Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi on 27 January 2015

Aylardan beri Kürdistan uluslararası İslami faşist çetelerinin günlük saldırıları altındadır. Her gün savaşın farklı cephelerinde şehid edilen Kürdlerin haberi geliyor.

Farklı ülke ve milletlerden on binlerce katil sürüsü Kürd düşmanı bir dizi devletin kendilerine sağladığı imkan ve olanaklarla “İslam” adına Kürdlere saldırıyor ve binlerce Kürd kadınını “savaş ganimeti” olarak götürüp pazarlarda köle olarak satıyorlar.

Kürd milletinin ve özellikle Êzîdî Kürdlerin başına 21.yüzyılın en büyük felaketlerinden biri geldi. Binlerce Kürd öldürüldü.... Yüz binlerce Kürd derbeder oldu. Kürdlerin başına gelen felaket dünya halklarının yoğun tepkisine neden oldu ve bir çok alanda dayanışma kampanyaları yapıldı.

Dün Diyarbakır’da “Peygamber Sevdalıları Platformu”nun örgütlediği Hz. Muhammed'i tasvir eden karikatürleri yayımlayan Charlie Hebdo dergisi protesto edildi. Yürüyüşte "Haksızlığın karşısında duran dilsiz şeytandır", "Lanet olsun biz Charlie'yiz diyenlere, ben Charlie'nin korkulu rüyasıyım", "Anamız babamız sana feda olsun" yazılı pankartları taşındı.

On binlerce insanın katıldığı bu miting beni kişi olarak düşündürdü.

İnsanlar Charlie Hebdo’nun yayinladığı karikatürleri dinlerine bir saldırı olarak algılayabilir ve protesto edebilir..

Kendisini ifade etme hakkı herkesin olduğu gibi Diyarbakır mitingine katılanların da hakkıdır.

Fakat beni düşündüren olay yürüyüşe katılan kitleler ve mitingi örgütleyen “Peygamber Sevdalıları Platformu” Daiş “İslam Adına” ve “Peygamber adına” Kürdlere saldırdığı zaman ve binlerce Kürd kadınını cariye olarak götürdüğü zaman niye Diyarbakır sokaklarına dökülmediler.

Yürüyüşe katılanlar kendilerini “Kürd ve Müslüman” olarak ifade ediyorlar.

Dünyanın bazı basın ve yayin organları Diyarbakır mitingini “Kürdler biz Charlie değiliz!!” diyerek haber yaptılar.

Bu yürüyüşü örgütleyenler eğer “Kürd ve müslüman” iseler Daiş tarafından hem dinlerine ve hem de milletlerine karşı jenosid yapıldı… Niçin dinlerini ve uluslarını savunmak için Daiş katillerine karşı sokaklara dökülmediler.

Yoksa Daiş’ın Kürdlere karşı giriştiği “Cihat” ve jenosid bu yürüyüşü örgütleyenlerce islam dinine uygunmu görüldüğünden dolayı açık kitlesel tepki göstermediler?

Bugün Hemrin dağlarından Kobanê’ye kadar yüzbinlerce Kürd kadın ve erkeği vatanlarını ve özgürlüklerini uluslararası İslami cihadistlere karşı savunmak için tek başlarına kanlı bir savaş içindeler..

Eğer “Peygamber Sevdalıları Platformu” “Kürd ve Müslüman” ise niçin kardeşleriyle dayanışma içine girmek için kitlesel mitinglere örgütlemiyor..

Bu savaş, Kürdlerin tüm dinsel ve mezhepsel kesimlerinin yanı sıra esas olarak Şafi Kürdlerin omuzlarındadır… Şafi Kürdler, tarihsel bir adım atarak “İslamı” ve “Cihadı” kullanan Arap ırkçılarına karşı dönüşü olmayan görkemli bir direniş içindeler.

Kürd düşmanı güçler, sürekli olarak Kürdistan’da var olan din ve mezhepleri kullanarak, ön plana çıkararak Kürd ulusal kimliğini anlamsızlaştırmaya ve yok etmeye çalışıyor.

“İsraile karşı”, “Charlie Hebdo’ya karşı” vb adlar altında Kürdistan’ın kalbi konumunda olan Amed’te dinsel temel de kitlesel yürüyüşleri örgütleyen çevrelerin arkasında Kürd düşmanları var: Türk devleti, Selafistler vs… Çünkü, yine Kürdleri ulusal istemlerinden arındırarak müslümanlık adına hizmetlerine “İslamı Kılıcı” olarak kullanmak istiyorlar… Diyarbakır’ın seçilmesi semboliktir.

Müslüman Kürdler kendileriyle Arap, Türk ve Farsların müslümanlığı arasına bir sınır koymalıdır. Çünkü bu devletler islami kendi devlet ve ulusal çıkarları için kullanıyorlar.

Kürdler biraz tarihlerine bakmalılar… Yüzlerce Yarsan şairlerine, Nali, Salim, Kurdi, Mehwi, Mewlewi, Bêxud, Melayê Cizîrî ve Ahmedê Xanî gibi Kürd sofistlerine bakmalılar... Onlardan din adına ve İslam adına öğreneceğimiz çok şey var... Naxşibendi Tarıkatının Pîrî ŞÊX UBEYDULLAH NEHRÎye bakmalılar..

ŞÊX UBEYDULLAH NEHRÎ Türk ve Fars sömürgecilerinin İslam adına Kürdlere karşı yaptıkları kıyımları gören Bağımsız ve Birleşik Kürdistan bayrağını dalgalandıran dini ve ulusal bir liderimizdi…. Ondan çok şey öğrenbiliriz.

Sözü ilk defa bu kadar açık ve net bir şekilde Kürd-Türk ilişkisini dile getiren Şeyh Ubeydullah Nehri’ye bırakıyorum:

“Kordeha der ceng miberend renc,


Romîyan ez nefh mî xwrend genc“

Ango „ Cengewarên Kurd di cengan de azar û êşan dibînin

û qurbanîyan didin, lê Tirk jê mifa werdigirin û xezîna wê dixwin“

“Kürd savaşçıları savaşta, savaşın ceremesini, acısını çekiyor ve kurban veriyorlar,
fakat, Türkler ise bunun nimetlerinden yararlanıyor ve hazinesinden yiyorlar”

Şeyh Ubeydullah Nehri daha da ileri giderek

“Türkler Kürdler için hiç bir şey yapmazlar.

Onların verdiği sözler ve yaptıkları antlaşmalar hepsi yalandır” diyor.( Dr. Elî Nerweyî, age sayfa 44)

Yine sözü Şeyh Ubeydullah Nehri’ye bırakalım:

„Zulm îşan ra çû arem derbeyan,


her çe guyem andekî başed az an”

“eger ez behsa sîtem û zordarîya Tirkan bikim,


hindi ez bibêjim her min kêm gotîye“

“Eğer ben Türklerin sitem ve zorbalıklarından söz edersem,
ne söylesem azdır”

Bugün Kürdler dış Daişlara karşı kanlı bir savaş sürdürüyor.. Bu savaşı eninde sonunda Kürdler kazanacaktır.. Fakat, Kürdler daha şimdiden İÇ DAİŞLARA karşı tedbirler almalılar..

Kamuran Melikendi

25.01.2015

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.