Güney Kürd siyasal önderliği olması gereken yerde değildir.
Kürd millet haklarını düşmanla mücadele ederek değil, uzlaşarak kazanacağını sanıyorsa aldanıyor.
Hem Güney ve hemde diğer parçalara karşı olan görevlerinden de uzaklaşıyor.
Tüm Kürdlerin kıblesi olduğu sanılan Güney giderek inandırıcılığını yitiriyor.
Tutumları onları giderek izole edip, yanlızlığa sürüklüyor.
Kendilerini “Irak'ın toprak ve siyası birliği“ne ve Türk “dostluğu“na mahkum etmiş bir Kürd önderliğinin Kürd milletini birlik ve bağımsızlığa taşıyamaz.
Irak hükümeti, Türk işgali karşısında Kürd halıkna karşı oyalamaca ve düşmanca bir tutum sergiledi.
Bu tutumu Irak İçişleri Bakanı Cevat El Botani'nin şu açıklamasından bulmak mümkün;
“işgalin genişlemesi halinde Kürt bölgesel hükümetinin, merkez hükümetini göz ardı ederek Türk askerlerine karşı tek taraflı harekete geçmesine Irak anayasasının izin vermediğini“ ileri sürerek işgale karşı olasılı Kürd direnişine karşı ipotek koydu.
Bu arada Kürd parlementosu;
“Irak hükümetinin Türk tarafıyla gizli anlaşmalar yaptığı“nı öne sürdü. Bunu incelemek üzere bir komisyon oluşturulması istendi.
Buna ek olarak işgalin yol açtığı zararların tanzim edilmesi, Güneydeki Türk üslerinin kapatılmasını istendi.
Milli reflex budur ama yeterli midir?
Değil.
Pratik önemli...
Bekleyip göreceğiz.
Sakın yine o bilinen “Türk kardeşliği“, “İyi komşuluk ilişkileri“, “Türklerin bize yaptıkları yardımlarını unutmadık, onlara minetarız“ gibi saçmalıklar dilendirilmesin.
Kimse ne kendini, ne de Kürd halkını kandırmaya kalkmasın.
Ne kimseyle kardeşiz, ne de kimseyle iyi komşuyuz.
Bilinen Türk, Arap ve Fars'ın ülkemizde işgalci oluşudur.
Milli ve insani haklarımızı gasp ettikleridir.
Kürd milletini tarihte silmek için canla başla çalıştıklarıdır.
Hafızamızı yetirmiş olsak bile, son işgal bile bunun yeterli derecedeki kanıtıdır.
Okul, hastahane, evler, köprüler bombalanıp yıkılıyor. İnsan ve hayvanlarımız katlediliyor. Kimyasal silahlar kullanılıyor.
Bu adamları düşman olarak görmek için başka ne yapmaları gerekir?
Baksanıza; Generaliyle, Başbakanıyla, hükümet ve muhalefetiyle, aydın ve gazetecisiyle maşallah hepsi birer matematik “uzmanı“ olduğunu iddia ediyor.
Ağzını açan kaç Kürd katlettiklerini yüzleri kızarmadan dile getiriyor. Söyledikleri doğru olmasada Kürd halkına karşı niyetlerini ortaya koyuyor. Olanı değil, gönlünden geçenleri rakamlaştırıyorlar. Hayallerinde katletikleri Kürdleri sayıp döküyorlar. Fakat bir türlü anlaşamıyorlar. Hesap hataları bile onların nasıl birer Kürd katili olduğunu göstermektedir.
Kürd tarafın buna karşı bir duruşu olmalı. Bu duruş düşmana karşı topyekün koyuştur.
Kimse yanılmasın. İşgal PKK'ye karşı yapılmadı. Hedef Kürd kazanımlarıdır. Güney Kürdistan Kürd önderliği ne zaman bunu anlayıp olması gereken yerde olacak.
Ha anlamışlar mı? Buna kuşkum yok ama sergiledikleri uzlaşmacı tavır Türkleri daha da cesaretlendireceğini bilmelidirler.
Türkleri durdurmanın yolu ikidebir;
“Beni veya bizi Türkiye'ye davet ederlerse seve seve gideriz“ yakarışı değildir. Güney siyasal önderliği, uzlaşmacı mesajlar vererek Türkleri ikna edeceklerini sanıyorlarsa, aldanıyorlar.
Bu tutumlarıyla 50 milyonluk Kürd milletinin kendilerine verdikleri krediyi kaybediyorlar.
Herkes aklını başına toplasın.
Kaybedilirse birlikte kaybedilecektir.
Kuzeydeki sorun bizim sorunumuz değil demekle Türk hışmından kurtulacaklarını sanıyorlarsa başlarına gelecek felaketi bilmiyorlar demektir.
Herkes hesabını kitabını ona göre yapsın.