“Sayın Başkan
Değerli Milletvekilleri
Konuşmama başlarken Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
İki gün önceki konuşmamda Demokratik Açılımın gerekçeleri ve hedefleri konusunda bilgi sunmuştum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, milli iradenin tecelligahı ve nihai meşruiyet zeminidir. Milletimizin sorunlarını bu Meclis'in yüce çatısı altında ele almak, milletimizin ve parlamenter demokrasimizin bize yüklediği bir sorumluluktur.
Değerli milletvekilleri,
Demokratik Açılımın birbiriyle bağlantılı iki temel hedefi vardır. Birincisi, terörün sonlandırılması, ikincisi de demokrasi standardının yükseltilmesidir.
Biz ülkemizin bütün sorunlarının çözümünü tam demokraside görüyoruz. Türkiye'nin ertelenmiş, dondurulmuş, ihmal edildiği için de kronik hale gelmiş siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarının çözümü, demokratikleşmedir.
Cesurca ve kararlılıkla yüzleşmek zorunda olduğumuz, her biri onlarca yıllık geçmişi olan sorunlarımızın çözümü, doğası gereği bir anda gerçekleşecek değildir. Bu yüzden biz bunun bir süreç olduğunun altını ısrarla çizdik; burada da aynı noktanın altını çiziyorum.
Terörün sonlandırılması, terörle çok boyutlu ve kapsamlı bir mücadeleyi gerektirir. Bu bilinçle hareket eden hükümetimiz, terörle mücadelede bütün imkanları seferber etmiş ve vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak, ülkemizin birlik ve beraberliğini güçlendirmek için her tür tedbiri almıştır.
Hemen belirtelim ki, güvenlik güçlerimizin terörle kahramanca mücadelesi sayesinde ülkemizin birlik ve beraberliği korunmuştur. Şu ana kadar olduğu gibi, bundan sonra da güvenlik güçlerimize terörle mücadelede her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.
Diğer yandan, terörü besleyen kaynakların kurutulması yönünde önemli çalışmalar yapılmıştır.
Bunlara ilaveten, izlediğimiz aktif dış politika sonucu terör örgütünü bölgede ve dünyada büyük ölçüde yalnızlaştırdık. Özellikle sınır komşularımız Suriye, Irak, İran ve diğer ülkelerle yürüttüğümüz aktif ve yapıcı diplomasi sonucunda terör örgütünü önemli ölçüde etkisiz hale getirdik. Böylece terör örgütüne verilen uluslar arası destek önlenmiştir.
Türkiye'nin ayağında bir pranga olan terör sorununu çözme konusunda kararlı olmaya devam edecektir. Ülkemize ve milletimize her yönden kaybettiren terörün olmadığı bir Türkiye, hepimizin huzur ve güven içinde, özgürce yaşayacağı bir Türkiye olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Partimizin varlık sebeplerinden biri ve belki de en önemlisi, Türkiye'nin “demokrasi açığı“nı kapatmaktır. AK Parti iktidarı, bir yandan halkın iradesinin gerçek anlamda yönetime yansıması, diğer yandan da bireysel hak ve özgürlükler alanının genişlemesi için çok büyük gayret göstermiştir.
Aslında tüm bu gayretler, atılan adımlar, insanı temel değer olarak alan, insan-odaklı siyaset anlayışımızın ürünüdür. Biz, insanımızı hiçbir ayrım gözetmeksizin onurlu birer varlık olarak görüyoruz.
Çünkü insan eşref-i mahlukattır, yani yaratılmışların en şereflisidir. Partimizin ismindeki “adalet“ ve “kalkınma“ kelimeleri de insanın onurlu bir varlık olarak yaşamasına bir atıftır.
Buradaki adalet, insan onurunun gerektirdiği, herkesin temel hak ve özgürlüklere sahip olarak eşit ve hür vatandaş olarak yaşadığı bir siyasal düzeni işaret etmektedir. Kalkınma ise yine insanın onurlu bir yaşam sürdürmesini sağlayacak bir ekonomik seviyeyi ifade etmektedir.
