım bu sözlerine karşı sön dönemlerde yoğun bir tepki yaşanıyor.. Bir çok çevre “Halaçoğlu’nun görevden alınmasını” ve “böyle birinin Türk Tarih Kurumu’nun başından olmasının büyük bir şansızlık” olduğunu ileri sürüyorlar.. Hatta bazı Milletvekiller Halaçoğlu meselesini Parlamentonun önüne kadar taşıdılar.. Ben tüm bu gösterilen tepki ve protestoları anlamaktan zorluk çekiyorum.... Nedenlerine gelince sanki bu topraklarda Türk devleti milyonlarca Ermeni, Kürd, Asuri ve Potnos’un soykırımini gerçekleştirmedi gibi bir hava var... Herkes elbirliği yapmış Halaçoğlu’yu “Nazi zihniyetine sahip olmakla” ve “ırkçı olmakla” suçluyor.. Realite ise başka bir yerde duruyor.. Naziler, soykırımı Türklerden öğrendiler ve daha modern bir tarzda uyguladılar.. Türk devleti milyonlarca insanı soykırımdan geçirmesine rağmen hâlâ sanık sandalyesine oturtulmuş ve hesap vermiş değildir... Kürdistan ve Anatolia’yı halkların ve uygarlıkların mezarlığı haline getiren katiller, 100 yıldan beri serbest dolaşıyorlar... Türk devleti kuruluşundan beri oluşturduğu tüm kurumların amacı (1931 yılında oluşturulan Türk Tarih Kurumu da dahil) tarih gerçekleri çarpıtmak, Türklerin ve Türklük adına işledikleri tüm suçları gizlemek, hayata kalan soykırımların kurbanlarını fişlemek ve prokust çarkı haline getirdikleri Türk kimliğine adapte olmayanları yoketmektir.. Türk Tarih Kurumu oluşumundan itibaren giriştiği tek çaba bugün Türk devletinin resmi olarak kurulduğu bu toprakların Türklerin “tarihi vatanı” olduğunu, hatta M.Ö ve M.S bu topraklarda oluşan uygarlıkların da Türklere ait olduğunu ispat etmekti.. Bugün, suçluların suçlarını gizleme makinesi ve tarihi gerçekleri çarpıtma aracı olan Türk Tarih Kurumu başkanı Halaçoğlu, amaçlarını ve yapılan kirli işlerin bir kesimini farklı amaçlarla da olsa gündeme getirmesi bir çok çevrenin tepkesini çekiyor.. Bu tepkiler makul ve gerçekçi değildir. Bu tepkiler, Türk devletinin var olan reel yapısını kavrama eksikliğinden kaynaklanıyor. Çünkü, Halaçoğlu’nun söylediklerinden yeni bir şey yok.. Aslında Halaçoğlu’nun söyledikleri Türk devletinin yaptıklarının yanında devede kulaktır.. Halaçoğlu’nun “Kürd Sünni ve Alevilerinin kökenleri” bazında “kökler sorununu” gündeme getirmesi bilinçli ve planlı bir girişimdir. Amaç ulusal bağımsızlık ve özgürleri için ayağa kalkan Kürd milletinin saflarını bölmek, ikirciklik sokmak ve sonuç olarak Kürdleri eskisi gibi yönetmektir. Sorun olan Halaçoğlu değil, sorun olan Türk devleti ve finanse ettiği başka milletleri ve dinsel yapıları yoketmeyi hedefleyen “Türk” ismini taşıyan kurumlardır.. Halaçoğlu oğlu gider, başka Halaçoğulları gelir.. Aslında Halaçoğlunu protesto etmeye yerine, “herkes kökenini bilmeli” yönündeki tartışmayı açtığından dolayı, Kürd düşmanıda olsa kutlamak lazımdır.. Çünkü, böyle bir tartışmada Kürdlerin, Ermenilerin, Rumların, Asurilerin, Çerkezlerin ve Anadolunun yokolmakla karşı karşıya kalan diğer etnik ve dinsel azınlıkların kaybedecekleri hiç bir şeyleri yoktur. Zaten söz konusu olan haklar, fiziksel ve kültürel kıyımlardan geçerek, birbirine benzer akıbetleri paylaştılar, demografik olarak büyük kayıplar verdiler.. Bu haklar içinde ulusal bir güç ve büyük bir nüfus potansiyeli ile Kürdler bugüne ulaştılar ve kendi ulusal hakları için mücadele ediyorlar.. Her ne kadar Halaçoğlu, “dönme Ermenilerden” söz ediyorsada hedefte olan, dağıtılmak istenen Kürdlerdir. Belki de Halaçoğlu ve akıl hocaları son seçimlerde çeşitli nedenlerden dolayı Kürdlerin AKP’ye yönelmesini vesile bilerek, din meselesini ön plana çıkarmaya Kürd özgürlük mücadelesini “Ermeni dönmelerine” endeksleyip gündeme getirerek, sonuç almaya çalışıyorlar.. Ama, Kürd halkı Türk devletinin tüm kanlı labirentlerinden geçip bugünlere ulaştıktan sonra kayıp edeceği hiç bir şeyi yok. Bunun için Türk devletine ve Türk Tarih Kurumuna çağrım mademki elinizde 1500’lerden beri Osmanlı dönemindeki aşiretlere, dinsel gruplara, ulusal yapılara ilişkin belgeler var, herkese açın... herkes “kendi kökeni hakkında” bilgi sahibi olsun.. Halaçoğlu “100 bin insan”dan söz ediyor..Verilen sayıda Ermeni kıyımından sonra .... Aslında sorun olan tartışılması gereken, açığa çıkarılması gereken bugün “Türk” adı altında kendisini ifade etmeye zorlanan milyonlardır.... Bunların etnik ve dinsel köklerini ortaya çıkarmak lazımdır.. Türkler, Orta Asya’da Anadolia ve Kürdistan’a geldiği zaman, “Moğol” ve “Tatar” tipolojisine sahipti.. Hâlâ Türkiye denilen çoğrafyada bu tipolojiye uygun küçük bir azınlık var... Geriye kalan ezici çoğunluğun kökenlerini bilme hakları vardır.. Bu kesimin kaçtan kaçı Rum-Patnos, Laz, Kürd, Ermeni, Asuri, Yahudi, Çerkez vs..vs olduğunu tespit edebilmek için Halaçoğlunun denetimindeki arşivlere ihtiyacımız var... Türkiye’deki bu zoraki ve devşirme yapılanmayı yeri yerine oturtmak, yüzyılların yalanlarını ortaya çıkarmak için bu arşivlerin açılması gerekir.. Afrikalı biri nasıl bir günde beyazlaşamayacaksa, “ yayvan yüzlü, çekik gözlülerde” bir günde mevcut olan “Türk” haline gelemezler... Devam edecek...