Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 29 January 2012

e-Posta

habil ile_kabilDursun Ali Küçük /Kürtler bazen deli gibi heyacanlanırlar. Kendi içleriyle uğraşmaktan özel zevk alırlar. Öyleki birbirlerine söylenecek laf bırakmazlar.
Son günlerde Burkay-Karayılan, İbrahim Güçlü, karşılıklı kümelenen taraflar kimin ne kadar devlete hizmet ettiğini ispatlamaya çalışıyorlar. İhanet, işbirlikçilik, PKK bir devlet projesidir, şerfsizlik, alçaklık ve yorumlara yansıyan adiyane söylemler, velhasıl akla gelebilecek herşeyi pişiriyorlar. Aydınım diyen bazı kalemşörlerde bu anlamsız kavgada ve sıfat yakıştırmalarda saf tutuyor.
Birbirlerine yönelmede mahir olan halklardan biride Kürtlerdir sanırım. İç düşmanlık bazen öyle noktalara gidiyorki, sömürgeci düşmanları, soykırımcıları bırakıp birbirleriyle uğraşıyor.
Son günlerde bazı site ve gazetelere ve kimi köşe yazılarına ve hatta aydın geçinen insanlara bakıyorum, onlarda bu deliliğe balıklama katılıyorlar.
Burkay ve İbrahim Güçlü Türkiye meclisi insan hakları komisyonunda “PKK bir devlet projesidir” görüşlerini dile getirdiler. Başta şunu söyleyeyim. Ben “PKK nin devlet projesi olduğu ve devlet tarafından kurulduğu görüşlerine katılmıyorum. Özellikle Öcalan yakalandığından beri içine girdiği tutumları, örgütü İmralıya bağlamasını ve Ergenekonla içine girdiği ilişkileri AKP döneminde MİT üzerinde sürdürmesi vb ciddi yanlışları eleştirilebilir. Bağımsızlıktan en dibe vurmayı haklı eleştiri vb konusu yapabilirler. Ama PKK’yi sadece Öcalan’ın tutum davranışları ile izah etmek yanlıştır. Bana göre Kürdistan sorunu Öcalan’ı aşmıştır. MİT müzaakereleri ile çözüme ulaşılacak bir sorun değildir. Eğer Kemal Burkay’ın Türkiye ye gidişi ve içine girdiği siyasal tutum eleştiri konusu yapılıyor ve buna işbirlikçilik, çukurlaşma ve ihanet deniliyorsa benzer şeyleri herkes Öcala’ın ne olduğu belirsiz ve kapalı kapılar ardında sürdüğü bana göre müzakere olmayan ve asıl olarak sadece gerillayı dağdan indirme siyasi af vb bazı şeyleri kapsayan konularda rahatlıkla aynı tutumu alabilir.
Tencere dibin kara seninki bende kara yarışmaları kimseyi doğru tavır ve tutum sahibi yazmaz. Bu tür tartışmalar ve yakıştırmalar asıl hedefleri ve konuları perdelemekten öteye geçmez.
Kemal Burkayın pozisyonu siyasi açıdan değerlendirilirse tasvip etmiyorum. Ama bari O açık yapıyor. Kimse Burkayın düşeceği hatalar konusunda hayal kırıklıklarına uğramaz.
İHANETÇİLİK, İŞBİRLİKÇİLİK, AJANLIK, ÇUKURLAŞMA, DEVLET PROJESİ, OBJEKTİF VE SUBJEKTİF AJAN, İÇ İHANET, OBJEKTİF VE SUBJEKTİF DÜŞMAN VB BÜTÜN TANIMLAMALAR ÇOĞUNLUKLA ALDATMACADIR
Eskiden aşiret kavgaları olunca kimse aşiretine toz kondurmazdı. Birbirlerini tüketinceye kadar vuruşurlardı. Yoruluncada birileri araya giriyordu. Kan davası vb ile anlaşıyorlardı. O kadar insanı boşuna öldürüyorlardı. Örgüt savaşları ve kavgaları bizde modernleşmiş aşiret kavgalarıdır. İşin özünü iyice araştırın, kesinlikle bu sonuca varırsınız.
