Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 15 February 2011

Kürtler kırılgan insanlardır. Sadece kırılgan değil, aynı zamanda sinilerine hakim olmadan konuşup yazarlar. İnsan konuşup, yazarken çok iyi düşünmeli. Yoksa ifadeleri daha sonra kişinin başına bela olabilir. Şıvan Perwer’in sözcüsü Amed Mêrdînî kiralık kalem dediği bizlere bir açıklama göndermiş. Kiralık kalem nitelemesi ucuz bir yaklaşımdır. Böyle bir sözcüyle Şıvan Perwer’in doğru tek adım atabilmesi mümkün değildir. Amed Mêrdînî’bizi gönderdiği açıklamasında isim vermeden iki kiralık kalemi değerlendiriyor… Yazısı şöyle:

"Asagida bildigimiz bazi bilgileri bu kampanyada yeralan kiralik bir kalemin ismini vermeden yaziyoruz.

Birileri dislandigi icin gercek isimleri ile cesaret etmemesi nedeniyle sahte isimle Hüseyin Celebi edebiyat yarismasina katilip kazandigini bu anlasilinca yüzüne tükürülerek nasil kapi disari edildigini ve buna ragmen yaranmak icin halen ne kadar cabaladigini biliyoruz.

Yine Istanbul kapali carsida hirsizlik sebekesi kurarak yakalanip cezaevine düsen birilerinin sorgu ve mahkeme esnasinda Kemalizmi öven bir kitap yazdigini öne sürerek cezasinin hafifletilmesini simdi fasist gördükleri insanlardan dilemelerinide biliyoruz. Bu arsivde bulunan mahkeme kayitlarinda halen bulunmakta. Bu sahsin halen saygin bir kisilik kazanmadigi ve birilerine yaranmak icin her türlü cambazligi yaptiginida görüyoruz.

Birkac Kürtce kelimeyi biraraya getiremeyen kiralik kalemlerin Kürdistan'in degeri bir sanatciya bu kadar saldirmalarini simdi daha iyi anlayabiliyoruz.

Amed Mêrdînî"


İstanbul Kapalı çarşısında hırsızlık şebekesi kurup yakalanan ve daha sonra kemalizmi öven kitabı yazan kişinin kim olduğunu bilmiyorum bunu açıklasalar iyi olur… Fakat Hüseyin Çelebi Edebiyat yarışmasına takma isimle katılanın ben olduğumu biliyorum. PKK’nin bana ambargo uyguladığı ve kitaplarımın standlara sokulmadığı yıllardı. 1996 yılında başka isimle Hüseyin Çelebi öykü ödülünü kazanmıştım. Ödülü almaya gittiğimde herkes şaşırmıştı. Ödülü gazeteci arkadaşım Mehmet Aktaş’ın elinden almıştım. Orada yüzüme tükürülerek kapı dışarı edilmedim. Sadece konuşmam engelledi.

Bunun Şıvan olayı ile ilgisini anlayamadım. Kaldı ki, Kürt gecelerinde Şıvan’ın da sazı parçalandı. Bunun Şıvan’a karşı kullanılacak bir yanı yok. Benim PKK gecelerinde yaşadığım ilk sorun bu değildi. Çok sorun yaşadım. Yağ çeksem bu sorunları yaşamazdım. Amed Merdini’nin yukarıdaki derme çatma notunu son zamanlarda yaşadıkları gerilime bağlayıp, geçiyorum. Fakat Şıvan Perwer’i tekrar uyarmadan edemiyorum. Sözcüsüne söylesin bir zahmet, yazarlara bu tür açıklama gönderilmez…

Şıvan Perwer’e karşı kimsenin bir kampanya yürüttüğü yok. Bu tartışmalar durduk yerde ortaya çıkmadı. Şıvan’ın sanatçılığına ve şarkılarına umut bağlamış olan kesimler, onun rastgele çıkışları, görüşmeleri ve açıklamalarıyla şaşkına uğradıkları için o tepkileri gösterdiler. Şıvan Perwer bize kızacağına, kendi davranışlarına bir açıklama getirse daha iyi olur…

Şıvan Perwer, dört parçadaki kırk milyonluk Kürt halkının sanatçısıdır. Avrupalı şarkıcılar iki bin kişiye konser verdikleri zaman „muhteşem, muhteşem" diyorlar… Şıvan Perwer’e yüz bin, hatta belki bir milyon Kürdün katıldığı konserlerin onur ve şerefi yetmiyor mu ki, iki de bir AKP’li iktidar sahtekarlarının kapısını çalıyor?

Bizim sorunumuz budur ve bizi üzen de budur.

Şıvan Perwer’in bu tür görüşmelerini ve ilişkilerini gündeme getirdiğimizde PKK karşıtlarının ilk cümlesi şu oluyor:

„Ama Öcalan’da devletle görüşüyor, onu niye yazmıyorsunuz, cesaretiniz yetmiyor değil mi?"

Adamın kafası PKK karşıtlığından başka bir şeye çalışmadığı için, öteki şeyleri görmüyor. İki rengi var. Siyah ve beyaz. Asıl renklerin, morun, kırmızının, yeşilin, mavinin siyahla; beyaz arasında olduğunu anlatamazsınız o kişiye… Onun gözünde her Kürt ya PKK’li olmalıdır ya da karşıtı. Kürdistan Post kapanmadan önceki son yazılarımdan biri Öcalan’ın İmralı’da yaptığı görüşmelerle ilgiliydi. Heyet olarak yapılmamış görüşmelerin kabul edilmemesini yazmıştım… Merak edenlere o yazımı gönderebilirim.

