Ana içeriğe atla

Ne üzerine yazayım?

  Bugün bir makale yazmak istiyordum... Ama hangi konuda yazacaĝıma bir türlü karar veremedim..Makale konusunda bir çok husus aklıma geliyordu..MAM CELAL’IN AÇIKLAMASI ÜZERINE:Mam Celal’ın Irak Cumhurbaşkanı olarak „bu yılın sonuna kadar Irak güvenlik güçlerinin çok uluslu güçlerden asayiş ve güvenliĝi saĝlama görevini devralacaĝı“ yönündeki açıklaması üzerine bir şeyler yazmak istiyordum..Mam Celal’ın devletin tepesinde bulunan bir politikacı olarak halka moral verme açısında bu açıklamaları yapması bana doĝal gelmeye başladı.Yoksa Mam Celal kalkıp, her gün 70 cıvarında saldırının yaşandıĝını, sadece bu yıl ıçinde 14 bin sivil insanın öldürüldüĝü ve Amerikan askerinin ölü sayısı resmiyette 2979 kişiye ulaştıĝını söyleyemezdi..Yine Mam Celal, Irak Merkezi Hükümetinin, ne Kürdistan’da, ne Şii bölgesinde, ne Sünni bölgesinde ve hatta yeşil zon hariç ne Baĝdat’ta otoritesinin olmadıĝını söyleyemezdi..Ayrıca Mam Celal, Bush’un Maliki’yle olan görüşmesinde artı yeni askeri güçlerinin Irak’a gönderileceĝini de söyleyemezdi..Dünyanın bir çok çevresinin Irak’ın bölünmesi gerektiĝi üzerine ciddi tartışmalar yürütüĝünü de söyleyemezdi..Politikacılar biraz da umutsuz ortamlar da umut ışıĝını yakmak içın varlar..Bir de devletin tepesinde olduĝun zaman realiteyi olduĝu gibi anlatmak var olana son noktayi koymak gibidir..Politikacı olmak çok zor bir meslek diye düşündüm... Bu konuda sadece bir not düştüm..ABD, TÜRKIYE VE IRAK ARASINDA, KÜRDLERE ILIŞKIN MARARON:Aylardan beri Türk devleti yalancı kabadayı, „bırakın beni vuracaĝım, kıracaĝım ve Kuzey Irak’a gireceĝim“ diye tuturmuştu..Amerika ve Irak Hükümetleri telefonlarla yada doĝrudan görüşmelerle „yalan kabadayinin“ daha da rezil olmasını ve ayaĝa düşmesini engellemek için „Kahraman“ Türk milletinin „kahraman“ politikacı ve askerlerinin herkesi yola getirdiĝi imajını vermek için „gerekenler yapılacaktır“ dediler.Yakında üçlü mekanizmalar devreye sokulacak..Türklerin „Arzail“ olarak gördükleri can düşmanları olan Güney Kürdleri de bu günlerde Türkiye’de boy göstermeye başladılar.... Kapalı kapılar ardında ne konulduĝu bilinmiyor.. Ama, kamuoyuna yansıyan bilgiler „gereken yapılacaktır“ bazındadır.. Bu „gerekenler yapılacaktır“ sözü bana göre pek fazla bir şey ifade etmiyor... Türk devletinin Güney Kürdistan’a girme ve oradaki Kürd kazanımlarına zarar verme gücü yok... Bu hususdaki cıĝırtkanlıkları bir dizi iç ve dış etmenlerden kaynaklanıyor..Ama TC, Güney Kürdistan bulunan Kuzey Kürd gençlerini Güney Kürdlerin eliyle veya yardımıyla vurmak istiyor..Böylelikle bir yandan, kendisine karşı silaha sarılan Kürdleri imha etmek ve diĝer yandan bunun neticesinde Kuzey ve Güney Kürdlerini birbirine düşman etmek istiyor..Biz tarihimize baktıĝımız zaman TC’nin Kürdleri millet olarak tarih sahnesinde kaldırmak istediĝini biliyoruz.. TC, kendisiyle işbirliĝı yapanları önce