Bu kadar acımasız dil kullanmak, siyasi kültürden yoksunluğu gösterir. 12 Eylül öncesi PKK ve diğer hareketlerin birbirlerinden vurdukları oldu. Çok net söyleyebirim bunda Kürdistani hareketlerinin hiç bir kazançları olmamıştır aslında manevi ve maddi, insani açıdan kaybetmişlerdir.
Biz bunları yaşadık ve gördük. Bazıları hala aynı yollara devam ediyorlar. Geçmişte benzer dili belli düzeylerde bende kullandım. Şimdi bu dilleri kullandığım için utanç duyuyorum. Bu kadar yaşanamışlık ve kan kaybı sizlere hala birşeyler öğretmemişse burnunuz sürtülene kadar ve acısını yüreklerinizde duyana kadarda anlamayacaksınız.
Kötü genlerimiz ve alışkanlıklarımız dönüp içimizi vurmaya devam eder. Görüş eleştiri ve birilerinin politikalarını siyasi kültür içinde eleştirmek mümkündür. Bunda kimse gocunmamalıdır. Ama geçmişte Ali ve veli ağalarımız gibi şimdide siyasi ağalık ve modern ağalık için aynı şeyleri yapmakla kendimize yazık ederiz.
Aslında bazı grublar ve hareketler birbirlerinin zaaf noktalarını siyesette birbirlerine karşı kullanıyorlar. Kısmen doğru söyledikleri şeylerde vardır. Ama dönüp birde kendilerine baktıklarında aynı şeylerin benzer biçimde kendisinde olduğunu da görürler.
BİR SENARYO YAZAYIM BAKIN NASIL ÇIKAR
“PKK bir devlet projesidir” demek bir zorlamadır ve doğru değildir. Devlet ortaya çıkardığını kendi eliyle halleder. Bu kadar savaş ve gürültü şimdiye kadar gündeme oturmazdı. Eğer PKK bir devlet projesiyse o zaman bu deevleti asıl hedef almak gerekmez mi? O zaman bu devletin yakasına yapışsınlar.
Öte yandan PKK devlet projedir diyenlere karşı Murat karayılan’ın yaptığı açıklama hem bir tehdit, hemde hakaret içeriyordu. Örneğin “çukurlaşma” diyordu, belki kendisi de ne anlama geldiğini bilmiyor. Argoya başvuruyor.
Öte yandan Burkaya hain, işbirlikçi, şerefsiz ve alçak demenin siyasi kültürde yeri yoktur. Burkay’ın Türkiye’ye dönüşü ve içine girdiği siyasi pozisyonu yanlış görüyorsanız, 1999 dan bu yana çok açıkca Öcalan’ın içine girdiği pozisyonu neden görmüyor sunuz?
Kemal Burkay bu denli hedef yapılırsa yarın Türkiye de kümelenmiş ve cinayet işlemekte ustalaşmış birileri çıkıp devlet adına gizlice bu işi yapabilir. Suriye’de M. Temo’nun katledilişi gibi. O zamanda bunun vebali büyüktür. Türkiye’nin karanlık mazisi ve medyanın işlemelerine bakılırsa bu türden olaya zeminde sunuluyor.
Bu kadar bribirlerine girenlere birşey hatırlayayım ve senaryoyu yazayım:
Kemal Burkay baştan beri silahlı direnişe karşıdır. Bunu gayet açık söylüyor. Şimdi Türkiye’ye dönmüş ve kendi ölçüleri içinde siyaset yapmak istiyor. Zamanlamasını doğru bulmuyorum. Ama kendi görüşleri doğrultusunda siyaset yapıyor ve konuşuyor. PKK’yi beğenmediği açıktır. PKK de baştan beri Burkay’ı beğenmiyor. Birbirlerinize yakıştırdığınız birçok sıfata katılmıyorum.