Demokratikleşme insanımızın hak ettiği, eşit ve özgür vatandaşlar olarak aidiyet duygusunun geliştiği bir siyasi düzenin pekiştirilmesini sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Unutmayalım ki, sosyo-ekonomik ve siyasal sorunlarımızın çoğunun kaynağında adaletsizlik vardır. Adaletin gerçek manada tesis edildiği yerde barış ve huzur vardır. Adaletin olduğu yerde sağlıklı bir birey – devlet ilişkisi vardır
İşte biz, Demokratik Açılımla, mülkün temeli olan adaleti güçlendirmeye çalışıyoruz. Ülke sınırları içerisinde ve kim olursa olsun, herkesin kendisine adil davranıldığı ve bu devletin eşit ve özgür bir vatandaşı olarak görüldüğü duygusunu pekiştirmeye çalışıyoruz.
Aslında, demokratik açılımın hedeflerinin gerçekleşmesi, alınacak idari ve yasal tedbirlerle beraber elde edilecek kazanımların kimi hak ve özgürlüklerin standardının yükseltilmesinin, insan onuru ve adalet gibi değerlere dayanan bir zihniyetin toplumda yaygınlaşmasına bağlıdır. Kısacası, Demokratik Açılım köklü bir zihniyet değişikliğini ve dönüşümünü gerektirmektedir. Bütün vatandaşlarımızın yürekten inandığı bir iklim değişikliğini gerektirmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Bu Yüce Meclis, hükümetlerimiz döneminde büyük fedakârlık ve kararlılık içinde çalışmış, başta Anayasa olmak üzere ilgili yasalarda demokratikleşme ve insan haklarının geliştirilmesi alanında önemli değişiklikler yapmıştır.
Türkiye'nin son yedi yılda her alanda ne kadar büyük bir dönüşüm geçirdiğini anlamak için yapılanların bazılarını burada hatırlatmakta fayda görüyorum.
1-İktidara gelir gelmez, insan haklarına saygının ve demokratikleşmenin bir göstergesi olarak, olağanüstü hal uygulamasına son verdik.
Olağanüstü yönetimler, terörle mücadelenin gerektirdiği bir durum olarak savunulabilir. Ancak olağanüstü yönetimin, doğası gereği geçici olması gerekirken, hepimizin malumudur.
Özellikle 90'lı yıllarda ülkemiz, faili meçhullerle, yargısız infazlarla ve işkencelerle anılan bir ülke haline gelmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği yüzlerce ihlal kararıyla, ülkemizin uluslararası camiada ne kadar zor duruma düştüğü herkes tarafından bilinmektedir.
Türkiye'yi, adeta olağan hale gelen olağanüstü halden hükümetimiz çıkarmıştır.
2-Aynı şekilde, normalleşme politikamızın bir parçası olarak, olağanüstü dönemleri çağrıştıran ve yargı bağımsızlığı noktasında sürekli tartışma konusu olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri hukuk sistemimizden çıkartılmıştır.
3-“İkiz sözleşmeler“ olarak bilinen Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Sosyal ve Ekonomik Haklar Sözleşmesi hükümetimiz döneminde bu Yüce Meclis tarafından onaylanarak ülkemiz açısından bağlayıcı hale gelmiştir.
4-Aynı şekilde 2004 yılında yaptığımız Anayasa değişikliğiyle, temel haklara ilişkin uluslararası anlaşmaları iç hukuk sistemimizde üstün bir konuma taşıdık. Bu değişiklik, bizim uluslararası insan hakları mekanizmalarına olan bağlılığımızın, dolayısıyla insan hakları odaklı siyaset anlayışımızın somut bir tezahürüdür.
5-Yine normalleşme sürecinde, düşünce ve ifade özgürlüğünün genişletilmesi ve terörle mücadele alanındaki aksaklıkların giderilmesi amacıyla Terörle Mücadele Kanunu'nda önemli değişiklikler yapılmıştır.
