بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

EL CAFERI'NIN ANKARA GÖRÜSMELERI VE DÜSÜNDÜRDÜKLERI...

19 mayis aksami, Irak yeni basbakani Ibrahim El Caferi ve beraberindeki heyet Ankara’ya geldiler..

El Caferi’nin Ankara’ya yaptigi bu ilk yurt disi ziyareti, Türk devlet yetkilileri ve Türk basinin „Mehmetcik kalemsör“lerince göklere cikarildi..

Biz, Kürdler, El Caferi’nin bu ziyatetini, basina sizilan söylemler isiginda nasil okuyabiliriz...

Esas konuya girmeden önce vurgulanmasi gereken husus, El Caferi ve Erdogan iki seriatci kadrodur.. Ikisiside tüm yasamlari boyunca din devletini olusturmak icin kavga ettiler... Erdogan’nin yasami biz Küzeyli Kürdlerce yakindan biliniyor.. El Caferi ise Shiilerin El Dawa partisinin lideridir.. Bu partinin programi hâlâ dinle idare edilen bir devlet yapilanmasini ön görüyor..

Erdogan Türk ordusunun „esiri“, El Caferi ise ABD‘nin „esiri“dir.. Her ikisi de „iktidarlarini“ efendilerine borcludurlar... Her ikisi de takkiye yapiyor ve siyasal yasamlarini yalanla sürdürmeye calisiyorlar.. Her ikisinin agzindan cikan sözlerin dinsel boyutlariyla beraber gölgelerini de okumak lazim geliyor.. Her ikisinin de düsünüs tarzi, dinsel mötiflerle süslenmis, sövenist, irkci ve Kürd düsmanligi temeline dayaniyor..

Ankara görüsmelerine de damgasini vuran yalan, sahtekârlik ve Kürd düsmanligiydi..

Nasil mi?

El Caferi Bagdat’tan ayrilmadan önce yaptigi bir aciklama da :“Nasil Türkiye bizim icislerimize karisamiyorsa, bizde Türkiyenin icislerine karismiyoruz ve Irak topraklarindan itibaren Türkiye’ye saldirilari kabul etmeyiz.. Bu bakimdan Türkiye ne isterse, kapimiz aciktir“ diyor..

El Caferi, „Türkiye bizim icislerimize karismiyor“ diyerek, dünya kamuoyunun gözleri önünde, hic utanmadan yalan söylüyor..

El Caferi yalan söylüyor. Cünkü, eski dönemi katmasak dahi, bu son 14 yildir, Türk Devleti Güney Kürdistan halkinin basina belâ olmus, yani eskilerin söylemiyle musallat olmus...

Kürd halki ve siyasal önderliginin dayatmasi neticesinden, zoraki bir sekilde „federal ve demokratik Irak“ üzerine yemin eden El Caferi, gercekleri tersinden okuyor.

Nedenlerine gelince, cesitli maddeler halinde Türklerin bir yandan, acik bir sekilde Irak ve Kürdistan icislerine müdahale ettigi ve diger yandan yasanan gelismelere taraf olmaya calistigi görünmektedir. Ankara toplantisinin kendisi dahi, bu rütinlesmis müdahalelerinin özetini ve kamuoyuna yansimasini teskil ediyor..

1)Bugün, Güney Kürdistan topraklarinin bir kesimi Türk devletinin isgali altindadir.. 10 binlerce Türk askeri onlarca km Güney Kürdistan yada Caferi’nin „Kuzey Irak“ demeyi tercih ettigi alanda konumlanmistir.. Bamerni hava alani isgal altindadir. Isgal olayini El Caferi icislere müdahale olarak görmüyor.. El Caferi’nin bu görüsmede Türklerden, ordularini Güney Kürdistan’dan cekmelerini istemesi gerekirdi... Oysa o tersini yapiyor.

