Ana içeriğe atla

HASAN HÜSEYİN YILDIRIM ‘A CEVAP

SENDE Mİ BRÜTÜS?

Son dönemlerde herkes Dersim hakında birşeyler yazmayı adet edinmiş, bizim Hasan Hüseyinde, bu adeti bozmadı, bilenen beylik yazılardan birini oda yazdı. Dersimin düşmanlarının bu tür yazılarını okur geçeriz, ama Hasan Hüseyin’den böyle bir yazı çıkabileceğini hiç beklemiyordum. Biz dersimliler düşmanlarimizla hep savastik, savaşıyoruz, onlardan gelecek kurşunlar bizi öldürür ama bizi ancak “ dostun fiskesi yaralar”. Düşman kurşunun bedenimizde açtığı yaranın acısı bir kaç gün sürer, ya ölürüz ya kabuk bağlar, ama dost sözünün ruhumuzda açtığı yaranın acısı kolay kolay geçmez.

Ne diyor H. Hüseyin, özürleri kabahatlerinden büyüktür yazısında .
Yazının mantığını argümantlarını ve uslubunu beğenmiyorum, yanlış tesbitler ve yanlış önermeler var. Sorun bu değil, beğenmediğim her yazı beni yaralamaz. Beni yaralayan H.Hüseyinin Dersime toplu genel önyargılı yaklaşımı, ve hakaret etmesidir. Şu dehşet verici dersim tesbitine bakın:

“ Dersim aileleri tek tek incelenirse her ailede bir Kemal veya Mustafa ismine, hatta bazı ailelerde bu iki isme birden rastlarsınız”
Bu vahim bir durumdur. Kendi miletini soykırımdan geçiren katillere aşık olma sendromudur. Ana dostuna baba diyecek kadar onursuz bir durumdur.”(4 Aralık, özürü kabahatinden büyükler adlı yazısı, Newroz.com.)

Bu yazıyı okuyunca ilk aklıma gelen “ sende mi Brütüs” oldu

Newroz.com site yöneticileri de böyle hakaret iceren bir yazıyı asmada bir mahsur görmüyorlar, site okuyucuları da böyle bir yazıya tepki vermiyorlar.

Vay be, vicdan ve akıl bu kadar dumura uğrayabiliyormuş meğer. Ya biz yoldaşlarımızı tanımamışız ya yoldaşlar bizi. Ama her halükarda vahim bir durum var ortada. Ama böyle olsa bile, bügüne kadar Dersimi Direnişleriyle, savaşlarıyla yere göge sıgdıramıyan,, Osmanlı yada T.C zulmüne karşı koyup sırtını Dersime dayıyan, bu “yoldaşlar” her seyini onlarla paylaşan Dersimlilerin yüzüne karşı bir dost eleştirisi yapıp da ondan sonra kesin hükümlerini halka açık meydanlarda TV ve sitelelerde yaymaları daha doğru olmazmıydı?

H.Hüseyini çok yakinen tanırım. Kawa saflarında birlikte sorumluluklar paylaştık, yoldaşlık ilişkilerinin yanında karşılıklı saygı –sevgi ilişkimizde vardı. Bana Dersim hakında yukardaki manaya gelebilebecek hiç bir kelime etmedi, ima bile etmedi. Sadece benimle degil, bir çok Dersimli kadrolarla da iyi ilişkileri vardı, Hüseyin Şen, Hüseyin Aslan başta olmak üzere hemen hemen bütün Dersimli kadroları da tanır. Dersime bir çok kereler gelmiştir. Bunu Kurdo adlı romanında da yazmıştır. Muhtelemelen Dersim hakında kitaplarda okumuştur.

Beni düşündüren soru şu. H.Hüseyini bu saygısızlığı yapmaya iten sebepler nelerdir, kanıtları nedir.
Kendisi benim bilebildiğimi kadarıyla benim köyüm de dahil, Hosor ,Tomayik ,Kocakoç, Körkes vs. köylere gitmiş burada ailelere misafir olmuştur. Buralarda kaç ailede Kemal, yada Mustafa kemal ismine rastlamıştır. Bizim saflarımızda kaç kemal vardı. Kendi gözlemlerine dayanarak değilde nüfus istatiklerine yada okuduğu kaynaklara dayanarak yazmışsa kaynakları belirtebilir mi?
Kemal ismi Kürdistanın diger illerinde, Malatya, Elazığ,Bingol Adıyaman, Diyarbakır vs. illlerinde Dersim de olduğundan daha mı az daha mı çok, dayanakların nedir?