6-Vatandaşlarımızın günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi için özel kurslar açılabilmesi imkânı sağlanmıştır.
7-Bu açılımın devamı olarak, vatandaşlarımızca günlük yaşamda geleneksel olarak kullanılan farklı dil ve lehçelerde yayın yapılması yasal güvenceye kavuşturulmuştur. Bu konuda gerekli adımlar atılarak, TRT 6 (TRT Şeş) yayın hayatına başlamıştır.
8- “İşkenceye sıfır tolerans“ politikası çerçevesinde yaptığımız yasal değişikliklerle, işkence ve kötü muamele suçunun tanımı genişletilmiş, cezaları artırılmış, bu cezaların tecili ve paraya çevrilmesi önlenmiştir.
Bugün Türkiye, artık faili meçhullerle, yargısız infazlarla, işkence ve kötü muamelelerle anılmayan bir ülke haline geldiyse bunda AK Parti Hükümetlerimizin kararlı ve ısrarlı mücadelesi belirleyici olmuştur.
Sayın Başkan ve Değerli Milletvekilleri,
9-İnsana saygı esasına dayanan, özgürlükçü karakteri ön planda bir ceza hukuku düzeni kurulması amacıyla Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Denetimli Serbestlik Kanunu çıkartılmıştır.
10-Bilindiği gibi demokratik bir yönetimin hayata geçirilmesi için, sivil toplumun güçlenmesi ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanması çok önemlidir. Bu amaçla, 5253 sayılı Dernekler Kanunu yürürlüğe konulmuş ve bu suretle dernek kurma hakkına getirilen kısıtlamalar kaldırılarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun olarak örgütlenme özgürlüğü sağlanmıştır.
11- Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanımının daha demokratik temele dayandırılması amacıyla 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda gerekli değişiklikler yapılmıştır.
12-Açık, şeffaf ve hesap veren yönetim anlayışının gereği olarak ülkemizde ilk defa 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çıkarılmıştır.
13- Demokratikleşmenin ve yerelleşmenin bir gereği olarak, belediyeler ve il özel idareleri, Anayasamızda belirtilen "yerinden yönetim" ilkesi çerçevesinde yeniden ele alınmış, bu çerçevede önemli yasal değişiklikler gerçekleştirilmiştir.
Değerli Milletvekilleri
Hükümetlerimiz döneminde insan haklarının çağdaş demokratik çerçevede geliştirilmesi ve bu alandaki ihlallerin önlenmesi amacıyla mevzuat alanında yapılanlar yanında, kurumsal yapılanma ve zihniyet dönüşümü alanlarında da reform niteliğinde önemli çalışmalar yapılmıştır ve yapılmaya devam edilmektedir.
Değerli Milletvekilleri
Bir yandan demokratikleşme ve insan hakları alanlarında bu adımlar atılırken öte yandan sosyo-ekonomik yaraları sarmak ve altyapı sorunlarını gidermek için de önemli çalışmalar yaptık ve yapmaya devam etmekteyiz.
İzlediğimiz ekonomi politikaları sayesinde tüm vatandaşlarımızın refah düzeyi yükselmiş, geçmişe göre çok daha iyi bir duruma gelmiştir.
Diğer yandan, bölgelerimiz arasında ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme farklarını ortadan kaldıracak, geri kalmışlığın getirdiği işsizlik ve göç gibi sorunlarda rahatlama sağlayacak projelere bilhassa ağırlık veriyoruz. Örneğin, Konya Ovası Projesiyle birlikte, Doğu Anadolu Projesi ve Güneydoğu Anadolu Projesi 2013 yılında bitirilmiş olacaktır.
Eğitim ve sağlık alanındaki hizmetlerin kalitesini ve standardını yükseltmek için önemli yatırımlar yaptık, yapmaya devam ediyoruz.
Ekonomik gelişmenin teşvik edilmesine ve istihdamın arttırılmasına yönelik tedbirler aldık ve uygulamaya koyduk.