2)Türkmen Cephesi adli ajan bir örgütlenmeyi alanda yaratan T.C, eski Baascilar, El Sadir gibi anti Kürd güclerle beraber binlerce provakasyon ortamina neden oldular. Kerkük vb. alanlarda yaratilan her istikrasiz ortamda T.C’nin bölgeye gönderdigi ajanlarinda parmagi vardir.. Kerkük hava alaninda bulunan Türk subaylari ve Kerkük icine yayilmis 1500 civarindaki Türk devletinin ajanlari, El Caferi’ye göre icislere müdahale degildir. Her ay Türkmen Cephesi icindeki her partiye 1.5 milyon (son dönemlerde Türkmen Cephesinden ayrilan Merkez Komitee üyeleri diyor) dollar veren TC'nin bu girisimi icislere karisma degildir.

3) „Kerkük’ün bir etnik yapilanmanin“ denetimine girmemesini ve konudaki „hassasiyetlerini“ Erdogan ifade ediyor. El Caferi ise bu düsünceye katiliyor. El Caferi'yi Basbakanlik koltuguna oturtan "Gecici Irak Anayasasi"dir.. Bu Anayasa’nin 58:ci maddesi Kerkük sorunun nasil cözülecegini acikca ortaya koyuyor. Bu konuda Irak devletinin adina Allewi, Ingiliz ve Amerikalilarin verdigi sözler var. Ayrica, Caferi’yi Basbakan yapan Kürd ve Sii listelerinin antlasmasindada Kerkük meselesinin cözüm yöntemi tespit edilmistir.. Ama, El Caferi Kerkük’te „var olan etnik yapilanmanin korunmasindan“ söz ediyor.
Antlasmalara göre bölgeye yerlestirilen Araplar eski yerlerine geri dönecekler.. Kerkük’ün durumunu normallestirmek ve 58.ci maddeyi tatbik etmek icin Irak Komünist Partisi Genel Sekreteri Ebu. Davud’un baskanliginda bir komisyon kurma karari vardi.. Secimlerden ve hükümetin kurulmasindan sonra Komisyonun faaliyete gecmesi gerekirdi.. Secimlerden bu yana 3 ay 21 gün gecti.. Hâlâ bir girisim yok... Agustos’un 15‘ne kadar Anayasa taslagi cikar. Yil sonuna varmadan halk oylamasi.... Kürdistan’da ise secimlerden sonra Parlamento dahi toplanmadi.... Tüm bu gündemler ortaminda Kerkük ve komisyon unutuldumu? Kerkük kaderi iki yeminli Caferi’ye mi kaldi? Türkler Caferi’ye „Anayasa ile Kerkük özel statüye“ kavusturulsun diye talimat verirken, bu Caferi’ye göre icislere karismak degil... Mademki Caferi o kadar Irakli yurt severse buna reaksiyon göstersin ve Istanbul’un durumu icin ayni öneride bulunsun... Yapmaz ve yapamaz... Cünkü yüzüne tükürdüklerinde o yagmur yagiyor, diyor.

4) Türkler, Ibrahim Xelil kapisi disinda ikinci bir kapiyi yillardan beri dayatiyorlar... Bu ikinci kapi olayi bastan itibaren tezgahlanmis anti Kürd bir projedir. Türkler, Güney Kürdistan’i ekonomik olarak acmazlarla karsi karsiya birakmak icin Kürd bölgesi disinda Irak’a ikinci bir kapi acmak istiyor ve yapimi icin Caferi’ye 50 milyon dolar gibi para önerdiler... Türklerin Kürdleri izole etme ve ekonomik olarak zayiflatma girisimide acik bir icislere müdahaledir... Caferi bunu da müdahale olarak görmüyor..

5)„Teröre karsi ortak hareket etme karari“ da anti Kürd bir karardir. Caferi bu soruna iliskin olarak „ üzerimiz ne düserse yapariz“ diyor..

Sorun nedir?

Qandil daginda bulunan PKK’ler mi yoksa bunu bahane ederek Güney Kürdistan’a asker göndermek mi?