İster AKP güdümlü deyin ister kimisi yöntem açısında eleştirsin, ama sivil siyaset yapmak istiyor. Savaşa karşıdır. İki tarafında savaşını onaylamıyor. Burkay sivil siyesete devam ederken, yarın İmralı daki Öcalan dağdaki gerillayı indirdiğinde ve temel haklarda alınmadığında Burkay ile sivil siyaset konusunda aynı noktalara düşersiniz.
Siyaset bu: Öcalan ve Burkay yakınlaşabilir. Bir dönem kanlı bıçaklı olanlar bakıyorsun başka bir dönemde can ciğerdir.
Buraya yazdım. Benden söylenmesi ve bu yazdığımı unutmayınız.
Ben bu sıfatların yakıştırışlmasını çok yakında gören biryim. Kürdistan mücadelesine ne kadar zarar verdiğini üzülerek görmüşüm. Objektif ve subjektif düman, Stalinin kullandığı tarzda tasfiyecilik, objektij ve subjektif ajanvb düşmanca tanımlamalar daha ayrılmadan Karayılan’ın olduğu bir toplantıda bunların yanlış olduğunu açıkça söylüyordum. Bu tanımlamalardan hareketle binlerce iç infaz yapıldı. İnfaz edilene “düşman” diyeceksinki veya bu sıfatları yakıştıracaksın ki kendini haklı göstereceksin. Ama artık bu laflar bayatladı. Kürdistan mücadelesine bunca tarihi tanıklıktan sonra hiç yakışmaz.
SİYASİ LİNÇ MÜCADELEYE HİÇBİRŞEY KAZANDIRMAZ
Siyasetten birşey beğenilmiyorsa dostluk ölçüleri içinde eleştirilebilinir. Hatta dost olarak görülmezse bile siyaset ve demokrasi kültürüne göre bu yapılabilir. Katılınır veya katılınmaz bu ayrı bir durumdur. Ama siyasi linç ve siyasi bayağılaşmış teşhirler, kimin kesesinde ne varsa hemen herşeyi ortaya dökmek kesinlikle doğru bir davranış olamaz.
Bakınız. KDP ve YNK Güneyde uzun süreler birbirine caş ve hain dediler. Birbirlerine kimin adamı ve ajanı oldukları yakıştırmalarda bulundular ve kaç kez savaştılar. Bundan ne KDP ne de YNK karlı çıktı. Sonuçta fırsatlar çıktı ve hatta ABD yardımı “birlikte hareket etme” koşuluna bağladı. Sonra çıkan fırsatları birlikte değerlendirme yolunu seçtiler ve birlik yapmayı öğrendiler. Birlikte bir arada yaşamayı ve ayrı siyasi partiler olsalarda beraber iş yapmayı öğrendiler. Bu gün devletleşecek bir düzey yakaladılar.
Kuzeyde de bunları yaşadık. Aynı şeyleri başka biçimde sürdürmekte kararlı olmak sürdürenlerinde işine yaramaz. Çok açık söylüyorum, bundan Kürdistan halkı ve mücadelesi sadece zarar görür.
PKK-KDP ve PKK-YNK de Güneyde kaç kez savaştılar. Binlerce peşmerge ve gerilla yaşamını yitirdi. Şimdi dönüp bakıldığında bu savaşların kan kaybından başka Kürdistan’a hiç bir yararı hemen hemen hiç yararı olmamıştır. Tersine büyük yaralar açmıştır. Kürdün kalbine ve beynine onarılmayacak bir yara olarak yerleşmiştir.
İç infazlarda kanayan büyük bir yara olarak orta yerde durmaktadır. Hepside bu yanlış tanımlamalar ve abartılı değerlendirmeler ve boş suçlamalardan ve kültürden kaynaklanıyor. Aşiret kültürüne siyasi bir hava veriliyor. İşin altını kazarsanız çabukça gaza gelinilen ve insanların istemedikleri şeyleri yapmak zorunda kaldıkları bir vakaa durumudur. Travmadır.
Onun için birbirinizi gaza getirmeniz birşey sağlamaz. Bolca havalarda uçuşan ve işte “”düşman”ı buldum, içimizde bu ihanet olmasa çoktan kazanırdık deyip, ihanet olmayan şeyleri ucuzdan ihanet görüp ve asıl ihanetleri de unutur duruma geliriz.
