Direkt zum Inhalt
Submitted by Bedri MEDLER on 30 January 2011

1970'lerin başından beri Kürd milletine karşı Türk egemenlik sistemi ve organize ettiği Apocu kontra hareleti ile danışıklı orta ölçekte bir savaş yürütülüyor.

Kürd milli potansiyeli bu kirli savaş ortamında tasviye edilmeye çalışılıyor.

Bir taraftan Türk egemenlik sistemi, diğer yanda organize ettiği Apocu ve Hizbullahcı kontra örgütler eliyle nerede bir Kürd yurtseveri varsa katlediliyor.

Kürdistan'ın ve Beka'nın her karemetresinde tek ve toplu olarak gömülmüş Kürd genç cesetleri bulunuyor.

Son zamanlarda Kürdistan'da mantar gibi toplu mezarlar ortaya çıkıyor.

Türk egemenlik sistemin Kürd milletine karşı planlı programlı soykırımın somut delilleridir.

İşlenen bu cinayetler devlet içinde münferit kişilerin fevri işleri olmayıp devletin Kürdleri inkar ve imha politıkasının sonucudur.

Bu katliamları işleyen polis ve asker sadece kendilerine verdiği görevin icraatcılarıdır.

Dönemin söylem ve icraatları yanyana getirildiğinde bunun somut bir olgu olduğu kendiliğinden ortaya çıkar.

Qandil ve Beka'ya henüz sıra gelmedi.

Oralar kazılırsa binlerce Kürd gençin cesedi bulunacağı kesin.

Faili devlet olan 17 bin cinayetlerden bahsediliyor. Ya asit kuyularında eritildiği, ya kalorifer kazanlarında yakıldığı, ya da bir köprü altında kafasına kurşun sıkılmış halde cesetler bulunuyor.

Apocu çetenin ise iç infazlar yoluyla 15 bin Kürd gençinin katlettikleri kontra şefinin kendi itirafı.

Şimdi bu cinayetleri işleyen tarafların ağzında bir “Hakikatleri Araştırma Komisyonudur başını almış gidiyor.

Nedensiz değildir!

Yakından bakıldığından korkularının dışa vurumu olduğu anlaşılıyor.

İşlenen bunca insanlıkdışı icraatlar başlarında patlayacağı korkusu onları paniğe sevketmiştir. Bunun önünü almanın yolu olarakta kendi aralarında anlaşarak sistem içinde meseleyi hasıraltı etmenin çabası içindedirler.

Zaten “Hakikatleri Araştırma Komisyonu“nu Türk meclisi içinde oluşturmayı önermeleride bunun sonucudur.

Anlaşılan hem katil, hem hakem rolünü üslenmeleri bunca işledikleri insanlık suçlarından kurtulma amaçlıdır.

Eğer işlenmiş bunca cinayet ve hak ihlali varsa bunu açığa çıkarılması suç işleyenlere havale edilmesi kurala aykırıdır.

Bunu açığa çıkarılması ancak ve ancak tarafsız bir kurum yapabilir.

Bu konu da sayısız uluslararası kurum var. Bunlar devredışı bırakılarak sorun Türk meclisine bırakılmak isteniliyor.

Bireysel ve toplu gözaltılar, kayıplar, toplu infazlar, toplu mezarlar, kül haline getirilip bilinmezliğe sevkedilmeler Türk egemenlik sistemin Kürd milletine karşı temel politıkasıdır. Dünden bugüne bu plan ara verilmeksizin uygulanmıştır.

Mevcut hükümetinde kendi öncelerinde farklı bir uygulama sahibi değildir.

AKP hükümeti döneminde büyükler bir tarafa yaşları 12'den küçük 500 çocuğun öldürülmesi ve suçlular hakkında hiçbir soruşturma bile açılmaması bunun somut kanıtıdır.

Bu nedenle Türk ile başlayan kurumlardan işlenmiş insanlıkdışı suçları araştırılmasının istenmesi kabullenilemez. Çünkü bir bütün olarak Türk ile başlayan tüm kurumlar kirlidir. Ellleri kanlıdır. Suçludurlar.

Kürdlere karşı işlenmiş suçların ortaya çıkarılması onlardan beklenilemez.

Kürdlere karşı gerçekleşmiş suçların ortaya çıkarılması ancak bağımsız uluslararası soruşturmalarla mümkündür.

Bu değil de bu insanlıkdışı uygulamaları açığa çıkarılmasını Türk meclisi bünyesinde oluşturulacak bir komisyona havale etmek katilden hakem keşfetmektir.

30 Ocak 2011

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.