Güney Kürdleriyle Siiler Hükümet kurmak icin bir antlasma yaptilar.. Bu antlasmanin bir maddesi ise Pesmerge güclerinin gelecegine iliskindir. Pesmergelerin bir kismi Federal Irak ordusuna, bir Kürdistan’da kalacak, bir kismi ic güvenlige ve bir kesimi de cesitli kurumlara aktarilacak... Bu antlasmanin en önemli maddelerinden biri Irak ordusu Kürdistan Parlamentosunun karari olmadan Kürdistana giremez diye... Bunun icinde acil ve olaganüstü bir durumun olmasi gerekir.. El Caferi, PKK’yi bahane ederek, hâlâ olusmamis olan Irak ordusunu Kürdistan’a göndermek icin zemin hazirliyor. Sormazlarmi El Caferi’ye neden sen önce Irak’in Arap bölgesinin güvenligiyle saglamiyorsun? Her gün onlarca, bazen yüzlerce insan ölüyor. Siiler ve Sünniler arasinda deklare edilmis bir savas aylardir sürüyor. Siilerin Bedir gücleriyle, Sünniler arasindaki savasta binlerce insan faili mechul cinayetlere kurban gitti... En son Müslüman Din Adamlari Birligi yöneticilerinden Hasan Nuami’nin Bagdat’ta ölü bulunmasi, son damla oldu. Bu kurumun Baskani Harit El Dari’nin aciklamalari tam bir savas deklerasiyonuydu.Ordunuz varsa, gücünüz varsa önce Arabistan’in ic güvenligini saglayiniz. Pesmergeleri Bagdat’ta götürme isteminizden vaz geciniz.... Sii ve Sünniler arasindaki savas acik boyutlara variyor.. Caferi bunu cözecegine Kürdistan’a yönelik kompolar pesindedir.

Caferi,„Türkler, Irak’in icislerine karismiyor“ dediyi zaman Kürdlere karsi olan kinini, düsmanligini ve nefretini kusuyor.

Cünkü, Türkler Kürd ve Kürdistan sorunun gündeme geldigi her yere müdahale etmis ve etmeye devam ediyor. Sadece Irak bazinda bakilirsa dahi, 1970‘de Molla Mustafa Barzani önderligindeki Kürd hareketinin Irak’la vardigi Antlasmaya, 1983 YNK ve Irak devletinin arasindaki görüsmelere müdahale sadece bunlardan bir kacidir.

Toparlamaya calisirsak, Caferi’nin Ankara görüsmelerinde hedefledigi unsurlardan biri de Güney Kürdistan halkina, Kürd liderligine mesaj vermekti.. Biz ve Türkler birlik halindeyiz...

Caferi’nin Türklerin bu tüm müdahalelerini görmemesinin altinda yatan gerceklik anti Kürd karekterinden kaynaklaniyor.. Yoksa Türklerin 1992‘den basliyarak gerceklestirdikleri, üclü toplantilar ve Saddam’in yikilisinidan sonra gerceklestirilen „Irak’a Komsu Ülkelerin Toplantilari“ hepsi anti Kürd ve icislere karisma toplantilariydi/ toplantilaridir. Tüm bu toplantilar yeni kosullarda Kürdlere karsi Cento, Bagdat Pakti, ve Sadabad Paktlarinin girisimleridir...
Sonuc olarak, Irak hükümetinin imzaladigi antlasmalar Parlamentodan gecmesi gerekir. Irak Parlamentosunda bu antlasmalarin imzalanmasina ve onaylanmasina iliskin bir tartisma olsu.. Kürdistan grubu bir kararin Parlamento’da gecmesi icin tüm Parlamenterlerin 2/3‘nün oyunu sart kosuyordu.. Sii cogunluk bir baska öneri sundu ve sahip olduklari cogunluga dayanarak kendilerini dayattilar... Sonuc olarak onlarin önerisi kabul edildi.. Onlarin önerisi: Parlamentoda hazir bulunan üyelerin bir cogunluguydu...

Güneyli Kürdlerin isleri zor... Iki farkli yemin eden bir basbakan ve takkiyeci basbakanla yürümek....

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.