Hem biz bu kişilerin PKK karşıtlığının kurbanı olmak zorunda mıyız? Tartışığımız, Şıvan Perwer’in AKP’li devlet yetkilileriyle yaptığı ilkesiz görüşmelerdir. Mertçe ortaya çıkar, görüşmeyi yapar, yapılan görüşme sonuna kadar savunulur, gerekleri yerine getirilir ve top bir İmralı’ya bir Kandil’e atılmaz. Bu tutumu eleştirenlere de „kiralık kalem" denmez… denirse ne olur? O zaman başka şeyler ve başka tartışmalar girer devreye…

Örneğin Rizgari Sitesinde Kadir Satık adlı kişiye ait bir yazı var. Yazı baştan sona kadar bize karşı hakaret ve küfür içeriyor. İşin içinde siyaset, yazarlık ve Kürtlük olmasa, o yazıdan dolayı Kadır Satık’la kişisel bir hesaplaşma peşine düşerdim. Bunu yapabilecek kadar da onuruma düşkün bir insanım. Kimsenin kimseye bu şekilde hakaret ve küfür etme hakkı yoktur. Yazarlık yapılacaksa edepli yapılacaktır. Kadir Satık yazısının başlığını „Şıvan Perwer benim" diye koymuş ve ardından kim varsa hakaret ve küfür döşemiş… Hayır sen Şıvan Perwer değilsin…

Eski Rizgarici dostların uyarısıyla yazıdan haberim oldu. Bir zamanların güçlü örgütü Rızgari’yi dağıtanlardan biri olduğunu söyledikleri Kadir Satık’la ilgili bir çok bilgi ve belge göndermişler. Garip bilgiler. Ben hiç bir zaman Kürt örgütlerinin ve kişilerinin geçmişte ve şimdi kendi aralarında yaşadıkları sorunlarla ilgilenmedim. Böyle bir yazım yoktur. Kişilerle ve örgütlerle ilgili bir çok bilgiye sahip olduğum halde yazmadım. Örgüt varsa, sorun da olacaktır. Bu sorunları kullanmak, bunları sahiplerinin başına kalkmak küçük insanların işidir.

Fakat PKK karşıtları benim PKK ile yaşadığım sorunları her defasında kullandılar. Hangi geceden atılmışım, nerede tehdit edilmişim yazdılar. Bu koroya şimdi Amed Merdini de katıldı… Ben PKK kültüründen gelen bir yazarım… Gerilimlerimiz, geçinip geçinemediğimiz noktalar var. Fakat benim PKK ile tartışmalarım hep mertçe yürüdü. Açık alınla yürüdü. Kendi tartışmalarıma ve gerilimlerime hiç kimseyi alet etmedim. PKK karşıtlarının hiç bir zaman öğrenemeyecekleri kadar da sorun yaşadım… Bir gün gidip onlardan destekte istemedim.

Rizgari yazarı Kadir Satık, ismimin geçtiği yerde şöyle demiş:

Sizi gidi yağdanlıklar, sizi gidi korkaklar..

Kürdleri karanlık dehlizlerde pazarlayanlara sesiniz çıkmaz. Sizi gidi yüreksizler. Sizi gidi beyinlerini ipotek altına alınıp kürdleri iki kuruşa pazarlayan simsarlar.

Yüreğiniz varsa ve Kürd dostuysanız, önce yüzünüzü çevirip İmlalı´ya söz söyleyin. Bir Türk çavuşuyla görüşmek için otuzbeş takla atan imralı´dakine ses çıkarın. Herşeyden vazgeçmiş kuyruğunu kurtarmak için neyi var neyi yok satışa sunan İmralı sakinine sesiniz çıksın ya!

Yüreğiniz yok ki onun Kemalizm propagandasına sesiniz çıksın.

Sizler Kemalizmin Kürdistan´a taşınmasına bir biçimde taşeronluk yaparken, Şıvan Kemalizmin kalelerini yıkmakla meşguldü.

Yüreksiz sahtekarlar! çocuklarınızdan da mı utanmıyorsunuz? Şivan Perwer’e bu yakıştırmayı annenize, babanıza ve çocuklarınıza nasıl anlatacaksınız.

İmralı´ya seslerini yükseltemeyen iki yüzlü dalkavukların, Şivan, kendilerini PKK ye kabullendirmeye çalışanların sahtekar perdesidir ... Oysa kendilerinin, Kürdistan Ulusal Mücadelesi için hiç bir şey ifade etmediklerini iyi biliyorlar.

Yüreklerimizde ve ruhumuzun derinliklerinde yer alan, bize ulusumuzun yaşadığı sıkıntıları ulaştıran ve seslendiren, bizleri duyarlı kılan Şivan PERVER’e, saldırılarınız bundandır.

Nice Ahmet Kahraman’lar, nice Hasan Bildirici’ler geldi geçti. Ama Şivan Perwer hep oradaydı. Bekoyê Ewanlar hep kaybetti."

****

Özür: Kadir Satık ile ilgili yanınladığım mektuptan sonra email adresime başka mektup ve bilgiler ulaştı. Bu mektuplarda da benzer ve başka türlü iddilar var. Daha önce de biliyordum ama, bu tecrübeden sonra bir kez daha anladım ki, Kürt dünyasında birbirini suçlama oranı çok yüksek. Bu suçlamaların ne kadarının doğru ne kadarının yanlış olduğunu ayırt etmek çok zor. Kürtler arası gerilim ve dedikoduyu artıracak iddiaları kanıtlanmadığı sürece yayınlamamayı giderek bir ilke haline getirmeliyiz. Bu nedenle gelen diğer mektupları yayınlamayacağım gibi, yayınlanmış olanı da kaldırıyorum. Bu durumdan dolayı okurlarımızdan özür diliyorum...

Hasan Bildirici

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.