Halkımıza birinci elden hizmet götüren il özel idarelerimizi ve belediyelerimizi, başta gelir kaynakları olmak üzere her konuda siyasi parti ayrımı yapmaksızın destekledik, destekliyoruz.
Ayrıca, KÖYDES ve BELDES Projeleri çerçevesinde önemli yatırımlar yapılmıştır. Bu çalışmalarla sağlıklı içme suyu ve yolu olmayan köy neredeyse kalmamıştır. KÖYDES ve BELDES projeleri için 2005-2009 döneminde ülke genelinde tahsis edilen toplam ödenek tutarı 5,8 milyar TL 'ye ulaşmıştır.
Hükümetlerimiz döneminde terörden zarar gören vatandaşlarımızın bu zararlarının hızlı, etkin ve adil bir şekilde karşılanması amacıyla özel bir kanun çıkarılmış ve etkin bir şekilde uygulanmıştır. Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun uyarınca, bugüne kadar zarar tutarı olarak vatandaşlarımıza 1 Milyar TL nin üzerinde tazminat ödenmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Şehit ve gazilerimizin bu vatan için yaptıkları büyük fedakârlığı biz çok iyi biliriz. Şehit ailelerinin ve gazilerimizin tüm meseleleriyle yakından ilgilendik. Bu bağlamda, şehit yakınlarına ve gazilerimize kamu kurumlarında ve özel sektörde istihdam imkânı sağlanmaktadır.
Bu çerçevede bugüne kadar yaklaşık 10 bin kişi istihdam edilmiştir.
Ayrıca, başta güvenlik olmak üzere çeşitli nedenlerle köylerinden ayrılan ailelerden geri dönmek isteyenlerin iskân edilmeleri amacıyla başlatılan Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi 14 İlimizde yürütülmektedir.
AK Parti iktidarları döneminde alınan ve bir kısmını yukarıda ifade ettiğim bu tedbirler sayesinde terör örgütünün ve bu sektörden beslenenlerin istismar ettiği unsurlar ellerinden bir bir alınmakta ve vatandaşlarımıza sahip çıkılmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Biz terörle mücadele ve demokratikleşme çerçevesinde attığımız bu başarılı adımları kesinlikle yeterli görmüyoruz. Bundan sonraki dönemde de milletimizin hak ettiği demokrasi ve insan hakları standartlarını yakalamaya yönelik kısa, orta ve uzun vadeli tedbirleri almaya devam edeceğiz.
Bu tedbirlerin, ülkenin belli bir bölgesini veya kesimini değil, tamamını rahatlatmaya dönük olduğunu hep söyledik. Zira, biz demokratikleşmenin toplumun bütün kesimlerini kapsadığı zaman başarılı olacağına inanıyoruz.
Bu nedenle, demokratik açılımın sloganı “herkes için daha fazla özgürlük“tür. Biz, herkes için daha fazla haklar, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi diyoruz. Bu, Türkiye'yi zayıflatmaz, tersine güçlendirir.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkesi korumak, demokratik hukuk devleti olan Türkiye ***huriyetinin vazifesidir.
Hükümetimiz, bu anayasal yükümlülüğün bilinciyle, mevcut insan hakları mekanizmalarını daha etkin hale getirmiştir. Buna ilaveten, ulusal ve uluslararası düzlemde yeni koruma mekanizmaları oluşturma çabası içindeyiz.
Değerli milletvekilleri,
Açılım sürecinde kısa vadeli adımlar, genellikle yasal düzenleme gerektirmeyen idari tedbirler ve yönetmelik değişikliği ile gerçekleşebilecek çalışmalardan oluşmaktadır.
Esasen, bu çalışmaların bir yandan yürümekte olduğunu veya açılım sürecinde oluşan yeni iklimin kurumlara yansımasıyla birlikte yeni adımların atıldığını hep birlikte görüyoruz. Bu çalışmaların devletin farklı kurumları tarafından büyük bir anlayış ve sorumluluk duygusuyla devam ettirildiğini burada belirtmek istiyorum.
