Ana içeriğe atla

Ankara Teröristlerin Kucaklaşma Merkezi

Ortadoğu’da sullar durulmuyor. Hergün siyasal bir depreme sahne oluyor. Terörist TC devletinin Hakkari’de suçüstü yakalanması; “Apocu”lar tarafından işlenen cinayetler; İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın “İsrail’i haritadan silinmesi gerektiği”söylemi, Nükleer silah elde etme uğraşıları; ABD’nin Suriye ve İran’a olasılı saldırı tartışmaları; Hz. Muhammed karikatürleri ile tırmanan islami terör; Irak seçimlerinin ortaya koyduğu çözümsüz denklem; Filistin’de yapılan seçimi kökten dinci terörist Hamas örgütünün kazanması vs. gelişmeler henüz sıcaklığını korurken; Şiilere ait Samara’daki “kutsal mekan”larına yapılan saldırı ile Şii ve Sünni Araplar arasında savaşa dönüşmesi gündemimize oturdu.TC devleti, bu karmaşada bilinen anti-Kürd politikası gereği sinekten yağ çıkarma misali kurtuluşu yine Kürd düşmanlarına sarılmakta buldu. Parlemanto dışı kalan Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal’ı Türkiye’ye davet etmesi ve kucaklaşması geçikmedi. Şu anda Mukteda El- Sadr’ı kucaklama hazırlığında. Bu gelişmeler karşısında başkaları ne düşünür bir yana, ama biz Kürdleri şaşırtmadı. Şaşırtmadı, çünkü Türkiye, anti- Kürd olanlarla yol almaya çalışıyor.NATO üyesi ve AB’ye üye olmaya çalışan bir Türkiye’nin ABD ve AB terör örgütleri listesinde yer alan Hamas’ın seçime katılmamış ve seçilmemiş lideri Halid Meşal’ı resmi olarak davet etmesi her ne kadar ABD’nin GOP’na karşı izlenimi yaratsada izlediği anti-Kürd politikasının sonucudur. Türkiye, bu politıkanın altında kalkabilir mi? Kaybeden olacağı açıktır.Suriye Muhaberatının bir piyonu, uluslararası bir terörist olan Halid Meşal’ı Türkiye davetiyle ona uluslararası arenada paye biçilmek istendi, ama ters tepti. Bu sadece Türkiye’nin değil, İran ve Suriye ile ortaklaşa gerçekleştirilen bir operasyonu iddi. Türkiye, kaybetti.Şimdi de azılı Kürd düşmanı Mukteda El-Sadr gibi kökten dinci bir teröristi ağırlamaya hazırlanıyor. Mukteda El-Sadr kabağıda Türkiye’nin başında patlayacağı kesin.Samara’da 10. İmam Ali Naki ve 11. İmam Hasan'ül Askeri'nin mezarlarının bulunduğu külliye ve camiye bombalı saldırı sonrası Sünni ve Şii Araplar birbirlerinin „mukaddes“ bildikleri  mekanlara saldırdılar.  Sünni ve Şii Araplar, karşılıkla başlattıkları bir diğerine ait „kutsal mekan“larına yönelik saldırılar sürüyor. Düşük düzeyde olsada Irak Arapları arasında bir iç savaş yaşanıyor. Bölge üzerinde hesabı olan her güç, gelişebilecek  olasılı bir çok ihtimala göre hesabını yapıyor.Irak Şii ve Sünni Arapların birbirlerine karşı gerçekleştirdiği saldırılarda bir çok türbe, cami tahrip edilirken yüzlerce insan yaşamını yittirdi. Bunlar „din adına“ yapılıyor. Evet din adına yapılan saldırılar „kutsal mekan“ olarak bildikleri yerler oluyor. Onlar, kendilerini müslüman olarak tanımlıyor. Her iki tarafında çağdışı totaliter rejim kurmanın peşinde oldukları biliniyor. İnsanlık değerlerinden nasibini almamış topluluklar olarak dünya kamuoyu nezdinde kendilerini ele veiyorlar. Kendilerince „kutsal“ bildikleri  „camilere saldıran ve ateşe veren“ bu zihniyeti irdelemek gerekir. Bunlar, nasıl müslümandır? Bunu tahlil etmek bizim işimiz değildir. Bu iş, müslümanım diyenlerin işidir.Fakat bu konuda bizimde söyleyecek bir kaç sözümüz var. İnsanlıktan çıkmış ve „kutsal mekan“ olarak bildikleri yerlere saldıracak kadar gözü dönmüş çağdışı mahluklarla kuracağımız ortak bir yaşamımız olmaz. Bunu defalarca söyledik. Söylemeye devam edeceğiz.Şu gerçeği görmek gerekir. Kürd milletinin ortak yaşamaya zorlandıkları bu topluluklar kendi „kutsal“ değerlerine bile saygısı yoktur. Kendi “kutsal mekan”larına saygısı olmayanların başkalarını ve hele “katli vacip” ilan ettikleri biz Kürdleri kendi kimliği ve doğal haklarıyla kabulleneceklerini beklemek biraz saflık olmaz mı? Taliban yonetiminin Bamyan’daki Buda heykellerini havaya uçuruşu akıllarda silinmeyecek kadar çirkinceydi. Ne çabuk unutuldu? Bir karikatör karşısında bu kadar “hassas” olanlar, ötekinin hassasiyetlerne karşı niye bu kadar terbiyesiz ve müsamahakardırlar, irdelenmelidir.