Benim kendi takriben bin kişilik aile çevremde ve çok iyi tanıdığım komşu köyler iki Kemal ismini biliyorum, biri Dayım Kemal- ki gerçek adı, kürtçe adı Ali Xıdırdır, 1958 de ilkokula birlikte kayıt yaparken Kemal olduğunu örendik- digeri Hüseyin Şen’in kardesidir. Bu ikisinin hem aile hem kişisel geçmişleri saygı duyulacak , davamıza katkıları ile bilinen aile ve kişilerdir. Yani yani Kemal ismi benim çevremde binde iki oranıdır. Yoksa benim bildiğim Dersimde her ailede bir Kemal yok H. H. dediği gibi.

Kaldı ki, isimden hareketle kişinin siyasi yapısı belirlenebilinirmi, bilimsel bir açıklaması varmı? Kemal ismini taşıyan Kemalistmi olur? Bundan hareketle , Hasan Hüseyin ismi, Alinin İki oğlunun ismi Alevilerce kutsal kabul edildiği için o ismi taşıyanın Alevi olduğu, Davut ismini taşıyanın Yahudi olduğu, İsa ismini taşıyanın Hırıstıyan olduğu sonucunu çıkarabilirmiyiz.?
Ama realiteye baktığımızda durum tam tersini gösteriyor. Kemal isimli bir çok devrimci demokrat Türk ve Kürt tanirım, Hasan Hüseyin ismini taşıyan alevi ve sunii veya ateist kişi tanıyorum,.

Kürtleri bilen tanıyan biri şu gerçeği de bilir. Hasan Hüseyin kendisi de kürt olduğu için hayda hayda bilmesi gerekir. Bizim kültür danyamızla, türklerin kültür dünyası paraleldir.Bizim bir kendi gerçek kimliğimiz, kültürümüz, dilimiz, dinimiz var birde resmi, türklerin dayattığı kültür dil din ve kimliği var. Bizde isimler geleneksel islami isimler yanında otantik kürtçe isimler, kürtçe ifadesiyle konur. Kendi iç sosyal dünyamızda bu isimle çağrılırız. Çoğumuzun iki ismi vaardır. Bir kendi gerçek ismimiz biri de resmi türkçe ismimiz. Resmi türkçe isimleri genellikle resmi bir işlem anında ögrenirler. Dersim jenosidinde bir oğlunu ve bir çok yakınını yitiren Xane isimli nenem, 1962 de 85 yaşında iken, tapu kayıtlarını çocuklarına devretmek için şehire mamekiye (Türkçe tunceliye) giderken işlemler sırasında isminin Hanım olduğunu ögrenir. Ben ismimin Davut olduğunu ilkokula kayıt yaparken ögrendim. Kürdistanın diger illerinde de durum bundan farklı değil. Ben hala köyleri kürtçe isimleriyle tanırım yeni türkçe isimleri çabuk unuturum. Nüfus dairesinde Türkleştirme projesi yürüten dairenin illerdeki nufus müdürlüklerine gönderdiği türkçe isimlere göre nüfus mudürünün kendi sövenist türk isimlerini koyarak kaydetmesi yakın tarihimize kadar da vardı. Yakın zamanda buna karşı dava açma hakkı vardı ama eskiden buda yoktu. Şimdi Türk Devleti Dersimde soykırım yaıpıp şahıs ve yer isimlerini istediği gibi türkçe sövenist isimlerle değiştirmesi Belki Dersimde diger illere göre daha fazla yapılmış olabilir, ki bu konuda kesin bir bilgi sahibi değilim, ama mümkündür çünkü T.C.nin özel Dersim programı vardır ve hala devam etmektedir.
El İnsaf!!! Devletin yaptığı bu zulümden dolayı, yer ve şahıs isimlerinin türkçe olmasının veya kamalizmi çağrıştırmasının müsebibi olarak Dersimlileri göstermek, ve bundan akla hayale gelemiyecek suçlamalara belge yapmak hangi vicdan sahibi bir insana yakışır..

