Sıcak yatağından doğrularak, yanındaki genç kızın vücuduna şehvetle baktı, işkembeli komutan.
Emir vermesi gerekiyordu, birbirine platonik aşıkların gidişini noktalamak için.
Aşkın yasak olduğu zagroslarda.
****
Sobam sıcacık yanıyordu, dışarıda ise tipi ile yağan bir kar.
Dostum içeriye girdi, “gidiyoruz... iki hain kaçmış!?."
Tabii bu hain dediklerinin geçiş yolu benim kaldığım topraklardan geçiyor, doğal olarak bende 'hainlerin' geçişini bekliyordum.
İçimden ’gidiyorlarsa gitsin', ama emir demiri keser.
Gittik.
Arkadaşım bir tarafa ben bir tarafa.
Biliyordum bu emrin sıcak sahte bir yataktan geldiğini.
Geçişte bekledim, biraz sonra birbirinin ellerinde tutmuş iki aşık.
“İyi mutluluklar“ dedim içimden sesizce.
Arkalarından uzun bir süre baktım, sonra kendi kendime nerdeyim ben, ne yapıyorum...? gibi sorular sorarak karın beyazlığındaki boşluğa daldım gittim.
Sonra...
Kaçan iki aşığı yakalamamanın kaybı ile kendi kendine küfreden arkadaşım ile yeniden kaldığımız noktaya döndük.
Odama, sobanın yanına gittim. Sobaya iki odun atıp battaniyemin altına girerek dışarıdaki tipi fırtınasının sesiyle tatlı bir uykuya daldım.
Zeus'lara inat.
*****
Yıllar sonra yanılmadığım ortaya çıkmıştı. Çünkü aşıklara ölüm emri veren komutan 'aşkı' ile vurulma emri çıkmıştı. O da kaçmıştı zagroslardan, başka aşıkların kanını içerek beslediği aşkı ile.
Alıntı [url=http://jankurdistan.blogspot.com]Jankurdıstan[/url]
Re: Emir