Yapmayınız ve etmeyiniz. Sonunda pişman olacağınız şeyler yapıyorsunuz.
Bunca yaşanmışlıktan sosnra aynı ciddi hataları tekrarlamak ve alışkanlıkları sürdürmek artık affedilemez. Aydınlarımızın bazıları Kürdistani onurlu duruş ve bağımsızlık, federasyon, ilkeli ve demokratik davranmak konusunda korkarlar tek kelime etmezler. Ama bazıları üzülerek görüyorum gaza geliyorlar. Söylenenlere kırk şeyde onlarda ekliyorlar.
Bu durumu tam bir dalkavukluk hali olarak değerlendiriyorum. Yatıştıracaklarına ateşe körükle gidiyorlar. Ama bir insan infaz edilince gıkını bile çıkarmazlar. Hatta ellerinde gelirse birde alehine yazarlar. Tam bir vicdansızlık durumu yani.
AYDINLATICI BAZI NOKTALAR
1-Salt PKK elleştirisi ve siyaseti ağırlıklı bunun üzerine bina etmek yanlıştır. İbrahim Güçlü’nün TBMM insan hakları komisyonuna sunduğu yazısını okudum. Anlatımlarını yazıya dökmüştü. Okuyunca rahatsız oldum.
TBMM İnsan hakları komisyonuna gidiyorsunuz. Sömürgecilik, özel savaşın, özel ve “güzel” kuvvetlerin Kürdistanda Cumhuriyetin kurluşundan bu yana sistematik sürdükleri zulüm ve savaş vardır. 20.000 fali devlet olan cinayetler, yıkılan yakılan köyler, toplu mezarlar vb say sayabileceğin kadar sürece yayılmış soykırım bulunmaktadır. Bunlardan hiç örnekler sunulmuyor. Yuvarlak sözlerle baskılardan söz ediliyor. Ama PKK’nin yaptığı iç infazlar ayrıntılı sayılmıştır. PKK TC’den fazla gündem yapılmıştır.
Asıl sorun şu: Burada TC meclisine gidiliyorsa onların sömürgeciliği ve vahşeti halkımıza ve hepimize yaptıkları, insanların katledilmesi vb anlatılır. Ama biraz teorik değinmelerle ve AKP dönemine fazla dokunmadan Ergenekon güzellemeleri ile işi geçiştirmek olmaz. Kaldıki yöntem olarakta yanlış yapılıyor. Orda Burkay ve Güçlü nün “PKK bir devlet projesidir” gündemleştirmeleri doğru değildir.
Açık söyleyeyim işin bu tarzda konulması kabul görmez. Onaylamam.
PKK’nin iç infazlarrını eleştir. Buna söyleyecek bir sözüm yok. Siyasal yöntem yanlıştır.
2-Bazıları PKK eleştirisi üzerine salt siyaset yapmaya kalkıyorlar. Hatta yazılarının ağırlık konusu PKK oluşturuyor. Salt PKK eleştirileri ciddiyetten uzaktır. Aslında bunu yapanlar PKK nin hatalarını eleştiriyorum derken tersine inandırıcı olmaddıları için PKK’nin ciddi hatalar konusunda geri adım atmasını sağlayamıyorlar. Siyasetin ağırlığına ve terazinin bir kefsine Tc bir kefesine PKK yi koymak Kürdistan halkını kesinlikle ikna etmez.
3- PKK ve Murat karayılan’ın son açıklamaları ve PKK’nin daha önceki benzer açıklamaları ve tehditleri gösteriyor ki onlarda halka güvenmiyorlar. Ciddi zaaflarını başka türden gürültü kopararak ve hedef yaptırarak kapatmak istiyorlar. PKK doğruluğuna inanıyorsa salt PKK eleştirisi yapanlar ve kafayı buna takanlar halkı ikna edemez ve bunu bilmeleri gerekiyor. Sömürgeciliğe ve Türk egemenlerine ciddi siyasi tavır ve mücadele direniş gösterilmedimi ve konuda tutarlı bir tavır sahibi olunmadı mı neden kaygılanıyor anlamak zordur. İki kesimde birbirine farklı tonda yönelmelerini, zaaflarını ve yanlışlarını örtmek için kullanıyor.