Kürdistandaki Bütün şehirleri, caddeleri, mahaleleri sokakları okulları Kemalist kadroların isimleri ile anılmaktadır. Atatürk mahlesi, cumhuriyet caddesi, inönü parkı fevzi çakmak caddesi c.bayar sokağı kubilay anıtı, birde o bölgede görev yapmış yada ilk işgal müfrezesi başında o şehre giren komutanların isimlerini de eklerseniz, bütün şehirlerin cadde sokak park okul anıt vs. tamamlanır. Bundan o şehir veya il halkını suçlamak hangi aklı selim kürdün aklına gelir. Ben Kürdistan da birine randevu verirken, çok iyi tanımadığım bir şehirse ya Atatürk anıtının önü ya da Atatürk ilkokulunun önü derdim çünkü, bunların olmaması mümkün değil ve kolaycada bulunurdu.

H.H Dersim hakındaki bu isabetsiz tesbitinden çok vahim ve ne ahlaki ne siyasi bir norma oturtamadığım bir sonuç çıkarıyor ve diyorki.. “Bu çok vahim bir durumdur. Kendi miletini soykırımdan geçiren katillere aşık olma sendromudur. Ana dostuna baba diyecek kadar onursuz bir durumdur” Dersimdeki her aileye atfen yaptığın “katline aşık” “ana dostuna baba diyecek kadar onursuz” gibi onursuz bir suçlamayı, türk hakimiyetine ve Kemalistlere karşı savaşlarda şehit düşmüş, bu savaşlara canıyla ruhu ile, aklı ile bilegi ile katkı sunmuş bütün Dersimli aileler ve kişiler adına red ederek diyorum ki, bizim ailemizde ne kemalist vardı, ne anamızın dostu vardı, nede babamızdan başkasına baba dedik, bu suçlamaları yapanları ispata yada özür dilemeye çağırıyorum. Ama H.H de çok iyi biliyor ki, Dersimde her ailede en az bir şehit, bir şavaşçı veya bir tutuklu vardır.

Dersim düşmanlığını yapan türk kalemşörlerin hakaretlerini biliyoruz, ama son dönemlerde giderek artan Kürt cephesinden yükselen hakaretleri anlamak mümkün değildir. Kemalistlere karşı ulusal mücadeleyi 1921 de ilk başlatan Dersim, gücü olduğu müdetçe sürdürüp son düşen kale de Dersim olmustur. Bu dönemde Adıyaman ilinin oynadığı rol nedir? Onların kürt mücadelesine karşı M. Kemale sunduğu desteğe ne demeli, bu hainlerin çocuklarını hala meclise taşıyan adıyamanlılara bakarak topyekün bir değerlendirme yapılırsa, yani Dersim için kulanılan ölçü buralara uygulanırsa ne sonuç çıkar. H.H söylesin ben söylemiyeyim, çünkü ben o ölcüyü kulanmıyorum.
Dersim sadece uzak tarihinde değil yakın tarihinde de, Türk sömürgecilerine karşı tavır alan herkese desteğini vermiştir. Onların safında savaşa katılmış, ekmeğini paylaşmış, yoldaşlık yapmıştır. Kürt Teali cemiyeti, Koçgiri, işgalce yerli ve yabancı güclere karşı 1918-25 arası savaşlar, Türkçü ve kemalistlerin işgaline karşı direnişler ve 1938 soykırımını bir tarafa bırakalım. Yakın Tarihimizde Kürt hareketinin önderliğini de Dersimliler yapmıştır. Sayın M.Mufit’in geçenlerde çıkan makalesinde de belirttiği gibi, felç edilen Kürt sömürgecilerin elinde bir oyuncak hale gelen Kürt hareketini diriltip ayakları üzerine oturtan, bütün katmaları kapsayarak ulusal zemine oturtan, modernleştirip çağdaş seviyeye taşıyan Dersimli Sait Kırmızıtoprak (Dr.Şivan) ve arkadaşlarının kazanımlarıni hangi vicdan inkar edebilir. Peki bu Dersimli kadrolara karşı kurulan komploya katılanlar kimlerdi, hangi ildendi, bunlardan neden bahsedilmiyor. 1970 lerden sonra gerek sosyalist gerekse Kürdistan ulusal mücadelesine Dersimin katkılarını hangi vicdan sahibi inkar edebilir. Bu mücadelede Şehit düşen, işkence gören, hakaret gören,mağdur olan onbinlerce Dersimli’nin acılarına bu yazar geçinenler tanıkken, nasıl olur bu suçlamaları yapabiliyorlar. HH ile birlikte içinde yer aldığımız, sorumluluğu birlikte paylaştığımız Kawa saflarında da Dersimli kadro ve sempatizanlarının katkıları inkar edilemez. Dersim Kürt hareketine,en az Kürdistanin diger illeri kadar destek vermiştir, gücünden fazla yük taşımıştır. Ben en az diyorum, siz en fazla anlayın.
H.H bunu pratiğinden bilir. Yakın tarihimizde T.C sömürgeci güçlerinin garnizonlarında ilk eylemi koyan, T.C ye ilk kurşunu sıkan, KAWA eylemlerinin içinde Dersimli kadrolar vardı. Dersimli Hüseyin Şen yoldaşımız ilk kursun eyleminden sonra yakalanmasından katledilisine kadar işkencelere karşı direnişi Kürdistan tarihinde bir semboldür. Dersimli Hüseyin Aslan’ın Kürt haretini, KAWA hareketini Kürdistanın diger parçalarına taşıma amacıyla bir grup yoldaşıyla Suriye ye geçmesi ve burada türk sömürgecilerinin saldırısıyla şehit düşmeleri bütün Kürdistan parçalarında yarattığı infial nasıl unutulabilir. Kendi romanlarında bunlardan saygi ve övgü ile bahseden H.H nasıl olur da, Dersimin her ailesinde bir Kemal olduğunu, katiline aşık olduğunu, ana dostuna baba dediğini yazabiliyor. Hangi ahlak kuralları, hangi vicdan ölçüleri buna elverir. Herkese kılıç çalan H.H. bu konuda biraz ihtiyatlı olması gerekmezmiydi. Bu konuda salladığı kılıcın kendisini de yaraladığını, indırıcılığını ortadan kaldırdığını, tutarsızlaştırdığını nasıl bilmez.

