Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 5 March 2011

Özerklik tartışmaları sırasında, aylar önce basın mensuplarının karşısına geçen KCK Başkanı Karayılan:

“Kürt halkına bir müjdemiz var,” diyordu.

Müjde, Özerk Kürdistan müjdesiydi. Karayılan’ın bu müjdeli açıklamasından sonra Kürdistanlı gençler “Özerk Mahalleler” den “Özerk Kürdistan” kurmaya başladılar.

Sonra özerklik gümbürtüye gitti. Özerklik tartışmaları halktan alınarak, işleri iyi beş-on Kürt bürokrata, Başbakanlık ve cumhurbaşkanlık uçağından inmeyen ve aynı anda PKKyi ve devleti idare etme becerisine sahip birkaç Türk gazetecinin yorum insafına bırakıldı. Zaten onların kötü dediği her girişim kötü oluyor, Kürt önerisi daha başlamadan düşük yapılmış bir cenin gibi kanala bırakılıyordu.

Sahi ne oldu özerkilik, ne oldu özerk şehir ve kasabalara? Kürt gençlerinin elindeki “Özerk Kürdistan” pankartları nereye kaldırıldı?

Kürtlerin hiçbir şeyde ısrarcı olamadıkları, zihinlerinin dağınık olduğu, aşırı şekilde Türk rejimin etkisinde oldukları bu tür olaylarla daha çok acığa çıkıyor.

Önceki gün KCK’in eylemsizliğe son veren açıklamasını okurken tuhaf oldum. Açıklamadaki tarihi kaldırırsanız, önceki açıklamaların bir benzerinin olduğunu görürsünüz.

Açıklamada somut hiçbir şey yok. Sorun gene getirilip, AKP’ye ve AKP’nin atacağı birkaç adıma bağlanmış… Bütün suçlu AKP… Neredeyse AKP’yi devrim yapmadığı için suçlayacaklar.

Biz yıllardır PKK’ye şöyle bir hatırlatmada bulunuyor ve soruyoruz:

“Ya Türk devletinin gücü Kürt sorununu çözmeye yetmiyorsa?”

Evet yetmiyor. Sorunlarını çözebilse Osmanlı İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu ve kendilerinin isim verdiği Sümer Rahip devleti sorunlarını çözer ve dağılmazdı.

Kırk yıllık Arap diktatörlükleri yıkılmazdı.

Demek ki, bazı şeyler olmuyorsa olmuyordur.

Kürdistan’da Türk sömürgeciliğin inşa ettiği bir sistem var. Sistem çok açık. Bu sistemin en küçük birimi muhtarlıktır. Muhtarlık, nahiye müdürlüğü, kaymakamlık ve valilik… Askeri olarak da takım, tabur, alay, tuğay, tümen ve kolordudur… Hakimler, savcılar, polisler, komutanlar, valiler Türkçülerden atanır…

MİT, Emniyet, JİTEM onların elindedir.

PKK, bu yapılanmaya rağmen AKP’nin nasıl bir adım atmasını istiyor? AKP, atacağı adımları fazlasıyla atmıştır. Kürdistan’a baştan aşağı, en küçük biriminden en üst birimine kadar kendi kadrolarını yerleştirmiştir. Bununla da yetinmemiş, sıradan iş başvurularına Kürt kökenli AKP’li milletvekilleri aracılığıyla kendi adamlarını koymuştur.

Bekçi, güvenlikçi, hademe, odacı da onlardır. Bir de Fethullahçı imamlar ordusu atamıştır. Üstelik bunları, halkın yüzde ellisinin oyunu ve davranışlarını kontrol eden PKK’nin gözünün içine bakarak, göstere göstere yapmıştır.

Yapmış ha yapmış… AKP’nin bundan öte atacağı adım kalmış mı ki, PKK yeni adım istiyor?

Bunun dışında, PKK’nin dişle tırnakla; ölüm ve direnişle açtığı Kürtlük vadisinin olanaklarına da PKK karşıtı Kürtleri yerleştirmiştir. Onlara televizyon, onlara kültür fonları, onlara köşe, onlara makam, onlara maaş dağıtmıştır.

Türk devleti ateşkeslerin tümünü bal gibi kendi lehine, hem de çok hızlı ve örgütlü şekilde kullanmıştır. Öyle net kullanmıştır ki, artık yeni bir köy koruculuğuna gerek kalmadan Türk devletinin Kürdistan’daki devleti, memurları, işçileri, polisleriyle dev bir korucu ordusuna denk düşmektedir.. PKK taraftarı kitlelere ise zekât verilecek düzeyde bir yoksulluk ve kenara itilmişlik kalmıştır.

PKK’nin dışında, bir dönem PKK’ye taraftarlık ve militanlık yapmış iki PKK büyüklüğünde bir kitle ve eski çalışan vardır. Bunların hepsi mağdurdur. Köyleri yakılıp yıkılanlar, sürülenler, öldürülenler, hapiste olanlar, işinden-gücünden atılanlar var… Devlet Kürdistan’da hiçbir dönem bu kadar örgütlü değildi. Devlet Kürdistan’da hiç bu kadar kadrolaşmış değildi. Devlet Kürdistan’da hiç bu kadar siyasallaşmış değildi… Devlet Kürdistan’da hiç bu kadar ayrım yapmış değildi.

Buna rağmen PKK AKP’den nasıl bir adım bekliyor, niye bekliyor?

Lenin, Rus toplumun yüzde yedi desteğiyle devrim yapmıştı. Mao’nunki bunun çok üstünde değildi. Vietman yıllarca Kuzey ve güney olarak ikiye bölünmüş bir şekilde yaşadı. Kuzey’de direnişçiler, güneyde işbirlikçiler vardı. Amerika’nın Vietnam’da kullandığı bombanın miktarı 6 milyon tondur. Vietnam direnişçilerinin düşürdüğü Amerikan savaş uçağı sayısı 4500 dür. Bu, ikinci dünya savaşında düşürülen uçak miktarından fazladır.

İsrail bağımsızlığını ilan edeceği gece, daha önce Çekoslovakya’da kiraladığı bir hangara sakladığı eski 60 savaş uçağını Telaviv’e indirdi. Uçaklar bomba yüklüydü. Her uçağın başında, itraz edecek Arap ülkesini bombalayacak bir pilot bekliyordu…

Amerika’yı, kırık teknelerle, köpek balıklı okyanusları geçen cesur haydutlar, açlar ve kaçaklar kurdu.

80 milyonluk Mısır’da sokaklara çıkan insan sayısı birkaç milyonu geçmezdi.

Sıra Kürdün özgürlük davasına gelince her şey neden bu kadar imkansız ve inanılmaz derecede zor oluyor.

Neden?

Ramo-Zan (not verified)

Sat, 03/05/2011 - 14:56

Turkiyede ic savasi goze almayan hicbir Kurt hareketi basarili olamaz, cunki TC ic savas olmadan Kurtlerin dogal haklarini kabul etmeyecektir. Turklerin hesabi cok acik, kar ve zarar, Turkler zarar ettiklerinde hatalarindan donerler, ama zarar edebilecekleri bir durumdan donmezler. Bu farki anlayan ve cesareti olan bir Kurt lider Kurt halkini karanlikdan, kolelikten ve ucuncu sinif vatandasliktan, ozgurluge cikarabilir. "Reya Serxwebune ji luleyen Tifingan derbas dibe" galiba bu slogan "Berxwedan" dergisinin uzerinde yazili idi. Berxwedan kapatilinca, serxwebun da rafa kalkti. Yani Kurtlerin hala bir lidere intiyaclari var; "Ger de hebuye me padisehek"

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.