“Kutsal” bildikleri camillerinde “ulema” dedikleri zibidiler vasıtasıyla Kürdler için “fetva” çıkarıp yüzlerce masum insanımızın kafasının kesilmesine yol açan zihniyeti neyle izah etmek gerekir? Kendilerincede kutsal olarak bilinen bir “bayram” gününde Hewler’de KDP ve YNK merkezlerine yönelik gerçekleştirdikleri bombalı intihar saldırısı sonucu onlarca değerli Kürd politikacısının katledilmesine ne demeli? Ezeli Kürd düşmanları Arap, Fars ve Türkler bu katliamı bayram havasında kutladılar. Bunlardan biriside Hewler karliamı için “hak ettiler” diyecek kadar Peki buna sebeb neydi? “Peygamber efendimize hakaret ediliyor”. “Duygularımızla oynanılıyor”. “Kimse kutsal değerlerimizle oynayamaz” gibi gerekçelerle çok “hassas” olduklarını ortaya koydular. Ama her ne hikmetse  “kutsal” değerlere  karşı bu kadar çok “hassas” olanlar, “kutsal” bildikleri mekanlara kendileri saldırıyorlar.Görünürde her ne kadar “peygamber efendimize” karşı duyulan “hassasiyet” denildiysede sorun bunuda aşan bir mecrada seyretti. Sorun siyasallaşmış islamın dini esasa dayalı teokratik düzen kurma ve kurulu olanları kuruma amaçlıydı. Bu da ancak sözkonusu karikatürleri bahane ederek islam dünyasının dini duygularına hitap ederek desteğini almakla mümkündü.Siyasi islam bugün düşmanlarımızın elinde bir silaha dönüşmüştür.    Bu durumda Kürd milleti olarak yerimizin neresi olduğu konusunda bir belirlemenin yapılması çok önemlidir. İki tercihle karşı karşıyayız. Ya Arap, Fars ve Türk canavarların elinde kullanılacak bir kılıç, ya Kürd millet bağimsızlığı için mücadele. Ya dinsel fanatizm, ya demokratik laisizm. Tercihler bu kadar açık ve net. 21.yüzyılda Kürdler bağımsızlığa koşuyor. Hiç bir güç Kürd milletinin bağımsızlık mücadelesini engeleyemez. Kürd milleti, er veya geç bağımsız ulusal devletini kuracaktır. Bölünmüş ülke ve milletini birleştirecektir. Buna kuşku duymuyoruz. Ülke ve millet bağımsızlığı ve birliği kadar önemli bir sorunumuz daha vardır. Bu da kuracağımız sistemin niteliğidir. Ortadoğu toplumuyuz. Toplumumuzun çoğunluğunun inançı düşmanlarımızında dini inançı olan islam dindır. Fakat önemsenecek kadar diğer dini inanışlardan olan toplum kesimlerimizde vardır. Farklı dini inanışta olan toplumuzun bu tüm kesimlerini uyum içinde yaşamasını sağlamanın yolu dinin siyasallaşmasını şimdiden önünü almayı zorunlu kılar. Din hassas bir konudur. Onunla oynanmaz. Kürdler, bu konu da çok dikkatlı olmak zorundadır. Kürdlerin önünde bu konuda yaşanmış güçlü bir tecrübe birikimi vardır.Kürd siyasal önderliği devletleşmeye giderken dinin siyasallaşmasına müsaade etmemelidir.Kürd toplumunun demokratikleşmesi açısında bu kaçınılmazdır. Kürd toplumu, din zihniyetine mahkum edilemez. Daha henüz tüylenmemiş bir kaç kendini bilmez “din adamı” şimdiden Kürd millet değerlerine saldırıya başladılar bile. Kürd ulusal marşı “Ey Raqip”e dil uzatacak kadar ileri gittiler. Kürd aydın yazar Meriwan Helepçe için “fetva” çıkaracak kadar küstahlaştılar. Güney Kürdistan’da Kürdlerin birliğe en çok ihtiyaç duydukları bir dönemde islamcı partinin Kürd ittifakından ayrı seçime katılması Kürd layık kesimleri düşündürmelidir. Bu olup bitten zırvalıklara demokrasi adına göz yumak doğru değildir.Dinin siyasallaşmasına meydan veren yaklaşım dini fanatizmin yolunu açar. Ülke yönetimine el koymanın olanağını verir. Ondan sonra Ortaçağ Avrupasının engizasyon dönemi, İran’da Molla rejimi, Afganistan’daki Taliban yönetimi benzeri çağdışı bir yönetim topluma dayatılır.  Kürd islamcıların özlem duydukları böyle bir yönetim mi? Kuşkusuz budur. Kimse bize hikaya anlatmasın. Kürd müslümanları bunları yapmaz demesin. Yapar yapar, hem de alasını yapar. Fakat kimse bu rüyayı görmeye kalkmasın. Kürd toplumu faşist ve teokratik sistemlerden çok çeken bir toplumdur. Kendisine giydirilmeye çalışılacak bu deli gümleği Kürd milleti giymeyi red edecektir. Kürd milletinin sağduyusuna olan inancımız bizi bunu söylemeye itiyor. 27 Şubat 2006

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.