Kürt ulusu seküler bir ulustur, dil, din, kültür çeşitliliklerini içinde barındıran,bir ulustur. Dersimli Kadrolar bu farklılakları gözönünde tutarak,kendilerini geliştirirken, zaza lehçesi yanında kurmanci lehçesini ögrenirken, Kurmanc kadrolardan hiç biri bırakın zazaca ögrenmeyi , zaza lehçesinin kurmanc lehçesi içinde erilitip tek dil yaratma heveslerine kapıldılar. Dersimli kadrolar, gittikleri kürdistanın diger illerinde kültür farklılıklarına uyum sağlamak için, cenaze taziyelere uyum sağlamak için dualar ögrendiler. Bugüne kadar kürt direnişleri, zaza kadoların önderliginde gelişmesine rağmen, yakın tarihte, kurulan kürt siyasi partilerinin, ya zaza lehçesini konuşan kadrolarının önderliğinde, yada etkinliğinde kurulmasına rağmen kürt hareketi bugün sunni,kurmanç kimliği ile zazaca lehçesini ve alevi inancını dışlayacak zeminde kimlik bulmaktadır. Toplantılarda Dersimli kadrolar kırmancki konuştukları için “biz anlamıyoruz, kürtsünüz neden kürtçe konuşmuyorsunuz “ gibi haksız suçlamalara maruz kaldılar. Bende dahil. PKK nin başlattığı dersim kimliğine saldırı bugün bütün kürt siyasi kadrolarının bilincini şu veya bu şekilde etkilemiştir. PKK saflarında Dersimli olduğu için suçlanan infaz dahi edilen kadrolar az değildir. Dersimin kemalistliği onlar tarafından geliştirildi ve bugün bütün kürt siyasi kesimce ön kabul görmüş gibidir. PKK nin artık bugün kemamilzmi eleştirmekten vazgeçmesi, kemalistlerle birlikte ortak bir gelecek kurmaya çalışmasından sonra Dersim düşmanlığı artık dini zeminde Alevi karşıtlığı şeklinde sürdürülmektedir. Bu çok tehlikeli bir zemindir, yüzyıllardır sürüp gelen, son yıllarda kürt hareketinin asgariye indirdiği dini çelişkileri hortlatıp kullanma ve bu zeminde kürt ulusunu bölme senaryolarına zemin hazırlamaktadır.
Çok kültürlü, çok dinli Kürdistan coğrafyasına aykırı bu tekçi düşünce şekli ister istemez tepkilere yol açacaktır. Bugün kürt hareketini bölen, zazacılık, alevicilik kürt siyasi hareketlerinin tekçi düşünce ve tavrına tepki olarak ortaya cıkmıştır. Evet tepki hareketleri yanlıştır, ama bu yanlışı gidermenin yolu, Kürdistan siyasi hareketlerinin, Kürt ulusunun realitesine uygun tekçi degil, bütünlüğü kapsıyan yeni bir politik hat belirlemesidir. Dersim bu konuda Kürdistanın hasas noktasıdır. Çünkü özgünlüğü olan ve bu özgünlüğünü korumak için büyük bedeller vermiş bir yer olarak kabul görmek ister. Türk Devleti bu hasas noktayı iyi bildiği için ona göre politika geliştirmektedir. Kürt hareketi Dersime kılıç sallamakta ve onu dışlamaktadir. Türk Devleti katlettigi Dersimi Kürdistandan ayırmaya calisirken, Kürt siyaseti ve kalemşörleri ise kendi çapsızlıklarıyla, hatalarıyla ellerindeki Dersimi düşmana teslim etmektedir.
Geçenlerde Asso Zağrosi ile yaptığım bir konuşmada, Aso Zazacılık yapan bir kişinin yazısına cevap vermeyi düşündüğünü söyleyince, kendisine bu haliyle “ tekçi bir siyaset güden kürt hareketinin zazacılarla tartışması haklı da olsa politik olarak zarar getirir, önce onların tepkisini çeken kendi hatalarımıza değinelim, bununla birlikte onları eleştirelim” dedim. O da haklı olarak “el insaf, kürt hareketinin en azında KAWA hareketinin belirleyici kadroları Dersimli idi, neden böyle diyorsun”dedi. Söyledikleri doğruydu, ama gerçeğin yarısıydı. Dersimli kadrolar hem kurmanc hem kirmancki lehçelerini ögrenmeye çalıştılar, Kürdistanin diger parçalarındaki din ve kültür farklılarına uyum sağlamaya çalıştılar. Kürt hareketinin gelişmesinde bölgesellikten çıkararak ulusal çapta gelişmesine, sömürgecilerin yol açtığı bölgelerarası farklıları asgariye indirmeye, yakınlaştırmaya çalıştılar, bunda başarılı da oldular. Ama Sunni kurmanc kesimden karşı adım, din lehçe kültür farklılıklarnın ortak bir zeminde birleştirci öge haline getirmek için bir çaba görmedi. Dersimli kadroların yaptığı yanlış değildi, yanlışlık, Sunni –kurmanc kesimin Kürt ulusal hareketini kendi tekelinde görmesidir, Kürdistanın reel yapısına uygun farklıları kucaklıyan bir siyaset geliştirme yetisini geliştirememesidir, bu konuda bir çaba gösterme yerine dıstalamasıdır. H.H bunu kendi kırıcı uslubu ile yapmıştır.

