1-)İŞİD Kobani'ye saldırırken, Salih MÜSLÜM Kobani'deki trajediye dikkat çekmek ve yardım alabilmek adına Avrupa'da Medine dilencisi gibi çalmadık kapı bırakmadı.
2-)Hepsi bir ağızdan "muhattabın Güney Kürdistan yönetimi ve müttefiklerdir"deyip, kibarca kovdular.
3-)soluğu Ankara'da eski sahiplerinin yanında aldı .
4-)sahiplerin olur olmaz istekleri, aynı zaman diliminde ABD öncülüğündeki müttefik güçlerin Kobani'de İŞİD'e hava saldırılarını başlatması Müslüm ve sahiplerinin planlarını bozdu.
5-)Suriye'ye eli boş donen MÜSLÜM, müttefik güçlerin hava saldırıları desteğinde yiğitçe savaşan YPG'li gerilla komutanlarınında çatlak ses çıkarmasıda eklenince ile asıl KIBLE'nin Güney yönetimi olduğunu gördü.
6-)Daha önce "TERBİYE EDECEĞİZ" dediği Güney Kürdistan yönetimi ile terbiye edilmek üzere Duhok'a istemeye/istemeye gitmek zorunda kaldı.
7-)Duhok'ta, daha önce faliyetlerine izin vermedikleri üst düzey yöneticilerini tutuklattıkları Güney batı Kürdistan'daki diğer muhalif guruplarında katılımı ile birlik ve yardımlaşma temmelinde anlaşma imzalamak zorunda kaldı.
8-)Başından beri Duhok'taki masada oturan ama görünmeyen ABD'li yetkililerle görüştürülüp kulağına hoş gelmeyen Kürtçe "İLAHİ"ler söylendi.
................/
... Ve "HOŞ GELDİN" Müslüm ...
Artık senin; Güney batı Kürdistan'da halk nezdinde ABD/Müttefikler ve Güney Kürdistan yönetiminin Kürtler açısından önem/değerinin bilince çıkması vesilesi ile herşey benden sorulur mantığın iflas etmiştir.
Artık senin; Duhok Anlaşması'nı, Hewler Anlaşması gibi elinin tersi ile itme/ihlal etme gibi bir LÜKSÜN yok ...
Artık senin oturduğun Masanın diğer tarafında sadece Güney Kürdistan yönetimi ve Güney Batı Kürdistanlı guruplar yok...
Artık ya "adam" olursun, yada adam.... Hiç kıvırma şansın yok...
................................./
Sn BERZANİ'nin, Salih MÜSLÜM'Ü ABD'li yetkililerle görüştürmesi, Türkiye'nin İmralı üzeri elinde tuttuğu Güney batı Kürdistan siyasetinin iflası, Kürtlerin birlik/beraberlik alanının daha geniş bir çevreye yayılmasını sağlayan, Kürtlere kazandıran politik bir hamledir .
Ayrıca Güney Hükümeti'nin, Suriye'deki "DEMOKRATIK, ÖZERK KANTONLARI" tanıması, daha önce faliyetleri yasaklanan/yönetici ve sempatizanları tutuklanan "MUHALİF" Kürtlerin rahat çalışma alanlarını koruma altına alması açısından önemlidir.
Güney Kürdistan / ABD ve müttefiklerin ortak Kürtlere kazandıran hamleleri içte ve dişta kaybeden Türkiye'nin hendikapıdır.
Abdullah Öcalan'ın baş müzakereci olarak atanması/tanınması içte ve diştaki Kürt handikapının yine bir KÜRT vesilesi ile aşılmasına yönelik sinsi bir hamledir.
Dişarıya "Bakınız ...bir Kürt liderini baş müzakereci yaptık, daha ne yapalım " diyen, Kürtler konusunda sicili bozuk / kabarık olan Türkiye son gelişmelerde göz önüne alındığında pek ciddiye alınmaz..
İçerde mi?
Ya bekleyip görecegiz...
Ya da saf tutan bağimsızlıkçı cepheyi genişleteceğiz...
20 Ekim 2014