Ana içeriğe atla

Güney Kurdistan Seçimleri : Oligarsik Yönetim mi, Demokratik Sisteme Geçis mi?

Seçim hazirliklari normal gidisati içinde demokratik bir ortam ve rekabet atmosferi içinde zuhur etti. Sert tartismalara ragmen, siddet ortamina sürüklenmeden son güne kadar gölge olusturacak herhangi bir vukuat olmadi.Siyasi olgunlugun ve demokratik anlayisin yerlesmesinin umut vericiligi sadece gururlandirmakla kalmiyor ayni zamanda Kurdistan’in diger parçalari için de önek olusturmaktadir.Fakat asil dikkat çekici olan, Kurdistan’in iç sorunlarinin ilk defa bu kapsamda ve derinlikte tartisilmasidir. Hiç kusku yok ki, bu siyasi durumun yaratilmasinda Nosirwan Mustafa’nin basinda oldugu „Goran“ siyasi çikisinin büyük hizmeti olmustur. Bu hareket siyasi degisim istemekte, mevcut olan -iki partili- iki basli „rejim“ yerine yeni demokratik bir sistemin getirilmesi gerektigini savunmaktadir. Seroklarin ve politburolarin yönettigi bir politik sistemin demokratik olmadigini söylemektedir. Hiç kuskusuz, Kurdistan’in kurulusu ve yükselisi bütün zorluklara ragmen devam ediyor. Kendine mahsus iki basli oligarsik yönetimin ayak bagi olusturmasi bu gidisati engeleyemiyor. Toplumu son derece rahatsiz eden, isyan etme asamasina getiren yolsuzluklarin, kayirmaciliklarin, hirsizliklarin yapilmasina olanak taniyan bu yapidir. Bu yapinin, artik Kurdistan’a verdiginden fazlasini verebilecegine inanmak biraz güçtür. Distalama ve düsmanlik yapma hatasina düsmeden sorunun esasina inmek en dogrusu olacaktir; bu sistemin demokratik yollarla degismesi gerekiyor. Güney Kurdistan yolun yarisinda bile degildir ve saglam temeller üzerinde tarihi ivme kazanmasi, siyasi, ekonomik ve egitsel alt yapisini olusturmasi hayati önemdedir. Oysa ki; iki basli oligarsik yapiya son vermeden ne Kurdistan toplumunu içten kemiren olumsuzluklara son verilebilir ne de Kurdistan’in yükselisine devam edilebilir. O halde demokratik yollarla ihtiyaç duyulan degisim gerçeklesmelidir. Ancak bildigimiz gibi, istenilen demokratik degisim ve düzen, siyasi ve egitsel uzun bir zamani alacaktir. Bu seçimler sonucunda ortaya çikmasi beklenilen güçlü muhalefet bu yönlü sadece ilk adim olacaktir. Bagimsizliga götürecek Kurdistan’in yükselisinin devami demokratik muhalefetin yaratacagi etkilere bagli olacaktir. Seçimin gerçeklesme kosullarina ve sonuçlarina saygi gösterme iki desalat sahibi parti -YNK ve PDK- için ayni zamanda büyük bir sinav olacaktir. Seçim günü ve sonuçlarina saygi, demokrasiyi ne kadar içsellestirdiklerini gösterecektir. Cikarlar oldukça büyük oldugu için kaygiyla hareket etmek gerekiyor. Büyük ihtimalle iki partinin ortak „Kurditan Listesi“ en çok oyu alacaktir. Buna ragmen, güçlü bir muhalefetin ortaya çikmasini engellemek için de çalisacaklardir. Seçim sonuçlarinda herhangi bir manipulation olursa, bu, iktidari paylasan iki partinin muhalefet istemedikleri anlamina gelecektir. Muhalefetsiz iktidar ortami Kurdistan’i dahada kötü konuma düsürecektir.Güney Kurdistan parlamento seçimlerinin bütün parçalariyla Kurdistan üzerinde önemli etkiler yapacagini hatirlatmaya gerek yoktur.