H.Aygün’ün açıklamaları yanlışları bahane, vesile yapılarak Dersime hakaret etmiştir. İsteyen her yerde bahane bulur. Bu bahaneler diğer illerde daha çoktur ama biz bu yönteme başvurmayı hiç bir zaman aklımızdan geçirmedik. Her bölgede olduğu gibi Dersimde de dinci, işbirlikçi, AKP ve CHP lisi vardır. Ama bu olumsuzluğu alip bütün bölgeye mal etmek genelleştirerek bölgeye özgün kimliğine hakaret etmek, aklı başında birinin yapacağı bir şey değildir. H.Aygünün Dersim çıkışı konusunda da H.Hüseyin den farklı düşünüyorum ama tartıştığım konu değil.
Kürdistan davasına büyük bedeller vermiş,kırmanc-kurmanc-alevi özgünlüğü olan bir bölge kadroları olarak, Suni-kurmanc özgünlüğü olan bölge kadrolarına gösterdiğimiz ihtiramın hiç olmazsa onda birini bekleme hakımız var, eger bunu da yapamıyorlarsa o zaman düşmanlık yapmasınlar.
Kendisine yazar ve politikacı diyen bu beylere birde uyarım olacak. Sizin itici kırıcı , tekci anlayışınızla Dersim mevzii düşerse, siz bu capınızla uluslararası güçlerin çatışma alanı olan Kürdistanda türk saldırıları karşısında mevzi tutamazsınız. Kürdistan davası Van- Diyarbakır- Zaxho üçgenindeki alana sıkıştırılır, ve siz de orada kendinize bir iç düşman bulur, uğraşırsınız.
Her ulus gibi her kişi de kendi kaderini belirleme hakına sahiptir.

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.