4-Çekişme ve boş atışmalar üzerine saf tutanlar ise bence zavallıların ve aptalların başka boyutunu oynuyor. “Oturun oturduğunuz yerde, Kürdistan mücadelesi konusunda ve temel konularda ülkemizin ve halkımzın kurtuluşunda yapılan hatalar üzerinde yarışalım. Eleştirelim.” Bunları diyeceklerine kendisine taraftar toplamaya çalışıyor. Eski defterleri açıyorlar.
Böyleri de vicdanlı geçinip vicdansızlığın başka türlüsünü oynuyor.
5-Gerilla rolünü oynadı. Ama TC aateşkese yanaşmıyor. Bana göre PKK ateşkese açıktır. TC devleti savaşı ateşkesler yapıldığındada durdurmadı. AKP yeniden savaşı ve askeri çözümü alevlendirdi. Bunu görmemek büyük bir gaftır. Asıl devleti savaşı durdurmaya yöneltmek gerekir ve devletin savaşına tavır almalıyız.
6-PKK’nin yenilgisine katkıda bulunmak hiç bir Kürdistani güce ve harekete şahsiyete yakışmaz. PKK’yi sadece Öcalan’ın İmralı posizyonu ile açıklamak doğru olmadığı gibi yetersiz bir değerlendirmedir.
7- Sivil bir halk direnişi ve Arap baharı adına ne derseniz deyin, genel bir sivil, tutarlı, Gandi türü direniş ve mücadele olmadan TC Kürdistan halkı ve ülkesine temel haklarını veremez.
8-PKK’nin tekel anlayışı ve içine ve dışındaki halk güçlerine şiddet ve siyasi linç ve bayağı teşhirler yapılması kabul edilemez. Buna tavır almadan PKK güzellemeleri yapan aydınlar hikayedir.
9-KCK adı altındaki yaygın ve siyasi iradeyi kırmayı amaçlayan ve asıl operasyonun bu türden sivil siyasete yapıldığı görülüp tavır almayan Kürdistanlı güçlere ve şahsiyetlere şüphe ile yaklaşmak gerekiyor.
10-PKK hala kendinine yapılan eleştirilere kapalıdır. Örneğin ben PKK den ayrıldım, gelinen noktada ve benimde değişen görüşlerim itibarıyla katılmıyorum. PKK ye düşmanlık yapmam. Eleştiririm ve bu benim doğal hakkımdır. Ama PKK buna rağmen dostluk yapmıyorsa ve farklı tanımlamalarda bulunuyorsa buda onun ciddi bir sorunudur. Kaldiki sorun kişisel olarak ben değilim. Şimdiye kadar dostça kimseyle yolunu ayırmamıştır. Ayrılmak isteyen veya ayrılmak zorunda bıraktıklarına karşı sıfatları ve karalamaları hemen hazırdır. Diğer siyasetlere yaklaşımıda aynıdır. Yakıştırma ve aşırı tanımlamaları çok seviyorlar.
Ama biliyorum ki bir dönem sonra bu tür yaftalar, yakıştırmaları halk gelinen düzey itibariyle kabul etmez. Stalin iç düşman, tasfiyeci ve emperyalizmin ajanı diye sosyalist olanları kesti, ciddi bir tahribat yaptı, insansızlaştırılan ve ruhsuzlaştırılan sosyalizm yıkıldı.
DELİLERE OYNUYORUZ
Kürtlerin geçmişinden gelen delilikleri ve genlerine işlemiş kötü huyları siyaset arenasında boy verince alkışlamak delilere oynamak oluyor. Bunca ahmaklık ve gaflet ve iç kan kaybetmeleri yaşadık. Bu hala bazılarının vicdanlarını yumuşatmıyorsa “yuh olsun”.
Başka ne diyeyim. Bu tür deliliklerin kazananı yoktur. Bunu kesin ve net biliyorum.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.