Örneğin, geçen hafta 18 yaş altındaki tüm çocukların Çocuk Mahkemelerinde yargılanmasını sağlamaya yönelik kanun tasarısı Meclis'e sunulmuştur.
Sözgelimi, daha geçen hafta cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla anadillerinde görüşmesine imkan sağlayan yönetmelik yürürlüğe girmiştir.
Vatandaşlarımızın kullandığı farklı dil ve lehçelerle ilgili üniversitelerimizde akademik araştırma yapılması, enstitü kurulması ve seçmeli ders konması gibi uygulamalar, bu sürecin önemli yansımalarındandır.
Aynı şekilde, Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun özel televizyon ve radyo kuruluşlarının da farklı dil ve lehçelerde yirmi dört saat yayın yapmasına imkân verecek kararı da burada zikredilmeye değer önemli bir gelişmedir. Bu yönetmelik de bugün resmi gazetede yayınlanmıştır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan vatandaşlarımızın günlük yaşamlarını kolaylaştırmayı amaçlayan; yol kontrollerinin azaltılması ve yayla yasaklarının kaldırılması gibi idari tedbirler üzerinde de çalışılmaktadır.
Terörle mücadeleyi aksatmayacak şekilde, bölgedeki insanlarımızın günlük yaşamlarının normalleşmesini sağlayacak bu tür tedbirlerin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Diğer yandan, toplumsal ve dini hizmetler dahil, vatandaşlarımızın sosyal yaşamlarında farklı dil ve lehçeleri kullanmalarının önündeki engeller de kaldırılacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Demokratik Açılımın orta vadeli tedbirleri genellikle yasal değişiklik gerektiren çalışmalardır. Burada değineceğim hususlar, hiçbir ayrım yapılmadan bütün vatandaşlarımızın hukuk önünde eşit olduğu ve hakkını arayabildiği mekanizmaların kurulmasını, mevcut mekanizmaların güçlendirilmesini amaçlamaktadır.
Yegane gayemiz, vatandaşlarımızın onurlu, vakur, güvenlik içinde ve özgürce yaşamasını sağlamaktır.
Bu bağlamda ilk olarak, oluşturmayı planladığımız insan haklarını korumaya yönelik yeni denetim mekanizmalarından bahsetmek istiyorum.
Bilindiği gibi, Anayasamızın 10. maddesi her türlü ayrımcılığı yasaklamaktadır. Bu hükmün uygulamasını izleyecek bağımsız bir mekanizmanın oluşturulması insan hakları standardımızın yükselmesine ciddi katkılar sağlayacaktır.
Bu nedenle, birçok demokratik ülkede mevcut olan bağımsız bir Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu, ülkemizde de kurulacaktır. Komisyon, özel ve kamu sektörüne yönelik her türlü ayrımcılık şikayetini ele alarak, etkili bir denetim gerçekleştirecektir. Konu ile ilgili kanun tasarısı yakında Yüce Meclise gönderilecektir.
Aynı şekilde, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığını, bağımsız ve sivil bir İnsan Hakları Kurumuna dönüştürmeye yönelik çalışmalar tamamlanmak üzeredir. Kurumun yapısı ve yetkileri, ulusal insan hakları mekanizmalarının tabi olması gereken evrensel esasları belirten Paris Prensipleri ışığında düzenlenmektedir.
Bu yeni Kurum da, Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu gibi, insan hakları ihlallerini etkili bir şekilde denetleme işlevi görecektir. İnsan Hakları Kurumuna ilişkin kanun tasarısı da yakında Meclise sunulacaktır.
İşkence ve kötü muamele karşısında kararlı duruşumuzun son örneklerinden biri de İşkenceye Karşı BM Sözleşmesi'nin ihtiyari protokolünün onaylanmasına dair kanun tasarısıdır. Bu protokolün onaylanmasıyla birlikte, işkence ve kötü muameleyle mücadelenin uluslararası denetim boyutu daha da pekişmiş olacaktır.
