Ana içeriğe atla

KURD HALKININ YIGIT ÖNDERI HÜSEYIN SEN'I SAYGIYLA ANIYORUZ !

KÜRT HALKININ YİGİT ÖNDERİHÜSEYİN ŞEN’ İ ŞAHADETİNİN 27. YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ.O’nun aramızdan ayrılışı 27 yıl oldu ama o belegimde ve kalbimde hep canlı kaldı, yaşamımda derin izler bıraktı. Davranışıyla, karakteriyle, düşünce tarzıyla o benim için hep örnek bir insan, örnek bir devrimci oldu. Kusursuz insan olmaz derler ama Hüseyin Şen kusursuz bir insandı, onun yaşam tarzı da devrimci mücadeleside kusursuz ve mükemeldi. Hüseyin Şen’i tanıyan herkes kendisine karşı sevgi ve saygı duymuştur.Devrimcilerin idealize ettiği bir çok özellik onun doğal yapısında vardı. Kararlıydı, cesurdu, inançlıydı, birleştiriciydi, yaratıcıydı ve paylaşımcıydı.1975 yazında, üniversite giriş sınavları için İstanbul’da iken, tesadüfen,15 kişilik faşist gurubun devrimcilere saldırdığına, yaralı devrimcileri öldüresiye dövdüklerine tanık olur ve hemen teredütsüz yardıma koşar, faşistlerden birinin elinden silahını alarak çatışır ve kovalar. Dönüp yaralı devrimcileri arabaya bindirip gönderdikten sonra, olay yerine gelen polislerce yakalanır. Çatışmadan faşist gurubun elebaşısı ölmüş ve faşistler türkiye çapında saldırganlaşmışlardı. Dönemin başbakanı MC lideri Süleyman Demirel, faşistlerin öfkesini dindirmek için bir basın toplantısı yapar ve bizzat Hüseyin Şen’in adını vererek, “Fail yaklanmıştır” der. Henüz 20 yaşında olan Hüseyin Şen, TC nin bütün hesaplarını altüst eder direnişiyle. Bizzat içişleri bakanı, emniyet müdürü, 12 Martın uzman işkencecileri suçu Hüseyine isnat ettirmek için bildikleri bütün metodları kulanırlar, günlerce işkence ederler ancak o çatışmaya girmediğini yaralıları arabaya taşırken kanın gömlegine bulaştığını söyler. Bu ifadeyi kabul etmiyen işkencecilere Hüseyin ifade vermez bu sözleri ancak tutuklama mahkemesinde tutanaklara geçer. Herhangi bir kanıt bulamıyan polis, savcı ve hakimler Hüseyini bir yıl içinde bırakmak zorunda kalırlar ve Süleyman Demirel yalancı ve iftiracı konuma düşer.Hüseyin cezaevinden çıktıktan sonra KAWA saflarına katılır. Kürdistan ve metropollerde devrimci faaliyetler yürütür. Kawa dergisi yazı işleri müdürlüğünü üstlenir. Örgütsel faaliyetlerdeki yüksek performansından dolayı kısa zamanda merkezi kadrolarla birlikte bölgesel sorumluluklar ve görevler üstlenir.1979 Martında, iki arkadaşıyla birlikte Muş devlet üretme çiftliğindeki silahlara el koyarken, bir ihbar sonucu Muş –Bingöl karayolu üzerinde pusuya düşerler. Çıkan çatışmada Hüseyin Yoldaş ağır yaralı olarak yakalanır ve derhal Elazığda sorguya alınır. İfade vermeyi rededen Hüseyine günlerce işkence ederler. Avukatının ve devrimci kamuoyunun baskısı artınca, yakalandıktan 3 veya 4 gün sonra hastaheneye kaldırma yerine işkenceciler onu gizlice İstanbula kaçırırlar. Yaraları iyice azan Hüseyin yoldaşa işkenceciler yaralarından elektirik verirler ,aralıksız işkence yaparlar. Ancak o sömürgecilere ifade vermez, boyun eğmez, diz çökmez. “size verilecek bir hesabım yok” der ve 21 Newroz gecesi iyice güçsüzleşen o güçlü ve büyük insan, kaldığı hücrenin duvarına, kendi vucudundan akan kanla“Newroz bayramı kutlu olsun. Yaşaşın Bağımsız Kürdistan” yazısını yazarak Newroz meşalesini tutuşturur. Bu kahramanca direniş karşısında panige ve korkuya kapılan işkenceciler azgınca Hüseyin yoldaş’ın yaralı bedenine saldırırlar. O, bağımsızlık ve özgürlük ,uğruna ölmesini bilenlerindir diyerek, direnmiş ve ölümü karşılamıştır. O büyük önderin tutuşturduğu NEWROZ meşalesi Kürdistanın dört bir tarafını aydınlatıyor. O, direnişiyle ,bağımsızlık ve özgürlük sembolü haline gelmiştir. Onun anısını ve mirasını sonsuzak dek yaşatacağız. O büyük önderin Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. 

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.