Önemli olan, sonuçlarina göre bu etkilerin siyasi bilinç üzerinde birakacagi derin izlerin farkinda olmaktir.Baas rejiminin yikilisindan bu yana bir yükselis ve kurulus içinde olan Kurdistan’in siyasi yapilanmasinin ve sisteminin bir tikaniklik içinde olmasini görmek önemlidir. Yapilanlarla yetinmek, elde edilen kazançlara övgü yapmak bugün artik fazla bir anlam ifade etmiyor. Elbette onlar savunulmaya devam edilecektir. Ne var ki; kuzeyli bir çok aydinin yaptigi gibi övgüler yapilarak siyaset yapilamaz. Elde edilen imkan ve olanaklarla daha fazlasi iki-üç misli yapilabilirdi. Kurdistan’in hala çizilmemis jeografik sinirlari çizilebilir ve „Kerkuk sorunu“na bir çözüm bulunabilirdi. Siyasi tikanikligin sebebi olan iki partinin, YNK ve PDK’nin sorumluluklarini elestirme yerine, elde edilen kazançlara övgü dizmek yada sessiz kalmak, „güçlü olanin yaninda olma“ kötü mantigi ve icraatiyla siyasi bilinç edinme ve gelistirme saglanamaz. Ayni zamanda, bu seçimler ve sonuçlari eger aydin bilincinde bir etki yaratmayacaksa bu kuzeyli aydinlarin, PKK’nin yarattigi bilinç erezyonuna ve psikolojik travmaya daha henüz son veremediklerini gösterecektir. Hadise sudur; Kurdistan’in kurulus ve yükselis süreci nasil ki vatansever bilinçlerde bir siçrama yarattiysa, seçimler ve sonuçlari da bu yönlü bir siçrama yaratabilir. Daha ileriye gitmek mi yoksa iç çürümeyle sorunlarin üzerinde yatmak, ileriye giden gidisati sekteye ugratmak mi? Oligarsik yönetime devam mi yoksa demokratik sisteme geçis mi? Asil mesele budur ve bununla ilgili olusacak bilinçlenmeyle ilgilidir.Bu merhalede, bu seçimler bu soruya cevap verecektir. Mesele, „degisim“ öneren „Goran“ muhalefetinin seçimleri kazanmasi degildir; onun parlamento içinde ve disinda ciddi bir muhalefet olusturmasidir. Buna mukabil olarak, sorunu ve sürecin garantisini, YNK ve PDK iktidarinin devaminda ve Mesut Barzani’nin yeniden Kurdistan federe yönetiminin baskanligina seçilmesi olarak görenler kanaatimce ciddi bir yanilgi içindedirler. Kuzeyli bir çok aydin meselenin oldukça uzaginda bulunmaktadirlar. Güçlü bir muhalefet olmadan, demokratik ortam saglanmadan Kurdistan’in kurulusu ve yükselisi bu gün oldugu gibi sekteye ugrayacaktir. O bakima sorun, demokratik muhalefetin olusmasina ve yasamasina riza ve olanak gösterip göstermemede yatmaktadir. Desalat sahibi iki partinin iktidarda oluslari ve yeniden iktidara gelisleri hiç bir seyin garantisi olarak görülemez. Soruna böyle yaklasmak siyasi körlüktür.Iktidara ve iktidarda olanlara övgü dizmek devrimci aydin tutumu ve durusu olamaz. Doruya dogru, egriye egri demek lazim. Savunulmasi gereken seyler vardir, elestirilmesi ve hatta mahkum edilmesi gereken durumlar vardir. Kuzeyli aydinlar bu konuda oldum olasi bir zaaf içindedirler. Üzerinde fazla düsünülmeden yapilan kuru ve yagci övgüleri siyaset ve analiz yapmak olarak görenlerin siyasi bilince fazla bir katki yaptiklari fikrinde degilim. Kurdistan’in ve iktidar yönetiminin selametini Barzani ailesi fertlerine baglayanlarin mevcut sureci kavradiklarini söylemek güçtür. Elbette bazi kosullarda ve siyasi süreçlerde liderlerin son derece önemli rolleri olabilir. Barzani ailesinin de Kurdistan tarihinde bir çok dönemlerde önemli roller oynadiklari ve büyük katkilar yaptiklarini hepimiz biliriz. Oysa son 5 senelik süreçte iktidarda olan liderlerin bizzat kendilerinin bir tikaniklik ve bir iç çürümeye sebeb olduklarini görmek gerekiyor. Daha fazla ileriye gidilememesinin asil sebebleri bu iki partinin liderleridirler.Önemli olan Kurdistan’in siyasi demokrasiye kavusturulmasidir. Kisilerin degil kurumlarin hakimiyetini saglamaktir. Ama kisilerin rölünü demokratik kurumlarin üzerinde görenler hala pro-sovyetik yada „sark mantigi“ düsünce tarziyla hareket etmektedirler. Ne isteniyor? Oligarsik yapilara götüren kisilerin ve ailelerin hakimiyeti mi, yoksa her zaman yeni olan demokrasinin yön verdigi kurum vre kuruluslarin üstünlügümü? (24.07.2009)Mehmet Mufit

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.