direnişçilere karşı kullanır ve daha sonra onlarıda yok eder... TC’ye karşı silaha sarılan Kürdleri de fiziki olarak yok etmek onların en önemli hayallarından biridir..Umut ederim Güney Kürdleri bu meseleye karşı saĝlıklı yaklaşır, TC’nin anti Kürd planlarını boşa çıkarırlar.. Güney Kürdlerin bu konuda hem tecrübeleri ve hem de imkanları var... LALEŞ QASO’NUN GÜNEY KÜRDLERINE KARŞI DÜŞMANCA MAKALESI ÜZERINELaleş Qaso’nun Kuzey Kürdistana ilişkin yazılarını zevkle okuyorum.. Ama, geçenlerde Laleş Güney Kürdlerine ve özellikle YNK’ye yönelik hakaretlere varan bir makale yazdı. Makale Kürdçe lehçelerini karşı karşıya getiren Aşaĝı kurmançayi konuşanları küçük gören bir mantık temelinde yazılmıştır.. Laleş Güney Kürdistan’da Yukarı Kurmança’nın tarihçesini bilmiyor... Baas rejimi dönemince Bedini lehçesi bir kaç aydının çabası hariç, fazla bir şekilde kullanılmadı, okullarda öĝretilmedi... Kürdlerle Irak rejimi arasındaki antlaşmada Türkler „kendi Kürdlerinin kullandıĝı dilin resmileştirilmemesi“ için her şeyi yaptılar ve bu konuda başarılıda oldular.. Laleş yanlış bir şekilde Aşaĝı Kurmançaya „Sorani“ diyor... Sorani, Aşaĝı Kurmancanın bir aĝzı olarak var... Aşaĝı Kürmancayi konuşanlara hakaret etmek bize bir şey kazandırmaz.. Mam Celal, Şerko Bêkes ve Ferhad Şakeli’yi aynı kefeye koyarak Yukarı Kurmançanın düşmanları ilan etmek sapla samanı birbirine karıştırmaktır. Eĝer, Laleş Kurmançların Şakelisi olmak istiyorsa bir diyeceĝim yok..Güney Kürdistan’da Yukarı Kurmancası Aşaĝı Kurmancaya göre her zaman zayıf kaldı... Bugünde bu durum yaşanıyor.. Ama bu durumu ortadan kaldırmak için ciddi çabalarda var... Bu çabaları desteklemek ve geliştirmek gerekir.. Yoksa Laleş’in söylemiyle „Soranları“ „Kurmanci“ düşmanı ilan etmek, „Sorani“yi başka bir dil gibi göstermek mantıklı deĝil...YNK, Raperin sonrası hemen Behdinan’da „Serhildan“ diye Yukarı Kurmançada bir dergi çıkardı.. Bugünde aynı bölgede haftalık „Behdinan“ dergisini çıkarıyor.... Televizyon ve radyo programları biliniyor.. Okullarda girişimler var. Ama hâlâ korkunç eksiklikler var, ders kitapları yok... „Soran“ bögesindede Saddam döneminde çıkan ve Saddam resimleri bulunan kitaplar hâlâ okutuluyor.. Tüm bu eksikleri görüp saĝlıklı eleştirilerde bulunmak gerekir. Ama „Soran“ „Kurmanç“ ayırımını yaparak, halkımızın bu iki yapılanmasını karşı karşıya getirmek Kürdlerin işi olmamalı... Zaten Kürd toplumunun bir dizi zayıf noktaları düşmanlarımız tarafından sürekli kaşınıyor.. „Latini“ kelimesinin yukarı Kurmança olarak algılanması Güney Kürdistan’da çok yaygın... Yoksa art niyetle „Kurmanciyi“ Kürdçe saymamak gibi bir mantıĝı aramak doĝru deĝildir..... Eleştiri yapılırken iyileştirme ve düzeltme olayı gözetilmeli, yıkma ve daĝıtma deĝil..Laleş’in makalesi yıkıcıydı..Yine bir çok konu arasında dolaşıp durdum... Ne üzerine yazacaĝıma karar vermedim..

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.