Hemen hatırlatmalıyım ki, İhtiyari Protokolün onaylanmasını takiben en geç bir yıl içinde Ulusal Önleme Mekanizması kurulacaktır.
Başta insan hakları ihlalleri konusu olmak üzere, kolluk hakkındaki şikâyetlerin incelenmesi, izlenmesi ve sonuçlandırılmasını sağlamaya yönelik bir mekanizma oluşturma çalışması devam etmektedir. Kurulması düşünülen Bağımsız Kolluk Şikâyet Mekanizması, bir yandan işkence ve kötü muamelenin önlenmesine, diğer yandan da güvenlik güçlerimizin haksız yere yıpratılmasının engellenmesine hizmet edecektir.
Değerli Milletvekilleri,
Bugüne kadar çeşitli sebeplerle isimleri değiştirilen yerleşim birimlerine, yerel talep olması halinde, mevzuat hükümlerine uygun olarak eski isimlerinin verilebilmesine imkân sağlanacaktır.
Diğer yandan, siyasi partiler hukukunun alanını genişletmeyi, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün bir gereği olan siyasi propaganda hakkının önündeki bazı yasal engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Sözgelimi, siyasi partilerin seçim çalışmalarında vatandaşlarımızın kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de onlara seslenebilme imkânı verecek gerekli çalışmalar bunlardandır.
Değerli milletvekilleri,
Yapılacak değişiklikler ve kurulacak mekanizmalar, etnik kökeni, inancı, cinsiyeti veya siyasi tercihleri ne olursa olsun ülkemiz sınırları içinde yaşayan tüm vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini korumayı amaçlamaktadır.
Biz bu adımlarla, herkes için daha fazla haklar, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi diyoruz.
Ayrıca, belirtmek gerekir ki, bu tür değişiklikler, iç hukukumuzu tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle uyumlu hale getirmek için de gereklidir.
Değerli milletvekilleri,
Bir kez daha vurgulamalıyım ki, bunlar demokratik açılım kapsamında aldığımız ve almakta olduğumuz tedbirlerin sadece bir kısmıdır.
Burada kesinlikle nihai bir liste söz konusu değil, olamaz da.
Çünkü biz demokratik açılımı ucu kapalı bir paket olarak değil, dinamik bir süreç olarak görmekteyiz. Süreç içerisinde ortaya çıkabilecek ihtiyaçlar ve değerlendirmeler ışığında da gereken her türlü adım atılacaktır. 2002 yılından itibaren de böyle olmuştur.
Bütün bunların ötesinde, Türkiye'de demokrasinin standartlarını gerçek manada yükseltecek olan şey, demokratik ve sivil bir anayasadır.
Mevcut anayasa, her açıdan toplumumuzun gerisinde kalmıştır. Bu anayasanın gelişen Türk milletinin 21.inci yüzyıldaki ihtiyaçlarını karşılayamadığı açıktır. Milletimiz bu anayasayı hak etmemektedir.
Bu nedenle, mümkün olan en geniş toplumsal katılım ve mutabakatla, çoğulcu ve özgürlükçü bir anayasanın hazırlanması gerekmektedir.
Biz bu değişiklikleri hedeflerken, Anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez olan ilk üç maddesinin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğini defalarca açıkladık. Burada bir kez daha belirtmek isterim ki, Türkiye ***huriyetinin temel nitelikleri, devletin üniter yapısı, bayrağı, milli marşı ve resmi dili değiştirilemez.
Yüce Türk Milleti ve onun değerlik temsilcileri huzurunda bir kez daha ifade ediyorum. Demokratik Açılım, üniter yapımızı, birlik ve bütünlüğümüzü bozacak hiçbir unsur ihtiva etmemektedir. Aksine bu bir Milli Birlik ve Kardeşlik Projesidir.
Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi selamlıyor, saygılarımı sunuyorum.“
Iste "Kürd Acilim Paketi"nin Icerigi Budur!